Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/98 E. 2020/876 K. 23.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/98
KARAR NO: 2020/876
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/12/2016
NUMARASI: 2014/973 Esas-2016/969 Karar
DAVA: Tazminat (Rücuen Tazminat)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 23/09/2020
Taraflar arasında görülen dava neticesinde; Dairemizce verilen hükmün Yargıtay 11. Hukuk Dairesi tarafından kısmen bozularak iadesi üzerine yapılan duruşma sonunda dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkili … Sigorta A.Ş. ile … A.Ş. arasında nakliyat emtia sigorta sözleşmesi akdedildiğini, akdedilen bu sigorta sözleşmesinin … sayılı sigorta poliçesine bağlandığını, … AŞ nin İtalya’da mukim … isimli firmaya 22/01/2012 tarihli faturaya istinaden 40 palet muhteviyatı (20.272,16 kg net – 24.430,50 kg brüt elektrolotik bakır tel cinsi emtia sattığını, satışa konu emtianın 22/01/2014 tarihinde Salerno/İtalya’da mukim alıcı İtalyan firmasına gönderilmek üzere … AŞ nin Darıca/Kocaeli’nde bulunan fabrikasında davalı taşıyıcı … AŞ’ye ait … (çekici)- … (y. römork) plakalı TIR’a yüklendiğini, 27/01/2014 tarihinde emtianın yüklü olduğu aracın İtalya’nın Bari Limanı’na 10-15 km uzaklıkta iken (beyana göre) faili meçhul şekilde soyguna uğradığını ve sigortalı emtianın çalındığını, sigortalı emtianın çalınmasından sonra şoför …’ın ifadesinin İtalya/Bari/Pugliga Jandarma Karakolu’nda alındığını, ayrıca da Jandarma Karakolu Mobil polis birliği tarafından tutanak tutulduğunu belirterek; hırsızlık olayını yerel mevzuat uyarınca ispat edemeyen, Bari-Salerno arasında güvenli ve ücreti otobanı kullanmak yerine ücretsiz Foggia yolunu tercih eden bu hali ile özensiz davranan ve sorumluluğu altında bulunan eşyanın çalınmasına sebebiyet veren davalı taşıyıcı … AŞ nin meydana gelen zarardan CMR md. 17 vd. hükümleri gereğince sorumlu olduğunu öne sürerek müvekkili tarafından sigorta tazminatı olarak ödenen 411.303,29-TL’nın zararın meydana gelmesine sebebiyet veren davalı … ‘ne tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; aktif husumet yokluğu nedeni ile davanın reddine, olayın gerçekleşme biçimi sebebi ile CMR 17/2. md. gereğince taşıyıcı firmaların tazminat sorumluluğuna gidilemeyeceğini, kesinlikle ikrar sayılmamak kaydı ile müvekkilinin sorumlu olduğu düşünülse dahi hasarda taşıyıcıya rücu edilebilecek miktarın CMR 23. md. hükümlerine göre hesaplanmadığını,Yargıtay içtihatlarına göre faizin başlangıç tarihinin davacının sigortalısına ödeme yaptığı tarih olmayıp davanın açıldığı tarih olduğunu, ayrıca CMR 27’ye göre faiz oranının %5 olduğunu ve bu hükmün emredici olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davalının savunmasının aksinin davacı tarafından kanıtlanamadığ, dava dışı firmaya ait olan ve davalı taşıyıcı tarafından İtalya’da karayolu ile taşınırken silahlı gasp olayına uğraması sonucu emtianın çalınmış olması nedeni ile emtianın alıcısına teslim edilememesinde taşıyıcıya atfı kabil kusur veya sorumluluğun söz konusu olmadığı, taşıyıcının dosyaya sunulan hırsızlık-gasp olayı ile ilgili kanıt ve belgelere göre önlenemeyecek bu olay sebebi ile sorumlu tutulamayacağını kabul etmek suretiyle CMR 17/2 md. hükmü karşısında davanın reddine karar verilmiştir. Davacı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusu ile; “hırsızlık olayının her türlü şüpheden uzak, açık ve net olarak davalı taşıyıcı tarafından ispat edilmesi gerektiğini, olayda sigortalı taşınan emtianın 22/01/2014 tarihinde … A.Ş’nin Darıca-Kocaeli’nde bulunan fabrikasında davalı taşıyıcıya tam olarak teslim edildiğini ancak alıcısına teslim edilmediğini, davalı taşıyıcının emtianın kimliği meçhul şahıslar tarafından çalındığını savunduğunu, oysaki meçhul kişiler tarafından yapıldığı iddia edilen hırsızlık vakıasının sadece davalı taşıyıcının temsilcisi şoför tarafından dile getirildiğini, hırsızlık olayının da yerel makamlar tarafından yerel mevzuat gereğince doğrulandığını, sadece şoförün iddiası esas alınarak yazıya döküldüğünü hırsızlık iddiası sonucu bir kamu davası açılıp açılmadığının bilinmediğini veya sonucu bugüne kadar davalı tarafından dosyaya bildirilmediğini, bu olayın hırsızlık olayı üzerinde şüphe yarattığını, ispat külfeti üzerinde olan davalı taşıyıcı tarafından sadece şoför beyanı ve tutanak uyarınca hırsızlık savunması yapılması üzerine olayın araştırıldığını, davalı taşıyıcının eşyanın taşınmasında gerekli özeni göstermediğinin anlaşıldığını öne sürerek hırsızlık olayının her türlü şüpheden uzak açık ve net olarak davalı taşıyıcı tarafından ispat edilmesinin gerektiğini, olayın taşıyıcının kaçınamayacağı ve sonuçlarını önleyemeyeceği hal kapsamında gerçekleşmediğini, güzergah seçiminin taşıyıcının kusurlu seçimi sonucu olayın gerçekleştiğini ve olayın sonucunun davalı tarafından takip edilmediğini” öne sürerek mahkeme kararının kaldırılması