Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2021/1369 E. 2021/1562 K. 27.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1369
KARAR NO: 2021/1562
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/07/2017
NUMARASI: 2014/252 Esas – 2017/681 Karar
DAVA: Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 27/10/2021
Dairemizce verilen hükmün Yargıtay 11. Hukuk Dairesi tarafından bozularak iadesi üzerine yapılan duruşma sonunda dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili,davalı bankanın Antalya şubesi tarafından müvekkiline yatırım kredisi tahsis edildiği ,bu kapsamda 30/11/2011, 17/01/2012, 28/09/2012 tarihlerinde davalı bankadan toplam 16.000.000- usd kredi kullandığını, Aralık 2013 içerisinde müvekkilinin kefalet nedeniyle borçlu olduğu İstanbul … İcra Dairesinin … sayılı dosyadan davalı bankaya 89/1 haciz ihbarnamesi gelmesi üzerine davalı bankanın kredinin “uhdesinde bulunan” nakdin kullanılarak kapatılmasını istediğini, müvekkilinin de sorun yaşamamak adına 17/12/2013 tarihli yazı ile davalı bankaya başvurarak kullandığı 14.818.175-usd krediyi erken ödeme opsiyonlu olarak kapatmak istediğini bildirdiğini, bu bildirimde erken kapama komisyonu talebinde bulunulmamasını davalı bankadan istendiğini,erken ödeme komisyonu talebinde bulunduğunu ve talebi TBK 20 vd maddelerinde tanımlanan genel işlem şartları niteliğindeki tek taraflı olarak sözleşmeye koyduğu maddelere dayandırdığını, toplam 3 kredi için 499.132-usd erken kapama komisyonu kesintisi yapıldığını, müvekkilinin kullandığı kredi kadar davalı banka nezdinde mevduatı bulunduğunu, bu mevduata diğer müşterilerine işlettiği faiz oranından çok daha düşük bir faiz işletmek suretiyle müvekkilinin zarara uğratıldığını, bazen hiç faiz işletilmediğini, davalının bu davranışının TBK.’nın 20 vd maddelerine aykırı olduğunu,müvekkilinin durumunu ağırlaştıran hükümlerin kesin hükümsüzlüğünün tespiti ile,499.132-usd erken kapama komisyonu ile emsallerinden daha az faiz uygulaması nedeniyle uğradığı zarar karşılığı HMK 107 maddesi gereğince şimdilik 15.000- usd‘nin dava tarihinden itibaren en yüksek faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.
CEVAP: Davalı vekili, davacının müvekkili bankadan krediyi erken ödeme opsiyonsuz olarak kullandığını, vadesinden önce kapatılması halinde erken ödeme ücreti ile yükümlü olduğunun tacir olan tarafların ortak mutabakat ile belirlediği genel kredi sözleşmesinin 34.9 ile 43.9 maddesi hükmü olduğunu, dava konusu yapılan 3 adet kredi nedeniyle erken ödeme komisyonu alınmasının sözleşme hükümleri ve Yargıtay kararları doğrultusunda genel işlem koşulu olarak değerlendirilemeyeceğini, zaten 30/11/2011, 17/01/2012 tarihli sözleşmelerin TBK yürürlük tarihi olan 01/07/2012 tarihinden önceki tarihli olduğunu, müvekkili banka tarafından hesaplanan erken kapama ücretinin fahiş olmadığını, davacı tarafın,kullandığı kredilerin karşılığında müvekkili bankaya rehinli olan mevduatına az yada hiç faiz işletilmediği iddiasının soyut iddia olduğunu, sadece vadesi bozulan mevduata erken dönem için faiz uygulanmadığını , ancak bundan önceki dönemlerde davacının bilgisi ile faiz verildiğini ileri sürerek her iki talebin de reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI VE SÜREÇ: Mahkemece, taraflar arasındaki ilişki ve sözleşme hükümleri doğrultusunda bankanın yapmış olduğu kesintinin yasa hükümlerine, teamüllere ve yönetmeliklere uygun olduğu, fazla alınan