Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2021/1331 E. 2022/319 K. 03.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1331
KARAR NO: 2022/319
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/02/2021
NUMARASI: 2021/117 Esas 2021/52 Karar
DAVA: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 03/03/2022
İlk derece mahkemesince verilen Asıl davanın kısmen kabulune ,karşı davanın reddine ilişkin kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili ;9 ayrı davacıya ilişkin davasında süt üreticisi müvekkillerinin,davalı ile “Çiftlik Süt Alım Sözleşmesi” başlıklı sözleşme yaptıklarını,sözleşmenin 01/06/2013- 31/05/2014 tarihleri arasında geçerli olduğunu, sözleşmenin “ödeme” başlıklı maddesine göre her ayın 1’i ile 30’u arasında süt teslim edileceği, fatura tebliğinden sonra süt bedelinin “nakit” olarak ödeneceğinin belirtildiğini, eğer sütü alan davalı parayı bulmak için finans kurumları ile herhangi bir çalışmayı kendisi yapamazsa ve bu görevi davacı müvekkillerine bırakıp ileri tarihli çekleri verirse bu takdirde ödeme teslim tarihin takip eden ayın 25. günü olacağını, nitekim alıcı davalı finans kurumlarından kredi temin edemediğini ve bu nedenle faturanın tebliğ tarihinde sütün bedelini nakden ödeyemediğini, bu görevi davacı müvekkillerine devrettiğini ve ileri tarihli çekler verdiğini, sütlerin teslim tarihini takip eden ayın 25. Günü ile paranın finans kurumlarından tahsil edildiği tarih arasında gerçekleşen zararlarını ödemedikleri için işbu davayı açtıklarını, faturaların elden davalı şirket yetkililerine tebliğ edildiğini, g-maillerde davalı firmanın genel müdür yardımcısı …’ın vade farkının tespiti için toplantı yaptığının görüldüğünü, davalıya düzenledikleri vade farklarına dair faturalar noter marifetiyle tebliğ edildiğini, davalı firma “sütün kalitesinde meydana gelen değişiklikler göz önünde bulundurularak” demek suretiyle sözleşmeye aykırı davrandığını, faturaları iade ettiğini, faktoring vade farkının ödenmesinin sütün kalitesiyle hiçbir ilgisinin olmadığını, bir tam yıl içinde sütün kalitesiyle ilgili davalı firmadan bir tek e-mail geldiğini, bu bir tek e-mail üzerine sözleşmedeki %24 primin %22 prime indirildiğini, davalı firma %20 prim üzerinden ileri tarihli çeklerle ödeme yaptığını, ödenmeyen %2 bakiye prim alacaklarının da bilirkişi marifetiyle hesap ve tespitini talep ettiklerini, HMK 109. Maddesine istinaden davacı müvekkili için şimdilik 1.000-TL taleplerinin olduğunu, tüm davacılarla yapılan sözleşmelerin Tip Sözleşmeler olduğunu, bu nedenle işbu davanın tek bir dava olarak açıldığını, açıklanan nedenlerle davalının süt bedeli “nakit” yerine verdiği ileri tarihli çeklerin faktoring vasıtasıyla nakit paraya çevirmekle gerçekleşen zararlarının ve eksik ödenen prim alacağı nedeniyle şimdilik her davacı müvekkili için 1.000-TL’den 9.000-TL’nin ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. 2015/199 esas sayılı dosyadan davacı tarafından açılan dava tefrik edilerek eldeki 2021/117 esasına kayıt edilmiştir.
ISLAH:Davacı … Ltd.Şti vekili 750-TL finansman zararı talebini 129.617-TL artırarak 130.117-TL ,250-TL prim farkı alacağını da 12.214-TL artırarak ,12.464-TL çıkartmıştır.