ve davanın kabulüne karar verilmesi talebi üzerine; Dairemizce yapılan istinaf incelemesi neticesinde; 2017/450 Esas-2018/26 Karar sayılı ve 18/01/2018 tarihli hüküm ile; taşımanın hangi güzergah üzerinden yapılacağı konusunda gerek taşıma senedinde (CMR belgesi) gerekse başka bir belgede açıklama olmadığı, olayın salt 16 no.lu güzergahın seçilmiş olmasından kaynaklanmış olduğunun hukuken geçerli bir çıkarım sayılamayacağı olayın 16 no.lu otoyolda gerçekleşmediği gibi velev ki gerçekleşse bile o yola girilmiş olmasının mutlaka gasp olayının olacağı ve taşıyıcının bunu bilerek girdiği şeklinde yorumlanamayacağı, taşıyıcının o güzergaha gasp olacağını bile bile yahut ağır ihmal ya da kusurlu bir şekilde girmek üzere olduğunu kabul etmeye yarayacak yeterli veri dosyada bulunmadığı, tarafların tüm delilleri toplanmış olup, davanın taraflarca hazırlanması gereken bir dava olduğu, hukuk yargısının adli gerçeğe, tarafların iddia ve savunmalarının diyalektiği çerçevesinde ulaşmak durumunda olduğu, bu itibarla fiilen gerçek olduğu anlaşılan gasp olayının seçilen güzergah nedeniyle işlendiğini kabul etmeye yarayacak yeterli ispat vasıtasının da bulunmadığı gerekçesiyle; istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Bu kararın davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine; Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2018/1829 Esas-2019/7402 Karar sayılı ve 21/11/2019 tarihli ilamı ile; “6100 sayılı HMK’nın 353/1-b. 2. maddesi “Yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında duruşma yapılmadan karar verilir.” hükmünü haiz olup, anılan hüküm doğrultusunda Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulması gerekirken H.M.K.’nın 353(1)-b-1 maddesi uyarınca başvurunun esastan reddine dair karar verilmesi yerinde görülmediğinden, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına” dair karar verilmiştir. Dairemizce usul ve yasaya uygun görülen bozma ilamına uyulmuştur. Taşımanın hangi güzergah üzerinden yapılacağı konusunda gerek taşıma senedinde (CMR belgesi) gerekse başka bir belgede açıklama yoktur. Olayın salt 16 no.lu güzergahın seçilmiş olmasından kaynaklanmış olduğu hukuken geçerli bir çıkarım sayılamaz. Zira olay 16 no.lu otoyolda gerçekleşmediği gibi velev ki gerçekleşse bile o yola girilmiş olması mutlaka gasp olayının olacağı ve taşıyıcının bunu bilerek girdiği şeklinde yorumlanamaz. Yani taşıyıcının o güzergaha gasp olacağını bile bile yahut ağır ihmal ya da kusurlu bir şekilde girmek üzere olduğunu kabul etmeye yarayacak yeterli veri dosyada bulunmamaktadır. Tarafların tüm delilleri toplanmış olup, dava taraflarca hazırlanması gereken bir davadır. (HMK 25) Hukuk yargısı adli gerçeğe, tarafların iddia ve savunmalarının diyalektiği çerçevesinde ulaşmak durumundadır. Bu itibarla fiilen gerçek olduğu anlaşılan gasp olayının seçilen güzergah nedeniyle işlendiğini kabul etmeye yarayacak yeterli ispat vasıtasının da bulunmadığı kabul edilmelidir. CMR 17/2 de eğer kayıp ,hasar ,…taşımacının hatasından değilde ,istek sahibinin verdiği talimattan yüke has bir kusurdan yahutta taşımacının önlemesine olanak bulunmayan durumdan ileri geliyorsa ,taşımacı sorumlu tutulamaz.CMR 18/1 .maddesinde “kayıp ,hasar ,gecikmenin madde 17 parağraf 2.de öngörülen nedenlerden birinden doğduğunu kanıtlamak taşıyıcıya aittir.”denilmektedir. İlk derece mahkemesince yazılan kararın gerekçesinde davalının savunmasının aksinin davacı tarafından kanıtlanamadığı belirtildiği ,ispat yükü taşıyıcı da bulunduğu nedenle doğru olmamıştır. Kaybın taşıyıcının önlemesine olanak bulunmayan gasp olayı nedeniyle meydana geldiği davalı taşımacı tarafından ispatlandığından , CMR Sözleşmesi 18/1. maddeye aykırı gerekçe nedeniyle hükmün kaldırılmasına ,hükmüne uyulan Yargıtay bozma ilamı gereği yerine getirilerek davanın reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, … Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/12/2016 Tarih 2014/973 Esas-2016/969 Karar sayılı hükmünün HMK 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın REDDİNE, ” İlk derece mahkemesine ilişkin olarak; “Alınması gereken 54,40- TL istinaf karar harcının davacı tarafından peşin yatırılan 7.024,05- TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 6.969,65- TL harcın davacıya iadesine,Davalı vekili için AAÜT uyarınca takdir olunan 37.241,23-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, Davalı tarafından yapılan 30,-TL yargı giderinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, Davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Karar kesinleştiğinde ve talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine,” İstinaf yoluna başvuran davalı tarafından yatırılan 31,40- TL istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, Davacı tarafından yapılan istinaf yargı giderinin üzerinde bırakılmasına, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 24/09/2020