Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2021/1529 E. 2021/1368 K. 28.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1529
KARAR NO: 2021/1368
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/04/2021
NUMARASI: 2019/338 Esas 2021/304 Karar
DAVA: Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 28/09/2021
Davanın reddine ilişkin kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkili …’in geçirdiği beyin kanaması nedeniyle bilincini yitirdiğinden eşinin vasi olarak atandığını, davalı şirketin 220.000 adet hamiline yazılı toplam 2.200.000- TL’lik sermayesini temsil etmek üzere bastırılan hamiline yazılı pay senetlerinin tamamının müvekkili …’e ait … Bankası Hadımköy Şubesi nezdindeki kiralık kasada mevcut olduğunun 05.07.2018 tarihinde yapılan keşifte bilirkişi tarafından tespit edildiğini, davalı şirketin genel kurulunun 26.03.2019 tarihinde şirket merkezinde yapıldığını,yönetim kurulunun pay defteri kayıtlarını esas alarak hazırladığı hazırun cetvelinde müvekkilinin sermaye tutarının 149.820-TL olarak gösterildiğini, hazırun listesinin hamiline yazılı pay senetlerinin zilyetliğine aykırı olduğunu, kısıtlı paydaşın davalı senetlerinin 36.674 adetlik kısmına şahsen, geri kalan 183.326 adetlik kısmına ise yönetim kurulu başkanı olduğu … A.Ş.’nin nam ve hesabına zilyet olduğunu belirterek 26.03.2019 tarihinde yapılan genel kurul kararının iptaline, yürütülmesinin geri bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; genel kurul kararının ve hazır bulunanlar listesinin kanuna, esas sözleşme hükümlerine ve dürüstlük kuralına uygun olduğunu, müvekkili şirkete ait pay senetlerinin şirketin yönetim kurulu başkanı ve diğer pay sahiplerinin amcası olan … tarafından pay sahipleri adına banka kasasında muhafaza edilmiş olup hiçbir zaman pay sahiplerine teslim edilmediğini, sicil kayıtları kapsamında genel kurul ve yönetim kurullarının oluşturulduğunu,davacının müvekkili şirket sermayesinin %6,81’ine sahip olduğunu, erteleme talep hakkı olmadığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davacının TTK 420. maddesinin 1. Fıkrası uyarınca toplantının ertelenmesi yönündeki talebinin reddinin davalı şirketin kayıtları ve ticaret sicil dosyasındaki ortaklık yapısına uygun olarak düzenlenen hazirun cetveline göre pay oranının yüzde onun altında olması nedeni ile usul ve yasaya uygun olduğu, davacı tarafın toplantıda her ne kadar olumsuz oy kullanmış ise de muhalefet beyanını zapta geçirtmediği, bu nedenle işbu davanın açılması için TTK 446. Maddesinde belirlenen gerekli yasal koşulun gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, müvekkilinin 183.326 adet payı temsil eden hisse senetlerine … A.Ş. nam ve hesabına geri kalan 34.674 adet payı temsil eden hisse senetlerine ise şahsen zilyet olduğunun ihtilafsız olduğunu, müvekkilinin davalı şirket sermayesinin %16,67’sine tekabül eden 36.674 adet payı temsilen oy hakkı bulunduğunun tartışmasız olduğunu, buna karşın iptali istenen 26/03/2019 tarihli genel kurul toplantısında düzenlenen hazır bulunanlar listesinde müvekkilinin sahip olduğu pay adedinin 14.982 olarak gösterildiğini, bu pay adedi ile sınırlı olarak oy hakkı tanındığını, TTK 415 maddesinin 3.fıkrası gereği şirketin payları hamiline yazılı ise ve bu payları temsil etmek üzere hamiline yazılı hisse senetleri bastırılmış ise zilyetlik esas alınmalı ve senede zilyet olduğunu ispat edenlerin genel kurul toplantısına katılma ve oy kullanma hakkını haiz olduğunun kabulü gerektiğini, müvekkilinin oy hakkının bariz surette %10’unun üzerinde olduğunu, kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE:Dava, davalı şirketin 26/03/2019 tarihinde yapılan 2018 yılına ait olağan genel kurul toplantısında alınan kararların iptali istemine ilişkindir. Davacı tarafça; hazırun listesinin gerçeğe uygun düzenlenmediği, TTK nun 426/2.madde ikinci fıkra hükmü uyarınca, hamiline yazılı pay senedinin zilyedi bulunduğunu ispat eden kimse, şirkete karşı pay sahipliğinden doğan hakları kullanmaya yetkili olduğu hükmünün dikkate alınmadığını, davalı Şirketin paylarının hamiline yazılı olduğu, bu pay senetlerinin 36.674 adet payı temsil eden kısmına şahsen, geri kalan 183.326 adet payı temsil eden kısmına ise ortağı ve kısıtlanma tarihinden evvel YK başkanı olduğu … A.