Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2021/130 E. 2021/1327 K. 22.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/130
KARAR NO: 2021/1327
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/10/2017
NUMARASI: 2016/521 Esas 2017/741 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 22/09/2021
Dairemizce verilen hükmün Yargıtay 11. Hukuk Dairesi tarafından bozularak iadesi üzerine yapılan duruşma sonunda dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili, taraflar arasında 01/05/2013 tarihinde yürürlüğe girmek üzere, Anadolu Hisarı Küçüksu Kasrı Kafeteryasının işletilmesi hususunu düzenleneyen Konsinye Satış İşbirliği Sözleşmesi akdedildiğini, buna göre davalının kafeterya için ürün alımını müvekkilinden yapacağını, personelin bir kısmının davacı tarafından sağlanacağını, tesisteki donanımın davacı tarafından temin edileceğini ve Milli Saraylar kasasından satışı gerçekleştirilecek ürün bedeli üzerinden yüzde ile her iki şirkete kâr dağılımı yapılacağını, 1 yıl süren ilişkinin davacı tarafından 01/03/2014 tarihinde düzenlenen son faturadan sonra ödemenin kısım kısım 04/07/2014 tarihine kadar yapılması ile devam ettiğini, ancak bakiye 67.060,58- TL borç ödenmeden taraflar arasındaki ilişkinin koptuğunu, müvekkili tarafından demirbaş eşya ve tesisteki donanım malzemeleri alınmak istendiğinde buna karşı çıkıldığını, bu malzemeler için düzenlenen faturanın da iade edildiğini, alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibinin davalının haksız itirazı ile durduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, kafeterya kasasının Milli Saraylar tarafından tutulduğu ve müvekkilinin sözleşme uyarınca Milli Saraylar’dan ne kadar ödeme aldıysa bunun %74’ünü davacıya ödediğini, davacının 31/12/2013 tarihli … nolu 39.229,40-TL bedelli içeriği belli olmayan “muhtelif gıda” açıklamalı bir fatura düzenleyerek gönderdiğini, Milli Saraylar resmi kasa kayıtlarına ve sözleşme ilişkisine aykırı olan bu faturanın yasal sürede iade edildiğini, aynı şekilde 01/03/2014 tarihli … nolu 18.788,72- TL bedelli faturanın da yasal süre içinde iade edildiğini, zira faturada pizza fırını, ufo soba, havalandırma motoru, seperatör,hoperlörü, balkon camı,tente gibi sözleşme gereğince davacı tarafından üstlenilmesi gereken maliyetlere ve ayrıca “muhtelif gıda” olarak belirtilip içeriği belli olmayan kalemlere yer verildiğini, müvekilinin davacıya borcunun olmadığını, aksine alacaklı olduğunu savunarak davanın reddini ve kötüniyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI VE SÜREÇ: Mahkemece;davacının ticari defterlerinde davalıdan alacaklı görünürken davalı ticari defterlerinde de davalının davacıya borçlu gözüktüğü, ancak miktarın aynı olmadığı, davacı tarafından düzenlenen muhtelif gıda faturasının davalı kayıtlarında da yer aldığı, Ocak-2014 tarihinde davacı tarafça davalıya mal teslim edildiği, yapılan hesaplamalar sonucunda davacının davalıdan 48.126,18-TL alacaklı olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile, davalının icra takibine itirazının 48.126,18- TL için iptaline, takibin bu miktar ve işleyecek faizi üzerinden devamına, kabul edilen alacağın %20’si tutarında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Davacı vekili ; 18.788,72- TL bedelli 01.03.2014 tarihli … nolu faturanın demirbaş bedeline ilişkin olduğu ve raporda bu faturanın cari hesap alacağından tenzili gerektiği sonucuna varıldığını, ancak yargılamanın hiçbir aşamasında davalı tarafın bu malzemelerin teslim alınmadığına dair beyanı olmadığı