Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2021/1047 E. 2021/1252 K. 02.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1047
KARAR NO : 2021/1252
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/11/2020
NUMARASI: 2019/807 Esas-2020/632 Karar
DAVA: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 02/09/2021
Davanın kısmen kabulüne-reddine dair kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkili banka ile dava dışı Bilin Gümrük Müşavirliği arasında akdedilen kredi sözleşmesine istinaden dava dışı şirkete kredi kullandırıldığını, anılan sözleşmeyi davalı …’ın müteselsil kefil sıfatı ile imzaladığını, dava dışı asıl borçlu şirkete kullandırılan kredi borcunun ödenmemesi üzerine kredi hesabının 07.01.2019 tarihinde kat edilerek borçlulara Gebze 6. Noterliği’nin 09.01.2019 tarihli ihtarnamesinin gönderildiğini ancak borcun ödenmediğini, borcun ödenmemesi üzerine İstanbul 34. İcra Müdürlüğü’nün… esas sayılı icra dosyası ile icra takibi başlatıldığını, borçlu tarafından takibe haksız olarak itiraz edildiğini, davalının itirazının yasal dayanaktan yoksun olduğunu, hesabın kat edilmesiyle müvekkilinin alacağının muaccel hale geldiğini, sözleşme gereğince müvekkilinin TCMB’ye bildirdiği en yüksek faiz oranı olan %36 oranına %30 ilavesiyle %46,80 temerrüt faizi uygulanması gerektiğini, kefil olan davalının takibe konu tüm borçtan sorumlu olduğunu belirterek, davalının takibe yönelik itirazının iptali ile alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; davalının kefil olduğu genel kredi sözleşmesinin hukuki dayanak olmaksızın kat edildiğini, borcun muaccel olmadığını, ayrıca asıl borçlu şirketin iflasına karar verilmiş olup kararın henüz kesinleşmediğini belirterek, davanın reddi ile davacının %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; taraflar arasında akdedilen genel kredi sözleşmesi kapsamında davacı banka tarafından dava dışı Bilin Gümrük Müşavirliği’ne kredi kullandırıldığı, davalı şirketin vadesinde borçlarını ödememesi üzerine hesabın kat edildiği ve alacağın tahsili için davalı şirket ile müteselsil kefil olan davalı hakkında icra takibi yapıldığı, davalı asıl borçlu şirket tarafından kredi borcunun ödenmediği, kefalet sözleşmesinin yasal şartları taşıması ve geçerli olması ayrıca alacaklı banka tarafından kredi alacağının teminatı olarak alınan ipotekten dolayı İstanbul 10. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile ipotek borçlusu davalı … lehine ipotek verilen asıl borçlu şirket hakkında takip yapılmış ise de, dava konusu takibin ipotek takibiyle tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla başlatılmasından dolayı takibin usul ve yasaya uygun yapılması, davacı tarafça takipte talep edilen ihtar giderinin haklı olması ve davalı olan kefil tarafından da borcun ödenmemesi nedeniyle davalının nakdi kredi borcundan sorumlu olduğu sabit olduğundan, düzenlenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre takip tarihi itibariyle davacı bankanın davalıdan 3.406.653,42-TL asıl alacak, 22.220,71-TL işlemiş akdi faiz, 726.571,04-TL işlemiş temerrüt faizi, 36.328,55-TL BSMV, 1.056,72-TL ihtarname masrafı olmak üzere toplam 4.192.830,44-TL alacaklı olduğu, takibin borçlu davalı yönünden tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla belirtilen miktar yönünden takip tarihinden itibaren 3.406.653,42-TL asıl alacağa uygulanacak yıllık %44,64 oranında faiz ve bu faize %5 gider vergisi uygulanmak suretiyle kaldığı yerden devamı gerektiği, fazlaya ilişkin istemin haksız olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. İSTİNAF NEDENLERİ: İstinaf yoluna başvuran davacı vekili; hükme esas alınan bilirkişi raporunda temerrüt faizinin %44,64 olarak belirlenerek yanlış değerlendirme yapıldığını, davalı ile müvekkili arasında imzalanmış olan genel kredi sözleşmelerinde bankanın TCMB’ye bildirdiği faiz oranlarından muacceliyet tarihinde yürürlükte olan en yüksek kredi faiz oranına bu oranın %30 ilavesiyle bulunacak temerrüt faizi uygulanmasının hüküm altına alındığını, müvekkili tarafından bildirilen en yüksek faiz oranı ise %36 olduğundan uygulanması gereken temerrüt faizi oranının %46,80 olduğunu, bu nedenle %44,64 temerrüt faizi üzerinden itirazın kısmen iptaline karar verilmesinin hatalı olduğunu, borçlu ile son sözleşme olan 28.10.2016 tarihli sözleşmenin 11.b maddesine göre müvekkilinin talep ettiği %46,80 faiz oranının yasa ve sözleşmeye uygun olduğunu belirterek, kararın kaldırılarak davalının itirazının iptali ile takibin takip talebindeki şartlar ile devamına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağa dayalı takibe yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir.