CEVAP: Davalı/karşı davacı vekili; dava dilekçesinin HMK hükümlerine uygun düzenlenmediğini, talep sonucunun HMK 19.maddesinde aradığı açıklıkta olmadığını, davanın kısmi dava olarak açılamayacağından eksik harcın tamamlatılması gerektiğini, dava dilekçesinden talebin vade farkı istemine ilişkin olduğu, taraflar arasında imzalanan sözleşmelerde vade farkı talep edilebileceğinin düzenlenmediğini, ödenmesi talep edilen faturaların müvekkil şirkete usulüne uygun olarak tebliğ edilmediğini, davacıların, müvekkili şirketin verdiği çekleri factoring firmaları aracılığıyla bozdurmaları sebebiyle, factoring firmalarına ödedikleri bedelleri müvekkili şirketten talep ettiğini, tarafların prim konusunda mutabık olmadıkları yalnızca 3 ay mevcut olduğunu, davacıların konuyla ilgili taleplerini netleştirmeleri gerektiğini, karşılıklı tebliğ edilen ihtarnamelerin uyuşmazlık konusu noktaları özetlediğini, davacıların sözleşmeyi ihlal ettiğini ve esasen müvekkili şirketin borçlu değil alacaklı konumunda bulunduğunu, sözleşmenin davacılar tarafından ihlal edilmesi üzerine müvekkili tarafından haklı olarak feshedildiğini, haksız davanın reddini talep etmiştir.
KARŞI DAVA: Davalı-karşı davacı vekili; davacı üretici şirketlerin müvekkil şirketle aralarında 01/06/2013 tarihli süt alım sözleşmeleri ile 1 yıl boyunca her ay ürettiği sütlerin tamamını yalnızca müvekkili şirkete satmayı üstlendiğini, davacıların sözleşmeden doğan yükümlülüklerini yerine getirmediğini, sözleşmenin haklı nedenle feshine sebebiyet verdiğini, sütün kalite ve miktarındaki düşüşlerle ve nihayet süt vermeyi keserek müvekkil şirketin zarara uğramasına yol açtığını, davacı … Ltd.Şti. Müvekkilinden alacaklı olduğunu iddia etmekte ise de; taraflar arasında bakiye alacak bulunmadığını, davacıların başka firmalara süt satmasının sözleşme ile cezai şart ödenmesi koşuluna bağlandığını, sözleşmeyi ihlal eden her bir davacının müvekkili şirkete iki aylık süt bedeli kadar cezai şart ödemesi gerektiğini,imzalanan sözleşmeler ile kurulu hukuki ilişki neticesinde karşı davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığını, ortaya çıkan cari hesap alacağının her bir davalıdan ayrı ayrı şimdilik 100-TL nin , sözleşmenin feshi sebebiyle uğranılan zararın tazmini amacıyla her bir davalıdan ayrı ayrı şimdilik 100-TL tazminatın ve her bir davalıdan ayrı ayrı şimdilik 100- TL cezai şart alacağının ihtar tarihlerinden itibaren ticari faiz işletilerek karşı davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
KARŞI DAVAYA CEVAP: Davacı/karşı davalı vekili; davalı/karşı davacı şirketin satış bedellerini ve “çiğ süt kalite primini” dahi tamamen ödemediğini, borçlunun temerrüde düştüğünü, sözleşmenin feshinin haksız olduğunu, bu nedenle olumlu-olumsuz nitelikte maddi zararların tazminini isteyemeyeceğini, sözleşmenin 3.maddesinin 6098 sayılı TBK 179.maddesi uyarınca cezai şart istenemeyeceğini, karşı davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, asıl dava bakımından; her ne kadar davalı/karşı davacı taraflar arasında vade farkına ilişkin bir anlaşma olmadığını ileri sürmüş ise de, davalı çalışanı …’ın göndermiş olduğu e-mailde anlaşmaya göre zaten ödemenin nakit olarak yapılacağının belirtildiği, vade farkı ve masraflara ilişkin, davalı ile davacı arasında bu hususun görüşüldüğü ve kabul edildiği ve bu konuda mutabakat yapıldığının anlaşıldığı, vade farkı ve factoring masrafları alacağı talep gibi kabul edildiği, tarafların üzerinde anlaştıkları prim oranının yüzde 22 olduğu ,davacı … ltd.nin prim farkı alacağı bulunmadığı, sözleşmenin feshi nedeninin sütün kalitesi olmadığı, bu doğrultuda her ne kadar bir mail atılmış ise de, bunun sürekli hale gelmediği, fesih nedeni olarak belirtilmediği, Yapılan mali incelemeye göre, karşı davacının karşı davalı … ltd.den cari hesap alacağı olmadığı, ıslah doğrultusunda asıl davanın kısmen kabulüne 130.117,08-TL