Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/989 E. 2020/848 K. 18.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/989
KARAR NO: 2020/848
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/07/2020
NUMARASI: 2020/236 Esas-2020/298 Karar
DAVA: Şirketin İhyası
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 18/09/2020
İlk derece mahkemesince verilen davanın reddine yönelik hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin dava dışı … A.Ş. aleyhine Ankara 16. İş Mahkemesi’nin 2019/272 Esas sayılı dosyası ile hatalı iş kolu kodunun düzeltilerek hizmet tesbiti davası açıldığını,Mahkemece … A.Ş.’nin kayıtları ile şirketin faal olup olmadığı, faal değil ise ne şekilde terkin edildiğine ilişkin kayıtlar ile şirketin en son adres ve temsilcilerinin bildirilmesi istenildiğini, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünce şirketin Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’nun 26/03/2009 tarih ve 200/105 sayılı kararı gereğince sicilden terkin edildiği hususunun 13/08/2009 tarihinde müdürlükleri tarafından resen tescil edildiğinin bildirildiğini, İş Mahkemesince,şirketin ihyası ve tasfiye memuru tayini için dava açmak ve dava açıldığında dosya numarasını bildirmek üzere kesin süre verildiğini beyan ederek, dava dışı … A.Ş.’nin tüzel kişiliğinin TTK’nun 547. maddesi gereği ihyasına ve tasfiye memuru atanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı … cevap dilekçesinde; tasfiye memuru tarafından tasfiye prosedürünün eksik bırakılmış olmasının memurun sorumluluğunu gerektirdiğini, tasfiye memurlarının alacaklıların haklarını korumakla görevli olduğunu, müvekkilinin davanın açılmasına sebep olmadığını, bu nedenle yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulamayacaklarını beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk Derece Mahkemesi’nce; davalı şirketin TMSF tarafından tasfiyesi sırasında uygulanan 5411 sayılı kanunun 134/9 maddesiyle TMSF’nin kontrolündeki şirketlerin tasfiyesine dair yönetmeliğin 7/4 maddesi gereğince fon kurulunca tasfiyesine karar verilen şirketlerin iflası ve ihyasının istenemeyeceği, aynı yönetmelik hükümlerine göre tasfiye olunan şirketler aleyhine açılan alacak davalarının kanuni halef sıfatıyla fon tarafından devam ettirilebileceğinin düzenlendiği gerekçesiyle, davacının davasının reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; şirketin ihyası ve tasfiye memuru tayini için kendilerine kesin süre içerisinde ilgili mahkemede dava açmak, Ankara 16. İş Mahkemesi’nin 2019/272 Esas sayılı dosyasının ara kararı gereği olduğunu, İstanbul Ticaret Sicil Memurluğu’nun ilgili sıfatıyla yasal hasım olduğundan, müvekkilinin vekalet ücretinden sorumlu tutulamayacağını, ihyası istenen şirketin, fon kurulu tarafından, 26/03/2009 tarih ve 2019/105 sayılı karar gereği ilansız olarak sicilden terkinin yapıldığının tespitinin mümkün olmadığını, İlk Derece Mahkemesi’nin kararı ile zaten kısıtlı bütçesi olan ve iş mahkemesinde hizmet süresi tespit ettirmeye çalışan davacı aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesinin hukuka ve hakkaniyete aykırı bir karar olduğunu belirterek, İlk Derece Mahkemesi’nin kararının kaldırılmasını ve aleyhlerine vekalet ücretine hükmedilmesi kısmının karardan çıkartılarak hüküm kurulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava; Fon Kurulu kararı nedeniyle sicilden terkin edilen şirketin ihyası talebine ilişkindir. Ankara 16. İş Mahkemesi’nin 2019/272 esas sayılı dosyasında; davacı tarafından ihyası talep edilen … A.Ş.’ne karşı davacının hatalı iş kolu kodunun düzeltilerek itibari hizmet süresinden yararlanmasının tespiti talepli davanın açıldığı, ihyası istenen şirketin TMSF’nin 26/03/2009 tarih ve 2009/105 sayılı kararı gereğince sicilden terkin edildiği, bu hususun 13/08/2009 tarihinde re’sen tescil edildiği görülmüştür. 5411 sayılı kanunun 134/9.maddesinde “bu kanunla yürürlükten kaldırılan 4389 sayılı Bankalar Kanununun 15(7) maddesi kapsamında olan şirketler ile sermayesinin yarısından fazlasını temsil eden hisselere Fonun,Fon bankasının veya Fon iştiraklerinin sahip olduğu şirketler ,yönetim kurullarının alacaklı ve borçlularına fonun belirlediği esaslar dahilinde yapılacak ilanı müteakiben düzenlenen bilançoları esas alınarak Fon Kurulu kararıyla İİK,TTK hükümlerine tabii olmaksızın tasfiye olunurlar….Tasfiyeye ilişkin Fon kararı şirketin infisah ettirilmesi anlamında olup,bu şirketler Fonun yazılı bildirimi üzerine ilgili sicilden başkaca bir işleme gerek olmaksızın terkin olunur…Fon Kurulu tarafından tasfiyesine karar verilen şirketin iflas ve ihyası istenemez ” denilmektedir. TMSF tarafından anılan şirketin tüzel kişiliğinin devam etmesinin fon alacaklarının tahsili açısından yarar sağlamayacağı ve borca batık olduğu tespit edildiğinden Fon Kurulunun 26/03/2009 tarih ve 2009/105 sayılı kararı gereğince olarak sicilden terkinin yapıldığı,İstanbul Ticaret Sicil Memurluğundan getirtilen kayıtlardan anlaşılmıştır. HMK 326.(1) maddesinde; “Kanunda yazılı haller dışında ,yargılama giderleri davada haksız çıkan taraftan alınmasına karar verilir”denilmiştir. Buna göre dava da haksız çıkan davacı aleyhine yargılama giderine hükmetmek gerekmektedir. T.T.K.’nun 547. maddesi gereğince , tüzel kişiliğin ihyası talep edilmiş ise de terkinin 5411 sayılı kanunun 134/9 maddesi hükmüne istinaden yapıldığı anlaşıldığından tüzel kişiliğin ihyasının istenemeyeceği gözetildiğinde davanın reddine ve davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmesinde isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun H.M.K.’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Peşin harcın karar harcına mahsubuna başkaca harç alınmasına yer olmadığına, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 18/09/2020