Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2021/165 E. 2021/147 K. 04.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/165
KARAR NO: 2021/147
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 01/07/2020
NUMARASI: 2019/633 Esas 2020/369 Karar
DAVA: Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 04/02/2021
Davalıların yetki itirazının kabulüne ilişkin hükmün davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA:Davacı vekili ; davacı şirketin tıbbi cihaz alanındaki ürün araç ve gereçlerinin tasarımı, üretimi ve pazarlaması hususunda … grubunun bir iştiraki olarak Türkiye’de faaliyet gösterdiğini, …Ltd. Şti.’nin 31/07/2017 tarihi itibariyle birleştiğini ve tarafı olduğu tüm sözleşmelerin, tüm hak ve borçları ile birlikte müvekkili şirkete devredildiğini, davalılardan …’in … ile en son 01/06/2012 yürürlük tarihli “…” ürünlerine ilişkin imzalanan dağıtım sözleşmesinin en son 31/03/2018 tarihine kadar uzatıldığını, ticari ilişkinin devamı için yapılan taleplerin cevapsız bırakıldığını, …’in sözleşme süresince rakip ürün sattığının tespit edildiğini, bağlı kuruluşlarından tasfiye edilen …’in “…” ürünlerine ilişkin faaliyet gösterdiğini, diğer davalı …’ın “…” ürünlerine ilişkin muadil ürün satmak suretiyle faaliyet gösterdiğini, tasarımı müvekkili şirkete ait ürünlerin, üretici …’in de işbirliği ile kopyalanarak “…” markası adıyla piyasa sürüldüğünün tespit edildiğini, ihtarname tebliğine rağmen konsinye malzemelerin iade edilmediğini ve rekabet etmeme yükümlülüğüne aykırılık ile davalıların haksız rekabet teşkil eden faaliyetlerini devam ettirdiğini, arabuluculuğa başvurunun 20/09/2019 tarihinde anlaşma olmadan sonuçlandığını, tasfiye edilen …’in arabuluculuk sürecinin başlangıcından haberdar olduğu halde terkin edildiğinden toplantılara katılmadığını ve imzasının alınamadığını, konsinye malzemeler müvekkili şirkete iade edilmediği için müvekkili şirketin pazarı kaybettiğini,toplam değeri 3.483.542,25 TL olan konsinye malzemelerin aynen iadesine, aynen iadenin mümkün olmaması halinde 3.483.542,25- TL’lik tutarın iade borcu doğum tarihinden itibaren avans faizi işletilerek … Şirketinden tahsiline,davalıların eylemlerinin haksız rekabet teşkil ettiğinin tespiti ile men’ine, davacı şirket lehine 20.000 TL tutarında manevi tazminata hükmedilerek davalılardan kusurları oranında tahsiline, davacının malzemelerin iade edilmemesinden ve sözleşmesel rekabet etmeme yükümlülüğünün ihlal edilmesinden dolayı fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 1.000.000-TL maddi tazminatın her bir davalı açısından ilk aykırılığın gerçekleştiği tarihten itibaren avans faizi işletilerek kusurları oranında tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: 1-Davalı … Ltd. Şti. vekili; müvekkili şirket ve davalıların yerleşim yerinin Ankara olduğundan Ankara Mahkemelerinin yetkili olduğunu,davanın yetkisizlik nedeniyle usulden reddini, müvekkilinin davalı …’in bağlı kuruluşu olmadığını, dava konusu ilişkinin tarafı olmadığını, bu nedenlerle davanın reddini talep etmiştir. 