Somut olayda; davacı banka ile dava dışı Bilin Gümrük Müşavirliği arasında 19.06.2015 ve 28.10.2016 tarihli genel kredi sözleşmeleri imzalandığı, davalının da her iki genel kredi sözleşmesini müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı, 28.10.2016 tarihli sözleşme gereğince asıl borçluya yıllık %29,76 akdi faiz oranıyla 09.08.2018 tarihinde 3.265.000-TL tutarlı ve 36 ay vadeli kredi kullandırıldığı, kredi geri ödemesinin yapılmaması nedeniyle hesabın 07.01.2019 tarihi itibariyle kat edildiği, kat ihtarının tebliğ tarihine göre davalının 15.01.2019 tarihi itibariyle temerrüde düştüğü, davacı tarafından dava ve takip talebinde ferileriyle birlikte toplam 4.209.615,82 TL alacak talep edildiği, mahkemece ise bilirkişi tarafından %44,46 temerrüt faiz oranı esas alınarak yapılan hesaplama sonucunda tespit edilen 3.406.653,42-TL asıl alacak, 22.220,71-TL işlemiş akdi faiz, 726.571,04-TL işlemiş temerrüt faizi, 36.328,55-TL BSMV, 1.056,72-TL ihtarname masrafı olmak üzere toplam 4.192.830,44-TL alacak üzerinden davanın kısmen kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır.İstinaf konusu uyuşmazlık, somut olayda uygulanması gereken temerrüt faizi oranına ilişkindir. Taraflar arasında imzalanan 19.06.2015 tarihli genel kredi sözleşmesinin 11/b maddesinde, müşterinin temerrüt halinde kullanmış olduğu tüm kredilere bankaca uygulanan kredi faiz oranlarından muacceliyet tarihi itibariyle en yüksek kredi faiz oranına, bu oranın %50 ilavesiyle bulunacak oranda temerrüt faizi uygulanacağını kabul ve taahhüt ettiği hüküm altına alınmıştır. 28.10.2016 tarihli genel kredi sözleşmesinin 11/b maddesinde ise; müşterinin, temerrüt halinde vadeli borçlarda vade tarihinden, kat ile muaccel olan alacaklarda ise kat tarihinden itibaren tüm kredilere bankanın mevzuat gereğince TCMB’ye bildirdiği kredi faiz oranlarından muacceliyet tarihinde yürürlükte olan en yüksek kredi faiz oranına, bu oranın %30 ilavesiyle bulunacak oranda temerrüt faizi uygulanacağını kabul, beyan ve taahhüt ettiği düzenlenmiştir. Davacı bankaca TCMB’ye yapılan faiz bildiriminde, davalının temerrüt tarihi itibariyle en yüksek faiz oranı %36 olup, bu oranın %30’u olan 10,8’in ilavesiyle elde edilen oran ise %46,8’dir. Somut olayda taraflar arasında akdedilen 19.06.2015 tarihli sözleşme gereği herhangi bir kredi kullandırımı olmamıştır. Dava ve takip dayanağı borç ise 28.10.2016 tarihli ikinci genel kredi sözleşmesine dayalı olarak 09.08.2018 tarihinde kullandırılmıştır. Bu durumda dava ve takip konusu alacak bakımından 28.10.2016 tarihli sözleşmenin 11/b maddesi uyarınca tespit edilen %46,80 temerrüt faizi oranı, kredinin ticari nitelikli olması nedeniyle TTK’nın 8. maddesine de uygun olup bu oran üzerinde hesaplama yapılarak karar verilmesi gerekirken, somut uyuşmazlıkta uygulanması mümkün olmayan önceki sözleşmeye istinaden hüküm kurulması isabetsiz olmuştur. Diğer yandan genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın hesabında hesap kat tarihine kadar ve kat tarihinden temerrüt tarihine kadar anaparaya akdi