Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/976 E. 2020/859 K. 22.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/976
KARAR NO: 2020/859
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 01/07/2020
NUMARASI: 2020/352 Esas 2020/256 Karar s
DAVA: Şirketin İhyası
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 22/09/2020
Davanın kabulüne ilişkin hükmün davalı tasfiye memuru vekilince istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı tarafından ”Tasfiye Halinde … Limited Şirketi” ünvanlı şirket aleyhine açılan alacağa ilişkin davanın İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/518 E. sayılı dosyası üzerinden işlem gördüğü, söz konusu davanın yargılaması sonucu verilen kararın tebliği ve kesinleştirme işlemlerinin yapılması aşamasında söz konusu şirketin ticaret sicilinden terkin edildiğinin anlaşılması üzerine ihya davası açılması için yetki ve süre verildiği ileri sürülerek sonuçta söz konusu şirketin söz konusu 2017/518 Esas sayılı dava yönünden ihyasına karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.
CEVAP :Davalı … Müdürlüğü vekili ; konuya ilişkin yasal düzenlemeler hatırlatılarak ticaret sicilinin mevzuata uygun işlem yaptığı ve sorumluluğun tasfiye memurunda olduğu ileri sürülerek davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir. Davalı … vekili;söz konusu şirketin tasfiye sürecinde hukuka aykırı herhangi bir durumun olmadığı, müvekkilinin kusurundan söz edilmesinin mümkün olmadığı ileri sürülerek davanın reddine karar verilmesi istenmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, şirketin ihyası için gerekli yasal ve maddi şartların somut olayda gerçekleştiği ve sübut bulan davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği, ek tasfiye işlemlerinin şirketin son tasfiye memuru-davalı gerçek şahıs tarafından yapılması uygun görülerek söz konusu davalının tasfiye memuru olarak atanmasına, davalı … Memurluğu, yasal hasım konumunda olması ve şirket hakkında açılacak davayı bilecek durumda olmaması nedeni ile sorumluluğu bulunmadığından yargılama giderinden sorumlu tutulmamasına karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı tasfiye memuru vekili; müvekkilinin tasfiye sürecinde hukuka aykırı bir eyleminin olmadığını, davacı iddialarının gerçek dışı olduğunu, müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, ek tasfiye işlemlerinin başlatılması için gereken koşulların meydana gelmediğini, özel hukuku ilgilendiren bir konuda, resen ve kamu gücüyle eski tasfiye memurunun yeniden görevli kılınmasının hukuka aykırı olduğunu, müvekkili aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesinin hukuka uygun olmadığını, bu nedenlerle kararın aleyhe tüm yönleriyle kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, tasfiyesi sonlandırılarak sicilden terkin edilen Tasfiye Halinde … Limited Şirketi’nin İstanbul Anadolu 4.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/518 esas sayılı dosyasında davacı tarafından açılan alacak davasının görülerek sonuçlandırılması amacıyla sınırlı olarak ihyası istemine ilişkindir.Dosya arasına celbedilen ticaret sicil kaydının incelenmesinde şirketin tasfiyesinin sona erdiği 02/04/2019 tarihinde tescil edilerek terkin edildiği, davanın 02/07/2013 tarihinde açıldığı dava derdest iken tasfiyenin sonlandırıldığı anlaşılmaktadır.TTK’nun 547. maddesinde “Tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa, son tasfiye memurlarının, yk üyelerinin, pay sahibi veya alacaklıların, şirket merkezinin bulunduğu yerde ki ticaret mahkemesinden bu ek işlemler tamamlanıncaya kadar şirketin yeniden tescilini isteyebilecekleri, mahkemenin istemi kabulü halinde ek tasfiye için yeniden tesciline ve bu işlemleri yapması için tasfiye memuru atayacağı düzenlenmiştir. Şirketlerin tüzel kişiliği ticaret sicilinden terkin ile sona ermektedir. Şirketin tasfiye işlemlerinin eksiksiz ve tam olarak yapılması halinde tüzel kişiliğin sona ermesinden söz edilecektir.Tüzel kişiliğin son bulması sonucunu doğuran fesih ve tasfiye işleminin hatalı veya eksik olması halinde gerçek anlamda tasfiyenin sonlandığından söz etmek mümkün değildir. Tasfiyeden evvel mevcut olan ticari ilişki(eser sözleşmesi) ilişki nedeniyle davacının talepleri karşılanmadan tasfiyenin sonuçlandığı kabul edilemeyeceğinden davalı tasfiye memurunun tasfiyenin usulunce yapıldığı savunması dinlenemeyecektir.Tüzel kişiliğin ihyası davasının tasfiye memuruna yöneltilmesi gerektiğinden davalının kendisine husumet yöneltilemeyeceği ve aleyhinde yargı giderine hükmedilmemesi gerektiğine yönelik istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Tüm dosya kapsamından; TTK’nın 547. maddesi gereğince tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu,tasfiyeden evvel ki alacaklar nedeniyle açılan davanın görülmesini teminen şirketin tüzel kişiliğinin ihyasına ve tasfiye memuru atanmasına karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Dairemizce; tüzel kişiliğin ihyası davalarında istinaf incelemesi neticesinde temyiz yolu açık olarak hüküm verilmekte iken; Yargıtay HGKnun 2017/11-2924 esas 2018/1935 karar sayılı ve 13.12.2018 tarihli ilamı ile ” TTK 1521. maddesin de açılacak davalarda basit yargılama usulünün uygulanacağı, HMK nun 382. Maddesinde belirtilen ölçütler dikkate alındığında, ek tasfiyenin çekişmesiz yargı işi olduğu” nun tesbiti nedeniyle, mevcut uygulamadan dönülerek HMK 362(ç) gereği kesin olarak karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı tasfiye memuru vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Peşin harcın karar harcına mahsubuna başkaca harç alınmasına yer olmadığına, Hükümden sonra davacı yan gider avansından karşılanan 59-TL posta masrafının davalı tasfiye memurundan alınarak davacıya verilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-ç maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.22/09/2020