gibi, dosyada mevcut 23/02/2014 tarihli e-postada da bahse konu malzemenin kafeteryada kullanıldığının doğrulandığı,bu konuda tanık dinletme taleplerinin dikkate alınmadığını belirterek kararın kaldırılmasına ve talepleri gibi davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1- Taraflar arasındaki ilişkinin Ocak 2014 döneminde de devam ettiği yönündeki tespitin hatalı olduğunu, zira Kasım 2013’te sona erdiğini, dolayısıyla davacının Aralık 2013 ve Ocak 2014 hakedişlerinden pay alamayacağını, raporda da ifade edildiği üzere davacının Ekim 2013 döneminde 15.000-TL fazla fatura düzenlediğini,davacının Aralık 2013 ve Ocak 2014 döneminde toplam 50.411,45- TL lik mal faturası düzenlediğini, ancak bu süreçte müvekkiline ürün sevkiyatı yapmadığını, yapmış ise bunu sevk irsaliyeleri ile ispat etmesi gerektiğini, 10.515- TL bedelli faturaya ilişkin olarak ise Kasım 2013 sonunda ilişkinin sona erdiğini, sadece bir takım unlu mamüllerin Milli Saraylara sevk irsaliyesi ile teslimi yapıldığını, kaldı ki Milli Saraylar yetkilileri tarafından kafeteryaya gelen ürünlere ilişkin aylık mal transfer tablosunun düzenlendiğini, Milli Saraylara müzekkere yazılarak bu aylarda kafeteryaya ne kadar ürün tedarik edildiğinin sorulabileceğini, yine sözleşme ilişkisi Kasım 2013 te sona erdiği için davacı personelinin sigorta çıkışının verildiğini ve Aralık 2013 itibariyle müvekkili personeli olarak çalışmaya başladığını, SGK’ya müzekkere yazılarak bu şahısların hizmet dökümlerinin celbi gerektiğini, ayrıca Aralık 2013 ve sonraki aylar için ürün tedarikinin farklı firmalardan yapıldığını, bu faturaları sunduklarını, 2-Raporda icra takibinin 67.060,58 TL üzerinden başlatıldığının ve 15.146,07-TL fazla fatura tutarının düşülmesi gerektiğinin dikkate alınmadığını, buna göre en fazla davacının 67.060,58-18.788,72 TL-15.146,07 TL=33.125,78 TL alacaklı olabileceğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Dairemizce yapılan istinaf incelemesi neticesinde; 2018/549 Esas-2018/1543 karar sayılı ve 06/12/2018 tarihli hüküm ile, taraflar arasında konsinye usülü mal ve hizmet tedarikine ilişkin belirsiz süreli sözleşmenin akdedildiği, davacı tarafından düzenlenen 10.01.2014 tarihli 10.515- TL bedelli “muhtelif gıda” açıklamalı davalı kayıtlarında da yer alan fatura dışında uyuşmazlık konusu edilen davalı kayıtlarında yer almayan 31.12.2013 tarihli 39.229,40- TL bedelli “muhtelif gıda” açıklamalı faturadan kaynaklı alacak talebinin ise; taraflar arasındaki sözleşmenin Kasım 2013 tarihinde sona erdiğini savunan davalının buna ilişkin delil ibraz etmediği, Aralık 2013 ve Ocak 2014 tarihlerinde düzenlenen iki adet fatura toplamının Milli Saraylar tarafından davalıya yapılan o aylara ilişkin ödeme tutarları ile uyumlu olması karşısında davacı tarafından talep edilebileceği, uyuşmazlık konusu olan 01.03.2014 tarihli 18.788,72 TL bedelli fatura konusunda ise; fatura içeriğinde ki “muhtelif gıda, hammade,ambalaj malz.,züccaciye” gibi içeriği belirsiz, iadesinin gerekip gerekmediği anlaşılamayan ürünlere ilişkin bedeli istemekte davacının haksız olduğu ancak sözleşmenin ”Diğer Konular” başlıklı bölümün 10.maddesi uyarınca aynı faturada belirtilen “pizza fırını 6+6, ufo 3000 UK soba, havalandırma motoru,seperatör ve ses hoperloru” bedeli olarak istenen 5.480-TL’yi talep etmekte haklı olduğu gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddi ile davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile davanın 53.606,18 TL üzerinden kabulüne karar verilmiştir. Bu kararın davalı vekili tarafından