Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/93 E. 2022/1252 K. 22.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/93
KARAR NO: 2022/1252
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/10/2019
NUMARASI: 2016/1054 Esas – 2019/1306 Karar
DAVA: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 22/09/20222
Davanın reddine ilişkin verilen kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacılar vekili, davalının … plakalı “…” marka motorlu aracın ayıplı olduğu iddiası ile İstanbul 8. Tüketici Mahkemesinde davacı aleyhine dava ikame ettiğini; dava sonucunda araç bedelinin iadesine ilişkin hüküm tesis edildiğini; hükmün henüz kesinleşmediğini: temyiz sürecinde davalının davaya konu … plakalı aracın arka camına iri puntolarla herkesin görebileceği şekilde ‘‘…” yazısını yerleştirdiğini ve aracın yan camlarını da İstanbul 8. Tüketici Mahkemesi 2014/661 esas 2016/672 karar sayılı halen kesinleşmemiş ilamla kapladığını, aracı trafikte bu haliyle kullandığını, davalının haksız eyleminin öğrenilmesiyle Beşiktaş … Noterliğinden ihtarname keşide edilerek davacıların ticari itibarını zedeleyen eyleme son verilmesinin davalıdan istendiğini; ihtarnameye cevap alınamadığını ve davalının haksız eylemine devam ettiğini; İst.. 5. ATM nin 2016/1475 D İş esas , 2016/1481 karar sayılı ihtiyati tedbir kararıyla davalının haksız haksız rekabet eyleminin durdurulmasına ,araç üzerindeki yazıların kaldırılmasına hükmedildiğini; bu tedbir kararının icraya konulduğunu; tedbir kararının ve Beşiktaş … Noterliğinden gönderilen ihtarnamenin davalıya tebliğ edilmesine rağmen davalının haksız rekabet eylemine devam ettiğini ve aracı halen bu haliyle kullandığını; Anadolu … İcra Müdürlüğünce araç üzerinde ve davalı asil huzurunda 24 Ekim 2016 tarihinde gerçekleştirilen işlemle “…” yazısının halen aracın arkasında bulunduğunun tespit edildiğini ve davalıya bu hareketin son vermesi için aynı gün saat 17.00’e kadar süre tanındığını; davalının ise icra memurunca düzenlenen tutanağı imzadan kaçınıp olay yerinden ayrıldığını, davalının aracı bu şekilde kullanmasının haksız rekabet teşkil ettiğini, davacıların ticari itibarını zedelediğini,bu eylemin olağan hak arama yolu olarak değerlendirilemeyeceğini davalının aracı trafikte bu şekilde kullanmasının eleştiri ve şikayet sınırlarını aşan, abartılı-haksız kullanım olduğunu, her iki davacının da ticari itibarını ağır surette sarsacak nitelikte olduğunu ve müşteri kaybına sebebiyet vermek suretiyle maddi zarara sebep olduğunu; davalının eyleminin aynı marka araç kullanan birçok kullanıcının da itibarını sarstığını, 3. kişilerin de zarara uğramasına sebebiyet verecek nitelikte olduğunu belirterek, TTK m. 56 uyarınca dava konusu fiilin haksız rekabet olduğunun tespiti ve men’ini, haksız rekabet sonucu oluşan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, davacılar lehine 250.000,00 TL manevi ve fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 10.000-TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, aracın davacıdan satın aldığını; aracın gizli ayıplı olduğunu, ayıbı gidermesi için davacının yetkili servisine 6 kez müracaat edildiğini ve yazılı ihtarda bulunulduğunu, fakat davacının bu şikâyetleri dikkate almadığını; bunun üzerine, davalının, İstanbul 5. Sulh Hukuk Mahkemesi 2014/92 D. İş sayılı dosyayla bilirkişi tespiti yaptırdığını ve hazırlanan bilirkişi raporundan aracın gizli ayıplı olduğunun tam olarak anlaşıldığını, daha sonra davacıya Beyoğlu … Noterliği 31.07.2014 tarihli ihtarname keşide dildiğini; davacının bu ihtarnameye ilgisiz kaldığını; ayıplı araç için İstanbul 8. Tüketici Mahkemesi 2014/661 E. sayılı dosyayla dava ikame edildiğini; bu dosya kapsamında yapılan bilirkişi