2-Davalı … Ltd. Şti. vekili;müvekkilinin sözleşmenin tarafı olmamakla birlikte bu taleplerin de muhatabı olmadığından, müvekkiline atfedilen haksız rekabet fiilinin sözleşmeden bağımsız olduğundan dosyanın bu kısım yönünden ayrılması gerektiğini, davacı ve müvekkili adresinin Ankara olduğundan yetkili mahkemelerin Ankara Mahkemeleri olduğunu, TTK 60.maddesine göre davacının talebinin zamanaşımına uğradığını, müvekkili ile diğer davalılar arasında üretici ve bayi ilişkisi dışında herhangi bir ilişkisinin bulunmadığını, … ve …’in 3.firmalarla yapmış olduğu konsinye set anlaşmaları ya da yapmış olduğu anlaşmalarla ile ilgili müvekkilinin bilgisinin bulunmadığını,müvekkilinin hangi marka altında olursa olsun yalnızca kendi tasarımlarını ürettiğini, davacı iddiasına göre dünyada üretilen tüm soft anchorların birbirinin kopyası olduğunu,davanın usulden reddini aksi halde esastan reddini talep etmiştir. 3-Davalı … Ltd.Şti. vekili, davacı ve davalıların yerleşim yerinin Ankara olduğunu, davacının sözleşmeyi haksız olarak feshettiğini,haksız fesih nedeniyle uğradığı zararın karşılanması gerektiğini, davacı tarafın iddia ettiği gibi teslim edilmesi gereken konsinye set bulunmadığını, davacının hazırladığı listenin imza ihtiva etmeyen ve dayanağı olmayan bir evrak olduğunu, dava dilekçesi ekinde sunulan Genel Konsinye Anlaşmasının müvekkili tarafından imzalanmadığından sözleşmeyi ve imzayı kabul etmediklerini, sevk irsaliyelerinin hiçbirinde teslim eden kaşe ve imzası bulunmadığı gibi teslim alan kaşe ve imzası da bulunmadığını, müvekkili şirketin sözleşmeler kapsamında kalan malzemelerin tamamının mülkiyet hakkını kazandığını, diğer davalı …’ın müvekkilinin bağlı kuruluşu olmadığını, müvekkilinin … ile işbirliği yaparak ürünlerinin kopyalandığını iddia etmişse de bu iddiaları incelemekle görevli olan mahkemenin Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemeleri olduğunu, davacının kendi ticari kararları sonucunu müvekkiline bağlayarak haksız kazanç elde etmek amacıyla işbu davayı açtığını, bu nedenlerle davanın usulden reddini, aksi halde esastan reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; davacı ile davalı … Ltd. Şti. arasında akdedilen sözleşmedeki yetki şartının açıkça yetkili mahkemeyi göstermediği ve yetkili mahkemenin açıkça gösterilmediğinden ve sonradan akdedilen protokoller ile yetki şartının Ankara Mahkemeleri olarak değiştirilmiş olması, davacı ve tüm davalıların ikametgahlarının Ankara olduğu gibi haksız fiilin gerçekleştiği ve zararın doğduğu yerin de Ankara ili olduğu, bu nedenle İstanbul mahkemelerinin yetkili bulunmadığı gerekçesiyle davanın yetki sebebiyle reddine, süresinde talep halinde dosyanın yetkili Ankara Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, davalıların cevap dilekçelerinde yerleşim yerinin Ankara olduğu gerekçesine dayandıklarını, sözleşmede yer alan yetki anlaşmasının geçerliliğine ilişkin herhangi bir itirazda bulunmadıklarını, mahkemece yetki anlaşmasının geçerli olup olmadığı hususunda resen inceleme yaparak taleple bağlılık ilkesini ihlal ettiğini, müvekkili ile davalı …’in … ile 01/06/2012 yürürlük tarihli Münhasır Dağıtım Sözleşmesinin 13.4 maddesi uyarınca taraflar arasındaki uyuşmazlıklara bakmakla İstanbul Mahkemelerinin yetkili kılındığını, yetki anlaşmasının usule ve yasaya uygun olup geçerli olduğunu,sözleşme tarihinde …’in şirket merkezinin İstanbul’da olduğunu, ayrıca müvekkili şirketin İstanbul Şubesi bulunduğunu,yetki sözleşmesinin sadece ilgili protokol açısından bağlayıcılık taşıdığını, zorunlu arabuluculuğa İstanbul Adliyesi yargı çevresinde başvurulduğunu, bu nedenlerle yetkisizlik kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE:Davacının talepleri ;davalı …’e teslim edilen konsinye malların iadesi,haksız rekabetin tesbiti ve meni ,rekabet yasağının ihlali ve haksız rekabet nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Davacı ile davalı … ltd.