Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2021/1478 E. 2021/1487 K. 14.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1478
KARAR NO: 2021/1487
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/02/2020
NUMARASI: 2017/1198 Esas – 2020/187 Karar
DAVA: Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 14/10/2021
Davanın reddine ilişkin kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; Müvekkilinin davalı şirketin %20 payına sahip ortağı olduğunu, davalı şirketin 15/06/2017 tarihli olağan genel kurul toplantısında şirketin 2016 mali yılına ilişkin bağlılık raporları, bilanço ve kar zarar tabloları okunarak müzakere edildiğini ve müvekkilinin 50.000 ret oyuna karşılık diğer hissedarın 200.000 kabul oyu ile tasdik edildiğini, oysa bağlılık raporlarının şirketin bilanço ve gelir tablosunda gösterilen bilgilerle uyuşmadığını, davalı şirketin 06/09/2017 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında alınan 2 nolu karar ile 250.000-TL olan şirket sermayesinin 7.250.000-TL artırılarak 7.500.000-TL’ye çıkarıldığını, bu kararın müvekkilinin 50.000 ret oyuna karşılık diğer hissedarın 200.000 kabul oyu ile alındığını ve müvekkilinin işbu 2 no.lu karara karşı olumsuz oy kullanarak muhalefet ettiğini, bu kararın kanunun emredici hükümlerine, ahlaka ve kamu düzenine aykırı olduğunu ileri sürerek 15/06/2017 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan 4 nolu, 06/09/2017 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında alınan 2 nolu genel kurul kararlarının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; müvekkili şirketin genel kurulunun sermaye artırımına ilişkin kararının ticaret siciline tescil ve ilan edilerek gerçekleştiğini ve müvekkili şirketin sermayesinin 7.500.000-TL’ye çıkartıldığını, müvekkili şirket tarafından 15.06.2017 tarihinde gerçekleştirilen 2016 yılı olağan genel kurul toplantısına davacının asaleten avukatı ile birlikte katılmış olmasına karşın, toplantı gündeminin 4’üncü maddesinde yer alan, 2016 yılına ait finansal tablolar, bilanço ve kar zarar hesaplarının müzakeresi esnasında, davacı tarafından söz alındığını, “…söz konusu şirketin 2015 yılında kar ettiği 2016yılında zarar ettiği gözükmektedir. Bu nedenle bu maddeye muhalefet şerhi koyuyoruz…” şeklinde beyanda bulunmakla yetindiğini ve fakat dava dilekçesinde yer alan 2016 yılına ilişkin ticari defter ve kayıtların incelenemediğine yönelik iddialarının hiçbirisinin ileri sürülmediğini, 2016 yılı olağan genel kurul toplantısında alınan kararlara karşı iptal davası açabilmesine ilişkin 3 aylık hak düşürücü sürenin çoktan sona erdiğini, davacının kararlara karşı usulüne uygun bir muhalefetinin bulunmadığını, davacının iddialarının yerinde olmadığını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, 15.06.2017 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısında alınan 4 no’lu kararın, finansal tablolar, bilanço ve kar-zarar hesaplarının tasdikine ilişkin olduğu, davacının toplantıda mevcut olduğu, toplantının 15/06/2017 tarihli olup, 6102 sayılı TTK 445. maddesi uyarınca karar tarihinden itibaren üç ay içersinde dava açılması gerektiği, davanın ise 03/11/2017 tarihinde hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığı, 06.09.2017 tarihinde yapılan olağanüstü genel kurul toplantısında alınan 2 no’lu kararın iptaline yönelik dava da ise alınan genel kurul kararına yönelik davacı muhalefetininin, davacıya vekaleten toplantıya katılan tarafından kararın alınmasından önce tutanağa geçirildiği, karar oylamasından sonra tutanağa geçirilen bir muhalefetin bulunmadığı, davacı gündem maddesi görüşülürken maddeye yönelik olumsuz görüşlerini tutanağa geçirmişse de oylama yapıldıktan sonra karara muhalif olduklarına dair bir beyanda bulunmadığından, oylama öncesi görüşme esnasında yapılan muhalefetin, alınan karara muhalif olduğu anlamını taşımadığı, bu itibarla TTK 446/1-a maddesinde belirtilen dava açabilme şartının gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili ; bahse konu kararın oy çokluğu ile kabul edildiğini, bu durumun muhalefetin kararın alınmasından önce geçirildiğine ilişkin yanılgıyı ortadan kaldırdığını, bu nedenle mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu beyanla mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesi için istinaf kanunyoluna başvurmuştur.
GEREKÇE : Davacı, davalı şirketin 15.06.2017 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısında alınan 4 no’lu karar ile 06.09.2017 tarihinde yapılan olağan üstü genel kurul toplantısında alınan 2 no’lu kararın iptalini talep etmektedir. TTK m.445 uyarınca; 446 ncı maddede belirtilen kişiler, kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararları aleyhine, karar tarihinden itibaren üç ay içinde, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinde iptal davası açabilirler. Davalı şirketin 15.06.2017 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısında alınan 4 no’lu karar finansal tablolar, bilanço ve kar-zarar hesaplarının tasdikine ilişkindir. Davacı toplantıda hazır bulunmuştur. Davacının ibraya ilişkin alınan 6 no’lu karara yönelik bir talebi bulunmamaktadır. 6102 sayılı TTK 445. maddesi uyarınca davanın karar tarihinden itibaren üç ay içerisinde açılması gerekirken yasal süresinden sonra 03/11/2017 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır. Gürüşülen gündemde ,ibra ile ilgili ayrı bir gündem maddesi bulunduğundan bilançonun tasdikine ilişkin karar alınmasında oydan yoksunluk hali mevcut olmadığından kararın ancak iptali istenebilir ise de yasal süre geçirildikten sonra dava açıldığı anlaşılmaktadır. Diğer taraftan genel kurul kararlarının yasa, anasözleşme ve afaki iyiniyet kurallarına aykırılık halleri ileri sürülerek iptalleri isteminde bulunabilmek için 6102 sayılı TTK’nın 446. maddesi uyarınca, toplantıya katılan üyenin karara ret oyu kullanarak muhalif kalması ve bu keyfiyeti zapta geçirtmesi gerekir, oylama öncesi yapılan görüşme sırasında bir öneriye karşı olunduğunun belirtilmesi veya ret oyu kullanılması alınan karara muhalif olunduğu anlamını taşımaz. Somut olayda; 06.09.2017 tarihinde yapılan olağan üstü genel kurul toplantısında alınan 2 no’lu kararda şirket sermayesinin artırılmasına karar verildiği, genel kurulda davacının vekaleten temsil edildiği, muhalefetinin kararın alınmasından önce tutanağa geçirildiği, karar oylamasından sonra tutanağa geçirilen bir muhalefetin bulunmadığı, davacı gündem maddesi görüşülürken maddeye yönelik olumsuz görüşlerini tutanağa geçirmişse de oylama yapıldıktan sonra karara muhalif olduklarına dair bir beyanda bulunmadığından veya buna ilişkin haklar saklı tutulmadığından oylama öncesi görüşme esnasında yapılan muhalefetin, alınan karara muhalif olduğu anlamını taşımadığı, bu itibarla TTK 446/1-a maddesinde belirtilen dava açabilme şartının gerçekleşmediği anlaşıldığından mahkemece davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamıştır. Açıklanan nedenlerle, hükümde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Peşin harcın karar harcına mahsubuna başkaca harç alınmasına yer olmadığına, Davacı tarafından yapılan istinaf yargı giderinin üzerinde bırakılmasına, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine,dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde oy birliğiyle karar verildi. 14/10/2021