Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2021/1107 E. 2021/1651 K. 11.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1107
KARAR NO: 2021/1651
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/03/2021
NUMARASI: 2020/703 Esas – 2021/255 Karar
DAVA: Şirketin İhyası
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 11/11/2021
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen kararın davacı tarafından istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA:Davacı, ihyasını istediği “… Mah… Şişli – İstanbul” adresli … Ltd. Şti’nin ortağı ve olduğunu, şirketin ortağı olan … ile 05.02.2014 tarih ve … nolu karar ile şirketin sermayesinin 5.000-TL den 225.000 TL’ye çıkarılmasına ilişkin karar aldıklarını, bu sermaye artırımı kararı sonrası ortaklar olarak şirketten olan alacaklarının tespiti için mali müşavirden rapor almak üzere başvurduklarını, Mali Müşavir …’ın şirket defter, kayıt ve belgelerini inceleyerek düzenlediği 05.02.2014 tarihli raporda; ortaklara borçlar hesabı kalemlerinin doğru ve eksiksiz şekilde hesaplandığını, bu alacakların 227.000 -TL olduğunu ve 220.000- TL’lik kısmının sermaye artırımda kaynak olarak kullanılmasında yasal mevzuata aykırı bir durumun olmadığının bildirildiğini, sermaye artırımının yapıldığına ilişkin İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğüne bildirimin yapıldığını ve ilan giderlerinin ödendiğini, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün 18.02.2014 tarihli kararıyla tescil işlemlerinin yapılabilmesi için, yeni SMMM raporuna göre şirket borca batık ve teknik iflas durumunda olduğu, şirket hesaplarına kaynak aktarılarak öz varlığın artıya çıkarılması ya da yeni sermaye miktarının 319.650 -TL olacak şekilde bir artırım yapılması gerektiğinin bildirildiğini, o tarihte bu artırımın yapılamadığını ve bunun üzerine şirketin terkin edildiğinin öğrendiğini, şirketin halen faal olduğunu, vergi mükellefi olarak aralıksız faaliyetlerine devam ettiğini belirterek şirketin ihyasına karar verilmesine talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı, davaya karşı cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, ihyası talep edilen şirketin TTK.nın geçici 7. maddesine göre 15/12/2014 tarihinde re’sen sicilden terkin edildiği, davanın ise 17/12/2020 tarihinde açıldığı ve buna göre silinme tarihinden dava tarihine kadar 5 yıldan fazla sürenin geçtiğini, bu nedenle hak düşürücü süre içerisinde dava açılmadığından davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı; ticaret sicilinden kaydı silinen şirket veya kooperatifin alacaklıları ile hukuki menfaatleri bulunanlar haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren beş yıl içinde mahkemeye başvurarak şirket veya kooperatifin ihyasını isteyebileceğini, 5 yıllık hak düşürücü süre; şirket veya kooperatifin alacaklıları ile hukuki menfaatleri bulunanlar bakımından geçerli olduğunu, şirket ortaklarının her zaman şirketin ihyasını isteyebileceğini, bu nedenlerle kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: 6102 sayılı TTK’nun geçici 7.maddesi gereğince; 01/07/2015 tarihine kadar sayılan halleri tespit edilen ya da bildirilen anonim ve limited şirketler ile kooperatiflerin tasfiyeleri, ilgili kanunlardaki tasfiye usulüne uyulmaksızın bu madde uyarınca yapılacak olup anonim ve limited şirketler 559 sayılı TTK’nun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair KHK gereğince sermayelerini öngörülen tutara çıkarmamış bulunmaları, 6102 sayılı TTK’nun yürürlük tarihinden önce veya 01/07/2015 tarihine kadar münfesih olmaları, TTK’nun yürürlüğe girdiği tarihten önce tasfiye işlemlerine başlanmış olmakla birlikte genel kurulun toplanamaması nedeniyle ara bilançoların ve kati bilançonun genel kurala tevdi edilemediği için ticaret sicilinden terkin edilememeleri sebepleriyle re’sen terkin edilebilecektir. Ticaret Sicil Müdürlüklerince kapsam dahilindeki şirketlere bir ihtar gönderilecek olup bu şirketler tasfiye memuru bildirmeleri halinde maddede gösterilecek usulde tasfiye edilecek olup, ihtara rağmen tasfiye memuru bildirilmediği taktirde şirketlerin unvanı ise ticaret sicilden re’sen silineceği, ancak şirketin devam eden davasının bulunması halinde bu madde hükmünün uygulanmayacağı gibi sicilden kaydı silinen şirket alacaklıları ile hukuki menfaati bulunanlar haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren 5 yıl içinde mahkemeye başvurarak şirket veya kooperatifin ihyasını talep edebilecektir. Somut uyuşmazlıkta şirketin 5.000-TL sermayeye sahip olup 6102 sayılı TTK’nın geçici 7. maddesi kapsamında kaldığından bahisle davalı sicil müdürlüğünce hazırlanan ihtarname ve hazırlanan ihtarın ihyası istenen şirket veya yetkilisine tebliğ edildiğine ilişkin herhangi bir bilgi belgenin dosyaya sunulmadığı anlaşılmaktadır.6102 sayılı TTK’nın geçici 7. maddesinin 4/a bendi uyarınca terkin işlemi öncesinde yapılması öngörülen ihtarın öncelikle şirkete, şirketin yetkilisine tebliğ edilmeksizin doğrudan Ticaret Sicil Gazetesinde ilan suretiyle yapılan ihtar usule aykırı sayılacaktır. 559 sayılı KHK gereğince sermaye artırımında bulunmayarak münfesih olan şirketlere yapılacak ihtarda; ortaklarından, yönetici veya denetçilerden ya da müdürlerinden tebliğ tarihinden itibaren iki ay içinde tasfiye memurunun bildirilmesi, aksi takdirde, bu madde hükümlerine göre ticaret sicili kayıtlarından unvanın silineceği, şirkete ait malvarlığının unvana ilişkin kaydın silindiği tarihten itibaren on yıl sonra Hazineye intikal edeceği ve bunun kesin olduğu açıkça yazılmalıdır. 559 sayılı ürk TTK’nun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname ile eklenen geçici 10. maddesi gözetildiğinde asgari sermaye şartını süresinde arttırmadığından münfesihlik durumu ortadan kalkmadığından tasfiye ile sınırlı olmak üzere ihya kararı verilebilir. Eldeki dava ihyası istenen şirketin sicilden re’sen terkin edildiği 15/12/2014 tarihinden itibaren 5 yıllık hak düşürücü süre dolduktan sonra 17/12/2020 tarihinde açılmıştır. Şu halde davanın açıldığı tarihte anılan madde uyarınca dava açma süresi dolmuş ise de yapılan terkin işlemi usulsüz ise 5 yıllık hak düşürücü sürenin uygulanması mümkün olmayacaktır. Öte yandan ; 6102 sayılı TTK’nın geçici 7/1. maddesi 6552 sayılı yasa ile 10/09/2014 tarihinde değişikliğe uğrayarak “1/7/2015 tarihine kadar aşağıdaki hâlleri tespit edilen ya da bildirilen anonim ve limited şirketler ile kooperatiflerin tasfiyeleri ve ticaret sicilinden kayıtlarının silinmesi, ilgili kanunlardaki tasfiye usulüne uyulmaksızın bu madde uyarınca yapılır.” düzenlemesi ile sermaye artırımı yapılmaması nedeniyle şirketin münfesih sayılması için belirlenen sürenin 01/07/2015 tarihine kadar uzatıldığı, davacı tarafından terkin işleminin iptali için bu tarihten önce davalı ticaret sicile başvuru yaptığı” belirlenmektedir.(Yargıtay 11 HD nin 2016/14572 esas ,2018/5355 karar sayılı 17.9.2018 tarihli ilamı,2019/2366 ,2020/557 karar sayılı 20.1.2020 tarihli ilamı ) Şirketin 5.2.2014 tarihli 2014/1 sayılı karar ile sermaye artırımı kararı aldığı münfesih şirketin ortakları tarafından sermaye artırımı yapmak üzere davalı ticaret siciline başvuru yapıldığı, 12.2.2014 tarihli başvurunun 17.2.2014 tarihinde şirketin sermaye artırımını yeterli miktarda yapılmamış olması nedeniyle tescil işleminin yapılmadığı, 15/12/2014 tarihinde geçici 7. madde uyarınca re’sen ticaret sicil kaydının silindiği anlaşılmaktadır. Ne var ki mahkemece , davalı ticaret sicil müdürlüğünün 6102 sayılı TTK’nın geçici 7. maddesi ve 559 sayılı KHK’da öngörülen usul ve şartlarda hazırlanmış ihtarı terkin edilen şirket ve yetkilisine gönderip göndermediği hususunda hiçbir araştırma yapılmamış ,terkine ilişkin ihtarı ve tebliğ evraklarını dosyaya getirtip inceleyip değerlendirilmemiştir.Dosya kapsamına göre ;terkin işleminin usulune uygun yapılıp yapılmadığı,usule aykırılık var ise hak düşürücü sürenin ,sermaye artırımı için yapılan başvurunun ve yasal düzenleme ile sürenin uzatılmasının etkisi olup olmadığı değerlendirilmeden davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesi doğru görülmemiş,davacının istinaf sebebleri yerinde görülerek kararın kaldırılmasına davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacının istinaf başvurusunun KABULÜNE, İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/703 Esas-2021/255 Karar sayılı ve 18/03/2021 tarihli hükmünün, HMK.’nun 353(1)a-6 maddesi gereği KALDIRILMASINA; “Davanın yeniden görülmek üzere dosyanın, kararı veren mahkemeye gönderilmesine” Davacı tarafından yatırılan 59,30-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 353(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 11/11/2021