Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2021/1218 E. 2021/1200 K. 01.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1218
KARAR NO: 2021/1200
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/02/2021
NUMARASI: 2020/183 Esas-2021/120 Karar
DAVA: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 01/09/2021
Davanın kısmen kabulüne-reddine dair kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili, taraflar arasında ticari ilişki bulunduğunu, bu ticari ilişki çerçevesinde müvekkili şirket tarafından satılan ve teslim edilen ürünlere ilişkin olarak davalı şirkete muhtelif tarih ve tutarlı 10 adet e-fatura düzenlendiğini, cari hesap ekstresine göre davalı/borçlunun müvekkili şirkete fer’ileri hariç 138.478,66-euro anapara borcunun bulunduğunu, davalı/borçlunun ödeme yapmadığını, bunun üzerine İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile takip tarihi itibari ile 138.478,66-euro esas alacak+4.603,74 euro işlemiş faiz olmak üzere 143.082,40- euro alacağın tahsili için başlatılan takibe davalı/borçlu tarafından itiraz edildiğini ve takibin durduğunu, bu nedenle huzurdaki davayı ikame etmek zorunluğunun doğduğunu, müvekkilinin alacağının halen ödenmemiş ve davalı/borçlu şirket ile görüşme çabalarına da olumlu yanıt alınamadığını belirterek, itirazın iptali ile takibin devamına, alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalıya dava dilekçesi usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, davaya cevap dilekçesi sunulmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, taraflar arasında vadeye ve faize ilişkin yapılmış bir sözleşme bulunmadığı, davacı tarafından davalı şirkete tanzim edilmiş bir vade farkı faturası da bulunmadığı, dosya kapsamına göre davacının icra takibinden önce davalıyı temerrüde düşürdüğüne ilişkin herhangi bir belge bulunmadığı, bu nedenle davacının takip tarihi itibariyle tespit edilen 138.478,67-Euro asıl alacağı bulunduğu, bu alacak miktarı üzerinden takibe itirazın yerinde olmadığı ve iptali gerektiği, takipten önce temerrüt ispatlanamadığından işlemiş faiz talebinin reddi gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile davalının İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında takibe itirazının kısmen iptali ile takibin 138.478,66 Euro asıl alacak üzerinden devamına, işlemiş faiz talebinin reddine, takipten itibaren asıl alacağa 3095 sayılı Yasanın 4/a maddesi uyarınca faiz yürütülmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili; ticari işletmenin, 6102 Sayılı Ticaret Kanunu’na göre esnaf işletmesi sınırını geçen işletmeler ve ayrıca ticaret kanununda tanımlanan şirketlerin de ticari işletme olduğu, faturanın veya eş değer ödeme talebinin borçlu tarafından alınmasını takip eden 30 günlük sürenin sonunda” diyerek herhangi bir sözleşme olmasa bile faturanın borçlu tarafından alınmasından itibaren 30 günün sonunda ihtara gerek olmaksızın temerrüde düşeceği, böylece temerrüdün temel koşulu olan ihtara önemli bir istisna getirilerek, ihtarsız temerrüt ilkesinin kabul edildiğini, takip talebinde de uygulanan faizin TCMB tarafından gösterilen Devlet Bankalarının Euro ile açılmış 1 yıl vadeli mevduat hesabına en yüksek faiz oranı uygulanmış olup, kanuna uygun olduğunu belirterek, İlk Derece Mahkemesi’nin kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava; faturaya dayalı bakiye alacağın ve işlemiş faizin tahsiline yönelik icra takibine yapılan itirazın iptali istemidir. Davacı vekili, icra takibine konu edilen faturaların vadelerine göre TTK. 1530 maddesi gereği icra takip tarihine kadar hesaplanan gecikme faizi isteminin de kabulü gerektiğini ileri sürerek,kısmen red kararının kaldırılarak işlemiş faize hükmedilmesini talep etmektedir. TTK nun 1530.maddesi; yalnızca mal ve hizmet tedariki amacıyla akdedilen sözleşmelerde, mal veya hizmet karşılığı ödenecek bedelde temerrüde düşüldüğü durumda ve iki ticari işletme arasında akdedilen sözleşmeler bakımından uygulanır. TTK. m. 1530 borcunu zamanında ödemeyen borçlunun ihtara gerek olmaksızın temerrüde düşmesi ve faize hak kazanmasını öngörür. Ancak; TTK’nın 1530. maddesi mal tedarik sözleşmesine ilişkin olup, satış sözleşmelerine uygulanmaz. İcra takip tarihinden önceki dönem için temerrüt faizine hükmedilmesi TBK’nın 117. maddesi koşullarına bağlı olup icra takip tarihinden önce davalıya temerrüt ihtarı gönderilmesi gerekir. (Yargıtay 19 HD. 2017/3266-2018/4228 E-K sayılı ilamı) Temerrüt, en kısa tanımıyla, alacaklı tarafından talep edilebilir (muaccel) hale gelmiş bir borcun ifasındaki gecikmedir ve kural olarak, bu tür (muaccel) bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarı ile temerrüde düşer. Temerrüt için aranan ihtar hukuki işlem benzeri fiil mahiyetinde olup, alacaklının alacak miktarını belirterek borçludan borcun ifasını istemesi, ifayı kabule hazır olduğunu bildirmesi anlamına gelir. İhtar kural olarak şekle tabi olmayıp, yapılmadığı itirazı vaki olursa aksinin ispatı, niteliği gereği alacaklıdan beklenir. 6098 sayılı TBK’nın 117. maddesi/2. fıkrasına göre “borcun ifa edileceği gün müttefikan tayin edilmiş … ise, mücerret bugünün hitamı ile borçlu mütemerrit olur”. Eğer böyle bir tarih belirlenmemişse bu kez aynı maddenin 1. fıkrası uygulanır ve bu fıkrada da muaccel bir borcun borçlusunun, alacaklının ihtarıyla mütemerrit olacağı belirtilmiştir. Nihayet böyle bir ihtar da yoksa temerrüt icra takibi ya da dava açılmasıyla gerçekleşir. Alacağın muaccel olması ile temerrüt birbirinden farklı olgulardır. Somut olayda, faturaya dayalı alacak yönünden takip öncesinde bir temerrüt uyarısının bulunmadığı sabittir. Fatura üzerinde yazılı olan ödeme tarihleri temerrüt tarihi olarak kabul edilemez. VUK hükümlerince faturanın muhteviyatı belirlenmiş olup, fatura üzerinde yazılı bulunan vadenin alacağın muaccel olduğu tarihi göstermesi ve salt faturaya itiraz edilmemesi sebebiyle taraflarca kararlaştırılmış kesin vade olarak kabul edilemeyeceğinden, davacının işlemiş faiz isteminin reddine ilişkin hükme yönelik istinaf nedenleri yerinde olmadığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Peşin harcın karar harcına mahsubuna başkaca harç alınmasına yer olmadığına, İstinaf yoluna başvuran tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK.’nın 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.01/09/2021