Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2021/167 E. 2023/873 K. 01.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/167
KARAR NO: 2023/873
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KOCAELİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/11/2020
NUMARASI: 2018/110 Esas 2020/462 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 01/06/2023
Davanın kabulüne ilişkin kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili, Kocaeli … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası ile davalı aleyhine, müvekkili ile aralarındaki alt acentelik sözleşmesine binaen müvekkil şirkete ödenmesi lazım gelen 49.950-USD borcunun tahsili amacıyla 31/08/2016 tarihinde ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalı takibe itiraz ettiğinden takibin durdurulduğunu, müvekkilinin Türkiye’den Suudi Arabistan’a hac organizasyonu düzenleyen bir seyahat acentası olduğunu, Diyanet İşleri Başkanlığı ile 17/02/2015 tarihinde yapılan protokolle de müvekkile 2015 yılı haccı için Türkiye genelinde hacı kaydı yapma yetkisi verildiğini, müvekkil şirketin de bu yetki ile ülke genelinde hacı kaydı almak amacıyla 17/02/2015 tarihli protokolün 7. Maddesine dayanarak davalı/borçlu ile de Bursa ilinde hac kayıtlarının alınması amacıyla alt acentalık sözleşmesi yaptığını ve kendisine hac kaydı alma yetkisi verildiğini,takip dosyasında başlattıkları takipdeki borcun kaynağının da davalı/borçlu seyahat acentasının protokolün 7. Maddesine aykırı hareket etmesinden kaynaklandığını, borçlunun haksız ve kötü niyetli olarak borcun esasına yaptığı itirazın iptaline ve takibin devamına,alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, müvekkili ile davacı şirketin yaklaşık 3 yıldan uzun bir süredir cari hesap şeklinde çalıştıklarını, tarafların birbirlerinden aldıkları hizmet ve birbirleriyle yaptıkları ticari faaliyetleri neticesinde bazen davacının, bazen müvekkilinin alacaklı hale geldiğini, müvekkili ile davacı şirketin sadece 2015 yılı hac için birlikte çalışmadığını, 2013-2014-2015 yıllarında da hac ve umre faaliyetleri için sürekli olarak çalıştıklarını, bu ticari faaliyet neticesinde müvekkilinin davacıdan alacaklı olduğunu, ancak davacı şirketin, müvekkilinin bu alacağını ödemek yerine kötüniyetli olarak ve sadece 2015 yılı hac için yapılan ticari ilişkiden bahsederek alacaklıymış gibi bir izlenim yaratmak için dava açtığını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece, bilirkişiler tarafından düzenlenen 02/07/2020 tarihli raporda; davacının davalıdan hac organizasyonu nedeniyle alacağının 100.000- USD olduğu, taraflar arasındaki acentelik sözleşmesi uyarınca davalının davacından alacağı komisyon bedeli olan 50.050 USD’nin mahsup edilmesi sonucu kalan alacağın 49.950- USD olması gerektiğinin bildirildiği, tüm dosya kapsamı, bankalara yazılan müzekkere cevapları, dinlenen tanık beyanları, taraf ve mahkeme denetimine elverişli bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde davacının davalı taraftan 49.950- USD alacaklı olduğu kanaatine varılarak davanın kabulüne ve alacak likit olduğundan davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Davalı vekili, davaya bakmaya Bursa Mahkemeleri’nin yetkili olduğunu,tarafların ticari faaliyetleri neticesinde bazen davacı, bazen müvekkilinin alacaklı hale geldiğini, müvekkili ile davacı şirketin 2013-2014-2015 yıllarında da hac ve umre faaliyetleri için sürekli olarak çalıştıklarını, 2013 yılı çalışmalarından müvekkil firmanın 2013 yılı çalışmalarından müvekkil firmanın davacı firmadan (13.000-Euro-6.842,86-TL) alacağı, 2014 yılından (53.580-Euro-3.335,16-TL) alacağı, 2015 yılından 9.630-Euro alacağı kaldığını, müvekkil şirketin 2015 yılında hacıya 128 normal tip ve 10 adet müstakil tip olmak üzere toplam:138 kişi götürdüğünü, 128 kişiden, kişi başı 3.600-USD toplam:460.800-USD, 10 kişiden ise kişi başı 5.000-USD toplam:50.000-USD, toplam tahsil edilen meblağ 510.800-USD olduğunu, davacı firmaya gönderilen meblağın ise 410.800-USD olup bu hac için davacı ile müvekkil firmanın anlaştığı komisyon bedelinin 100.000-USD olduğunu, ancak 2015 yılı hac organizasyonu için davacı firmaya istekleri doğrultusunda 50.050-USD fatura kesildiğini, 2015 yılı hac komisyon bedeli olarak tahsil edilen ancak faturalandırılmamış meblağ 49.950-USD olup bu meblağın tarafların sözlü anlaşma gereği aslında müvekkil firmanın hakkı olduğunu, bilirkişi raporunda açıkça eksik hesaplama yapıldığını, eski ticari ilişkiler 2015 yılı haccı ile birlikte değerlendirilmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Açılan dava, alt acentelik ilişkisine dayalı alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Dairemizin 2017/436 E.