Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2021/1453 E. 2021/1401 K. 30.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1453
KARAR NO: 2021/1401
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/04/2021 (Ara Karar)
NUMARASI: 2021/31 Esas
TALEP: İhtiyati Tedbir
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 30/09/2021
İhtiyati tedbir isteminin reddine dair ara kararın ihtiyati tedbir talep eden vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü.
TALEP: Davacı vekili; müvekkili ile davalı …’in evli iken boşandıklarını, 19.08.1997 tarihinde kurdukları … firmasında %50’şer hisseye sahip olduklarını, sonrasında 2014 yılında davalı … tarafından davalı şirketin kurulduğunu, bu şirketin müvekkilinin ortağı olduğu … şirketinin mal ve aletlerini kullanmak suretiyle kazanç sağlamakta olup,ortak olduğu şirketi zarara uğrattığını, her iki şirketin aynı adreste faaliyet gösterdiğini, şirketlerin çalışma alanları ve nace kodlarının aynı olduğunu, hal böyle iken kurulan ikinci şirketin bir paravan şirket niteliğinde olduğunu,davalı şirketçe müvekkilinin ortak olduğu şirkete ait stokların kendisine aitmiş gibi gösterildiğini, ikinci şirketin kurulduğu tarihte evlilik birliği devam ettiğinden müvekkilinin kurulan şirkette ortak olduğunu, 2014 yılından bu yana hiç kâr payı dağıtılmadığını,davalının mal kaçırma çabası içerisinde bulunduğunu belirterek,… Ticaret Merkezi, … Blok, No:… sayılı taşınmaz ile … plakalı araç kaydına “satılamaz” şerhi konulmasına, müvekkilinin davalı şirketteki hissesinin tespitine, geçmişe dönük beş yıllık kar payı ile müvekkilinin uğradığı zararın giderilmesi bakımından 1.000-TL maddi tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalılar vekili; iki firmanın faaliyet alanlarının farklı olduğunu, müvekkilinin mal kaçırmayla ilgisinin bulunmadığını, … şirketinin davacı ile birlikte kurulduğunu, davacının 2013 yılında açtığı boşanma davasında taşınmazlarına tedbir konulup şirketin banka hesaplarına da bloke konulmaya çalışıldığını, davacının ilk şirketin sermaye artırım toplantısına katılmayarak firmayı kapatılma tehlikesine attığını, bu nedenle ikinci şirketin kurulduğunu, davacının ihtiyati tedbir talebinin dayanaksız ve haksız olduğunu belirterek, talebin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; davacı tarafın davalının menkul ve gayrımenkullerine satılamaz şerhi konulmasına dair ihtiyati tedbir uygulanması talebinde bulunduğu, ihtiyati tedbirin sadece uyuşmazlık konusu hakkında verilebileceği tedbir talebinin konusunun dava konusu olmadığı, dava ile şirket ortaklığından dolayı uğranılan zararın tazmininin talep edildiği, talebin yargılamayı gerektirdiği gerekçesiyle reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Davacı vekili; müvekkilinin hissedar olduğu … şirketinin stoklarının kullanılması ile davalı şirkete menfaat sağlandığını ve sağlanmaya devam edildiğini, müvekkilinin kar payından mahrum bırakıldığını, her iki şirketin aynı adreste faaliyet gösterdiğini, müvekkilinin ortağı olduğu şirketten mal kaçırma amacıyla kurulan davalı şirketin faaliyetlerine devam etmesinin telafisi imkansız zarara neden olacağını, davalının evlilik birliği içinde elde edilen taşınmazlar yönünden mal kaçırma saikiyle hareket ettiğini belirterek, kararın kaldırılarak taşınmaz ve araç üzerine ihtiyati tedbir ve davalıdır şerhi konulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Talep; tarafların birlikte ortak olduğu şirketin mal ve stoklarının kullanılması suretiyle davalı tarafından kurulan … şirketinde davacının hissedar olduğunun tespiti ile kar payı alacağının tahsili istemiyle açılan davada, davalılar adına kayıtlı taşınmaz ve araç kaydına ihtiyati tedbir şerhi konulması istemine ilişkindir. HMK’nın 389. maddesi, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. “şeklinde olup; aynı yasanın 390/3 maddesi, ”Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkca belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” düzenlemesini içermektedir. Somut olayda; tarafların evli oldukları dönemde kurulan … şirketinde %50’şer oranında ortak oldukları, boşanma davası sürecinde davalı … tarafından diğer davalı … şirketinin kurulduğu, davacının bu ikinci şirkette kurucu veya ortak sıfatının bulunmadığı, ihtiyati tedbir istenen araç ve taşınmaz mülkiyetinin işbu davanın konusunu oluşturmadığı anlaşılmaktadır. Davacı tarafından davalı şirkette de hissedar olduğu ileri sürülmüşse de bu husus yargılamaya muhtaç olup, halihazırda davacının davalı şirkette payı bulunmamaktadır. Bu kapsamda dosyanın bulunduğu aşama itibariyle davacının iddiası yaklaşık ispat ölçüsünde kanıtlanamadığından, ihtiyati tedbir koşullarının bulunmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır. Bu nedenle ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle,istinaf nedenleri yerinde olmayan davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: İhtiyati tedbir talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Peşin harcın karar harcına mahsubuna başkaca harç alınmasına yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-f maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 30/09/2021