bir ücretin bulunmadığı gibi faiz oranının bile uygulanması gereken oranın çok altında olarak belirlenerek hesaplamanın yapıldığı gerekçesiyle davacının davasının reddine karar verilmiştir. Davacı ve temlik alan davacı vekilleri ayrı ayrı verdikleri dilekçelerinde ; karara dayanak bilirkişi raporlarının,hükme yeterli olmadığı ,tanzim edilen raporlarla tahsil edilen tutarın rakamsal doğruluğunun teyit edildiğini, bunun dışında uyuşmazlık konularının nihayete ermeksizin bu rapora dayanılarak hüküm tesis edildiğini, söz konusu davada taraflar arasındaki sözleşmede TBK 20 anlamında açıkça haksız şartın yer aldığını, TBK.’nın 20’de tacir, tüketici, kurum veya şahıs ayrımı yapılmasızın herkes için genel işlem koşulunun varlığı durumunda bu maddenin yazılmamş sayılacağı hükmüne yer verildiğini, erken kapamaya sebebiyet veren bankanın müvekkilini riskli görerek derhal kredilerini kapatmasını istediğini, müvekkilinin ise bu talep doğrultusunda herhangi bir sorun yaşanmaması adına kredilerini kapattığını, davalı bankanın bu kez de erken kapama ücreti ödemek zorunda kaldığını,delillerin toplanmadığını, davalı bankanın diğer müşteri mevduatlarına uyguladığı faizden az bir oran uyguladığını ve bazı dönemler hiç uygulanmadığını ve bu uygulamayı hiçbir yasal dayanağı olmaksızın haksız olarak yaptığını, ispatı açısından ise dava dilekçesinde delil olarak dayanılan davalı banka kayıtlarında bilirkişi incelemesi yapılması suretiyle, muadil dönemlerde muadil hesaplara uygulanan faiz oranının belirlenip müvekkiline uygulanan faiz oranlarının da tespiti suretiyle aradaki faiz farkının belirlenmesi taleplerinin dikkate alınmadığını belirterek, kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmişlerdir. Dairemizce yapılan istinaf incelemesi neticesinde; 2018/220 Esas-2019/1166 karar sayılı ve 25/09/2019 tarihli hüküm ile, taraflar arasında imzalanan genel kredi sözleşmelerinin 34.9 ve 43.9 maddelerinde, davalı banka tarafından kullandırılan kredilerin erken kapatılması halinde alınacak komisyonun nasıl hesaplanacağının sözleşmede gösterildiği, erken ödeme talebi üzerine aynı vadede aynı ödeme planına bağlı ,aynı türde kredinin kapama tarihinde güncel maliyet ve piyasa koşulları paralelinde oluşan yeni faiz oranı üzerinden yeni bir ödeme planı oluşturularak ,yeni ortaya çıkan toplam geri ödeme miktarı ile erken kapatılan kredinin ödeme planındaki toplam geri ödeme tutarı arasındaki farkının erken kapama komisyonu olarak tahsil edilebileceği, davalının tahsil ettiği erken ödeme kesintilerinin %2,93 ve %6,29 oranlarına tekabül ettiği,diğer bankaların da minimum %2 oranında tahsil ettiklerinin bildirildiği, konut finansmanında dahi %2 i oranında yasal kesinti olduğu gözetildiğinde, ticari kredilerde sözleşmeye müdahale gerektirecek bir oranda fahiş sayılamayacağı yapılan incelemede davacı mevduatına düşük faiz uygulanmasının da sözkonusu olmadığı ilk derece mahkemesince verilen hüküm sonucu itibariyle doğru olsa da faiz alacağı talebine ilişkin yazılan gerekçenin verilen kararla çelişmesi ve yapılan tahkikat neticesi düzeltilen gerekçe nedeniyle hükmün kaldırılması ve yeniden hüküm verilmesi gerektiği gerekçesiyle temlik alan davacı ve davacı vekillerinin istinaf başvurularının kabulüne, İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17.07.2017 Tarih 2014/252 Esas 2017/681 Karar sayılı hükmün HMK 356, HMK 353(1)b-3 gereği kaldırılmasına, yerinde olmayan davanın reddine karar verilmiştir. Bu kararın dava davacılar vekili tarafından temyizi üzerine Yargıtay 11.H.D.’nin 22/06/2021 tarihli 2019/5194 esas-2021/5309 karar sayılı ilamı ile; Bölge Adliye Mahkemesince 25.09.2019 tarihli celsede kısa kararda, “temlik alan davacı ve davacı vekillerinin istinaf başvurularının kabulüne; İstanbul Anadolu 7.