Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2021/1650 E. 2021/1965 K. 30.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1650
KARAR NO: 2021/1965
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/06/2021
NUMARASI: 2019/598 Esas – 2021/637 Karar
DAVA: Temsil kayyımı atanması, tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 30/12/2021
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacılar vekili; davalılardan …’ün TTK’nın 230’uncu maddesinde düzenlenen rekabet yasağı kuralını ihlal ettiğini, ortağı ve yöneticisi olduğu kolektif şirketin faaliyet alanı ile birebir aynı bir başka işletme olan “…” isimli gerçek kişi işletmesini 26.02.2019 tarihinde kurduğunu, bu durumun müvekkili tarafından 09.05.2019 tarihinde öğrenildiğini, davalının ortağı ve yöneticisi olduğu şirkette edinmiş olduğu sektörel pazar bilgilerini, müşteri kimliklerini, ticari ilişkileri, üretim sırlarını, şirkette edinmiş olduğu konumunu kendi şahsı adına çıkar sağlamak amacı ile kullandığını, bunun ise TTK’nın 230’uncu maddesinde düzenlenen rekabet yasağının açık ihlalini oluşturduğunu, davalı şirketin temsilcisinin diğer davalı … olduğunu, şirket adına dava açma yetkisinin bu kişide olduğundan diğer ortakların dava açmasının mümkün olmaması nedeniyle davada temsil kayyımı atanmasının zorunlu olduğunu, şirketin haklarını korumakla görevli temsilcinin dava açması gereken davalı konumunda olduğundan menfaat çatışmasının bulunduğunu, davalı …’ün tek başına temsil yetkisi ile hem ortaklığa olan sadakat yükümlülüğünü hem de şirket yöneticilik sorumluluklarını ihlal ettiğini ileri sürerek davalı şirkete kayyım atanmasına, davalının rekabet yasağı ihlali nedeni ile TTK 231. Maddesi uyarınca şirketin uğradığı zararın şirket kayıtlarından tespiti ile şirket adına tazminine karar verilmesine talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; davacının, 13.10.2017 tarih 2017/03 numaralı ortaklar kurulu kararı ile haklı neden ile şirket ortaklığından çıkarıldığını, usul ve yasaya uygun şekilde hesaplanmış ayrılma payının davacıya banka kanalı ile 17.10.2017 tarihinde TTK’nin 260. Maddesi uyarınca nakden ödendiğini, davacı yanın bu ortaklıktan çıkarılmasına ilişkin kararın iptali ve ayrılma payının belirlenmesi ve ödenmesi talebi ile Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/1001 esas sayılı davasını ikame ettiğini, bahsi geçen davada 18.04.2018 tarihinde, mezkur ortaklar kurulu kararının iptaline, davacı yana nakden ödenen ayrılma payının müvekkili şirkete iadesine karar verdiğini, henüz kararın kesinleşmediğini, davacının ortaklıktan çıkarılmasının akabinde kendisine ödenen ayrılma payını iade etmediğini, davacı yanın söz konusu ayrılma payının iadesine ilişkin müvekkil şirkete yöneltilmiş bir başvurunun, bildirimin ve ödemesinin bulunmadığını, ayrılma payının iade etmeyen müvekkili şirkette sermayesi dahi bulunmayan davacının müvekkili şirkete ortak sıfatıyla herhangi bir dava yahut talep yöneltmesinin mümkün olmadığını, kollektif şirketlerde rekabet yasağına aykırı hareket hususunda ortaktan talep bulunma yetkisinin münhasıran şirket tüzel kişiliğine tanındığını, davacının da bu hususta bir talep ileri sürme hak ve yetkisinin bulunmadığını, somut olayda ise haksız rekabet iddialarına konu … isimli işletmenin İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü nezdindeki 20.02.2019 tarihinde tescil, T.T.S.G.’nin 26.02.2019 tarih 9775 sayılı nüshasının 660-661 sayfalarında ilan edildiğini, TTK’nin 231. Maddesinde hüküm altında alınan 3 aylık zaman aşımının süresinin dolduğunu, davacının söz konusu işletmenin kurulduğunun 09.05.2019 tarihinde öğrendiği şeklindeki iddiasının herhangi bir hukuki dayanağının bulunmadığını, müvekkili tarafından kurulan şirketin iştigal konusunun davalının iştigal konusundan farklı olduğunu, şirkete kayyım atanmasının koşullarının oluşmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, kollektif şirketlerde ortaklar kurulu kararlarının iptaline ilişkin davalarda verilen kararların TMK’ya göre kişiler hukukuna ilişkin davalar olması sebebiyle HMK’nın 350. Maddesinin 2. Fıkrası uyarınca kesinleşmeden yerine getirilemeyeceği, davacının ortaklıktan çıkarılmasına ilişkin ortaklar kurulu kararının da Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/1001 esas sayılı dosyasındaki iptal kararının da inşai nitelikte olduğu, bu etkinin ise kararın kesinleştiği tarihten itibaren başlayacağı, Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/1001 Esas sayılı dosyasında verilen kararın kesinleşmediği, davacının işbu davayı açarken ortak sıfatına haiz olmadığı, TTK. 231. Maddesine göre, haksız rekabet için tazminat davası açma yetkisi şirkete ait olduğu, şirkette sermayesi bulunmayan davacının davalı şirkete ortak sıfatıyla dava açmasının mümkün olmadığı, gerekçesiyle davanın aktif husumet nedeniyle reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde; Müvekkilinin şirket ortaklığının