Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2021/1308 E. 2021/1297 K. 16.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1308
KARAR NO: 2021/1297
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/04/2021 (Ara Karar)
NUMARASI: 2021/295 Esas
TALEP: İhtiyati Tedbir
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 16/09/2021
İhtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin kararın ihtiyati tedbir talep eden davacı vekili tarafından istinafı üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TALEP: Davacı vekili; davalının “…” markasının tescili başvurusunun TPMK tarafından reddedildiğini, akabinde davalının … ibaresinin başına esas unsur olarak … ibaresini ekleyerek ”…” şeklinde marka olarak tescil ettirdiğini, ancak davalının bu markayı sicile tescil ettirildiği halinden farklı ve markanın ayırt edici karakterini değiştirerek kullandığını, davalı tarafından piyasaya sürülen ürün ambalajlarında tanımlayıcılık içeren ve herkese açık işaret olan anti potasium ibaresinin, ürün görselinde sanki markanın esas unsuruymuş gibi kullanıldığını, assos ibaresine ise ambalajın altında dikkat çekmeyecek ölçüde küçük puntolarla yer verildiğini, davalının bu kullanımının haksız rekabet teşkil ettiğini, markanın tescil edildiği haliyle ve ayırdedici karakterine uygun olarak kullanılmadığını, davalının bu kullanımının, ilaç sektöründe herkesin kullanımına açık bir ibarenin yalnızca bir firmanın tekeline verildiği izlenimi oluşturduğunu belirterek, davalının ”…” ibaresini ön plana çıkaran tüm ticari kullanımının tedbiren durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; davanın zaman aşımına uğradığını, davacının hukuki yararının bulunmadığını, markanın müvekkili adına tescil edildiğini, markanın kullanımının hukuka uygun olduğunu, davacının ne tür bir zarara uğradığının ortaya konulamadığını belirterek, ihtiyati tedbir isteminin ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; davanın haksız rekabetten kaynaklanan tazminat davası olduğu, dolayısıyla dava konusu ilaçlar hakkında ihtiyati tedbir yolu ile bu aşamada karar verilemeyeceği, bununla birlikte davacı tarafça ileri sürülen iddiaların yargılamayı gerektirdiği, uzman bilirkişi incelemesi neticesinde talebin sarahiyete kavuşacağı, davanın esasında cari olan talebinin geçici hukuki korunma yoluyla istenemeyeceği, bu hali ile yaklaşık ispat kuralının da yerine getirilmediği gerekçesiyle, ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:Davacı vekili; dava konusuna ilişkin ihtiyati tedbir için gerekli tüm koşulların mevcut olduğunu, dava konusu markanın ticari kullanımının geçici olarak durdurulmasına yönelik ihtiyati tedbir kararı verilmemesinin telafisi imkansız zarara neden olacağını, davalının ürün ambalajlarında assos anti potasium markasının tescil edildiği haliyle ve ayırdedici karakterine uygun biçimde kullanılmadığını, davalının hukuka aykırı kullanımı yüzünden bu ibarenin yalnız bir firmanın tekeline verildiği izlenimi oluşturulduğunu, davalının markayı sicile tescil ettirildiği halinden farklı ve markanın ayırt edici karakterini değiştirerek kullanmasının haksız rekabet oluşturduğunu belirterek, kararın kaldırılarak ihtiyati tedbir taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Talep; haksız rekabetin tespiti, önlenmesi ve sonuçlarının ortadan kaldırılması istemiyle açılan davada, haksız rekabet iddiasına konu markanın “…” ibaresinin ticari kullanımının tedbiren durdurulması istemine ilişkindir. TTK’nın 61/1 maddesi “Dava açma hakkını haiz bulunan kimsenin talebi üzerine mahkeme, mevcut durumun olduğu gibi korunmasına, 56. maddenin birinci fıkrasının (b) ve (c) bentlerinde öngörüldüğü gibi haksız rekabet sonucu oluşan maddi durumun ortadan kaldırılmasına, haksız rekabetin önlenmesine ve yanlış veya yanıltıcı beyanların düzeltilmesine ve diğer tedbirlere, HMK’nın ihtiyati tedbir hakkındaki hükümlerine göre karar verebilir.” hükmünü haizdir. TTK’nun 61/1 maddesi uyarınca ihtiyati tedbir kararı verilmesi hususunda hakime bir takdir yetkisi tanınmış ise de, anılan hükümde bu yetkinin HMK’nın 389 ve devamı maddeleri hükümlerine uygun olarak kullanılması gerektiği de vurgulanmıştır. HMK’nın 390/3 maddesi, ”Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkca belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” düzenlemesini içermektedir. Somut olayda; davacı tarafından, davalı adına tescilli “…” markasının tescil edildiği haliyle ve ayırt edici karakterine uygun biçimde kullanılmadığı ve bu durumun haksız rekabet oluşturduğu iddia edilerek, davalının bu kullanımının ihtiyati tedbir yoluyla durdurulması talep edilmiştir. Dava henüz dilekçelerin teatisi aşamasında olup, davalının mevcut marka kullanımının tescil edilmiş haline aykırı olup olmadığı, buna bağlı olarak bu kullanımın haksız rekabet teşkil edip etmediği hususları, toplanacak deliller kapsamında yapılacak yargılama sonucunda belirlenecektir. Gerekçede;davanın esasında cari olan talebinin geçici hukuki korunma yoluyla istenemeyeceğine yer verilmesi TTK nun 61/1 madde kapsamında doğru değil ise de ,dava dosyasının bulunduğu aşama itibariyle davacının davanın esası bakımından haklılığı yaklaşık ispat ölçüsünde kanıtlanamadığından, ihtiyati tedbir kararı koşullarının bulunmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır. İhtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesinde sonucu itibariyle hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle, ihtiyati tedbir isteyen/davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: İhtiyati tedbir talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Peşin harcın karar harcına mahsubuna başkaca harç alınmasına yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-f maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.16/09/2021