Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/968 E. 2020/870 K. 22.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/968
KARAR NO: 2020/870
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/07/2020
NUMARASI: 2019/192 Esas 2020/256 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 22/09/2020
Davanın kabulüne ilişkin hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; davacı şirketin davalıya sattığı emtia bedellerinden kalan 20.951,39-TL borcunun ödenmesinin talep edildiği , davalının cevabı ihtarnamesi ile 12.11.2018 tarihi itibariyle güncel cari hesap bakiyesi uyarınca borç bulunmadığının bildirildiği, davalı şirketçe borcun ödenmemesi nedeniyle cari hesap ekstresine istinaden 19.12.2018 tarihinde İstanbul … İcra Dairesinin … sayılı icra dosyası ile davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalı şirket vekilinin icra dairesinin yetkisine ,borca, işlemiş faize, oranına, takibin tüm ferilerine itiraz ettiğini, para borçlarının alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ödenmesi gerektiğini, alacaklının merkez adresinin Beyoğlu/İST. olduğunu, icra dosyasına yapılan itirazın haksız ve kötü niyetli olduğunu, ticari defter ve kayıtlar incelendiğinde davalı şirketin borçlu olduğunun ortaya çıkacağını, icra dosyasına yaptığı itirazın iptaline, takibin devamına, itiraz haksız olduğundan icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde;Bakırköy Mahkemelerinin yetkili olduğundan mahkemece yetkisizlik kararı verilmesini, davalı şirket ile davacı arasında 01.01.2017 tarihli “Ticari Şartlar Anlaşması”nın imzalandığını, anlaşma gereği davalı şirket ile davacı arasında ticari satımdan kaynaklanan mal alım satımına ilişkin bir ilişki kurulduğunu, davacı şirkete, taraflar arasındaki ticari ilişki neticesinde ödenmesi gereken tüm alacakların ödendiği, davalı şirketin davacı şirkete başkaca bir borcu bulunmadığı, aksine davacı yanın davalı şirkete 1.398,37- TL borcu bulunduğunu,tarafların cari hesap ekstresi arasındaki farkın neden kaynaklandığının tespit edilemediğini davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davacı tarafından 20.591,39-TL cari hesaptan kaynaklı asıl alacak ve 341,03 TL faizi olmak üzere toplam 20.932,42 TL alacağın tahsili için davalı aleyhine icra takibi başlatıldığı, yargılama sırasında alınan hükme dayanak teşkil etmeye elverişli 03.06.2019 tarihli bilirkişi raporunda tarafların ticari defterlerinin usulüne uygun tutulmuş olduğu ve davacının icra takip tarihi itibariyle davalıdan talep ettiği 20.591,39- TL alacak tutarının yerinde ve her iki taraf kayıtlarına uygun olduğunun tespit edildiği, tarafların tacir olduğu ve avans faizin uygulanması gerektiği gerekçesiyle davalının İstanbul … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasındaki itirazının 20.591,39 TL üzerinden iptaline, asıl alacağa değişen oranlarda avans faizi işletilerek takibin devamına, likid alacak nedeniyle davalının icra inkar tazminatına mahkumiyetine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili; bilirkişiye yerinde inceleme yetkisi verildiği halde yerinde inceleme yapmaksızın rapor hazırlandığını, bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde inceleme talebi yinelendiği halde değerlendirilmediğini, uyuşmazlık konusunu değerlendirebilecek uzmanlıkta olmayan bilirkişi tarafından müvekkilinin muhasebe sistemlerinin yerinde inceleme yapılmaksızın değerlendirilmesinin raporun hatalı, eksik ve kendi içerisinde çelişkili olmasına, buna binaen raporu doğrudan hüküm haline getiren mahkeme hükmünün de usul ve yasaya aykırı olmasına sebep olduğunu, ispat yükü üzerinde olan davacının alacağını ispatlaması yerine müvekkilinden borçlu olmadığının ispatlamasının beklenmesinin hangi hukuki mantığa dayandığının anlaşılamadığını, davacının düzenlediği satış faturalarından işbu ödeme ve müvekkili tarafından düzenlenen faturaların bedeli mahsup edildiğinde müvekkilinin borçlu konumda bulunmadığını, aksine müvekkilinin 1.398,37-TL alacaklı olduğunun sabit olduğunu, carideki alacağa konu 44 adet faturaya istinaden dosyada mübrez ve müvekkili tarafından yapılan 44 farklı ödeme ile davacının alacağının ortadan kalktığının gözetilmediğini,kararın kaldırılarak davanın reddine, davacının kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE:Dava; cari hesap alacağının tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.Taraflar arasında cari hesap şeklinde işleyen ticari ilişki bulunduğu hususu ihtilafsızdır. Davalı ticari ilişki uyarınca davacıya borcunu ödediğini, davacı ise mal satışından kaynaklanan alacağını tahsil edemediğini iddia etmektedir. HMK 222.madde uyarınca tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapılmış;hesap uzmanlarından oluşan bilirkişi kurulu tarafların kayıtlarında detaylı incelemeler yapmış olup bilirkişi incelemesinin usulen yapılmadığına yönelik istinaf sebebleri yerinde edğildir.Bilirkişi raporunda davacı tarafından 2016,2017,2018 yıllarında toplam 729.808,10-TL tutarında mal satış faturası düzenlendiği ve satış faturalarının tamamının davalının ticari defterlerinde kayıtlı olduğu belirlenmiştir.Davacı tarafından düzenlenen faturaların davalı defterlerinde ne şekilde kaydedildiği ,yevmiye numaraları ile birlikte 8 tam sayfa ,2 yarım sayfa halinde bilirkişi raporuna geçirilmiştir.Buna göre davacı tarafça düzenlenen faturaların davalı ticari defterlerinde aynı miktarla kayıtlı olduğu gözetildiğinde ,uyuşmazlığın ödeme kayıtlarından kaynaklandığı tesbit edilmiş olup,.İcra takip tarihi itibariyle davacının kayıtlarında alacaklının alacağının 20.591,42-TL olduğu belirlenmiştir.Davalı tarafça sunulan 58 adet banka dekontunun 14 adedinin mükerrer olduğu kalan 44 adet dekontun toplamının tamamının davacıda aynı tutarla ödeme olarak kayıtlı oldukları ,ancak ödemelerin hangi faturaya karşılık yapıldığının belirlenemediği,ödemeler toplamının 777.386,80-TL olduğu, faturalar toplamından yapılan ödemeler düşülerek ve iade faturaları neticesinde takip tutarı kadar davalının davacıya borçlu olduğu belirlenmekle ,davalının davacıya borç bulunmadığı ,aksine alacaklı olduğu yönünde ki savunması dinlenebilir değildir. Tarafların TTK hükümlerine uygun olarak tutulan birbirini teyit eden ve sahibi lehine delil niteliğini taşıyan ticari defterlerinde davalının davacıya takip tutarı kadar borçlu olduğu ,bu miktara yönelik ödeme savunmalarının ispatlanamadığı gözetildiğinden bu tutar üzerinden itirazın iptaline karar verilmesinde isabetsizlik yoktur.Açıklanan nedenlerle istinaf sebepleri yerinde görülmeyen davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 1.406,60- TL istinaf karar harcından davalı tarafından peşin yatırılan 360- TL harcın mahsubu ile bakiye 1.046,60- TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına, İstinaf yoluna başvuran davalı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Hükümden sonra davacı yan gider avansından karşılanan 16,50-TL posta masrafının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.22/09/2020