Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2021/1513 E. 2021/1731 K. 25.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1513
KARAR NO: 2021/1731
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/07/2021
NUMARASI: 2021/69 Esas – 2021/603 Karar
DAVA: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 25/11/2021
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacılar vekili; müvvekkili şirketin sigortalısı olan … A. Ş.’ne ait emtiaların, 27/10/2018 tarihinde davalı nakliyeci sorumluluğunda yapılan nakliyat sırasındaki yangın nedeniyle kullanılmaz hale geldiğini, sevkiyata konu malların sigortalı şirketin Gebze fabrikasında nakliye aracına tam ve eksiksiz olarak teslim edildiğini, meydana gelen zarardan davalı nakliye şirketinin sorumlu olduğunu, oluşan hasarın karşılığında müvekkili sigorta şirketi tarafından sigortalısına 26/12/2018 tarihinde 3.856,75-Euro hasar bedeli ödendiğini, müvekkili şirket tarafından sigortalıya ödenen tazminat bedeli nedeniyle hasar bedelinin rücuen tahsili amacı ile davalı şirket aleyhinde İstanbul … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası ile icra takibine geçildiğini, davalı şirketin borca itirazı üzerine icra takibinin durduğunu belirterek İstanbul … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasında yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, asıl alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; davanın zamanaşımına uğradığını, somut davada takibin icra takibine yetkili olan dairelerin hiç birinde yapılmamış olması sebebiyle davanın özel dava şartı eksikliği nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, davalının yerleşim yeri itibariyle, HMK 6.maddesi gereğince Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemelerinin yetkili olduğunu, husumet itirazlarının bulunduğunu, esasa ilişkin itiraz yönünden ise, söz konusu yangının meydana geldiği tırın … firmasına ait olduğunu, müvekkili şirketin iddia edilen hasar hususunda hiç bir kusurunun olmadığını, zarar ile kusur arasında illiyet bağı bulunmadığından müvekkili şirketin tazmin sorumluluğundan bahsedilemeyeceğini, müvekkili şirketin fiili taşıyıcı ve yanan aracın maliki olmadığını, müvekkili şirketin yalnızca akdi taşıyıcı olduğunu, müvekkili şirketten kaynaklanmayan nedenlerle çıkan yangının mücbir sebep niteliğinde olduğunu, mücbir sebep nedeniyle davacının uğradığını ileri sürdüğü zarardan müvekkili şirketin sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, gerçek zararın tespit edilmesi ve talep edilen tazminat miktarının sınırlı sorumluluk hükümleri kapsamında bilirkişi aracılığı ile tespit edilebileceğini ve davacının faiz talebinin haksız olduğunu belirterek usule ve esasa ilişkin nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davaya konu sevkiyatın Fransa’ya gönderilmek üzere 24/10/2018 tarihinde başladığı ve 27/10/2018 tarihinde hasar meydana geldiği, davacı … tarafından ise 20/12/2019 tarihinde icra takibi yapıldığı, 17/01/1972 gün 1970/2 Esas 1972/1 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararına göre, sigorta tazminatını ödeyen sigortacının zarara sebebiyet veren aleyhinde açtığı davada zamanaşımının, sigorta ettirenin aynı şahıs aleyhinde açabileceği davanın zamanaşımına tabi olduğu, 6102 sayılı TTK 855/3. maddesinin taşıyıcının bir diğer taşıyıcıya rücu etmesi ile ilgili olup sigorta şirketinin açtığı rücu davasına uygulanamayacağı, 6102 sayılı TTK 1472. maddesi gereğince yasal halefiyet hakkına sahip olan davacının, selefi bulunduğu kişinin davayı hangi zamanaşımı süresi içinde açması gerekiyorsa davayı o süre içinde açabileceği, bu durumda, TTK 855/2. maddesi gereğince eşyanın teslim tarihinden, eşya tamamen zayi olmuş ise eşyanın teslimi gereken tarihten itibaren 1 yıllık zamanaşımı süresi bulunduğu, hasar ve takip tarihleri itibariyle zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde; somut olayda CMR hükümlerinin uygulanması gerektiğini, Sözleşmenin 32. Maddesinde sözleşme gereğince yapılan taşımalardan doğacak davaların 1 yıl içerisinde açılması gerektiğinin düzenlendiğini, aynı maddenin B fıkrasında ise tam kayıplarda, kararlaştırılan zaman limitinden 30 gün sonra, kararlaştırılmış zaman limitinin bulunmaması halinde ise yükün taşıyıcı tarafından teslim alınmasından sonraki 60. günde zamanaşımı süresinin işlemeye başlayacağını, 27/10/2018 tarihinde meydana gelen olayda tüm emtianın kullanılamaz hale geldiğini, teslim süresi kararlaştırılmadığından olayın meydana geldiği 27/10/2018 tarihine 60 günlük sürenin eklenmesi ile zamanaşımının somut olayda 27/12/2018 tarihinde başlayacağını, icra takibinin ise 19/12/2019 tarihinde başlatılması nedeniyle 1 yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığını, ayrıca davalı tarafa İzmir … Noterliği’nin ihtarnamesi ile süresi içerisinde yazılı başvuruda bulunduklarını, CMR’nin 32/2’nci maddesi uyarınca zamanaşımı süresinin işlemesinin durduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, nakliyat emtia abonman sigorta poliçesi kapsamında sigortalıya ödenen bedelin davalı taşıyıcıdan rücuen tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı … şirketine Nakliyat Emtia Blok Abonman Sigorta Poliçesi ile sigortalı olan dava dışı … A.