faktoring gideri bakımından davanın kabulüne ,prim alacağı talebinin reddine ,yargı gideri bakımından asıl davada asıl ve birleşen dava bakımından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: 1- Davalı/karşı davacı vekili; aynı davada ancak bir kez ıslah yoluna başvurulabileceğinden davacının ikinci kez yaptığı ıslah talebinin reddini, müvekkili şirketin bir borca aykırı davranışı bulunmadığını, davacı/karşı davalıların finansman giderlerini talep edemeyeceğini,süt bedelinin bir ödeme aracı olan çek ile ödendiğini ve alımlar nedeniyle davacıya ödeme borcu kalmadığı,davacının gerek vade farkı gerekse finansman gideri talep edebileceğine ilişkin bir hüküm bulunmadığını,ciroda yaşanan düşüşten yoksun kalınan karın tespitinin mümkün olduğunu, tarafların mutabık kaldığı 2 aylık süt bedeline karşılık gelen cezai şart bedelinin müvekkil şirkete ödenmesi gerektiğini, kararın gerekçesiz olduğunu,kararın kaldırılarak asıl davanın reddine, karşı davanın tüm talepler yönünden kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. 2-Davacı/karşı davalı vekili; süt kalite priminin %24 olacağının sözleşmede açıkça belirtildiğini,mahkemece hatalı olarak %22 oranının kabul edilerek hesaplama yapıldığını, davalı/karşı davacının herhangi bir cari alacağının olmadığı tespit edilmesine rağmen mahkemece alacağın mahsubuna karar verildiğini, mahkemece tefrik kararı verildiğini, ancak yargılama gideri ve harçlar konusunda tefrik edilen dosyalarda karar verilmeyerek işbu dosyadan karar verildiğini, tefrik edilen dosyalarda lehine karar verilmesine rağmen harç iadesine ilişkin karar verilmediğini, asıl dosya olan … esas sayılı dosyada sadece … A.Ş. yönünden harç iadesi kararı verildiğini, tefrik kararından önce ödenen ıslah harcının sadece 3.285,52-TL’sinin iadesine karar verildiğini, yargılama giderlerine ilişkin olarak asıl dosyanın davacısı … A.Ş.yönünden karar verildiğini, tefrik edilen diğer dosyalardan yargılama gideri ile ilgili karar verilmediğini,davalı/karşı davacının tazminat ve ceza-i şart talebinin reddedilmesine rağmen avukatlık ücretine hükmedilmemiş olmasının bozmayı gerektirdiğini, kararın kaldırılarak davanın kabulüne, karşı davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Asıl davada davacı …ltd.şti vekili; taraflar arasında imzalanan Çiftlik Süt Alış Sözleşmesi uyarınca, satış bedellerinin peşin olarak ödenmesi gerektiği, buna rağmen davalının ileri tarihli çeklerle ödeme yaptığı, davacının bu çekleri faktoring şirketlerine verirken yapılan iskonto ve masraflardan dolayı zarara uğradığı iddiasıyla bu zararın tahsilini ve ayrıca sözleşme uyarınca müvekkiline ödenmesi gereken kalite primlerinin eksik ödendiği iddiasıyla kalite prim alacağının tahsili talebiyle alacak davası açmıştır. Karşı davada ise karşı davacı vekili; karşı davalının sözleşmeye aykırı davrandıkları gerekçesiyle tazminat, cezai şart alacağının tahsilini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda asıl davanın kısmen kabulüne karar verildiği halde, karşı dava yönünden herhangi bir hüküm verilmemiştir. İlk derece mahkemesi 2015-199 E sayılı dava dosyasında, asıl ve karşı davalar yönünden tahkikat işlemleri yapmış, bilirkişi raporları almış ve karar celsesi olan 12.02.2021 tarihinde, yani nihai hükmüyle aynı tarihte verdiği ara kararla, davacılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmadığı, davaların daha sağlıklı görülmesi için tefrik kararı verilmesinin uygun olduğu gerekçesiyle, davacıların dosyalarının tefrikine, sadece davacı- karşı davalı … Ltd. Şti. ve davalı karşı- davacı bakımından işlemlerin ana dava olan 2015/199 esası üzerinden yürütülmesine karar verilmiştir. Eldeki istinafa konu karar, tefrik sonucu oluşturulan 2021/117 Esas sayılı dosya üzerinden verilen karardır. Asıl davanın her bir davacı bakımından tefrik edilerek ayrı esaslara alınıp sonuçlandırıldığı anlaşılmaktadır. İlk