Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/892 E. 2022/1660 K. 24.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/892
KARAR NO: 2022/1660
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/02/2020
NUMARASI: 2017/866 Esas 2020/189 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 24/11/2022
Davanın kısmen kabulüne-reddine ilişkin kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili, müvekkilinin davalı adına tescilli … Şase numaralı … motor numaralı, … plakalı … markalı, 19/12/2008 tescil tarihli aracaı KDV dahil 260.000-TL bedel ile … sıra nolu, 18/12/2008 tarihli fatura karşılığı satın aldığını, geçen zamanda müvekkiline Bakırköy 1. Ağır Ceza Mahkemesi’ nin 2014/1043 esas sayılı dosyası üzerinden aracın kaçak olduğuna ilişkin hakkında dava açıldığı bilgisinin geldiğini, yapılan araştrımalarda aracın ülkeye girişte ÖTV’ sinin eksik ödendiğinin belirlendiğini, 5607 Sayıl Kaçakçılıkla Mücadele Kananuna Göre Gümrük Vergilerinin Eksik Ödenmesi Nedeniyle El Konulan Kara Taşıtlarının Sahiplerine iadesine ilişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik Kapsamında Yeşilköy Gümrük Müdürlüğü’ ne müracaat edildiğini ve 167.741,58-TL olan ÖTV’nin %25 oranında 40.436,00-TL olarak 29/08/2017 tarihinde ödendiğini, yapılan ödemenin müvekkiline ödenmesi için davalı ile görüşüldüğünü olumlu yanıt ve ödeme alınmadığını, bunun üzerine davalı hakkında İstanbul … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası üzerinden rucüen tahsil talepli icra takibi başlatıldığını,davalı borçlu şirketin takibe itiraz ettiğini belirterek İstanbul … İcra Dairesinin … esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali ile icra takibinin devamına, icra-inkar tazminatının davalıdan alınarak taraflarına verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, satıcı müvekkili ile davacı arasında akdedilen sözleşmeye binaen sözleşmeye konu aracın ayıplı olup olmaması ve bu nedenle araç üzerinde tedbirin kaldırılması için davacının yatırdığı ÖTV bedelinin müvekilden rücu talebi içerdiğinden davanın Tüketici Mahkesinde açılması gerektiğini, 5607 Sayılı Kanunun Geçici 10. Maddesi kapsamında ödenen ceza mahiyetindeki farktan müvekkilinin sorumlu olmadığını, müvekkil firma tarafından 2008 yılında ithalatı gerçekleştirilen tüm araçlar ile ilgili olarak ÖTV ve KDV yönünden meydana çıkan bütün eksikliklerin giderildiğini, ve idare ile yapılan uzlaşma kapsamında bütün farkların cezaları ile birlikte ödendiğini, müvekkil firmanın sorumluluğunun bulunmadığını, bir mağduriyet söz konusu ise idarenin sorumlu olduğunu belirterek davanın görevsizlik nedeniyle reddine, aksi kanaate oluşur ise davacının haksız iddia ve taleplere dayanan davasının reddine, kötü niyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece, taraflar arasında 13/12/2008 tarihli araç satış sözleşmesi yapıldığı ve davalı tarafından yurt dışından ithal edilen … plakalı, … şasi numaralı aracın davacıya 260.000-TL bedelle satılarak devredildiği, ancak davalı şirket yetkilileri hakkında resmi belgede sahtecilik ve gümrük vergisi kaçakçılığı suçlarından iddianame tanzim edildiği, yargılamanın Bakırköy 1 Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2014/1043 esas sayılı dosyasında devam ettiği ve davacının satın aldığı araca bu dava kapsamında ihtiyati tedbir ile el konulduğu, yargılama devam ederken davacının Kaçakçılıkla Mücadele Kanununa 6770 sayılı Kanun ile eklenen geçici 10. madde kapsamında çıkartılan 09/05/2017 tarihli 5607 Sayılı Kanuna Göre Gümrük Vergilerinin Eksik Ödenmesi Nedeniyle El Konulan Karar Taşıtlarının Sahiplerine İadesine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre Yeşilköy Gümrük Müdürlüğü’ne başvurduğu, 29/08/2017 tarihinde hesaplanan 40.436-TL ÖTV ödemesini yaparak aracını teslim aldığı, davalı tarafından yurt dışından ithal edilen aracın gümrük vergisinin eksik ödendiğinin açık olduğu,Gümrük işlemlerindeki usulsüzlüğün ekonomik ve gizli ayıp mahiyetindeki bulunduğu,sözleşmenin yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan 818 Sayılı BK nun 200 maddesi uyarınca ayıbı alıcıdan kasten gizleyen satıcının, ihbar külfetinin süresinde yerine getirilmediğini ileri süremeyeceği, yine aynı kanunun 207/son fıkrası uyarınca satıcının ayıbı alıcıdan kasten gizlemesi halinde, ayıptan doğan hakların bir senelik zamanaşımına tabi olmadığının düzenlendiği, her ne kadar 818 Sayılı Borçlar Kanununda 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununun 227/2 fıkrasına benzer şekilde alıcının genel