Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2021/1445 E. 2021/1268 K. 08.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1445
KARAR NO : 2021/1268
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/03/2021
NUMARASI : 2020/562 Esas – 2021/180 Karar
DAVA : Tazminat (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 08/09/2021
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen kararın davacı ve davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA : Davacılar vekili, müvekkilinin dava dışı …isimli kişinin yönlendirmesi ve telkinleri ile İş Bankası Gebze Organize Sanayi Bölgesi Şubesinde, kendi adına hesap açtırdığını ve 440.000-TL yatırdığını, müvekkilinin bankadan gelen telefon bilgisi ile parasının çekildiğini öğrendiğini, hesabını kontrol ettiğinde parasının kendisine söylenenin aksine, tanımadığı kişi tarafından ve hiçbir şekilde vermediği sahte bir talimatla çekildiğini ve dolandırıldığını anladığını, müvekkilin bankadan aldığı sözlü bilgi sırasında bu hesap hareketinin 2017 Nisan ayında yapıldığını anlaşıldığını, bilginin ise Şubat 2018’de ancak verildiğini, müvekkilinin bankadan bilgi almaya çalıştığını, …Bankası Genel Müdürlüğü’ne Ankara 56. Noterliği aracılığı ile 05.10.2018 tarih ve… yevmiye numaralı bilgi isteme yazısının gönderildiğini, ancak anlamadıkları şekilde, hesapta gariplik olduğunu bildiren şubenin, neredeyse bu paranın çekilmesi ile müvekkili suçlayan ve bilgi vermeyen bir yanıt gönderdiğini, müvekkilinin mağduru olduğu dolandırıcılık eylemleri hakkında 2012 yılından beri haberdar olmalarına rağmen bu dolandırıcılık eylemlerinin engellenmesine yönelik hiçbir önlem ve tedbir almayarak müvekkilin mağdur olmasına neden olan davalı bankanın müvekkilinin uğradığı zarardan sorumlu olduğunu ileri sürerek davalıya güvenilerek emanet edilen ancak davalının çalışanlarının ağır kusuru nedeniyle müvekkilinin bilgisi dışında ve sahte evraklarla tanımadığı üçüncü kişilerin hesabına aktarılan tutardan şimdilik 10.000-TL’nin ve müvekkilin söz konusu alacak miktarını zamanında kullanamaması nedeniyle uğradığı maddi zarar olan 1000-TL’nin, manevi zararı olan 50.000-TL’nin haksız fiilin gerçekleştiği tarihten itibaren işleyecek en yüksek banka mevduat faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili; davanın belirsiz alacak davası olmaması nedeniyle harç eksikliğinin tamamlanmasının gerektiğini, davacının huzurdaki davasının zarar iddiası ve taleplerinin müvekkili banka bakımdan zamanaşımına uğradığını, davacının müvekkil bankanın Kocaeli Gebze ilçesinde bulunan Gebze Organize Sanayi şubesine 28/03/2017 tarihinde bizzat gelerek adına hesap açtırdığını, bu esnada daha önceden müvekkili bankada mevcut olan tüm bilgilerini güncellediğini, 28/03/2017 tarihinde açılan bu hesaba başka bir kişiden 150.000-TL, başka bir kişiden ise 40.000-TL EFT yapıldığını, 29/03/2017 tarihinde önce 150.000-TL aktaran aynı kişiden 250.000-TL daha EFT yapıldığını, ardından davacının 03/04/2017 tarihinde aynı banka şubesine gelerek kendisine ait banka kartını teslim alıp ve aynı gün bu kart ile müvekkil bankanın Mutlukent/2 Gebze bankamatiğinden havale işlemi yapmayı da denediğini, fakat güvenlik sisteminin buna izin vermemesi neticesinde söz konusu işlemi İşcep uygulaması üzerinden gerçekleştirerek 439.992-TL’yi…isimli şahsa havale olarak gönderdiğini, davacı tarafın konuya ilişkin müvekkil banka bünyesinde Bankacılık Kanunu kapsamında soruşturmayı yürüten müfettiş tarafından yapılan görüşme talebini reddettiğini, bunun yerine müvekkili bankanın başka bir şubesinden şikayet dilekçesi sunduğunu, müvekkili banka müfettişine bilgi vermekten de imtina ettiğini, aradan geçen 3 yıl içerisinde müvekkili banka ile ne kendisinin ne de avukatlarının hiçbir şekilde iletişime geçmediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davacının hesabından tanımadığı kişiler tarafından, kendisi tarafından verilmeyen talimat ile bilgisi olmadan parasının çekilmesi nedeniyle uğradığı zararın tazmininin talep edildiği, davacının tacir sıfatı bulunmadığı ve tüketici konumunda olduğu, taraflar