Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2021/1670 E. 2021/1694 K. 18.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1670
KARAR NO: 2021/1694
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/10/2020
NUMARASI: 2017/614 Esas – 2020/536 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 18/11/2021
Davanın kısmen kabulüne ilişkin kararın davalı …ltd.şti vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili, müvekkilinin … Şubesi ile davalı asıl borçlu … Ltd. Şti. arasında, diğer davalının kefaletiyle 05.03.2014 tarihinde kredi sözleşmesi akdedilerek asıl borçluya nakit ve gayrinakit çek kredileri kullandırıldığını, ancak kredi geri ödemesinin yapılmaması nedeniyle hesabın 17.2.2017 tarihinde kat edilerek davalılara ihtar edildiğini, ihtarnameye rağmen borcun ödenmemesi üzerine borçlular aleyhinde İstanbul … İcra Dairesinin … esas sayılı dosyası ile icra takibine geçildiğini, davalıların takibe haksız olarak itiraz ettiğini belirterek, davalıların itirazının iptali ile müvekkili lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalılar vekili; müvekkili … 70 yaşın üzerinde olup beş yıldır kalp ve demans rahatsızlığı bulunduğunu, bu nedenle fiil ehliyeti bulunmayan müvekkilinin kendi işlemiyle borç altına giremeyeceğini belirterek, davanın reddi ile müvekkilleri lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; davalı vekilinin, davalı …’nin hukuki işlem ehliyetinin olmadığına yönelik savunması nedeniyle, davalı vekiline 5. celse 2 no.lu ara kararı uyarınca davalının tedavi gördüğü hastaneleri bildirmesi bakımından kesin süre verildiği, aksi takdirde hukuki işlem ehliyetinin bulunmadığına yönelik itirazlarından ve bu konuda bilirkişi delilinden vazgeçmiş sayılacakları ve sözlü yargılamaya geçilerek karar verileceğinin ihtar edildiği, ancak verilen kesin sürede herhangi bir beyanda bulunulmadığından, davalı …’nin hukuki işlem ehliyetinin bulunmadığına yönelik itirazdan vazgeçilmiş sayılmasına karar verildiği, 05/03/2014 tarihli 1.250.000-TL miktarlı genel kredi sözleşmesine istinaden davalı asıl borçlu şirkete doğrudan borçlandırma ile borçlu cari hesap kredisi ve gayrinakdi (çek) kredisi kullandırıldığı, borcun ödenmemesi nedeniyle hesabın 17.02.2017 tarihinde kat edildiği, davacı bankanın 13/03/2017 takip tarihi itibariyle davalılardan; 11.548,77- TL asıl alacak, 225,84 -TL işlemiş faiz, 11,29-TL BSMV ve 217,43- TL masraf olmak üzere toplamda 12.003,33- TL nakit alacağının bulunduğu,sözleşmenin 11/b maddesi çerçevesinde temerrüt faizinin taraflar arasında belirlendiği, bankanın 11.548,77 TL’lik asıl alacağına 13/03/2017 takip tarihinden itibaren borç tamamen ödeninceye kadar %33 nispetinde temerrüt faizi ve %5 oranında gider vergisi isteyebileceği, davacı bankanın ayrıca davalı asıl borçlu tarafından bankaya iade edilmeyen 2 adet çekten dolayı 5941 sayılı Çek Yasasının 3. maddesi kapsamında her bir çek yaprağı için ödeme zorunda olduğu 1.410-TL, toplam 2.820-TL’nin (talepte 2.700- TL) bankada nakit olarak depo edilmesini sözleşmenin 9.21/f maddesi kapsamında davalılardan isteyebileceği, sorumlu olunan borcun gayrinakti olup, blokesi talep edilmekle, bankaca ödeme yapılan/çek garanti bedeli tazmin edilene kadar davalıdan faiz talep edilemeyeceği, çekle ilgili garanti meblağın banka tarafından ödenmesi halinde ise bankanın ödemiş olduğu bu meblağı ödemiş olduğu tarihten itibaren davalıdan ana para+%33 oranında temerrüt faizi ve %5 oranında gider vergisi ile birlikte talep hakkının oluşacağı, taleple bağlı kalınarak davacı yanın 2.700-TL gayri nakdi alacağının davalılar tarafından depo edilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Davalı …ltd.şti vekili; davalı kefilin fiil ehliyetinin bulunup bulunmadığının araştırılmadığını, alacak likit olmadığından davalılar aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesinin hukuki dayanağının bulunmadığını, faiz ve diğer feriler dahil edilerek hesaplama yapıldığını, uygulanan %33 faiz oranının yasal ve akdi dayanağının bulunmadığını, temerrüt tarihinin yanlış hesaplandığını, ibraz edilmediği iddia edilen çeklerden kefilin sorumlu olamayacağını, ayrıca kefil … yargılama sırasında vefat etmiş olup HMK’nın 55. maddesi gereğince işlem yapılmadığını belirterek, kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan nakit alacağın tahsili ile çek yasal sorumluluk bedelinin depo edilmesine yönelik takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Davalı … ilk derece mahkemesi karar tarihinden sonra 19.12.2020 tarihinden sonra vefat etmiş olmakla; davacı vekili tarafından müteveffanın veraset ilamının sunulduğu, gerekçeli kararın mirasçılarına tebliğ edildiği, davalı mirasçıları tarafından ise hükme yönelik olarak istinaf kanun yoluna başvurulmadığı görülmüştür. Davalı … vekili tarafından, davalı kefil …’nin fiil ehliyetinin bulunup bulunmadığının araştırılmadığı, ayrıca kefil olan bu davalının gayri nakit alacaktan da sorumlu tutulamayacağı ileri sürülmüştür. Ancak hüküm davalı … mirasçıları tarafından istinaf edilmemiş olup, davalı … vekilinin, mirasçılardan alınmış vekaleti ve … adına bir istinaf başvurusu da bulunmamaktadır. Bu nedenle davalı … vekilinin davalı …’ye ilişkin olarak ileri sürdüğü istinaf nedenleri konusunda bir inceleme yapılmamıştır. Somut olayda; davacı banka ile davalı … arasında akdedilen 05.03.2014 tarihli genel kredi sözleşmesi gereğince nakit ve gayrı nakit kredi kullandırıldığı, nakit kredi borcunun ödenmemesi ve karşılıksız çek yasal sorumluluk bedelinin depo edilmemesi nedeniyle hesap 17.02.2017 tarihinde kat edilerek davalı asıl borçlu şirkete sözleşmede yer alan adresi itibariyle kat ihtarı gönderildiği, ancak kat ihtarının 23.02.2017 tarihi itibariyle tebliğ imkansızlığı nedeniyle tebliğ edilemediğinin tebligata şerh düşüldüğü, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda davalı şirketin temerrüt tarihinin 25.02.2017, alacağa uygulanacak temerrüt faizi oranının ise sözleşmenin 11.b maddesi gereğince %33 olarak tespit edildiği, yargılama sonucunda davanın 11.548,77-TL asıl alacak, 225,84-TL takip tarihine kadar işlemiş akdi ve temerrüt faizi, 11,29-TL %5 gider vergisi, 217,43 TL masraf olmak üzere toplam 12.003,33-TL nakit alacak ile iki (2) adet çek yaprağından kaynaklanan 2.700-TL gayrı nakit alacak üzerinden kısmen kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır. Kat ihtarı, davalı şirketin genel kredi sözleşmesinde yazılı ve şirket adına basılı kaşede yazılı adrese tebliğe çıkarılmış ise de, tebliğ edilemeden iade edildiği 23.02.2017 tarihli şerhten anlaşılmaktadır. İİK’nın 68/b-2. cümlesine göre; sözleşmede gösterilen adresin değiştirilmesi, yurt içinde bir adresin noter aracılığıyla krediyi kullandıran tarafa bildirilmesi halinde sonuç doğurur; yeni adresin bu şekilde bildirilmemesi hâlinde hesap özetinin eski adrese ulaştığı tarih tebliğ tarihi sayılır. Buna göre davalı borçlu şirketin sözleşmede yazılı adresine tebligat çıkarılması muacceliyet için yeterli olup, ihtarnamede verilen 24 saatlik süre de dikkate alındığında, davalının 25.02.2017 tarihi itibariyle temerrüde düştüğünün kabulü gerekmektedir. Taraflarca imzalanan genel kredi sözleşmesinin 11.b maddesinde “müşterinin temerrüt halinde, kullanmış olduğu tüm kredilere bankaca uygulanan kredi faiz oranlarından muacceliyet tarihi itibariyle en yüksek olan kredi faiz oranına, bu oranın %50 ilavesiyle bulunacak oranda temerrüt faizi uygulanacağını kabul ve taahhüt ettiği” hüküm altına alınmıştır. Davacı banka tarafından, davalının kullanmış olduğu krediye %22 oranında akdi faiz uygulandığı tespit edilmesine göre, bu oranın %50’sinin ilavesiyle bulunan %33 oranındaki temerrüt faizi de sözleşme hükümlerine uygundur. Diğer yandan İİK’nın 67. maddesi uyarınca, itirazın iptali davasında borçlunun itirazında haksızlığının belirlenmesi ve alacağın likit olması halinde, istem varsa borçlu aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilebilir. Likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi gerekmektedir. Bu kapsamda takip ve dava konusu alacak genel kredi sözleşmesine dayalı olduğundan, alacağın likit olduğu açıktır. Bu nedenle ilk derece mahkemesince davacı yararına, hükmedilen asıl alacak ve ferileri toplamı üzerinden icra inkar tazminatına hükmedilmesinde de bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle, istinaf nedenleri yerinde görülmeyen davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Davalıdan alınması gereken 819,94-TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 264,30-TL harcın mahsubu ile bakiye 555,64-TL harcın davalı …ltd.şti den alınarak hazineye gelir kaydına, Davalı tarafından yapılan istinaf yargı giderinin üzerinde bırakılmasına, davacı tarafından yapılan 147,60-TL istinaf yargı giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 18/11/2021