- 2018/37 K. ve 22.01.2018 tarihli kaldırma ilamında açıklandığı üzere davacı, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından hac kaydında yetkilendirilmiş bir seyahat acentası olduğu ,aralarındaki alt ilişki kapsamında davacı adına hac hizmet sözleşmesi tanzim ettiği,sözleşmeler kapsamında almış olduğu ücretleri davacıya- alacaklıya vermek ve teslim etmek davalının asıl edimi bulunduğu ,davacının alacağının para olması itibariyle TBK’nın 89/1-1.maddesine göre alacaklının yerleşim yerinin yetkili olduğu,TTK’nın 112/1 maddesine göre acente, müvekkiline ait olan parayı göndermekle veya teslim etmekle yükümlü bulunduğu ,acentenin müvekkiline ödeme borcunun götürülecek borç olduğu kanunda açıkça düzenlendiğinden davacının taraflar arasındaki ilişkideki sıfatı itibariyle (‘müvekkil’) yerleşim yerinde yapmış olduğu takip, geçerli olduğu ,davalı tarafın yetki itirazı Dairemizin kaldırma kararı ile incelenerek kesinleştiğinden davalı vekilinin yetkiye yönelik istinaf sebebi yerinde değildir. Davacı taraf, başlattığı icra takibinde ve açılan itirazın iptali dava dosyasında 2015 yılı hac organizasyonu için Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından yetkilendirilmiş seyahat acentesi olduğunu, protokolle verilen yetki çerçevesinde davalıya alt acente olarak sözleşme yapma yetkisinin verildiğini, protokolün 7.maddesine aykırı olarak ücretin banka yoluyla kendisine aktarılması gerekirken davalının buna aykırı davrandığını ve gönderilmeyen 100.000-USD bedelden davalının komisyon ücreti olan 50.050-USD’nin mahsubu ile geriye kalan 49.050-USD’nin kendisine ödenmesi gerektiğini ileri sürmüş davalı taraf, 2015 yılı hac organizasyonu çerçevesinde 138 kişi ile davacı adına sözleşme yaptığını, toplamda 510.800-USD tahsil ettiğini, davacı firmaya 410.800-USD gönderdiğini ve komisyon ücreti olarak 50.050-USD fatura kestiğini kabul ve ikrar etmekte olup sadece gönderilmeyen ve faturalandırılmayan 49.050 USD tutarın taraflar arasındaki sözlü anlaşma gereği kendisine ait komisyon ücreti olduğunu savunmuştur. Taraflar arasında uyuşmazlık konusu olmayan ve davalının kabulünde olan hususlar dosyadaki somut deliller ve bilirkişi incelemesi ile de sabittir. Davalının birlikte çalıştıklarını iddia ettiği ve açık hesap nedeniyle 2013-2014-2015 yıllarına ait ticari ilişki ve alacak -borç durumu somut davanın konusu olmayıp sadece 2015 yılı hac organizasyonu kapsamında hac hizmet sözleşmeleri nedeniyle davacı müvekkile gönderilmesi gereken bedel icra takibine konu edilmiştir. Ayrıca 02.07.2020 tarihli bilirkişi raporunda belirtildiği üzere bir umre veya hac mevsimi için ayrı ayrı Diyanet İşleri Başkanlığı ile sözleşme yapılması gerektiği, bu sebeple, yetkili bir acenta bir hac/umre mevsimi için bir alt acenta ile çalışmış ise hac/umre dönemi tamamlandığında hesaplarını da kapatmaları gerektiği, dolayısıyla 2015 yılı hac dönemi için davacı acenteye davalı alt acentesi olarak göndermesi gereken bedellerin daha önceki yıllara ilişkin açık hesap bedelleri ile ilişkilendirilemeyeceği açıktır. Davalı vekilinin bu yöndeki istinaf sebepleri yerinde değildir. Davalı taraf, davacıya gönderilmeyen ve faturalandırılmayan bedelin 49.050- USD olduğunu kabul etmekle birlikte tarafların arasındaki sözlü anlaşma gereği kendisine ait komisyon ücreti olduğunu ileri sürmüş ise de alacağın miktarı ve HMK 200 vd.maddeleri uyarınca yazılı delille ispat edilmesi gerekmektedir. Davalı taraf, toplamda 100.000-USD komisyon ücretine hak kazandığını ve bunun 49.050-USD’lik kısmının tarafların kendi aralarında kararlaştırdıklarını yazılı ve somut delil ile kanıtlayamamıştır. Davacı müvekkile gönderilmeyip alıkonan bedelin alt acentenin komisyon ücreti olduğu ispatlanamadığına göre davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, istinaf yoluna başvuran davalı vekilinin istinaf sebepleri yerinde olmadığından başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 10.114,10-TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 2.529-TL harcın mahsubu ile bakiye 7.585,10-TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, Davalı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, davacı tarafından yapılan 11-TL istinaf yargı giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)- a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.01/06/2023