incelemesinde de aracın gizli ayıbının tespit edildiğini; Mahkemenin verdiği kararın taraflarca temyiz edildiğini; davalının sahip olduğu mülkü üzerinde dilediği gibi tasarruf edebileceğini, kendi mülkiyetinde olan ayıplı aracın arka camına kendi düşüncelerini ve davacıları haksız ilham eden sözleri değil.T.C. Mahkemesince verilmiş kararı ve aracın alındığı davacı firmanın adı bulunan bir yazıyı astığını; davalının haklılığını kendi kişisel hakları çerçevesinde sergilediğini, yanıltıcı, yanlış ve gereksiz yere kötüleyici hiçbir eylemde bulunmadığını, haksız rekabet olmadığını ve davacıların zararının söz konusu bulunmadığını; davacının eğer varsa haksız rekabet nedeniyle maddi tazminat taleplerini belgelemesi gerektiğini, tüzel kişinin manevi tazminat talebinin karşılanması için ticari itibara yönelik haksız saldırının olması gerektiğini, dava konusu o ayda davacı şirketin itibarının zedelenmesinin söz konusu olmadığını, sadece ayıplı olduğu mahkeme kararıyla sabit olan aracı ve bu aracı satan davacıyı belirten bir yazının haksız rekabet olarak kabul edilemeyeceği: açıklanan nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, Davacılar, davalının fiili eylemi neticesinde, müşteri kaybına ve maddi zarara uğradıklarını iddia etmişlerse de, dosyaya bu iddialarını ispatlayabilecek delil dosyaya sunmadıkları ve maddi zararın varlığını ispatlayamadıkları, davalının, davacıların sattığı ve servis hizmeti sunduğu araçtaki, gizli ayıbın tespitini içerir tüketici mahkemesi kararını ve “…” ibaresini içerir yazısını aracın camlarına yapıştırarak bu şekilde trafiğe çıkması ile, cama yapıştırılan yazı ve ilamın dikkat çekeceği, davacı şirketlerin aracı trafikte gören potansiyel müşterilerinin bu yazıyı ve mahkeme ilamını fark edebilecekleri bu nedenle, haksız rekabete ilişkin, TTK.55/1-a maddesinin “..ortada bir beyan olması, beyanın başkasının şahsı,malları,iş ürünleri, fiyatları, faaliyetleri veya ticari işleri hakkında olması..” hüküm unsurlarının gerçekleştiği neticesine varılmış ise de, “…” ibaresinin, davacı şirketlerin sattığı ve servis hizmeti sunduğu bütün araçların ayıplı olduğu yönünde bir anlam içermemesi ve Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleşmiş bir tüketici mahkemesi kararının, Anayasanın 26. Maddesi tarafından korunan, ifade özgürlüğü kapsamında, aracın camına yapıştırılarak kamuya açıklanmasının,“ TTK.55/1-a maddesinin, “yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici bir beyan” unsurlarını içermediği bu nedenle, TTK.55/1-a ve TBK.57/1. Maddeleri gereği, eylemin haksız rekabet oluşturmadığını, eylemin gerçekleştiriliş şekli itibariyle, doğrudan doğruya davacıların kişilik haklarına yöneltilmediği, çok ağır ve üzüntü verici mahiyette olmadığı gibi, davacılar manevi tazminat gerektirecek şekilde zarar gördüklerini yasal delillerle inandırıcı şekilde kanıtlayamadığından manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Davacılar vekili, hükme esas alınan raporda “tepkinin alışılagelmedik ve dikkat çekici bir tarzda ifade edilmesi” ve dolayısıyla “ifade özgürlüğü” niteliğinde olduğunu beyan edildiğini ve bu gerekçenin mahkemece de benimsendiğini, eylemin doğrudan müvekkil şirketin ticari itibarını haksız surette veya en hafifinden gereksiz yere incitici nitelikte olduğunu, Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un73/7 maddesinde ilamın ilan edilmesinde davacnın verilen kararların yayımlanmasını mahkemeden talep edebileceği, kabul edilmesi hâlinde bu kararın, masrafları davalıdan alınmak üzere ülke düzeyinde yayımlanan gazetelerden en az üçünde derhâl ilan edileceğini hükme bağladığını, “ifade özgürlüğü” var diye herkesin yayınlayamayıcağını, Davacının dava konusu yapılan eylemi