Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2021/1504 E. 2022/714 K. 17.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1504
KARAR NO: 2022/714
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 01/07/2021
NUMARASI: 2018/1111 Esas – 2021/797 Karar
DAVA: Alacak (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 17/05/2022
Davanın kısmen kabul -reddine ilişkin kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkili şirketin dava dışı satıcı … A.Ş. ile “… Satıcı Üyelik Sözleşmesi”ni 20.12.2016 tarihinde imzaladığını, dava dışı …A.Ş.’nin sözleşme hükümlerine göre; “…com” internet sitesinden alışveriş yapan tüketiciler ile müvekkili şirket arasında belirli bir hizmet bedeli karşılığında aracılık hizmeti vermeyi taahhüt ettiğini, sözleşmenin “A-Güvenli Alışveriş Sisteminin İşleyişi” maddesi altında “4.kargolama” bendinde kararlaştırılan hükme göre siteden alışveriş yapıldıktan sonra … firmasının seçtiği kargo firmaları ile gönderim yapıldığını, müvekkilinin kendisine gelen siparişleri süresi içerisinde hepsiburada firmasının seçtiği davalı firmaya teslim ettiğini, ancak bazı siparişlerin hasarlı bazılarının da hiç teslim edilmediğini ve müvekkilinin toplamda 6.944,88-TL zararının olduğunu belirterek , fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere taşıma sözleşmesi kapsamında uğranılan 6.944,88-TL tazminatın davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; davanın zamanaşımına uğradığını, davacının 7 adet kargo gönderildiğini iddia ettiğini, ancak kargoların tamamının göndericisinin … A.Ş., alıcılarının ise farklı kişiler olduğunu, davacının ne gönderici ne de alıcı olduğunu, davacı tarafından süresinde herhangi bir bildirim yapılmadığını, müvekkili şirkete teslim edilen kargoların içeriğindeki emtiaların ne olduğunun ve bu emtiaların müvekkili şirkete tam ve hasarsız olarak teslim edildiğinin davacı tarafça kesin delillerle ispatlanması gerektiğini, davacının dayanağı olan faturaların taşıma ilişkisinde taşınan emtianın tür ve niteliği açısından delil olarak kabul edilemeyeceğini, müvekkili şirketin sorumluluğu ihtimalinde dahi talep edilebilecek tutarın gönderinin net olmayan ağırlığının her bir kilogramı için 8.33 özel çekme hakkını karşılayan tutar ile sınırlı olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, ihbar olunanın alt yapısı kullanılarak satış yapan davacının sattığı malların davalı kargo şirketi sorumluluğunda iken hasarlandığı ve zayi olduğu, … ve … takip numaralı 2 gönderi için TTK 889. Maddesinde öngörülen ihbar süresinin aşıldığı, fakat diğer gönderilerle ilgili davalıya süresinde ihbarda bulunulduğu, davalı tarafından taşınacak olan eşyaya ait irsaliyeli fatura ve fatura muhtevasının davalı taşıyıcıya bildirildiği, bu durumda davalının taşıdığı eşyanın içeriği ve hatta bedeli hakkında bilgi sahibi olduğu, kargonun taşınmak üzere teslimi sırasında taşınan ürünün taşıma öncesi belirtilmesi karşısında taşıyıcının sorumluluğun sınırlı olamayacağı, SDR hesabı yapılamayacağı, davalının beyan edilen bedel kadar sorumlu olacağı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 6.293,45-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili; davanın bir yıllık zamanaşımı süresi dolduktan sonra açıldığını,davacının taraf sıfatı bulunmadığını, dava konu edilen 7 adet kargo gönderilerinin göndericisinin … A.