arasındaki arasındaki ilişkinin ise 6502 sayılı Kanunun 3/1 maddesi kapsamında kalan tüketici işlemlerinden kaynaklandığı, uyuşmazlığın çözümünde tüketici mahkemelerinin görevli olduğu gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine İstanbul Tüketici Mahkemesi’nin görevli olduğu görevli olması karşısında, görev yönünden davanın usulden reddine tüketici mahkemelerinin görevli olduğuna karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf dilekçesinde; müvekkilinin tacir olduğunu ve ambulans işiyle uğraştığını, banka ile olan ilişkisinin ticari nitelikte olduğunu, davanın ticari dava olduğunu, davanın ticaret mahkemesince görülmesi gerektiğini ileri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili istinaf dilekçesinde; davanın mutlak ticari dava niteliğinde olduğunu, bu nedenle davanın ticaret mahkeme tarafından görülmesi gerektiğini ileri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE :Dava, davacının davalı banka nezdindeki hesabından bilgisi ve rızası dışında yapılan işlemler nedeniyle uğradığı maddi ve manevi zararın tazmini istemine ilişkindir. Dosya kapsamındaki mevcut delillerden, davalı bankada davacı adına vadesiz mevduat hesabı açıldığı anlaşılmakta, bu hesaptan sahte talimat ile EFT işlemi yapıldığı ve davacının zarara uğradığı ileri sürülmektedir.
HMK’nun 115/1.maddesi uyarınca dava şartlarının bulunup bulunmadığı davanın her aşamasında resen araştırılır. HMK’nun 114/1-c maddesi uyarınca mahkemenin görevli olması dava şartı olarak düzenlenmiştir.
6102 Sayılı TTK’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın TTK veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin bakacağı yönünde düzenleme bulunması gerekir.
Bunun yanında 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 2. maddesinde, kapsamının tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamalar olduğu açıklanmış, 3/k maddesinde tüketici “Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi” şeklinde, 3/1. maddesinde ise tüketici işlemi; “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder” şeklinde tanımlanmıştır. Yasa koyucu, bu hükümle, tüketicinin taraf olduğu bankacılık sözleşmelerini tüketici işlemi olarak kabul etmiştir. Aynı Yasa’nın 73. maddesinde, bu kanundan kaynaklanan uyuşmazlıkların tüketici mahkemesinin görevine girdiği düzenlenmiş, 83. maddesinde ise, taraflardan birinin tüketici olduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği belirtilmiştir. Somut olayda davacı vekili müvekkilinin tacir olduğunu, davalı banka ile ilişkisinin ise ticari nitelikte olduğunu, müvekkilinin ambulans işi ile iştigal ettiğini, bu kapsamda müvekkilinin işlerini geliştirmek için kredi kullanma niyetinden haberdar olan dava dışı … isimli kişi tarafından hibe yapılacağı vaadi ile kandırılarak davalı bankada mevduat hesabını açtırdığını ve müvekkili tarafından hesaba para aktarıldığını, ancak daha sonra hesapların boşaltıldığı beyan etmektedir. O halde davacının tacir vasfını haiz olup olmadığı, buna bağlı olarak ticari amaçla hareket edip etmediği hususunda net tespit yapılamamış ise de, en azından mesleki amaçla hareket ettiği açık olup, taraflar arasındaki hukuki işlem tüketici işlemi niteliğinde değildir. Bu durumda ilk derece mahkemesince davaya bakmakla görevli mahkemenin Ticaret Mahkemeleri olduğu gözetilerek işin esasına girilip bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin istinaf başvusunun kabulü ile hükmün kaldırılmasına dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle:
Taraf vekillerinin istinaf başvurularının KABULÜNE, İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/562 Esas-2021/180 Karar sayılı ve 03/03/2021 tarihli hükmünün, HMK.’nun 353(1)a-3 maddesi gereği KALDIRILMASINA;
Davanın yeniden görülmek üzeri dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine”
İstinaf yoluna başvuran davacı ve davalı tarafından yatırılan peşin istinaf karar harcının(Davacı 59,30-TL davalı 59,30-TL ) istek halinde kendilerine iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 353(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 08/09/2021