temyizi üzerine Yargıtay 11. H.D.’nin 25/11/2020 tarihli 2020/4833 esas-2020/5417 karar sayılı ilamı ile; “Dava, taraflar arasında yapılan 01.05.2013 tarihli konsinye satış sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin olup, taraflar arasında ki uyuşmazlık sözleşmenin Kasım 2013 tarihi itibariyle sona erdirilip erdirilmediği, 31.12.2013 tarihli 39.229,40 -TL’lik fatura nedeniyle satıcı davacı tarafından mal tesliminin gerçekleştirilip gerçekleştirilmediği ve bu dönemde işci giderlerinin davacı tarafından karşılanıp karşılanmadığı noktasında toplanmaktadır…Taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine göre davacının, davalının Milli Saraylardan aldığı hakediş bedellerinden pay almak için mal tedarik etmesi ve işcilerinin giderini ödemesi gerektiğinden mal tesliminin Milli Saraylar Genel Müdürlüğüne yapıldığı gözetilerek, Milli Saraylar Genel Müdürlüğünden Aralık 2013-Ocak 2014 tarihlerinde Küçüksu Kasrı kafetaryasına mal tedarikinin davacı tarfından mı yoksa davalının dosyaya delil olarak sunduğu faturalardaki dava dışı şirketler tarafından mı yapıldığı hususunun sorulması ve ayrıca Küçüksu kasrı kafetaryasında Milli saraylar personeli dışında çalışan personelin SGK kaydının sözleşme boyunca hangi şirket adına olduğunun ve Kasım 2013 tarihi itibariyle işveren değişikliği olup olmadığının SGK nezdinde araştırılarak davalının bu yöndeki savunmasının yerinde olup olmadığı ve elde edilecek delillere göre sözleşmenin Aralık 2013-Ocak 2014 tarih aralığında da devam edip etmediği hususunun değerlendirilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığından bozulmasına “karar verilmiştir. Dairemizce usul ve yasaya uygun bulunan bozma ilamına uyulmuştur.Hükmüne uyulan bozma ilamı gereği ,Milli Saraylar Başkanlığına ve SGK ya yazılan yazılara ;Aralık ayı itibariyle işçilerin davalı adına bildirimlerinin yapıldığı ve kasım ayından sonra davacı şirket tarafından mal teslimi yapılmadığı bildirilmiştir.Buna göre, hakediş alacağını talep etmek üzere ” davacının mal tedarik etmesi ve işcilerinin giderini ödemesi ” koşullarının gerçekleşmediği anlaşılmakla davacının 31.12.2013 tarihli 39.229,40 -TL’lik faturayı düzenleme hakkı bulunmadığı tesbit edilmiştir.Davacı vekili her ne kadar faturanın içinde ekim-kasım ayları teslimatları bulunduğunu ileri sürmüş isede ticari ilişki sona erdikten sonra geçmişe yönelik olarak düzenlediği zamanında düzenlenmeyen mal teslimlerine ilişkin alacağın bulunduğunun kabulü mümkün olmadığı ,stokta ihtiyaçtan daha fazla mal bulundurduğunu, davalının uhdesinde kaldığını ispatlayamamıştır. Kaldı ki davacının faturaları Milli Saraylar’ın davalıya yaptığı ödemelere göre düzenlenecek olup mali bilirkişi tarafından alınan bedeller üzerinden istenebilecek hak ediş alacakları üzerinden davacının düzenlediği faturalar dikkate alınarak hesaplama yapıldığından davacının 31.12.2013 tarihli 39.229,40 -TL’lik faturadan bir alacak talep edemeyeceği anlaşılmıştır. Aralık-Ocak aylarında hakediş faturası düzenleyemeyeceği tesbit olunan davacının ocak 2014 tarihinde düzenlediği münferit alıma ilişkin 10.515-TL fatura her iki tarafın ticari defterlerinde kayıtlıdır. Davacının hakediş faturasından başkaca 1.3.2014 tarihli 18.788,72-TL faturasının 5.480-TL’lik kısmının talep edilebileceği , Dairemizce bozulan karar ile kabul edilmiştir. Bu faturanın kalanı kabul edilmemiş ,hüküm davalı tarafça temyiz edilmiştir. 