hükümlere göre tazminat isteme hakkının bulunduğuna dair bir düzenleme bulunmasa da, ayıbın genel anlamı ile bir tür sözleşmeye aykırılık olduğu ve sözleşmeyi fesih yönündeki seçim hakkını kullanmayan alıcının ayıp nedeniyle uğradığı müspet zararının tazminini genel hükümler çerçevesinde talep edebileceğini, somut olayda ithal ettiği aracın gümrük vergisinin ödemeyen davalının, aracın teslimi ifasını tam ve gereği gibi yerine getirmediğinin, bu nedenle davalının 40.436-TL ÖTV ödemesi yapmak zorunda kaldığını, davacının müspet zararını teşkil eden 40.436-TL den davalının sorumlu olduğu sabit olduğu, dava tarihi itibariyle, 818 sayılı BKnun 125. maddesindeki on yıllık zamanaşımı süresinin de dolmadığı, takipten önce davalıyı temerrüde düşürmeyen davacının, takip öncesi dönem için işlemiş faiz talep hakkının bulunmadığı anlaşılmakla,itirazın 40.436-TL alacak bakımından iptaline ,alacak likit olmadığından yasal şartları olmayan icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: 1-Davacı vekili,alacağın likit bir alacak olmasına rağmen davada inkar tazminatı yönünden reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan yapılacak istinaf incelemesiyle inkar tazminatının reddine dair verilen kararın kaldırılarak, davacı lehine %20’den az olmamak üzere inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.2-Davalı vekili, davacı ile müvekkili arasında satış sözleşmesinden kaynaklı uyuşmazlığa bakmakla görevli mahkemenin tüketici mahkemesi olduğunu, ayıp daha sonra ortaya çıkmış olsa bile, malın tüketiciye teslim tarihinden itibaren iki yıllık zamanaşımına tabi olup bu zamana kadar müvekkile yapılan herhangi bir ayıp ihbarı bulunmadığını, Davacının aftan yararlanarak aracın ödenmesi gereken ÖTVnin % 25 ini yatırarak aracını iade aldığını, bu bedel zaruri ödenmesi gereken bir yükümlülük değil, tamamen ihtiyari bir hak olduğunu, dolayısıyla davacının hukuki tedbiri bertaraf edebilmek için yararlandığı bu haktan müvekkilin sorumlu tutulamayacağını, aracın kaçak olup olmamasından doğan sorumluluğun idarede olduğunu belirterek kararın kaldırılarak davanın reddine ve kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Açılan dava, araç satış sözleşmesinden kaynaklanan araca elkonulması nedeni ile oluşan zararın rucüen tazmini amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.TTK 3.madde hükmüne göre ,bir iticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir. TTK nun 19-(1) .maddesi uyarınca bir tacirin borçlarının ticari olması asıldır.Ancak gerçek kişi olan bir tacir ,işlemi yaptığı anda bunun ticari işletmesiyle ilgili olmadığını diğer tarafa açıkça bildirdiği veya işin ticari sayılmasına durum elverişli olmadığı takdirde borç adi sayılır. Davacı tüzel kişi tacir ile davalı şirket arasında ki satış ticari satış olacağından ;davanın her iki tarafının tacir bulunması nedeniyle dava ticari dava olarak kabul edileceğinden Asliye Ticaret Mahkemeleri davaya bakmakla görevlidir.Davacı 6502 sayılı TKHK nun 3/1-k maddesi kapsamında tüketici olmadığı gibi, taraflar arasındaki işlem de aynı kanunun 3/-l-l maddesi kapsamında tüketici işlemi değildir. Tüketici işlemi olmayıp, taraflardan birinin tüketici sıfatını taşımadığı davalar, aynı kanunun 73/1.maddesi uyarınca Tüketici Mahkemelerinde görülemez. Mahkemenin görevine yönelik istinaf nedeni yerinde değildir. Somut davada yurt dışından ithal edilen davalı adına kayıtlı … Şase numaralı … motor numaralı, … plakalı … markalı otomobilin 19/12/2008 tarihinde KDV dahil 260.000-TL bedel ile satın alındığı, satın alındıktan sonra davalı şirket yetkilileri hakkında eşyayı aldatıcı işlemlerle gümrük vergileri kısmen veya tamamen ödenmeksizin ülkeye sokma ve resmi evrakta sahtecilik suçlarından 08.03.2016 tarihinde iddianame düzenlendiği ve davaya Bakırköy 1. Ağır Ceza Mahkemesi’ nin 2014/1043 esas sayılı dosyasında bakıldığı ve bu dava kapsamında davacının satın aldığı araca tedbir uygulanarak el konulduğu, 5607 sayılı Kanunun geçici 10.maddesi ve ilgili yönetmeliğin hükümleri uyarınca davacı tarafından el konulan araç üzerindeki tedbirin kaldırılması için ÖTV indiriminden de yararlanarak ilk iktisapta davalı tarafından ödenmesi gerektiği halde ödenmeyen – 161.741,58 TL ÖTV bedelinin %25’lik kısmı olan 40.436- TL’nin davacı tarafça 29.08.2017 tarihinde ödendiği dosyadaki somut delillerle sabittir.Satım sözleşmesininyapıldığı 19/12/2008 tarihinde yürürlükte olan mülga 818 sayılı BK hükümleri uygulanması gerekir. Somut olayda satım sözleşmesine konu araca el konulmak