Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2021/1067 E. 2021/1053 K. 01.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1067
KARAR NO : 2021/1053
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/01/2021
NUMARASI: 2019/253 Esas-2021/12 Karar
DAVA: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 01/07/2021
Davanın kabulüne dair kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA:Davacı vekili, müvekkili şirket ile davalı şirket arasındaki ticari ilişki nedeni ile davalı şirketin … Bankası’na ait 27.07.2018 tarihli … seri nolu 9.912-USD bedelli çeki müvekkiline ciro ettiğini, 17.07.2018 tarihli protokol ile davalı tarafça belirli vadelerde davacıya ödenmesi konusunda anlaşmaya vardıklarını, ödeme edimini yerine getirmeyen davalı şirket aleyhine İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalı şirketin İstanbul Anadolu İcra Dairelerinin yetkisine itiraz etmesi üzerine icra takibinin Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında devam ettiğini, davalının yeniden gönderilen ödeme emrine itiraz ederek haksız yere takibi durdurduğunu ileri sürerek davalının itirazlarının 5.568,03-USD asıl alacak, faiz ve ferilerine ilişkin kısmı yönünden iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine dava konusu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, davanın yetkisiz mahkemede ve arabulucuya başvurulmadan açıldığını, diğer yandan davacının tarafın tacirler arasındaki satışlarda uygulanması gereken mevzuata aykırı davrandığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, arabuluculuk tutanağına göre zorunlu arabuluculuk şartının yerine getirildiği, 17/07/2018 tarihli protokoldeki yetki sözleşmesi kapsamında mahkemenin yetkili olduğu, bilirkişi tarafından tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde yapılan inceleme sonucunda hazırlanan rapora göre davacının 5.568,03-usd alacaklı olduğu yönünde görüş bildirildiği, bilirkişi raporunun dosya kapsamı ve mübrez delil ve belgelerle uyumlu olduğu, olayda 17.07.2018 tarihli protokol, çek, e-mail yazışmaları ile ticari defter ve belgeler taraflar arasındaki akdi ve ticari ilişkiyi ve dava konusu alacağın varlığını ve miktarını açıkça ortaya koyduğu, davacının davasını TMK’nın 6. HMK’nın 190, 194 ve 222. maddeleri nazarında her iki tarafın usulüne uygun olarak tutulan ticari defter ve kayıtları, 17.07.2018 tarihli protokol, bilirkişi raporu ve vergi dairesi kayıtları ve anılan tüm bilgi ve belgelere göre ispat ettiği, alacağın likit olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili; Bilirkişi raporunun eksik incelemeye dayandığını, davacının hangi ticari ilişkiye dayalı olarak alacaklı olduğunu açıklamadığını, alacağın muacceliyetine ilişkin herhangi bir delil bulunmadığını, çekin müvekkilinin defterlerine işlendiği tarih ile davacının defterlerine işlendiği tarihin farklı olduğunu, rapora karşı itirazların sunulmasına rağmen bu konuda hiç bir inceleme yapılmadığını, takip tarihinden itibaren muaccel hale gelen alacak bakiyesi ve işletilen faizin de fahiş olduğunu ileri sürerek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, genel haciz yolu ile takipte ödeme emrine itirazın iptali ve takibin devamı istemine ilişkindir.Davacı, davalı ile aralarındaki ticari ilişkiden kaynaklanan borç için 17/07/2018 tarihli protokolün yapıldığını, borç karşılığı davacıya 9.912-USD bedelli çek verildiğinı, bahse konu çek bedelinin ise 20 taksitte ödenmesinin kararlaştırıldığını, davalının borcunu ödememesi nedeniyle davacı tarafından takip başlatıldığını ileri sürerek icra takibi başlatmış, davalının itirazı üzerine takip sırasında yapılan ödeme de düşülmek suretiyle bakiye 5.568,03-USD alacak için iş bu itirazın iptali davasını açmıştır. Tarafların ticari defterleri üzerinde bilirkişi tarafından yapılan inceleme sonucunda 561,33-TL farklılık bulunduğu, bu farklılığın 9.912-USD bedelli çekin taraf defterlerine farklı tarihlerde işlenmesinden kaynaklandığı tespit edilmiştir. Tarafların ticari defterleri ve kayıtları, 17/07/2018 tarihli protokol hükümleri birbirini doğruladığından mahkemece 5.568,03-USD alacak yönünden itirazın iptaline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Diğer yandan 3095 S.lı Kanun 4/a maddesi gereğince alacağa takip tarihinden itibaren kamu bankalarınca aynı yabancı para türünden bir yıl vadeli mevduata uygulanan en yüksek oranda faiz işletilmesi de doğru olmuştur. Döviz cinsinden alacakla ilgili icra inkar tazminatına takip tarihindeki Türk Lirası karşılığı üzerinden hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde karar tarihindeki kur üzerinden hükmedilmesi yerinde değil ise de bu husus davalı tarafından açık istinaf nedeni olarak gösterilmediğinden eleştirilmekle yetinilmiştir. Açıklanan nedenlerle, HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonucunda, hükümde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığından davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,Alınması gereken 2.162,16-TL istinaf karar harcından davalı tarafından peşin yatırılan 540,-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.622,16‬-TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,İstinaf yoluna başvuran tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK.’nın 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.01/07/2021