Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2021/109 E. 2023/724 K. 11.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/109
KARAR NO: 2023/724
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/11/2020
NUMARASI: 2019/347 Esas 2020/557 Karar
DAVA: Genel Kurul Kararının İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 11/05/2023
Asıl ve birleşen davanın kabulüne ilişkin kararın asıl ve birleşen davada davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
ASIL VE BİRLEŞEN DAVA: Davacı vekilleri, davalı şirketin 2018 yılına ait olağan genel kurul toplantısının 26/03/2019 tarihinde yapıldığını, müvekkillerinin davalı şirkette yaklaşık %15 oranında pay sahibi olduklarını, gündemin, yönetim kurulu üyelerinin ücretlerinin belirlenmesine ilişkin 5.maddesi ile şirketin toplam 1.465.422 payından 1.025.796 adet payının sahibi ve yönetim kurulu başkanı olan …’ın talebi gibi aylık 360.000- TL net ücret ödenmesine ve sonraki yıllarda ise ocak ayından itibaren yılık tüfe oranında artış yapılmasına karar verildiğini, 439.626 adet red oyuna karşılık 1.025.796 adet kabul oyu ile oy çokluğuyla kabul edildiğini, kararda olumlu oy kullanan tek pay sahibinin öneride bulunan ve ücretin ödeneceği yönetim kurulu başkanı … olduğunu, kararın sermayenin korunması ilkesi hakkındaki TTK 447 maddesine aykırı olması nedeniyle batıl olduğunu, TTK 445. maddesine göre söz konusu kararın kanun ve esas sözleşme hükümlerine ve dürüstlük kurallarına aykırı olması nedeniyle de iptale tabi olduğunu, söz konusu kararın TTK 447.maddesi uyarınca batıl olduğunun tespitine, batıl değil ise kararın iptaline karar verilmesini talep etmişlertir.
ASIL VE BİRLEŞEN DAVAYA CEVAP: Davalı vekili, şirketin, kurulduğunda elinde hiç bir varlığı ve projesi olmayan bir şirket iken bugün elinde bir jeotermal kaynak işletme ruhsatı, elektrik üretim lisansları, üretim ön lisansı, jeotermal elektrik üretim santrali işletmesi ile yatırımı %95 seviyelerinde tamamlanmış, Ekim 2019 tarihinde işletmeye girecek ikinci bir jeotermal elektrik üretim santrali bulunan bir şirkete dönüştüğünü, yatırım riskini tamamen %70 hissedar olan …’ın aldığını, diğer paydaşların şirkete hiç emek koymadıklarını, …’ın zorlukla geçen 10 yılda şirketten hiç ücret almadığını, artık yatırımlardan birinin yaklaşık 1 yıldır işletmede olduğunu, diğer yatırımın da işletmeye girmek üzere olduğu bu noktada yıllara sari yoğun emeğinin ve mesaisinin karşılığında belirlenen ücrete karşı çıkılmasının haksızlık olduğunu, kararlaştırılan ücretin harcanan emek ve mesainin karşılığı olması nedeniyle bu ücretin ödenmesi için şirketin kar elde etmesi gerekmediğini, belirlenen ücretin fahiş olmadığını, 10 yıldır yönetim kurulu başkanının hiç ücret almadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece, TTK 447. maddesinde düzenlenen butlan şartları mevcut olmadığı, davalı şirketin dönem zararının 14.406.801,39- TL olduğu, sabit kıymetler içerisinde yer alan tesis, makine ve cihazlar için ayrılan ve sonraki dönemlerde ayrılmaya devam edecek amortismanları, satışların maliyeti içerisinde yer alması ile birlikte şirketin gelecek en az 3 yıl daha ana faaliyet karının ve dönem karının oluşmayacağı, YK başkanına ödenecek ücretin şirketin bozuk olan mali ve finansal yapıyı daha da bozacağı dikkate alındığında söz konusu kararın TTK 445. maddesine göre iptali şartlarının oluştuğu, yine davalı şirketle benzer faaliyet alanlarında çalışan şirketlerin aynı dönemde yönetim kurulu üyelerine ödedikleri ücretlerin davalı şirket tarafından belirlenen ücretten oldukça az olduğu gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın kabulü ile 5-nolu kararın iptaline karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Asıl ve birleşen davada davalı vekili, tamamen bilirkişi raporundaki eksik ve hatalı tespitlere dayanan mahkemenin; davalı şirketin finansal durumunu yanlış değerlendirdiği gibi diğer grup şirketlerindeki uygulamalar kapsamında …’de YK başkanına harcadığı mesai ve emeği ile doğru orantılı olarak ücret takdir edildiği hususunu da göz ardı ettiğini,bilirkişi heyetinin yasaya aykırı olarak iki kişiden teşekkül ettiğini, eksik inceleme ile tanzim edilen bilirkişi raporunun hatalı tespitler ile dolu olup denetime ve uyuşmazlığın esasını çözmeye elverişli olmadığını, müvekkil şirketin mali durumu bozuk olmadığı gibi zarar da etmediği, 2018 yılı bilançosunda ve kar zarar tablolarında görünen zarar tutarı Vergi Usul Kanunu uyarınca yıllık amortisman gideri ayrılması zorunluluğundan kaynaklandığını, yönetim kurulu üyelerine mali hakların tanınabilmesi için şirketin kar etmesi gibi bir koşul kanun tarafından da aranmadığı, Yönetim Kurulu Başkanına harcadığı mesai ve emeği ile doğru orantılı olarak yapılan ücret takdiri yasaya ve ticari teamüllere uygun olduğunu, diğer grup şirketleri bakımından çok daha ağır uygulamalar bulunduğu bu sebeple aynı sektörde faaliyet gösteren diğer şirketlerden önce grup içi uygulamalara bakılması gerektiğini belirterek kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE : Asıl ve birleşen dava, davalı şirketin 26.03.2019 tarihinde yapılan 2018 yılına ait olağan genel kurul toplantısında alınan 5 no’lu kararın butlanı olmadığı takdirde iptali istemine ilişkindir. TTK 447. maddesine “a) Pay sahibinin, genel kurula katılma, asgari oy, dava ve kanundan kaynaklanan vazgeçilemez nitelikteki haklarını sınırlandıran veya ortadan kaldıran,b) Pay sahibinin bilgi alma, inceleme ve denetleme haklarını, kanunen izin verilen ölçü dışında sınırlandıran,c) Anonim şirketin temel yapısını bozan veya sermayenin korunması hükümlerine aykırı olan, kararları batıldır.” hükmüne haizdir. TTK 445. maddesinde “446.ncı maddede belirtilen kişiler, kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararları aleyhine, karar tarihinden itibaren üç ay içinde, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinde iptal davası açabilirler.” hükmünü içermekte olup TTK 446. maddesinde ” a) Toplantıda hazır bulunup da karara olumsuz oy veren ve bu muhalefetini tutanağa geçirten, b) Toplantıda hazır bulunsun veya bulunmasın, olumsuz oy kullanmış olsun ya da olmasın; çağrının usulüne göre yapılmadığını, gündemin gereği gibi ilan edilmediğini, genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin veya temsilcilerinin toplantıya katılıp oy kullandıklarını, genel kurula katılmasına ve oy kullanmasına haksız olarak izin verilmediğini ve yukarıda sayılan aykırılıkların genel kurul kararının alınmasında etkili olduğunu ileri süren pay sahipleri, c)Yönetim kurulu, d)Kararların yerine getirilmesi, kişisel sorumluluğuna sebep olacaksa yönetim kurulu üyelerinden her biri,iptal davası açabilir.” denilmektedir. Davalı şirketin 26/03/2019 tarihinde yapılan 2018 yılı olağan genel kurulunda alınan 5 no’lu karar ile YK başkanı hakim ortak …’ın şimdiye kadar hiç ücret almadığını belirterek yazılı talepde bulunması üzerine “2019 yılı ocak ayından başlamak üzere YK başkanı için aylık 360.000- TL net ücret ödenmesi, sonraki yıllarda ise Ocak ayından itibaren yıllık tüfe oranında artış yaparak uygulanmasına” şeklinde davacıların 439.626 adet red yuna karşılık …’ın 1.025.796 adet kabul oyu ile oy çokluğuyla ve davacıların muhalefet şerhleri ile karar verilmiştir. TTK 394.maddesi“Yönetim kurulu üyelerine, tutarı esas sözleşmeyle veya genel kurul kararıyla belirlenmiş olmak şartıyla huzur hakkı, ücret, ikramiye, prim ve yıllık kârdan pay ödenebilir” hükmünü içermektedir.Ancak ödenecek ücret, şirketin mali yapısına, ortaklık yapısına uygun olması , yönetim kurulunun harcadığı emek ve mesai ile orantılı olması, pay sahiplerinin kârdan pay alma haklarını da ihlal etmeyecek ölçüde ,benzer durumda bulunan şirketlerin yöneticilerinin aldığı emsal ücretlere uygun olması gerekir. Davalı şirketin kısa vadeli borçları 109.240.820,74 -TL uzun vadeli borçların 607.122.126,30- TL ve öz kaynakların ise 20.266.689,99- TL olduğu, 2018 yılı içinde öz kaynakların düştüğü, 2018 yılı mali değerlere göre şirketin, borç ödeme kabiliyetinin iyi olmadığı ve net çalışma sermayesi ihtiyacı bulunduğu, 2018 yılında satışların maliyetinin fazla olması nedeniyle brüt karının oluşmadığı ve hatta 14.846.080,18- TL brüt zararı oluştuğu, sabit kıymetler içinde yer alan tesis makine ve cihazlar için ayrılan ve daha sonra ayrılmaya devam edecek amortismanların, satışların maliyeti içinde yer almakla birlikte şirketin gelecek en az 3 yıl daha kâr edemeyeceği tespit edilmiştir. Ayrıca davalı şirketle aynı-benzer faaliyet kollarında bulunan bir kısım şirketlerde ödenen ücretlerin kıyaslandığı anlaşılmaktadır. Elde edilen mali veriler, şirketin uzun dönem borçlarının miktarı, 2018 yılı dönem zararı,yakın zaman içinde dönem kârının oluşmayacak olması, yatırımların hepsinin faaliyete girmediği nedenleri ile belirlenen ücretin şirketin geliri ile orantılı olmadığı, örtülü kazanç aktarımı niteliği taşıdığı, aynı-benzer sektörde faaliyet gösteren şirketlere göre oldukça fahiş olduğu, hakim ortak olan yönetim kurulu başkanı …’ın kendi olumlu oyu sonucunda kararın alındığı,ücretin sadece YK başkanına takdir edilmesi hususunun dürüstlük kuralına aykırılık oluşturduğu anlaşılmakla kararın iptaline karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf sebepleri yerinde olmadığından istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Asıl ve birleşen davada davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Asıl davada alınması gereken 179,90-TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 54,40-TLnin mahsubu ile bakiye 125,5‬0-TL harcın ;birleşen davada alınması gereken 179,90-TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 54,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 125,5‬0-TL harcın asıl ve birleşen davada davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, Asıl ve birleşen davada davalı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Birleşen davada davacı … tarafından tarafından yapılan 36,50-TL istinaf yargı giderinin davalıdan alınarak birleşen davacı …’ye verilmesine, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi.11/05/2023