derece mahkemesi 2015/199 Esas sayılı ana davada verdiği hükümde, yukarıda sözü edilen ara kararıyla diğer davacı- karşı davalılar hakkındaki davaların tefrikine karar verilmiş olmasına rağmen 2021/117 esasına kaydedilerek görülen iş bu davada, sadece asıl dava hakkında hüküm verildiği, karşı dava hakkında herhangi bir hüküm verilmediği anlaşılmaktadır. Mahkemece, 2015/199 E sayılı ana davada, sanki karşı davalar tefrik edilmemiş gibi, karşı davaların o dosya üzerinden (bir kısım karşı davalılar yönünden) karara bağlandığı anlaşılmakta ise de birbirinden tefrik edilmiş dosyalar arasında böyle bir bağlantı kurulması son derece zor olduğu gibi, infaz açısından da tereddüt yaratacak niteliktedir. Asıl davada yargılama giderlerinin kök davada değerledirildiği belirtilerek hüküm verilmemiştir. Haklarındaki davalar tefrik edilen davacı- karşı davalılar hakkında, karşı dava yönünden ana dava üzerinden hüküm verilmesi de usule aykırı olmuştur. Zira karşı dava sadece asıl dava davacısına yöneltilebilir.Oysa ilk derece mahkemesinin tefrike dair 12.02.2021 tarihli ara kararında, tüm karşı davalılar hakkındaki karşı davanın bütünüyle ana dava üzerinden yürütülmesine dair bir ara karar bulunmamaktadır.Asıl davalar tefrik edildiğine göre, ana davadaki her bir davacı hakkındaki karşı davanın da ana dava ile birlikte tefriki gerekir. Mahkemece tefrik kararı verildiğine göre, her bir davacı- karşı davalı hakkında kendi dava dosyasında karar verilmelidir.Mahkemece sadece bu davada taraf olarak kalan şirketler hakkında asıl dava ve aynı davacı hakkındaki karşı dava yönünden hüküm kurulmalıdır. Karşı dava tefrik edilmeyip 2015/119 esas sayılı dosyada hükme bağlandığından ayrıca cari hesap ve süt tankına talep de karşı davalıya yöneltilmediğinden karşı davacı vekilinin bu hususlara yönelik ve kaldırma kararına göre finansman gideri alacağının talep edilemeyeceğine yönelik istinaf nedenleri incelenmemiştir. Ancak davacı vekilinin yargı gideri hakkında ki istinaf nedeni yerinde görülmüştür.2015/119 esas sayılı dosyada gerekmediği halde 9 ayrı davacı birlikte dava açmış ,birlikte yargılama gideri yapmışlardır.Her bir davacının ne masraf yaptığı belirlenemediği halde davacıların yargı giderini eşit olarak yaptığının kabulü ile hesaplama yapılması gerekir.Yine her bir davacının talep ettiği miktara göre yatırılan harç miktarı da belirlenebilir durumdadır. Tek harç makbuzuyla yatırılsada davacının yatırdığı harcın belirlenerek alınacak karar ve ilam harcından mahsubuyla mahsup edilen harcın da haklılık durumuna göre karşı yandan tahsiline de karar verilmesi gerekir. Bu durumda mahkemece yapılması gereken; 12.02.2021 tarihli tefrik ara kararına uygun olarak, her bir davacı- karşı davalı hakkındaki asıl ve karşı davaları, her bir davacı- karşı davalı hakkında tefrik sonucu oluşturulan dosya üzerinden değerlendirerek bir sonuca varmak, asıl ve karşı dava yönünden gerekçeli ve infazda tereddüt yaratmayacak bir karar vermekten ibarettir. Açıklanan nedenlerle hükmün infazında da tereddüt yaratacak nitelikte olduğu, karşı davanın da her bir davacı yönünden tefrik edilerek bir karar verilmesi gerektiği, hükmün kanun yolu incelemesine elverişli olmadığı sonucuna varıldığından kararın kaldırılmasına davanın ve karşı davanın yeniden görülmek üzere kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Taraf vekillerinin istinaf başvurularının KABULÜNE; İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/02/2021 Tarih 2021/117 Esas 2021/52 Karar sayılı hükmün HMK.’nın 353(1)a-6 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine” İstinaf yoluna başvuran davacı ve davalı tarafından yatırılan peşin istinaf karar harcının (Davacı/karşı davalı 59,30-TL davalı/karşı davacı 2.222,08-TL) istek halinde kendilerine iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 353(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.03/03/2022