Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/132
KARAR NO: 2023/1239
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/11/2019
NUMARASI: 2018/741 Esas 2019/921 Karar
DAVA: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 01/09/2023
Davanın kabulüne ilişkin kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkili ile davalı arasında 30.06.2016 tarihinde Barter Üyelik Sözleşmesi akdedildiğini, sözleşmenin “F-Alım Limiti ve Geri Ödeme” başlıklı maddesinde, üyenin sistemden aldığı malın bedelini 9 aylık bir süre içinde kendi mal ve hizmetini sistem içinde satarak ödemez ise ayrıca ihbar ve ihtara gerek olmaksızın satın alma tarihinden itibaren 9. ayın sonunda temerrüde düşmüş kabul olunacağının ve tüm borcun nakden ödenmek üzere muaccel hale geleceğinin, temerrüt faiz oranının aylık %5 olarak uygulanacağının düzenlendiğini, bu şekilde davalının muaccel hale gelmiş borç tutarının 33.049,81-TL olduğunu, bu alacağın tahsili için İstanbul … İcra Dairesi’nin … esas sayılı dosyasından icra takibine girişildiğini, borçlunun takibe haksız olarak itiraz ettiğini belirterek itirazın iptaline, takibin devamına, davalının alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkumiyetine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; taraflar arasında imzalanmış herhangi bir barter sözleşmesinin olmadığını, davaya dayanak olarak dosyaya ibraz edilmiş sözleşmedeki imzanın müvekkili şirketin temsilcisine ait olmadığını, müvekkilinin sözleşme imzalamadan barter sistemine üye olduğunu, barter sisteminde üyelerin nakit ödeme zorunluluğu bulunmadığını, üyelerin mal ve hizmet alım-satımı yaparak borçlarını ödediğini, müvekkilinin davacının nakit isteğine itiraz ettiğini, sisteme istenildiği zaman mal ve hizmet vererek barter sistemi ile borcu ödemeye hazır olduğunu bildirdiğini, davacının borcun barter sistemi ile tasfiyesine yanaşmadığını, icra takibine konu alacak talebinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, taraflar arasında 30.06.2016 tarihinde Barter Üyelik Sözleşmesi akdedildiği, sözleşmenin F-3 maddesi uyarınca davalının nakit ödeme yükümlülüğünün bulunduğu, davacı tarafından davalı adına sözleşmeden kaynaklı fatura düzenlendiği, ancak davalı tarafından faturalardan doğan bakiye alacağın ödenmediği ve davacı tarafından 33.049,81-TL faturalardan doğan bakiye alacağın tahsili için davalı aleyhine icra takibi başlatıldığı, bilirkişi raporunda davacının davalıdan takip tarihi itibariyle 33.049,81-TL alacaklı olduğunun tespit edildiği, davalı vekiline yemin delilinden vazgeçip geçmeyeceği hususunda beyanda bulunması için 2 haftalık kesin süre verilmesine rağmen verilen kesin süre içesisinde davalı vekili tarafından herhangi bir beyan dilekçesi sunulmadığı, davalı vekili tarafından bilirkişi raporuna itiraz edilmediği gerekçesiyle davanın kabulü ile davalının itirazının 33.049,81-TL üzerinden iptaline, takibin koşullarıyla devamına, alacağın likit olması nedeniyle davalının alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatına mahkumiyetine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde; davacının davaya dayanak yaptığı sözleşmede müvekkili şirketi temsile yetkili imzanın bulunmadığını, sözleşme hükümlerinin müvekkili yönünden geçerli olmadığını, müvekkilinin sözleşme imzalamadan barter sistemine üye olduğunu, kaldı ki TBK’nın 21. Maddesi gereğince tek taraflı olarak borç yükleyen sözleşmenin geçerli olmadığını, itiraz dilekçesinde de barter sözleşmesinin inkar edildiğini, ancak mahkemece cümlenin hatalı yorumlandığını, barter sisteminde üyelerin nakit ödeme zorunluluğu olmadığını, üyelerin mal ve hizmet alım-satımı yaparak borçlarını ödediğini, karşılıklı bir anlaşma bulunmadığından alacağın nakde dönüştürülmesinin mümkün olmadığını, müvekkili şirketin davacının cari hesabına onay vermediğini, müvekkilinin sisteme istenildiği zaman mal ve hizmet vererek barter sistemi ile borcu ödemeye hazır olduğunu bildirdiği halde davalının buna yanaşmadığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, Barter Üyelik Sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili istemiyle başlatılan takibe yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı, davalı ile aralarındaki barter