faiz yürütülüp kapitalize edildikten sonra bulunan asıl alacağa, temerrüt tarihinden itibaren taleple bağlılık kuralı da gözetilerek temerrüt faizi hesaplaması yapılması gerekir. (Yargıtay 19 HD nin 2017/1906 esas ,2019/290 karar sayılı ve 21.1.2019 tarihli emsal ilamı). Bu doğrultuda somut olayda Dairemizce %46,80 temerrüt faizi üzerinden yapılan hesaplamada (3.406.653,42×172 günx46,80/36000), temerrüt tarihi olan 15.01.2019 ile takip tarihi 05.07.2019 arasındaki temerrüt faizi tutarı davacı talebinden fazla olarak 761.727,71 TL olarak tespit edilmiştir. Davacı tarafından ise takip talebi ve davada bu miktardan az olmak üzere 742.557,11 TL temerrüt faizi talep edilmiş olmakla, taleple bağlılık kuralı gereğince bu tutar esas alınmalıdır. Bu durumda 3.406.653,42-TL asıl alacak, 22.220,71-TL işlemiş akdi faiz, 742.557,11-TL işlemiş temerrüt faizi, 37.127,86-TL BSMV ve 1.056,72-TL ihtarname masrafı olmak üzere toplam 4.209.615,82-TL üzerinden davanın tam kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçelerle kısmen kabulüne karar verilmesi isabetli değildir. Açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, belirtilen hata yeniden yargılama gerektirmediğinden, ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/(1)b-2 maddesi uyarınca kaldırılarak “davanın kabulüne” karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle:
Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/11/2020 Tarih 2019/807 Esas 2020/632 Karar sayılı kararın HMK.’nın 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA;
“Davanın KABULÜNE, İstanbul 10. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasıyla tahsilde tekerrüre neden olmamak kaydıyla, davalının İstanbul 34. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasındaki takibe yönelik itirazının iptali ile takibin 4.209.615,82-TL üzerinden devamına, 3.406.653,42-TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren %46,80 oranında temerrüt faizi ve %5 BSMV işletilmesine,
3.406.653,42-TL asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine”
İlk Derece yargılamasına ilişkin olarak;
“Alınması gereken 287.558,85-TL nispi karar ve ilam harcından mahkeme veznesine peşin yatırılan toplam 50.841,65-TL harcın mahsubu ile bakiye 236.717,2‬0-TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Davacı tarafından peşin yatırılan 50.886,05-TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan 1.000-TL bilirkişi ücreti, 154,50-TL posta ücreti olmak üzere toplam 1.154,50-TL yargı giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı vekili için takdir olunan 130.721,16-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Karar kesinleştiğinde ve talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine”
İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan 59,30-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,
İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yapılan 48,50-TL posta masrafının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine,
HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi.02/09/2021