Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2021/1197 E. 2021/1257 K. 08.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1197
KARAR NO: 2021/1257
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/12/2020
NUMARASI: 2017/1034 Esas-2020/838 Karar
DAVA: Ticari Şirket
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 08/09/2021
İlk derece mahkemesince verilen aktif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine dair kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; davacının …’nin ortaklık yapısının değişmesinden evvel 20.000 adet ve toplam 10.000.000-TL nominal değerdeki hissenin ve ayrıca …’in hisselerinin tamamına da sahip olduğunu, dava dışı … tarafından davacının sahip olduğu şirketin ürettiği duşa kabin ürünlerinin satıldığını, davacının hissedarı olduğu …’in kendilerine borçlu olduğundan bahisle … ile yapılan görüşmeler sonucunda, davalı …’nın halihazırda kullandığı ve değeri yaklaşık 50.000.000-TL bedeli olan fabrika binasının devrine ilişkin finansal kiralama sözleşmesi değişikliğine dair sözleşmenin imzalanmasından önce, taraflar arasında öncelikle varlığı iddia edilen borçtan bahisle 18/09/2015 tarihli borç tasfiye sözleşmesi imzalandığını ve bu sözleşme gereğince davacının borca kefil olmasının sağlandığını, bu sözleşme ile davacının kefaleti ve sonrasında …’deki hisselerinin üzerine rehin konulmasının sağlandığını, bu kapsamda müvekkilinin %52 oranındaki hissesinin …’in göstereceği kişilere devrine yönelik 04.04.2016 tarihli sözleşmenin imzalandığını, bu sözleşme gereğince %52 hissenin bedelsiz devrinin sağlandığını, davalı şirket nezdinde gerçekleştirilen 14/09/2017 tarihli olağan genel kurul toplantısında davacının şirketteki varlığını sonlandırmak ve davacının haklarını gasp etmek amacıyla yasaya, şirket ana sözleşmesine aykırı ve usulsüz kararlar alındığını, gündemde bulunmamasına karşılık sermaye arttırımı girişiminde bulunulduğu gibi, aynı şekilde gündemde bulunmamasına karşılık bilanço, envanter ve gelir-gider farklarına ilişkin hesapların oylanmasına geçildiğini, davaya konu 2017 yılı olağan genel kurul toplantısının henüz başında dava dışı …’in talimatları ile hareket eden ve davacının hisselerinin ele geçirilmesinden sonra hissedar durumuna gelen … şirketi temsilcisi tarafından öneri sunularak genel kurul toplantı gündem maddelerinin görüşülme sırasının değiştirilmesi hususunda önerge verildiğini ve işbu önergenin davacının muhalif oyuna karşılık kabul edildiğini, davacıya tebliğ edilen toplantı gündemine ilişkin evraklarda sermaye artışı ile ilgili herhangi bir gündem maddesi bulunmadığını, bu husustaki itirazlarının da açıkça toplantı tutanağına şerh olarak belirtildiğini, gündemde bilanço ve diğer mali tabloların oylanması ile ilgili madde bulunmamasına rağmen oylama yapıldığını, diğer yönetim kurulu üyeleri tarafından hazırlatılan … AŞ bağımsız denetim raporu belli bir grup hissedarın menfaatlerine yönelik hazırlandığından, değiştirilen gündemin 3 no.lu kararının iptalinin gerektiğini, yeni hissedarlar ve dava dışı … tarafından 04/04/2016 tarihli … Yapı ortaklar anlaşması ile … raporlarında bahsi geçen borç tutarlarının açıkça kabul edildiğinin hazırlanan uzman görüşleri ile de bir kez daha vurgulandığını, … Denetim Şirketi ile bağımsız denetim sözleşmesi imzalanmasına dair yönetim kuruluna yetki verilmesi ile ilgili gündemde herhangi bir madde bulunmamakta olup, işbu kararın da iptali gerektiğini, gündemin ilan edilen 7 ve 8. maddelerinin mükerrerlik arzettiğini, bağımsız denetçi tayinine ilişkin gündemde ayrı bir madde bulunmadığını, bu nedenle 8. maddenin iptalinin gerektiğini, davalı şirket nezdinde gerçekte yönetim kurulu üyeleri tarafından sayısız zararlandırıcı işlem ve eylemlerde bulunulmakta olup, 14/09/2017 tarihli genel kurul toplantısının ibraya ilişkin 4. maddesinin de bu nedenle iptaline karar verilmesi gerektiğini belirterek, davalı şirketin 14/09/2017 tarihinde olağan genel kurul toplantısında alınan gündemin 2, 3, 4 ve 8. maddelerinde alınan kararların iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; genel kurul toplantısına çağrının usul ve kurallara uygun olarak yapıldığını gündemin 2. maddesinin ikinci sermaye artışı ile ilgili kısmının görüşülmemesi ve oylanmamasının oybirliği ile karara bağlandığını, maddesinin ilk kısmının