gerçekleştirmekteki amacının müvekkil şirketlerin ticari itibarına zarar vermek olduğunu, mahkeme kararında her ne kadar maddi zararın ispatlanamadığı hususuna da bir gerekçe olarak yer verilmiş ise de maddi zararın tazminine ilişkin talebin yargılama sürecinde takipsiz bırakıldığını belirterek kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, haksız rekabetin tespiti, men’i ve maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.6102 sayılı TTK’nin 55/(1)-a-1 maddesi gereğince; “Başkalarını veya onların mallarını, iş ürünlerini, fiyatlarını, faaliyetlerini veya ticari işlerini yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici açıklamalarla kötülemek” haksız rekabet olarak düzenlenmiştir. Buradaki “kötüleme” kavramı, genel bir ifade ile bir kişinin ticari hayatı hakkında olumsuz intiba yaratılmasını ifade etmektedir. “Kötüleme yoluyla haksız rekabette, doğrudan mağdura yönelik bir hareket yer almamakta, dürüstlük kurallarına aykırı davranılarak, mağdurun dışında yer alan kişilere, mağdurla ilgili yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici bilgiler verilerek bu kişilerin mağdur hakkında yanlış kanaat edinmeleri sağlanarak mağdur kötülenmektedir. Bu haksız rekabet türünde, konu mağdur veya onun ticari işletmesi ya da buna dâhil değerler, muhatap ise mağdurun müşterileridir. 6102 sayılı TTK’nin 55/(1)-a-1 maddesi anlamında kötülemeden bahsedilebilmesi için ortada sözlü, yazılı veya resimli şekilde bir açıklama (beyan) olmalıdır. Kötülemenin haksız rekabet olarak nitelendirilebilmesi için öncelikle bir açıklamanın (beyanın) olması; bu açıklamanın başkalarının şahsı, emtiası, iş mahsulleri, faaliyetleri yahut ticari işleri hakkında olması; nihayet bu beyanın yanlış, yanıltıcı veya lüzumsuz yere incitici olması gerekmektedir. Gereksiz yere incitici beyan ise içeriği doğru olmakla birlikte ölçüsüz bir şekilde ve amacını aşarak kişi, faaliyetleri, iş ürünleri vb. hakkında olumsuz intiba yaratan açıklamalardır (Suluk, Cahit/Karasu, Rauf/Nal, Temel: Fikri Mülkiyet Hukuku, 2017, s. 428.). Öte yandan gereksiz yere incitici beyanlar, amacını aşan değer yargıları ifade etmektedir. Amacın aşılmasıyla birlikte gerçek dahi olsa açıklamalar, gerçek dışı veya gerçeğe uymayan, gerçekle bağdaşmayan veya gerçeğe ters hâle gelmektedir. Zira burada gerçek olmasına rağmen açıklama amacını aşan bir durum ortaya çıktığından bu açıklama (beyan) gereksiz yere incitici olmaktadır. Örneğin bir kişinin “taklit” ve “korsan” mal ürettiğini anlatan ifadeler; tüketiciyi uyarmanın ötesinde, somut olayın özelliğine göre teamülün kabul ettiği toleransı aşması durumunda gereksiz yere incitici bir nitelik ve amaç taşımaktadır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 20.04.1994 tarihli ve 1993/11-965 E., 1994/252 K. sayılı kararı). Başka bir deyişle somut olayın özelliklerine göre genel olarak toplumda ve özellikle hedef alınan muhatabın algılama seviyesi dikkate alındığında gerçek dahi olsa teamülün kabul ettiği tolerans sınırı aşılması halinde açıklama; 6102 sayılı TTK’nin 55/(1)-a-1 maddesi gereğince haksız rekabet teşkil edecektir.Hemen belirtilmesi gerekir ki, bir açıklamanın “yanlış” olup olmadığı tespit edilirken yegâne ölçüt gerçekle bağdaşıp bağdaşmadığı iken, “yanıltıcı” olup olmadığı veya “gereksiz yere incitici” olup olmadığı tespit edilirken kullanılacak ölçüt açıklamanın orta yetenekteki olağan muhatabıdır. Başka bir deyişle açıklama hangi kişi grubuna yapılıyor ise o kişi grubuna mensup orta yetenekteki bir kişinin açıklamayı algılama biçimi esas alınacaktır. Dolayısıyla bir açıklamanın belirli kişi veya kişiler tarafından ne şekilde algılandığı değil, açıklamanın orta yetenekteki olağan muhatabının algılama şekli önemlidir.” (Yargıtay