devam ettiğini, buna rağmen mahkemece müvekkilinin şirket ortaklığının bulunmaması nedeniyle davanın reddine karar verildiğini, müvekkili tarafından şirket ortaklığından çıkarılmasına dair karara karşı açılan Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/1001 Esas sayılı dava dosyasında 15/03/2018 tarihli ara kararla davalı şirketin 13/10/2017 tarihli 2017/3 sayılı şirket kararının icrasının, tescilinin ve ilanının dava sonuçlanıncaya kadar durdurulmasına karar verildiğini, bu kararın mahkemece dikkate alınmadan davanın reddine karar verilmesinin yerinde olmadığını, Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/1001 Esas sayılı dava dosyasında müvekkilinin ortaklıktan çıkarılmasına dair şirket kararının iptaline karar verildiğini, mahkemece bu dava dosyasının sonucunun beklenmesinin gerektiğini ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: Davacı, rekabet yasağının ihlali nedeniyle TTK m.231’de düzenlenen seçimlik hakların kullanılması için şirketi temsili etmek üzere kayyım atanmasını ve ayrıca rekabet yasağı ihlali nedeniyle şirketin uğradığı zararın tazminini talep etmektedir. TTK’nın 230’uncu maddesinde bir ortağın, ortağı olduğu şirketin yaptığı ticari işler türünden bir işi, diğer ortakların izni olmaksızın kendi veya başkası hesabına yapamayacağı gibi aynı tür ticari işlerle uğraşan bir şirkete sorumluluğu sınırlandırılmamış ortak olarak giremeyeceği düzenlenmiştir. Bu hükme aykırılığın yaptırımı ise TTK ‘nın 231. Maddesinde yer almaktadır. Buna göre; bir ortak 230 uncu maddeye aykırı hareket ederse, şirket, bu ortaktan tazminat istemekte veya tazminat yerine bu ortağın kendi adına yaptığı işleri şirket adına yapılmış saymakta veya üçüncü kişilerin hesabına yapmış olduğu işlerden doğan menfaatlerin şirkete bırakılmasını istemekte serbesttir. Aynı hükümde, bu seçeneklerden birine diğer ortaklar tarafından çoğunlukla karar verileceği; bu hakkın, bir işlemin yapıldığının veya ortağın diğer bir şirkete girdiğinin öğrenildiği tarihten başlayarak üç ay ve her hâlde işlemin yapıldığı tarihten itibaren bir yıl sonra zamanaşımına uğrayacağı düzenlenmiştir. Somut olayda, 13/10/2017 tarihli 2017/3 sayılı ortaklar kurulu kararıyla davacının şirket ortaklığından çıkarılmasına karar verilmiş olup, davacı tarafından bu kararın iptali için Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/1001 Esas sayılı dava açılmıştır. Yargılama sonucunda davacının şirket ortaklığından çıkarılmasına ilişkin 13/10/2017 tarihli ortaklar kurulu kararının iptaline karar verilmiş; fakat karar henüz kesinleşmemiştir. Diğer taraftan mahkemece Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/1001 Esas sayılı dava dosyasında 15/03/2018 tarihli ara kararla davalı şirketin 13/10/2017 tarihli 2017/3 sayılı şirket kararının icrasının, tescilinin ve ilanının dava sonuçlanıncaya kadar durdurulmasına karar verilmiştir. Bununla birlikte, rekabet yasağının ihlali halinde TTK m.231/1’de öngörülen seçeneklerden birine rekabet yasağına aykırı davranan ortağın dışındaki ortakların çoğunlukla karar vereceği düzenlenmiştir. Fakat davacı ve şirketin davalı dışındaki diğer ortağı tarafından bu yönde alınan bir karar bulunmamaktadır. Ayrıca rekabet yasağına aykırılık nedeniyle açılan davalar ancak şirket tarafından rekabet yasağına aykırı hareket eden yönetici ve ortaklar aleyhine açılabileceğinden, davacının bu davayı açmak için aktif dava ehliyeti bulunmamaktadır. Davanın bu nedenle reddi gerekirken, mahkemece davacının davayı açarken ortak sıfatına sahip olmadığı, şirket sermayesi olmayan davacının davalı şirkette ortak sıfatıyla dava açamayacağı gerekçesiyle reddi doğru görülmemiş ise de bu husus yeniden yargılama gerektirmediğinden gerekçe değişikliği nedeniyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, kararın kaldırılmasına, davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine dair hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE; Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/06/2021 Tarih 2019/598 Esas 2021/637 Karar sayılı kararın gerekçesi nedeniyle HMK.’nın 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; “Aktif husumet yokluğundan davanın REDDİNE” İlk Derece yargılamasına ilişkin olarak; “Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 59,30-TL karar ve ilam harcının mahkeme veznesine yatırılan 44,40-TL harcın mahsubu ile eksik olan 14,90-TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına, Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, Davalılar vekili için AAÜT uyarınca takdir olunan 4.080-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalıya ödenmesine, Kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine” İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan 59,30-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, Davacı tarafça yapılan istinaf yargı giderinin üzerinde bırakılmasına, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 30/12/2021