oylanmasının oy çokluğu ile kabul edildiğini, 2015 yılı hesaplarının oy çokluğu ile onaylanmadığını, 2016 yılına ait hesaplar bakımından ise hesapların oy birliği ile onaylanmadığını, bu nedenle bu maddenin iptale konu olmasının mümkün olmadığını, gündemin 3 ve 4. maddesinin 15.05.2017 tarihli sözleşme ile bağımsız denetçi raporunun okunarak ilgili yönetim kurulu üyeleri hakkında gerekli işlemlerin yapılması hususuna ilişkin olduğunu, şirket denetçi raporlarında belirtilen stokların gerçekte olmadığının bizzat davacı tarafından hazırlatılan … raporunda ortaya çıktığını, şirketin ticari kayıtlarındaki gerçeğe aykırı beyanlar ve şirket mal varlıklarının davacı tarafından talan edildiğinin ortaya çıkması üzerine de davacı hakkında İstanbul Anadolu 9.ATMsinin 2017/878 esas sayılı dosyası ile dava açıldığını, şirketin mal varlıklarının korunması, ticari faaliyetinin devam edebilmesi için bu kararın alınmasının zorunlu olduğunu, davacı tarafından, yönetim kurulu üyelerinin ibrası ve kendisinin ibra edilmemesi hususunun iptalini istemesinin mümkün olmadığını, genel kurulun 8. maddesinin tamamen yasal düzenlemeler sonucu alınması zorunlu bir karar olduğunu, bu karar ile TTK’nın 397/4 ve 398. maddeleri gereğince bağımsız denetçi tayin edildiğini, bu maddenin iptali isteminin yasaların emredici hükümlerine aykırı olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; davacının dava tarihi itibariyle davalı şirketin ortağı olduğu, ancak yargılama aşamasında davacının %48 oranındaki hisselerinin rehinli olduğu ve dava dışı rehin alacaklısı … AŞ tarafından alacağın tahsili amacıyla davacının rehinli hisselerinin satılarak davacının davalı şirket nezdindeki pay sahipliğinin sona erdiği, davalı şirket nezdinde alınan yönetim kurulu kararı ile davacı hisselerinin devrinin sonlandığı, pay defterine rehinli hisselerin satışı sonucu hisseleri satın alan şahsın kaydedildiği ve devralan pay sahibinin katılımıyla sonraki genel kurul toplantısının yapıldığının dosya içinde bulunan ve davalı şirketin 25/05/2018 tarihli genel kurul toplantı tutanağı ve ekindeki hazirun cetvelinin incelenmesi ile anlaşıldığı, 6102 sayılı TTK’nın ilgili maddelerine göre genel kurul karar iptali davalarında yargılama boyunca da paydaşlığın devam etmesi gerektiği, davacı tarafın, hisseleri kaybetmesine yol açan rehnin paraya çevrilmesi yönündeki işleme karşı dava açmadığı, ancak bunun dışında İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi, İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi ve İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesindeki dosyaların bekletici mesele yapılmasını talep ettiği, ancak bu davanın dava dosyasındaki genel kurul kararı iptali ile doğrudan bir ilgisinin bulunmadığı, genel kurul tarihi itibari ile %48 oranında hissenin rehinli olduğu, ancak hisselerinin rehinli olmasının genel kurula katılma ve oy kullanma yetkisine bir etkisinin bulunmadığı, fakat sonradan rehinli olan bu hisselerin, rehnin paraya çevrilmesi sureti ile satıldığı ve davacının paydaşlığının sonlandığı ,yargılama aşamasında davalı şirket ortaklığı sona eren davacının görülmekte olan dava açısından aktif husumet ehliyetini yitirdiği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Davacı vekili; müvekkilinin davalı şirketteki %52 hissesinin dava dışı …’in gösterdiği kişi ve şirketlere devrine ilişkin 04.04.2016 tarihli sözleşme imzalandığını, sonrasında davacının %48 hissesinin de usule aykırı rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takibe girişilmeksizin bir düzmece ile ketmedildiğini,hisse devrine ilişkin olarak açılan davalar mevcut olmasına rağmen bu davalar bekletici mesele yapılmadan davanın reddine karar verilmesinin yerinde olmadığını, müvekkilinin %48 payına rehnin paraya çevrilmesi suretiyle el konulmasına ilişkin olarak İstanbul 14. ATM’nin 2017/1148 esas sayılı dosyası ile ilgili sözleşmelerin iptali ve …’e borçlu olunmadığının tespiti istemiyle dava açtıklarını, İstanbul 12. ATM’nin 2018/443 esas sayılı dosyası ile %48 hisseye yönelik yönetim kurulu kararının iptali istemiyle dava açıldığını, İstanbul 8. ATM’nin 2018/507 esas sayılı dosyası ile de müvekkiline ait el konulan hisselerin devrine kılıf uydurma maksadıyla gerçekleştirilen 25.05.2018 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında alınan tüm kararların