Ş.ne ait emtiaların Türkiye’den Fransa’ya davalı tarafından gerçekleştirilen taşınması sırasında meydana gelen yangın nedeniyle tamamen hasar görmesi nedeniyle dava dışı sigortalıya ödenen 3.856,75-Euro hasar bedelinin davalıdan tahsili talep edilmektedir. Mahkemece hasarın 27/10/2018 tarihte meydana geldiği, icra takibinin ise 1 yıllık zamanaşımı süresinden sonra 20/12/2019 tarihinde başlatıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. CMR’nin kapsamı 1. maddede belirtilmiştir. Buna göre, “bu sözleşme, Sözleşmede belirtildiği gibi yükleme yeri ve teslim yeri için belirlenen yerin en az biri akit ülke olan iki ayrı ülkede olması halinde, tarafların ikametgahı ve milliyetine bakılmaksızın ücret karşılığında, yüklerin taşıt ile karadan taşınmasına ait her mukaveleye uygulanacaktır”. CMR’nin kapsamını belirleyen hükümde bir taşıma ilişkisinde CMR hükümlerini uygulanabilmesi için, yükleme veya teslim yerlerinin farklı ülkelerde bulunması ve bu yerlerden en az birinin CMR’ye taraf ülke olması yeterli ve gereklidir. Tarafların ikamet ettikleri yer veya milliyetleri önemli değildir. Bu sebeple aynı ülke vatandaşları veya aynı ülkede ikamet eden taraflar arasında akdedilen bir taşıma sözleşmesinin de CMR kapsamına girmesi mümkündür. CMR’nin 32/1-2.maddesinde “1. Bu Sözleşme gereğince yapılan taşımalardan doğacak davaların bir yıl içinde açılması gerekir. Ancak, bilerek kötü hareket veya mahkeme tarafından bilerek kötü hareket olarak kabul edilen kusurlarda, bu süre üç yıldır ve şu tarihlerde başlar: a) Teslimde kısmi kayıp, hasar veya gecikmelerde, teslim tarihinden itibaren, b) Tam kayıplarda, kararlaştırılan zaman limiti bitiminden 30 gün sonra kararlaştırılmış zaman limiti yoksa, yükün taşıyıcı tarafından teslim alınmasından sonraki 60 ıncı günde, c) Bütün diğer durumlarda, taşıma mukavelesinin akdedildiği tarihten sonraki üç aylık dönemin sonunda. Limit döneminin işlemeye başladığı gün bu döneme dahil edilmeyecektir. 2. Yazılı bir istem, taşımacı bunu yazılı bildiri ile geri çevirip, ona ilişkin belgeleri de iade edinceye kadar zaman limitini erteler. Talebin bir kısmı kabul edildiği takdirde zaman süresi anlaşmazlık konusu olan istek için tekrar devam etmeye başlar. Istemin alındığını, cevap verildiğini ve belgelerin gönderildiğini kanıtlamak, bu durumlara güvenen tarafa aittir. Aynı gayeyle yapılan başka istemler için zaman süresi ertelenemez.” denilmek suretiyle bu sözleşmeye dayalı olarak açılacak davalar ile ilgili zamanaşımı düzenlenmiştir. CMR Konvansiyonunun 32/2. maddesi 1. cümlesi uyarınca, zarar gören tarafından yapılacak yazılı istemin zamanaşımı süresini ertelemesi için, hadiseyi genel olarak ortaya koyması, taşımacının talepten sorumluluk sebebi ile tazminat miktarı hakkında değerlendirmede bulunabilmesine imkan verecek bilgiyi içermesi yeterli olup tazminat miktarının tam olarak belirtilmesi gerekmez. Ancak, duran zamanaşımı süresinin tekrar işlemeye başlayabilmesi için taşıyıcının cevabında talebin açıkça reddedilmesi, talep sahibine hakkını davada ileri sürmek dışında başka bir seçenek bırakılmaması gerekir. Somut olayda davalının özen yükümlüğünü ihlalden doğan hareketinin bilerek kötü hareket olarak kabulü mümkün olmadığından 1 yıllık zamanaşımı süresi geçerlidir. Yine tam hasar nedeniyle teslim gerçekleşmediğinden ve dava dışı sigortalı gönderen ile davalı arasında teslim tarihi kararlaştırılmadığından zamanaşımının CMK m.32/1-b maddesi uyarınca yükün taşıyıcı tarafından teslim alınmasından 60 gün sonra başlayacağı kabul edilmelidir. Bu durumda hasarın meydana geldiği 27/10/2018 tarihine 60 günlük sürenin eklenmesi ile 1 yıllık zamanaşımı süresinin 27/12/2019 tarihinde dolacağı, icra takibinin ise 1 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde 19/12/2020 tarihinde başlatıldığı anlaşılmaktadır. Diğer taraftan davacının sigortalısı dava dışı …A.Ş. tarafından zararın tazmini için davalıya noter kanalı ile 09/11/2018 tarihinde yazılı başvuruda bulunulmuştur. CMR m.32/2 uyarınca yazılı istemin, yazılı bir cevap verilinceye kadar zamanaşımını durduracağı da dikkate alındığında icra takibinin başlatıldığı ve davanın açıldığı tarih itibariyle zamanaşımı süresi henüz dolmadığından mahkemece davanın zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle reddine karar verilmesi doğru olmamıştır. Bu itibarla davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/69 Esas – 2021/603 Karar sayılı 06/07/2021 tarihli kararının, HMK.’nun 353(1)a-6 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE” Davacı tarafından yatırılan 59,30-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 353(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 25/11/2021