1.3.2014 tarihli faturadan 5.480-TL lik kısmının cari hesap içinde değerlendirilmesi gerekmektedir. Tarafların cari hesaplarının karşılaştırılmasında 25/12/2013 tarihinde davacının düzenlediği 667,05-TL’lik faturanın kaydı ile cari hesap birebir uyumlu olup, 15.381,78-TL davacı lehine borç bakiyesi vermektedir. 667,05-TL’lik faturanın kaydı tarihine kadar birebir faturalar, ödemeler karşılıklı kayıtlıdır.Yani davacı bu miktar kadar alacaklı görünmektedir. Ancak hemen vurgulanması gerekir ki bu tarihte davacının Ekim 2013 tarihinde davacının 15.146-TL fazla fatura düzenlediği, fazla faturanın gelecek aylarda düşülmesinde her iki tarafın mutabık kaldığı, ancak daha sonra her iki tarafın kayıtlarında gerekli düzeltmenin yapılmadığı anlaşılmaktadır.Fazla ödeme her iki tarafın kabulünde olduğundan davalının defterlerindeki tesbit olunan bu miktar gerçek durumu göstermemektedir.Bu fazla ödeme tutarı sonuçta dikkate alınacaktır. 25.12.2013 tarihinde kayden 15.381,78-TL alacaklı olan davacı aslında fazla aldığı 15.146 -TL düşümü neticesinde gerçekte 235.78-TL alacaklıdır.Mutabakat akabinde yukarıda talep hakkı olmadığı tesbit olunan 39.229,40-TL faturayı düzenlemiş ise de borç hesabında dikkate alınmayacaktır. Davalı kayıtlarında mevcut 27.2.2014 tarihli 4.000-TL ödemenin davacı kayıtlarında olmadığı ,davalı kayıtlarında olmayan 3.000-TL ödeme de davacının kayıtlarında mevcut olduğu anlaşılmakla davalının ödemelerine ilave edilmesi gerekmektedir. Buna göre tarafların 25.12.2013 tarihinde kayden mutabık oldukları 15.381,78-TL borç kaydından sonra davalı davacıya gerçekte toplamda 17.000-TL ödeme yaptığı ve 10.515-TL tutarında mal (bir adet münferit fatura)aldığı belirlenmiştir. 1.3.2014 tarihli 18.788,72-TL faturanın da 5.480-TL sinin kabulü gerektiği tesbit edildiğinden dikkate alınacak borç toplamı 10.515-TL +5.480+235,78 =16.230-TL dir.Alınan ödeme toplamı 17.000-TL borç toplamını karşıladığı anlaşıldığından davacının talep edebileceği bir alacağı kalmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır.Buna göre davalı vekilinin hükme yönelik istinaf nedenleri yerinde olduğundan ,başvurusunun kabulüyle hükmün kaldırılmasına ,eksik tahkikat Yargıtay bozma ilamı gereği tamamlanarak toplanan deliller ile yeniden hüküm verilerek davanın reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE; İstanbul 8.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 02/10/2017 Tarih 2016/521 Esas 2017/741 Karar sayılı kararın HMK 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın REDDİNE, Davalı tarafın şartları oluşmayan kötüniyet tazminatı talebinin reddine,” İlk Derece yargılamasına ilişkin olarak; “Alınması gereken 59,30-TL harcın icra ve mahkeme veznesine peşin yatırılan 1.145,23-TL harçtan mahsubu ile fazla olan 1.085,93-TLnin talep halinde davacıya iadesine, Davacı tarafından yapılan yargı giderinin kendi üzerinde bırakılmasına, Davalı tarafından yapılan 20-TL yargı giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, Davalı lehine takdir olunan 9.517,88-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, Davacıdan alınması gereken 59,30-TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 35,90-TL harcın mahsubu ile bakiye 23,40-TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına, Davalı tarafından yatırılan 822-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Davalı vekili için takdir olunan 4.080-TL istinaf duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, Dair verilen karar HMK 356.maddesi uyarınca duruşmalı yapılan inceleme neticesinde davacı ve davalı vekillerinin yüzüne karşı H.M.K.’nın 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 22/09/2021