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 05/10/2017 Tarih 2015/1055 Esas 2017/913 Karar sayılı hükmün HMK 356, HMK 353(1)b-3 gereği kaldırılmasına; Yerinde olmayan davanın reddine” şeklinde karar verilmesine rağmen, gerekçeli kararda hüküm fıkrasında “Temlik alan davacı ve davacı vekillerinin istinaf başvurularının kabulüne; İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/07/2017 Tarih 2014/252-Esas 2017/681 Karar sayılı hükmün HMK 356, HMK 353(1)b-3 gereği kaldırılmasına; Yerinde olmayan davanın reddine” demek suretiyle, kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki yaratır şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle kararın re’sen bozulmasına karar verilmiştir. Dairemizce usul ve yasaya uygun bulunan bozma ilamına uyulmuştur. Bozma ilamına konu kararda yazıldığı üzere,davalının tahsil ettiği erken ödeme kesintilerinin %2,93 ve %6,29 oranlarına tekabül ettiği,diğer bankaların da minimum %2 oranında olduğu, ticari kredilerde sözleşmeye müdahale gerektirecek bir oranda fahiş sayılamayacağı yapılan incelemede davacı mevduatına düşük faiz uygulanmasının da sözkonusu olmadığı gerekçesiyle davanın reddine ,kısa karardaki maddi hata nedeniyle yazılan İstanbul Anadolu 7.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 05/10/2017 Tarih 2015/1055 Esas 2017/913 Karar sayılı – yerine İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/07/2017 Tarih 2014/252-Esas 2017/681 Karar sayılı kısı karar -gerekçeli karar arasındaki çelişki giderilmiştir. Açıklanan nedenlerle;Yargıtay bozma ilamına uyularak davacı ve temlik alan davacı vekilinin istinaf başvusunun kabulü ile, HMK.’nın 356., 353(1)b-3 maddesi gereği hükmün kaldırılmasına ve davanın reddine yönelik aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı ve temlik alan davacı vekillerinin istinaf başvurularının KABULÜNE; İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/07/2017 Tarih 2014/252-Esas 2017/681 Karar sayılı hükmün HMK 356, HMK 353(1)b-3 gereği KALDIRILMASINA; “Yerinde olmayan davanın REDDİNE” İlk Derece yargılamasına ilişkin olarak; Alınması gereken 59,30-TL ilam harcının peşin alınan 18.613,80-TL’den düşümü ile geri kalan 18.554,50-TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, Davacının yaptığı yargılama giderlerinin üstünde bırakılmasına, Davalının yaptığı 36,00-TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, Davalı kendini vekille temsil ettirdiğinden lehine Asgari Ücret Tarifesi gereği 56.648,80-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,” Davacı tarafından yatırılan 35,90-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, Temlik alan davacı tarafından yatırılan 35,90-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, Davacılar tarafından yapılan istinaf yargı giderinin üzerinde bırakılmasına, Davalı tarafından yapılan 48-TL istinaf yargı giderinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, Dair, davacılar vekilinin yüzüne karşı davalı vekilinin yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde HMK’nun 361/1 maddesi gereği Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 27/10/2021