üyelik sözleşmesi kapsamında alım işlemleri ile satım işlemleri arasındaki 27.548,57-TL fark tutarın 9 aylık süre içerisinde kapatılmaması nedeniyle davalının hesabına nakit borç olarak kaydedilen 27.548,57-TL ile aylık 3.262,03-TL gecikme cezası ve 2.242-TL aidat ücreti toplamından ibaret 33.049,81-TL alacağın tahsili için icra takibine girişmiş; davalı ise bahsi geçen sözleşme nedeniyle nakit ödeme yükümlülüğü bulunmadığı gerekçesiyle takibe itiraz etmiştir. Davalı yargılama sırasında davacının dayanağı olan Barter Üyelik Sözleşmesindeki imzanın şirket yetkilisine ait olmadığını, müvekkilinin barter sisteminin üyesi olduğunu ancak nakit ödeme yükümlülüğü bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddini savunmaktadır. Bu durumda taraflar arasında davalının barter sistemine dahil olduğu hususunda ihtilaf bulunmamakta olup, uyuşmazlık davacının dayandığı sözleşme hükümlerinin davalı açısından bağlayıcı olup olmadığı, alacağın nakden talep edilme koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği hususunda toplanmaktadır. Her ne kadar davalı yargılama sırasında sözleşmedeki imzanın şirket yetkilisine ait olmadığını ileri sürmekte ise de ödeme emrine itiraz dilekçesindeki beyanları ile barter sözleşmesinin imzalandığını teyit etmiş olup, bu sistem kapsamında ticaret yaptığı da dikkate alındığında davalının sözleşmedeki imzanın şirketin yetkilisine ait olmadığına dair itirazları yerinde görülmemiştir. Öte yandan, tarafların tacir olması ve sözleşme serbestisi hükümleri de dikkate alındığında sözleşme hükümlerinin TBK m.21 uyarınca geçersiz olduğuna dair istinaf nedenlerinde isabet bulunmamıştır.Davacı ile davalı arasındaki sözleşmenin “F-Alım Limiti ve Geri Ödeme” başlıklı maddenin 4.fıkrasında; “…Üye, Barter Ortak Pazarında alım limitinin üzerinde alım yapmak suretiyle oluşacak borcunu satın aldığı tarihten itibaren Barter Sistemi içerisinde mal veya hizmet satmak suretiyle geri ödemek durumundadır.Üye satın aldığı mal ve hizmetin bedelini, 9 aylık süre içerisinde kendi mal ve hizmetini barter sistemi içerisinde satmak suretiyle ödemez veya ödeyebildiği miktar borcun tamamını karşılayamaz ise hiçbir ihbar ve ihtara gerek olmaksızın satın alma tarihinden itibaren 9.ayın sorununda temerrüde düşmüş kabul olunur. Temerrüt tarihinde üyenin barter hesabındaki tüm barterlı borcu nakden ödenmek üzere muaccel hale gelir. Temerrüt tarihinden itibaren nakden ödenmesi gereken borcuna her ay için tahsil anına kadar %5 oranında gecikme cezası uygulanır ve her yıl üyelik bedeli tahakkuk ettirilir” denilerek barter sözleşmesi kapsamında borcun ne şekilde nakde dönüşeceği ve temerrütün gerçekleşeceği, hangi oranda faiz uygulanacağı düzenlenmiştir. Yine sözleşmenin “N.Muhtelif Hükümler” başlıklı maddesinde sözleşmeden doğan uyuşmazlıklarda, davacının defter ve kayıtlarının geçerli ve kesin delil olacağı kararlaştırılmıştır. Somut olayda davacı tarafından organize edilen ve alışverişlerin nakit para ile değil, mal ve hizmet üzerinden işlediği, sisteme üye olan kişilerin satın aldığı mal ve hizmetlerin bedelini, diğer kişilere yine mal ve hizmet satarak ödediği barter sisteminde davalının 59.226,17-TL tutarında mal aldığı, buna karşılık sistemde 31.677,60-TL tutarında mal sattığı, alım satım arasındaki farkın 27.548,57-TL olduğu tespit edilmiş, alım satımdan doğan farkların vade sonlarından itibaren 3.262,03-TL faiz işlediği belirlenmiştir. Bunun dışında 2.242-TL aidat ücreti de eklendiğinde davacının takip tarihindeki alacağının 33.049,81-TL olduğu anlaşıldığından davalının itirazının iptaline karar verilmesinde, likit ve belirlenebilir alacak için davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle; mahkemece davanın kabulüne dair verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığından davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 2.257,63-TL istinaf karar harcından davalı tarafından peşin yatırılan 564,41-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.693,22-TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, Davalı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, davacı tarafından yapılan 43,30-TL istinaf yargı giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.01/09/2023