HGK nun 2017/2475 esas ,2021/246 karar sayılı ilamı) Davalı tarafından davacı şirketen satın alınan aracın ayıplı olması nedeniyle İstanbul 8.Tüketici Mahkemesi’nin 2014/661 esas-2016/672 karar sayılı dosyasında malın ayıplı olmasından kaynaklı aracın misli ile değişimi veya bedelin iadesi davası açılmış ve mahkemece malın misli ile değişimi mümkün olmadığından araç bedelinin tüketiciye iadesi ile malın satıcıya iadesine karar vermiştir. Hüküm taraflarca temyiz aşamasındayken davalının dava konusu aracın arka camına “…” yazısını ve aracın yan camlarına da Tüketici Mahkemesi kararını yapıştırarak trafikde kullanması nedeniyle Davacı tarafça İstanbul 5.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/1475 D.iş sayılı dosyasında ihtiyati tedbir talep edilmiş, mahkemece talep kabul edilerek 07.10.2016 tarihinde ihtiyati tedbir kararı verilerek araçtaki yazıların kaldırılmasına karar verilmiş, ihtiyati tedbirin icra yoluyla infaz aşamasında davalı tarafın karara uymayı kabul etmemesi nedeniyle icra edilememesi üzerine iş bu dava 25.10.2016 tarihinde açılmıştır. İlk derece mahkemesince TTK.55/1-a maddesinin “..ortada bir beyan olması, beyanın başkasının şahsı,malları,iş ürünleri, fiyatları, faaliyetleri veya ticari işleri hakkında olması..” şartının mevcut olduğu kabul edilmesine rağmen “…” ibaresinin,Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleşmiş bir tüketici mahkemesi kararının, Anayasanın 26. Maddesi tarafından korunan, ifade özgürlüğü kapsamında, aracın camına yapıştırılarak kamuya açıklanmasının,“ TTK.55/1-a maddesinin, “yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici bir beyan” unsurlarını içermediği için haksız rekabet oluşmadığı sonucuna varılmıştır.Davalının eylemi tarihinde henüz hüküm kesinleşmemiştir.Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 16.05.2005 tarih , 2004/8490 esas 2005/5073 karar sayılı emsal ilamında belirtildiği üzere yasal yolları kullanarak haklarına kavuşmaları mümkün ve gerekli iken, var olduğunu düşündükleri haklarını ilanlar dağıtarak elde etmeye kalkışmaları, hukuken benimsenecek bir davranış değildir. Davalı tüketici mahkemesine açılan dava tarihi itibariyle yasal imkanı olduğu halde hükmün ilanını mahkemeden istememiş ,hükümden sonra aracının camına yapıştırmak suretiyle ,olağan muhatap üzerinde davacıların sattığı araçların ayıplı olduğuna yönelik izlenim bırakacak ,davacı tarafın ticari faaliyetlerini lüzumsuz yere incitecek şekilde yazılı açıklama yaptığı eyleminin haksız rekabet teşkil ettiği ,sıradışı bir tepki gösterdiğinin kabul edilemeyeceği ,tölerans sınırının aşıldığı sonucuna varılmaktadır. Somut davada “…” ibaresinde açıkça davacı şirketlerle bağ kurulmasına imkan sağladığı ve matufiyet şartının mevcut olduğu , kişinin ifade özgürlüğü olarak değerlendirilmesinin mümkün görülmediği, aracın ayıplı olması gerçek olduğundan yanlış veya yanıltıcı beyan olarak kabul edilemez ise de ,davalının eyleminin amacını açtığı ,araç ticareti ile iştigal eden davacıların sattığı araçların ayıplı olabileceği algısına yolaçacağı ,davalının bu eylemde yararı olmamasına rağmen davacı tarafı zararlandırıcı olduğu lüzumsuz yere incitici beyan olarak kabulü gerektiği ,TTK 55/1-a-1 maddesi uyarınca haksız rekabet teşkil ettiğinden davalının aracının camının “…” yazısı ve gerekçeli karar yapıştırılarak trafiğe çıkmasının haksız rekabet teşkil ettiğinin tesbitine ve menine karar verilmesi gerekirken davanın reddine ilişkin kararı doğru görülmemiştir.Davacılar vekili ,maddi tazminat istemlerini takip etmediklerini ileri sürmüş ise de böyle bir beyan dosyada mevcut olmadığından maddi tazminata ilişkin davanın esasdan karara bağlanması gerekmektedir.TTK. 56.madde uyarınca haksız