suretiyle araç alıcı davacının elinden alındığından BK 189.vd. m. uyarınca zapttan sorumluluk hükümleri uygulama alanı bulacaktır. B.K.’nun 189/1. maddesine göre de satıcı, satılan şeyin bir üçüncü kişi tarafından satım sırasında varolan bir hak sebebi ile tamamen veya kısmen elkonulmasından alıcıya karşı sorumludur. Davalı vekili satıcının ayıba karşı sorumluluğu nedeniyle 1 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu ileri sürmektedir. Araca el konulması nedeniyle , satıcı satılanın zaptı nedeniyle sorumludur. BK’da satılanın zapt nedeniyle satıcının sorumluluğu için özel bir zamanaşımı düzenlenmemiş olup dava 10 yıllık genel zaman aşımına tabiidir. Buna göre davanın zamanaşımına uğramadığının kabulü gerekir.Davalı vekilinin süresinde ayıp ihbarı yapılmadığı ve zamanaşımına yönelik davalı vekilinin istinaf sebebi yerinde değildir.Davalı vekili davacının aftan yararlanarak aracın ödenmesi gereken ÖTVsinin % 25 ini yatırarak aracını iade aldığını, bu bedel zaruri ödenmesi gereken bir yükümlülük değil, tamamen ihtiyari bir hak olduğunu, dolayısıyla davacının hukuki tedbiri bertaraf edebilmek için yararlandığı bu haktan müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını ileri sürmekte ise de Yeşilköy Gümrük Müdürlüğü’nün 20.08.2017 tarihli yazı içeriğinde ÖTV’nin %25’ine isabet eden 40.436- TL’nin 31.08.2017 tarihine kadar ödenmesi, ödenmediği takdirde 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu’nun geçici 10.maddesinden yararlanma hakkının kaybedileceği bildirilmiş olmakla davacı tarafından gerçekleştirilen ödeme, elkoyma kararının kaldırılması, zararın artmasını önleyici ve yaşanan mağduriyeti giderici mahiyettedir. Bu nedenle minimuma indirgenen zarar nedeniyle davacı tarafın ihtiyari hareket ettiği nedeniyle davalının sorumlu tutulamayacağı,İlk derece mahkemesince ,sorumluluğun ayıba dayalı olduğuna yönelik tesbiti doğru görülmemiş ise de sonucu itibariyle ,gümrük işlemleri sırasında yapılan usulsüz işlemleri nedeniyle davalının davacının uğradığı zararın tazmini gerektiğine yönelik hükümde isabetsizlik yoktur. Dava konusu alacak davalı tarafından eksik ödenen ÖTV bedelinden ibaret olup, bilinebilir, hesap edilebilir niteliktedir.Davacı vekilinin icra inkar tazminatı isteminin reddine yönelik istinaf nedeni yerindedir.Açıklanan nedenlerle İstinaf yoluna başvuran davalı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine,davacı vekilinin icra inkar tazminatına yönelik istinaf sebebi yerinde olduğundan kararın kaldırılmasına yapılan hata /eksiklik nedeniyle yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç olmadığından yeniden hüküm verilmesine ,itirazın kısmen iptali ile davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/866 Esas – 2020/189 Karar sayılı 20/02/2020 tarihli kararının, HMK.’nun 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın kısmen kabulüne, davalının İstanbul … İcra Dairesinin … esas sayılı takibine yaptığı itirazın 40.436-TL asıl alacak yönünden iptaline, takibin 40.436-TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren değişen oranlarda yasal faiz işletilerek devamına, fazla istemin reddine, %20 oranında hesaplanan 8.087,2‬0-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,” İlk Derece yargılamasına ilişkin olarak; “Alınması gereken 2.762,18-TL nispi karar ve ilam harcından mahkeme ve icra veznesine yatırılan toplam 690,55‬-TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 2.071,63‬‬‬-TL’nin davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, Davacı tarafça yatırılan ‬721,95-TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, Davacı tarafından yapılan 800-TL bilirkişi ücreti ve 18‬0-TL tebligat-posta masrafı olmak üzere toplam 980-TL yargı giderinin davanın kabulü oranında hesaplanan 970-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,kalanın davacı üzerinde bırakılmasına, Davacı lehine taktir olunan 6.056,68-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Davalı lehine taktir olunan 149,56-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, Kullanılmayan gider avansının talep halinde yatıran tarafa iadesine” Alınması gereken 2.762,18-TL istinaf karar harcından davalı tarafından peşin yatırılan 691,4‬0-TL harcın mahsubu ile bakiye 2.070,78-TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, Davacı tarafça yatırılan 54,40-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde iadesine, Davalı tarafından yapılan istinaf yargı giderinin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.24/11/2022