Ş., alıcılarının ise farklı kişiler olduğunu, davacının ne gönderici ne de alıcı olduğunu, müvekkili tarafından …, …, …, …, … kargo takip no’lu kargoların alıcılarına usulüne uygun olarak teslim edildiğini, davanın kabulüne karar verilen emtialarla ilgili davacı tarafından süresinde bildirim yapılmadığını, müvekkilinin sorumluluğuna gidilmesi halinde dahi tazminatın yanlış hesaplandığını,TTK m.880 ve 882 hükümleri dikkate alınarak sınırlı sorumluluk esasına göre hesabı gerektiğini, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Davacı, davalı aracılığıyla müşterilerine gönderdiği ürünlerden iki tanesinin hasarlandığını, diğerlerinin ise zayi olduğunu ileri sürerek zararının tazmini talep etmiştir.Mahkemece, …, … kargo takip nolu gönderilerin davalının sorumluluğunda iken hasarlandığı, …, …, … takip nolu gönderilerin ise davalının sorumluluğunda iken kaybolduğu gerekçesiyle davalının sorumluluğunda hasarlanan ve zayi olan gönderiler bakımından tazminata hükmedilmiş; … ve … takip numaralı gönderiler bakımından ise davacı tarafından ihbar yükümlülüğünün yerine getirilmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Davacı ile dava dışı …A.Ş. arasında “… Satıcı Üyelik Sözleşmesi” bulunmakta olup, bu sözleşme hükümlerine göre, dava dışı şirket tarafından işletilen “www…com” isimli internet sitesi üzerinden bedeli karşılığında aracılık hizmeti verilmesi üstlenilmiştir. Sözleşmenin “Kargolama” başlıklı 4. maddesinde, satıcının ürünü alıcının adresine gönderilmek üzere, “…”nın seçtiği kargo firmalarına, “…”nın sağladığı gönderi kodlarını kullanarak teslim edeceği düzenlenmiştir. Bahse konu kargoların davalı kargo şirketine, alıcılara gönderilmek üzere davacı tarafından teslim edildiği hususunda ihtilaf yoktur. Kargo firmasının “…” tarafından seçilmesi ve yine bu firma tarafından sağlanan gönderi kodlarının kullanılması, davacı satıcının gönderen sıfatına sahip olmadığı anlamına gelmemektedir. Davacı ile davalı arasında taşıma ilişkisi sabit olduğundan davacı bu davayı açmak için aktif dava ehliyetine sahiptir. TTK’nın 855/1. maddesinde; bu kitap hükümlerine tabi taşımalarda, yolcunun bir kaza sonucu ölmesi veya bedensel bütünlüğü zedeleyen bir zarara uğraması hâlinde istem haklarının on yılda, diğer zararlarda ise bir yılda zamanaşımına uğrayacağı; ikinci fıkrasında bu sürenin, eşya taşımasında eşyanın gönderilene teslimi, yolcu taşımasında yolcunun varma yerine ulaşması, eşyanın tamamen zayi olmuş veya yolcu gideceği yere ulaşamamış olması halinde ise eşyanın teslimi ve yolcunun ulaşması gereken tarihten itibaren işlemeye başlayacağı düzenlenmiştir. Hükmün beşinci fıkrasında ise eşyanın zayi olmasının, geç teslim edilmesinin veya hasara uğramasının taşıyıcının kasıtlı ya da pervasızca bir davranışından kaynaklanması halinde taşıyıcının sorumluluğun üç yılda zamanaşımına uğrayacağı düzenlenmiştir. Somut olayda; … nolu gönderi 13/10/2017 tarihinde, … nolu gönderi ise 27/10/2017 tarihinde alıcıya hasar notu ile birlikte teslim edilmiş olup davanın açıldığı tarih itibariyle 1 yıllık zamanaşımı süresi dolmamıştır. Zayi olan ve davalı tarafından açıklama getirilemeyen …, …, … takip nolu gönderilerle ilgili ise davalının pervasızca hareket etmesi nedeniyle TTK m.855/5 uyarınca 3 yıllık zamanaşımı süresi geçerlidir. Bu taşımalar nedeniyle de zamanaşımı süresi dolmadığından davalının davanın zamanaşımına yönelik istinaf nedeni yerinde görülmemiştir. 6102 sayılı TTK.nın 875 ve 879. maddeleri uyarınca taşıyıcı, eşyanın taşınmak üzere teslim alınmasından teslim edilmesine kadar geçecek süre içinde, eşyanın zıyaından, hasarından veya teslimindeki gecikmeden doğan zararlardan; kendi adamlarının, taşımanın yerine getirilmesi için yararlandığı kişilerin görevlerini yerine getirmeleri sırasındaki fiil ve ihmallerinden, kendi fiil ve ihmali gibi sorumludur. Yine TTK.nın 876. maddesi uyarınca ziya, hasar ve gecikme, taşıyıcının en yüksek özeni göstermesine rağmen kaçınamayacağı ve sonuçlarını önleyemeyeceği sebeplerden meydana gelmişse, taşıyıcı sorumluluktan kurtulur. Somut olayda; davacı tarafından dava dışı alıcıya teslim edilmek üzere taşıma sözleşmesi kapsamında davalıya teslim edilen kargolardan … ve … nolu kargoların alıcısına hasarlı olarak teslim edildiği, …, …, … takip nolu gönderilerin ise davalının elinde iken zayi olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda kargolar hasar ve ziyaı taşıma sırasında meydana gelmiş olup, davalı taşıyıcı