iptali istemiyle dava açtıklarını, özellikle İstanbul 14. ATM’nin 2017/1148 esas sayılı dosyasında verilecek karar ile şirket hissedarlık yapısı doğrudan etkileneceğinden, bu dosyanın bekletici mesele yapılması gerektiğini davanın aktif dava ehliyeti yokluğundan reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, davalı şirketin 14.09.2017 tarihli genel kurul kararlarının iptali istemine ilişkindir. Genel kurul kararının iptali davasında, kararın iptalini talep eden ortağın sıfatının dava süresince devam etmesi gerekir. Uygulamada husumet olarak tanımlanan bu yetkinin, tüm dava sürecinde davacı üzerinde bulunması gerekmektedir. Dava açan kişinin ortaklık sıfatı sona erecek olursa, artık davayı takip ve sonuçlandırmakta hukuki menfaati de kalmaz. Bu kapsamda öncelikle davacının davalı şirkette ortaklık sıfatını kaybedip etmediği, aktif husumet ehliyetini yitirip yitirmediği tespit edilmelidir. Somut olayda; 14/09/2017 tarihli genel kurul toplantısına ait genel kurul hazirun cetvelinde davacı 9600 hisse ile davalı şirketin %48 ortağı iken, yargılama sırasında davalı şirket yönetim kurulunun 14.05.2018 tarih ve 2018/2 sayılı kararından anlaşılacağı üzere, davacının davalı şirkette bulunan 9600 adet payın, 18.09.2015 tarihli hisse rehin sözleşmesi ve 04.04.2016 tarihli protokol gereğince paraya çevrilmesi işleminin 08.05.2018 tarihinde gerçekleştirilerek alıcı … AŞ tarafından satın alındığı, pay defterine hisseleri satın alan şahsın kaydedildiği ve devralan pay sahibinin katılımıyla sonraki genel kurul toplantısının yapıldığı, bu nedenle davacının yargılama sırasında davalı şirket ortaklığını kaybettiği anlaşılmaktadır. Davacı tarafça; söz konusu pay devri işlemlerinin usulsüz olduğu ileri sürülerek davacının davacının davalı şirketteki ortaklık sıfatını kaybedip etmediği hususunda taraflarınca açılan davaların bekletici mesele yapılması gerektiği ileri sürülmüştür. İlk derece mahkemesince getirtilen İstanbul 14. ATM’nin 2017/1148 esas sayılı dosyasında davacı … tarafından, davacının davalı şirketteki %52 hissesinin devrine dayanak sözleşmelerin ve hisse devir işlemlerinin iptali ile söz konusu hisselerin davacı adına kayıt ve tescili istemiyle dava açıldığı görülmüştür. Ayrıca davacı tarafından İstanbul 12. ATM’nin 2018/443 esas sayılı dosyasında açılan davada, davacının davalı şirketteki %48 hissesine ilişkin rehnin paraya çevrilmesine dayanak işlemler ile dayanak yönetim kurulu kararlarının iptalinin talep edildiği, davacı tarafından bu dosyalar bakımından ileri sürülen bekletici mesele talebinin ilk derece mahkemesince reddedildiği görülmüştür. Davacı tarafından, davalı şirketteki hisselerinin ele geçirilmesi amacıyla şirket nezdinde usulsüz yönetim kurulu kararları alınmış olduğu, sözkonusu yönetim kurulu kararlarına dayanak 18.09.2015 tarihli tasfiye sözleşmesinin ve bunun eki olarak imzalanan kefalet ve rehin sözleşmelerinin de geçersiz olduğunu iddia edilerek farklı mahkemelerde davalar açılmıştır. Bu davalarda verilecek hükümler sonucunda davacının pay devrine esas sözleşmelerin ve bu sözleşmeler dayanak gösterilerek alınan yönetim kurulu kararlarının hukuken geçerli olup olmadıkları, buna bağlı olarak davacının halen davalı şirkette pay sahibi olup olmadığı ortaya konulacak ve davacının istinafa konu eldeki davayı açmakta aktif husumeti bulunup bulunmadığı da belirlenebilir hale gelecektir. Bu itibarla davacı tarafından açılmış olan İstanbul 14. ATM’nin 2017/1148 esas sayılı ve İstanbul 12. ATM’nin 2018/443 esas sayılı dosyasında açılan davaların bekletici mesele yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, davanın aktif husumet ehliyeti yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi isabetsizdir. Açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)a-4 ve 6 maddeleri uyarınca kabulü ile hükmün kaldırılarak, davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE; İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23/12/2020 Tarih, 2017/1034 Esas-2020/838 Karar sayılı kararın HMK.’nın 353(1)a-4-6 maddesi gereği KALDIRILMASINA; Davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE” İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan 59,30-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK.’nın 353(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi. 08/09/2021