Ş. nam ve hesabına müvekkilinin zilyet olduğu, oy hakkının da müvekkiline ait olduğu , davacının oy oranının 1/10 dan fazla olduğu ileri sürülmüştür. Genel kurulun yapıldığı tarihte davacı kısıtlının şirkette ; 14.982,adet ,davadışı şirketinin de 183.326 adet pay sahibi olduğu,davacının pay oranının %6.81,davadışı şirketin de %83.33 oranda pay sahibi olduğu hesaplanmıştır. Dava dilekçesinde …’a ait olan hamiline yazılı payların davacı kısıtlının kasasında fiziken bulunduğu ileri sürülerek oy hakkının davacıya ait olduğu ileri sürülmektedir.Dava dilekçesi ve aşamalarda … şirketine ait paylar nedeyle mülkiyet iddiası bulunmamaktadır. “Belirtmek gerekir ki, zilyetliğin geçirilmesi bir çok amaçla yapılabilir ,örneğin emanet veya rehin gibi.bu hallerde doğal olarak hamiline yazılı hisse senedi hisse senetlerinin mülkiyeti karşı tarafa geçmez ve zilyet,sadece fer’i zilyet ;bu senetleri emanet veya rehin olarak veren senet maliki de asli zilyet konumundadır.Bu nedenle hamiline yazılı pay senetlerinin devrinde ,zilyetliğin “mülkiyeti geçirmek”amacıyla yapılmış olması ve tarafların bu hususta anlaşmış olmaları gerekir. Çünki hiç bir kimse ,malik olma niyetiyle iktisap etmedikçe malik olamaz”(Şirketler Hukuku şerhi,Pulaşlı,cilt 2 sah:1819) Anlatılanlara göre; davacının davalı şirketteki …’a ait hamiline yazılı payların feri zilyedi bulunduğu, bu paylara ait oy hakkının adı geçen şirkete ait olduğu,daha evvel eski YK başkanı tarafından temsilci sıfatıyla oy hakkının kullanıldığı tesbit edilmiştir.Davacının davalı şirketin 1/10 dan fazla pay sahibi olmadığı anlaşılmakla TTK nın 420(1) maddesi uyarınca erteleme talep hakkı bulunmamaktadır.Genelde kurulda yönetim kurulu seçiminin yapıldığı ,gerekli nisap ile karar alındığı anlaşılmakla davacının iptal talebinin yerinde bulunmamaktadır. Davacı paydaşın oy oranı itibariyle erteleme talep hakkının olmadığı anlaşılmakla iptal talebinin yerinde olmadığı sonucuna varılmış ise de ;ilk derece mahkemesince davacının muhalefet şerhi bulunmadığı da iptal davası açma hakkı olmadığına da gerekçede yer verilmiştir.Ancak hazırun cetvelinde ,pay oranına itiraz edilerek ” yasal hakların saklı tutulduğu” belirtildiği ,davacı vekilinin muhalefet şerhi yazdırdığı anlaşılmakla davacı vekilinin bu hususa yönelik istinaf sebebi yerinde görülmüştür.Hükmün gerekçesi bu yönüyle yerinde olmadığından kaldırılarak ,yapılan hata/eksiklik nedeniyle yeniden yapılmasına ihtiyaç bulunmadığından yeniden hüküm verilmesine yerinde olmayan davanın reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/338 Esas- 2021/304 Karar sayılı 14/04/2021 tarihli kararının, HMK.’nun 353(1)b-2 gereği gerekçesi nedeniyle KALDIRILMASINA; “Yerinde görülmeyen davanın REDDİNE” İlk Derece yargılamasına ilişkin olarak; “Alınması gereken 59,30-TL harçtan davacı tarafından peşin yatırılan 44,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90-TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına, Davacı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, Davalı lehine AAÜT uyarınca hesaplanan 4.080-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan 59,30-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Davalı tarafından yapılan 22-TL istinaf yargı giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi.28/09/2021