Şti arasında imzalanan dağıtım sözleşmesinin 13.4.maddesinde, anlaşmazlıkların çözümü başlığı altında “bu anlaşma yada bu anlaşmanın ihlalinden doğabilecek yada bunlarla ilgili her anlaşmazlık, uyuşmazlık yada şikayet İstanbul’daki yetkili mahkeme tarafından çözüme kavuşturulacaktır.” kararlaştırılmıştır. Sözleşmede ki yetki şartı İstanbulda hangi mahkemenin yetkili olduğunu göstermediğinden geçerli.Ancak, ilk imzalanan bu sözleşmeden sonra ,yenilenen sözleşmelerde ilk sözleşmenin aksine Ankara Mahkemelerinin yetkili olduğu kararlaştırılmış, yetki şartı değiştirilmiştir. Dava tarihi itibariyle davacı ve davalıların yerleşim yerlerinin Ankara olduğu anlaşılmaktadır. Davacı vekili; davalıların rekabet yasağını ihlal ettiğini ,haksız rekabette bulunduklarını ileri sürmekte ve eylemlerinin haksız rekabet teşkil etmesi halinde haksız fiilin işlendiği yer mahkemesinin de yetkili olacağı ve istanbulda etkisini gösterdiği düşünülse de ,ticari faaliyetlerini Ankara’da yürüten davacı ve davalıların eylemlerinin öncelikle Ankara’da gerçekleştiği , tarafların tüm kayıtların Ankara ‘da bulunduğu anlaşılmaktadır. İstanbuldan evvel Ankarada haksız eylemlerin gerçekleştiğininin kabulü gerekmektedir. Tarafların yerleşim yerinin bulunduğu yerde yargılama daha kolay ve ucuz yapılacaktır.Davacı vekili tarafından İstanbulda şubesi bulunduğundan İstanbul Mahkemelerinin yetkili olduğunu ileri sürülmesi MK 2 ye aykırı görülmüştür.İlk derece mahkemesince sözleşmeden kaynaklanan ihtilafın, haksız fiilin gerçekleştiği ve zararın doğduğu yerin de Ankara ili olduğu gerekçesiyle yetki itirazının kabulüne karar verilmesinde isabetsizlik yoktur. Davacı vekili ,arabulucunun yetkisine itirazda bulunulmadığını mahkemenin yetkisinin kesinleştiğini ileri sürmekte ise de ,arabulucu aşamasında yetki itirazında bulunulmaması süresinde davaya cevap dilekçesinde mahkemenin yetkisine itiraza engel teşkil etmeyecektir.İlk derece mahkemesinin, davalıların mahkemenin yetkisine itirazını incelerken mahkemeyi yetkili kılan usul hükümlerini ve usulüne uygun bir yetki sözleşmesi bulunup bulunmadığını incelemek zorunda olduğu, bu incelemenin talep aşımı olarak kabul edilemeyeceği açıktır. Davacının ,Ankarada yerleşik şirketlerle ilişkisinin İstanbul şubesi aracılığıyla yürüttüğü kabul edilemeyeceği,dağıtım sözleşmesinde yetkili yerin Ankara olduğu,davanın tüm taraflarının yerleşim yerinin Ankara olduğu ,haksız fiilin de öncelikle Ankarada işlendiğinin kabulü gerektiği,ortak yetkili yerin Ankara olduğu gözetildiğinde davacı vekilinin yetki itirazının kabulüne ilişkin karara yönelik ileri sürdüğü istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir.Davacı tarafça haksız rekabet hükümlerine göre koruma talep edildiğinden hükümde kamu düzenine aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 59,30- TL istinaf karar harcından davacı tarafından peşin yatırılan 54,40- TL harcın mahsubu ile bakiye 4,90- TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-c maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.04/02/2021