kusurludur. Bu kapsamda davalı tarafından, sorumluluktan kurtulmasını sağlayacak bir delil de sunulmamıştır. Bu nedenle hasara uğrayan ve kaybolan kargo gönderileri nedeniyle davalı kargo şirketinin sorumlu tutulmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Diğer yandan sınırlı sorumluluk halleri TTK’nın 882. maddesinde düzenlenmiş olup, TTK’nın 886. maddesi hükmüne göre, zarara, kasten veya pervasızca bir davranışla ve böyle bir zararın meydana gelmesi ihtimalinin bilinciyle işlenmiş bir fiilinin veya ihmalinin sebebiyet verdiği ispat edilen taşıyıcı, kanunda öngörülen sorumluluktan kurtulma hallerinden ve sorumluluk sınırlamalarından yararlanamaz. Somut olayda da davalının kaybolan …, …, … takip nolu gönderiler nedeniyle pervasızca davranış niteliğinde ağır kusurlu olduğu tespit edilmekle, TTK’nın 882. maddesindeki sorumluluk sınırlamasından yararlanması olanaksızdır. Zayi olan üç gönderi nedeniyle toplamda 592,43-TL’nin davacıya ödenmesi gerekmektedir. Hasara uğrayan … ve … takip nolu gönderiler nedeniyle ise davalı taşıyıcının tazminat sorumluluğu TTK m.882 uyarınca gönderinin net olmayan ağırlığının her bir kilogramı için 8,33 Özel Çekme Hakkını karşılayan tutar ile sınırlıdır. Buna göre yapılan hesaplamada davalı taşıyıcının hasara uğrayan iki adet gönderiyle ilgili sorumluluğu, brüt ağırlığı 20,20 kg olan her bir gönderi nedeniyle (20,20kgX12,3659-TLX8,33=2080,76) 2.080,76-TL olmak üzere 4.161,52-TL ile sınırlıdır. Bu durumda mahkemece davalının; hasara uğrayan iki gönderi nedeniyle 4.161,52-TL, zayi olan üç gönderi nedeniyle 592,43-TL olmak üzere toplamda 4.753,95-TL sorumlu olduğuna karar verilmesi gerekmektedir. Davalı taşıyıcının hasara uğrayan iki adet gönderi nedeniyle sınırlı sorumlu olduğu dikkate alınmadan, taşıyıcıya fatura muhtevasının bildirildiği gerekçesiyle aksi yönde hüküm tesisi doğru olmamıştır. Açıklanan nedenlerle, mahkemece 6.293,45-TL yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmesi yerinde olmadığından davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, kararın kaldırılmasına, bahsi geçen hata nedeniyle yeniden yargılama yapılmasına gerek bulunmadığından yeniden hüküm verilerek davanın kısmen kabulüne, 4.753,95-TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazla istemin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne; İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 01/07/2021 Tarih 2018/1111 Esas 2021/797 Karar sayılı kararın HMK.’nın 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın kısmen kabulüne; 4.753,95-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, İlk derece mahkemesine ilişkin olarak; “Alınması gereken 324,74-TL karar ve ilam harcından, davacı tarafından mahkeme veznesine yatırılan 118,61-TL harcın mahsubu ile bakiye 206,13-TL’nin davalıdan alınarak hazine’ye gelir kaydına, Davacı tarafından yatırılan 154,51-TL peşin harçların davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Davacı tarafından yapılan 800-TL bilirkişi ücreti ve 201-TL posta masrafı olmak üzere 1.001-TL yargı giderinin davanın kabulü oranında hesaplanan 686-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, Davacı yararına takdir olunan 4.080-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, Reddedilen kısım bakımından davalı ya rarına takdir olunan 2.190,93-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, Talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine” Davalı tarafından yatırılan 107,48-TL peşin istinaf karar harcının davalıya iadesine, Davacı taraından yapılan 57,25-TL istinaf yargı giderinin davanın kabulü oranında hesaplanan 40-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, Davalı tarafından yapılan 27,25-TL istinaf yargı giderinin davanın reddi oranında hesaplanan 9-TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiye kısmın davalı üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 17/05/2022