Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2021/1344 E. 2021/1201 K. 01.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1344
KARAR NO : 2021/1201
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/12/2020 (Ara Karar)
NUMARASI : 2020/337 Esas
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 01/09/2021
İhtiyati tedbir isteminin reddine ilişkin ara kararın ihtiyati tedbir talep eden davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü.
TALEP : İhtiyati tedbir talep eden davacı vekili, dava dışı C…ın davalı bankadan kredi çektiğini ve müvekkilinin ise işbu 11/05/2017 tarihli genel kredi sözleşmesine müteselsil kefil olarak imza attığını, kullanılan kredinin teminatı olarak İstanbul İli, Sultanbeyli İlçesi, Adil Mah., … parselde bulunan 260,51 m2’lik bahçe niteliğindeki gayrimenkul üzerine davalı lehine 1.000.000- TL’lik ipotek tesis edildiğini, müvekkilinin eşinin de muvafakat vermesi gerektiğini, ancak müvekkilinin eşinin muvafakatinin alınmadığını, bu nedenle usul ve kanuni şartların yerine getirilmeden alınan kefalet ve ipoteğin geçerli olmadığını belirterek müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine ve davaya konu taşınmazın üzerindeki ipoteğin fekkine, bu nedenle huzurdaki dava karara bağlanıp kesinleşene kadar, davaya konu borç için takdiren teminatsız tedbir kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, dava dışı …ve Davalı Banka arasında akdedilen Genel Kredi Sözleşmesi imzalandığı bu kapsamda küçükbaş hayvancılık besiciliği işletmesinin desteklenmesi kapsamında ilgiliye tarımsal nitelikli kredi verildiği ve davacıya ait taşınmazda ipotek tesis edildiği belirtilmiş olmakla, davacı söz konusu sözleşmeye müteselsil kefil olduğunu, taşınmazı üzerinde ipotek tesis edildiğini, kefaletin ve ipoteğin eş rızasının bulunmaması sebebiyle geçersiz olduğunu, davalıya borcunun bulunmadığını iddia etmekte ise de davacı talebinin değerlendirilmesi bakımından delillerin toplanması ve yargılama yapılması gerektiğinden davacının icra takibi yapılmaması ve yapılmış veya yapılacak olan icra takiplerinin durdurulması yönündeki tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili; Dava dışı kredi borçlusu …K’ın bir şahıs olduğunu, ticari şirket olmadığını, davalı Bankanın taraflara genel kredi sözleşmesi imzalattığını, Borçlu …’ın kullanmış olduğu kredi ticari bir kredi olmadığını,kefil olan müvekkilinin bu kredinin ticari olduğundan haberi olmadığını, müvekkilinin tüketici kredisi kullandığını zannettiğini, dava dışı…’ın ticari faaliyeti söz konusu olmadığı, müvekkilinin telafisi olmayan zarara uğramasının önüne geçebilmek için İstanbul Anadolu 3.Ticaret Mahkemesi tarafından verilen ihtiyati tedbir talebinin reddi kararının kaldırılarak, Çatalca İcra Müdürlüğü… esas numaralı dosyasına tedbir konulmasına, mahkeme aksi kanaatte ise yerel mahkemenin kararının bozularak geri gönderilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE :Talep, kefalet ve ipoteğin geçerli olmadığı iddiasıyla müvekkilinin borçlu olmadığı ve ipoteğin fekki ilişkin İİK.nun 72. Maddesi kapsamında takipten önce açılmış menfi tespit davasında; davaya konu borç için başlatılan icra takibinin durdurulması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesine yöneliktir.İİK’nın 72/2. maddesi gereğince “İcra takibinden önce açılan menfi tesbit davasına bakan mahkemenin talep üzerine alacağın %15 inden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde ,icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir.” Bunun yanında menfi tespit davalarında ihtiyati tedbir koşulları değerlendirilirken İİK 72 maddesi yanında, HMK 389 vd. maddelerinin de gözönünde bulundurulması gerekir.İhtiyati tedbirin şartları HMK 389 maddesinde düzenlenmiş, olup bu maddeye göre,bir hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme nedeniyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde,uyuşmazlık konusu hakkında uygulanacak geçici bir hukuki koruma olup, ihtiyati tedbir talep eden HMK 390/3 gereği davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.Geçici hukuki koruma yargılamasında yaklaşık ispatla yetinilmiş olması, ispatın aranmayacağı ya da ispat kurallarının tamamen dışına çıkılacağı anlamına gelmez. Yaklaşık ispat durumunda ise; hakim o iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğru olduğunu kabul etmekle birlikte; zayıf bir ihtimal de olsa, aksinin mümkün olduğunu gözardı etmez.
İİK 72. maddesi gereğince ihtiyati tedbir talep eden de; geçici hukuki koruma kararlarının genel olarak düzenlendiği HMK hükümleri uyarınca ihtiyati tedbir kararı verilebilmesinin koşulları kapsamında haklığının yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.Somut olayda, dosyanın geldiği aşama itibariyle, davacı tarafın yaklaşık ispat ölçüsünde delil sunulmadığı anlaşılmakla ilk derece mahkemesinin tedbir talebinin reddine ilişkin ara kararında bir isabetsizlik bulunmadığı sonuç ve kanaatine varılmış olup, açıklanan nedenlerle davacı/ihtiyati tedbir isteyen vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle:
İhtiyati tedbir talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
Peşin harcın karar harcına mahsubuna başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda H.M.K.’nın 362(1)-f maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi. 01/09/2021