rekabet sebebiyle müşterileri, kredisi, meslekî itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören kimse kusur ve zararın varlığı halinde maddi zararın tazminini isteyebilir.Davacıların, davalının eylemi neticesinde,maddi zarara uğradıklarını ispat edemediklerinden maddi tazminat isteminin reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır.Davacılar, TTK 56/e maddesi uyarınca haksız rekabet sonucu ticari itibarın zedelenmiş olması nedeniyle manevi zararın giderilmesini istemekte haklı olup haksız eylemin gerçekleştiriliş tarzı, kişilik haklarına ve ticari itibar ve saygınlığına yöneliş biçimi, eylemin gerçekleşme süresi ve devamlılığı göz önüne alındığında manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile bir miktar manevi tazminata hükmedilmesi gerektiğinden ,takdiren 10.000 -TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesinin somut olaya uygun olacağı kanatine varılmıştır.Açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin istinaf sebebleri yerinde görüldüğünden başvurusunun kabulüne,kararın kaldırılmasına yapılan hata nedeniyle yeniden yargılama yapılmasını gerekmediğinden yeniden hüküm verilmesine ,haksız rekabetin tesbiti ve menine ,manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne ,maddi tazminat ile fazlaya ilişkin manevi tazminat isteminin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne , İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/1054 Esas – 2019/1306 Karar sayılı 22/10/2019 tarihli kararının, HMK’nun 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın kısmen kabulüne; Davalının aracının camına “…” yazısı ile mahkeme ilamı yapıştırılarak trafiğe çıkmasının haksız rekabet teşkil ettiğinin tesbitine ve menine, İspatlanamayan maddi zarar isteminin reddine, Manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 10.000-TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren yasal faiz işletilerek davalıdan tahsiliyle davacılara ödenmesine, fazlaya ilişkin manevi tazminat isteminin reddine,” İlk derece mahkemesine ilişkin olarak; “Alınması gereken 683,10-TL nispi karar ve ilam harcının mahkeme veznesine yatırılan 4.440,15-TL peşin harçdan mahsubu ile bakiye 3.757,05-TL fazla harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacılara iadesine, Davacı tarafından yatırılan 712,3‬0-TL peşin harçların davalıdan alınarak davacılara verilmesine, Davacılar tarafından yapılan 1.000-TL bilirkişi ücreti ve 72,90-TL posta masrafı olmak üzere toplam 1.072,90-TL yargı giderinin davanın kabulü oranında hesaplanan 372,15-TL’sinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine, bakiye kısmın davacılar üzerinde bırakılmasına, Haksız rekabet bakımından davacı vekili için takdir olunan 9.200-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, Reddedilen maddi tazminat bakımından davalı vekili için takdir olunan 2.725-TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine, Manevi tazminat bakımından davanın kabul edilen kısmı üzerinden davacılar lehine taktir olunan 9.200-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine, Manevi tazminat bakımından davanın reddolunan kısmı üzerinden davalı lehine taktir olunan 9.200-TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine, İstinaf yoluna başvuran davacılar tarafından yatırılan 44,40-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, Hükümden sonra davacı yan gider avansından karşılanan 57-TL posta masrafının davanın kabulü oranında hesaplanan 54,80-TL’sinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine, bakiye kısmın davacılar üzerinde bırakılmasına, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay nezdinde temyiz yasa yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 22/09/2022