Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/877 E. 2023/836 K. 25.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/877
KARAR NO: 2023/836
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/12/2018
NUMARASI: 2017/927 Esas – 2018/1252 Karar
BİRLEŞEN DAVA: İSTANBUL 5. ATM 2017/960 ESAS 2018/253 KARAR
DAVA: Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 25/05/2023
Davanın reddine ilişkin kararın asıl ve birleşen davada davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Asıl ve birleşen davada davacı vekili; …. ile… Ltd. Şti.’nin müvekkili tarafından kurulduğunu, müvekkilinin … Yapı’nın ortaklık yapısının değişmesinden önce tüm hissesine sahip olduğunu, ayrıca müvekkilinin … Ltd. Şti.’nin hisselerinin de tamamına sahip olduğunu, dava dışı … yetkilileri tarafından …’in kendilerine borçlu olduğundan bahisle görüşme talep edildiğini, müvekkili tarafından bu konuda görüşmeler yapıldığını, … Yapı’nın kullandığı fabrika binasının devrine ilişkin finansal kiralama sözleşmesinin değişikliğine dair sözleşmenin imzalanmasından önce taraflar arasında varlığı iddia edilen borca ilişkin 18/09/2015 tarihli borç tasfiye sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşmeye müvekkili ile … Yapı’nın kefil olduğunu, bu sözleşme gereği müvekkilinin … Yapı hisselerine … lehine rehin konulduğunu, sonrasında müvekkiline ait %52 oranındaki hissenin …’in gösterdiği kişilere devrine yönelik olarak da 04/04/2016 tarihli sözleşmenin imzalandığını, bu sözleşme gereği müvekkilinin … Yapı’daki %52 hissenin …’in gösterdiği kişilere bedelsiz olarak devredildiğini, … Yapı’nın …’in emir ve talimatı altında yönetildiğini, bu kapsamda davalı şirket yönetim kurulu üyelerinin hukuka aykırı kararlar alarak müvekkilinin şirketteki varlığını tamamen sonlandırmayı amaçladıklarını, yönetim kurulu toplantılarından müvekkilinin bilgisinin bulunmadığını, davalı şirketin dava konusu yönetim kurulu kararlarının TTK hükümlerine aykırı şekilde alındığını, müvekkilinin alınan kararlarda hiçbir etkisi olmamasının sağlanması amacıyla usulüne uygun çağrı yapılmadığını, 04/04/2016 tarihli sözleşmede müvekkilinin ilk üç yıl yönetim kurulu başkanı olarak kalacağı hüküm altına alınmasına rağmen, dava konusu 2017/12 sayılı yönetim kurulu kararıyla müvekkilinin yönetim kurulu başkanlığının sonlandırıldığını ve satış ve pazarlama yetkilerinin elinden alındığını, müvekkiline toplantı çağrısı yapılmadığından kararların batıl olduğunu belirterek, davalı şirketin 15/09/2017 tarihli 2017/11 ve 2017/12 karar sayılı yönetim kurulu kararlarının batıl olduğunun tespiti ile iptaline kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; dava dilekçesinde belirtilen tarihlere ilişkin bir yönetim kurulu kararı bulunmadığını, münferit bazı hususlar dışında yönetim kurulu kararları aleyhine iptal davası açılamayacağını, yönetim kurulu kararlarının iptali için genel kurula itirazda bulunulması ve genel kurul kararına karşı yargı yoluna gidilmesinin mümkün olduğunu, 04/10/2017 tarihli 2017/11 ve 2017/12 sayılı yönetim kurulu toplantısına davacının davet edildiğini, çağrının ne şekilde yapılacağına dair bir düzenleme bulunmadığını, davacının toplantıya telefonla ve ayrıca sözlü olarak davet edildiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
BİRLEŞEN İSTANBUL 5. ATM 2017/960 ESAS 2018/253 KARAR SAYILI DAVA: Davacı vekili; …. ile …… Ltd. Şti.’nin müvekkili tarafından kurulduğunu, müvekkilinin … Yapı’nın ortaklık yapısının değişmesinden önce tüm hissesine sahip olduğunu, ayrıca müvekkilinin … Ltd. Şti.’nin hisselerinin de tamamına sahip olduğunu, … Yapı’nın kullandığı fabrika binasının devrine ilişkin finansal kiralama sözleşmesinin değişikliğine dair sözleşmenin imzalanmasından önce taraflar arasında varlığı iddia edilen borca ilişkin 18/09/2015 tarihli borç tasfiye sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşmeye müvekkili ile … Yapı’nın kefil olduğunu, bu sözleşme gereği müvekkilinin … Yapı hisselerine … lehine rehin konulduğunu, sonrasında müvekkiline ait %52 oranındaki hissenin …’in gösterdiği kişilere devrine yönelik olarak da 04/04/2016 tarihli sözleşmenin imzalandığını, bu sözleşme gereği müvekkilinin … Yapı’daki %52 hissenin …’in gösterdiği kişilere bedelsiz olarak devredildiğini, … Yapı’nın …’in emir ve talimatı altında yönetildiğini, bu kapsamda davalı şirket yönetim kurulu üyelerinin hukuka aykırı kararlar alarak müvekkilinin şirketteki varlığını tamamen sonlandırmayı amaçladıklarını, yönetim kurulu toplantılarından müvekkilinin bilgisinin bulunmadığını, davalı şirketin dava konusu yönetim kurulu kararlarının TTK hükümlerine aykırı şekilde alındığını, müvekkilinin alınan kararlarda hiçbir etkisi olmamasının sağlanması amacıyla usulüne uygun çağrı yapılmadığını, dava konusu edilen 15/09/2017 tarihli 2017/13 sayılı yönetim kurulu toplantısından da müvekkilinin haberdar edilmediğini, bu durumun toplantı ve çağrı usulü ile bağdaşmadığını, dava konusu yönetim kurulu kararı ile bazı çalışanların iş sözleşmelerinin haksız olarak feshedildiğini, buradaki asıl amacın müvekkilinin şirket içindeki varlığının sonlandırılması olduğunu, müvekkilinin toplantıya katılması engellenmiş olmakla kararın batıl olduğunu belirterek, davalı şirketin 05/10/2017 tarihli 2017/13 karar sayılı yönetim kurulu kararının batıl olduğunun tespiti ile iptaline kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.
BİRLEŞEN DAVA CEVAP: Davalı vekili; yönetim kurulunun davacının şifahi olarak davet edilip katılmadığı 04/10/2017 tarihli toplantısında 2017/13 sayılı kararı aldığını, dava dilekçesinde belirtilen tarihe ilişkin bir karar bulunmadığını, dava konusu yönetim kurulunda şirketin verdiği yetkileri kötüye kullanan iki çalışanın iş sözleşmesinin feshine karar verildiğini, kararın hukuka uygun olarak ve şirketin işleyişinin gereği olarak alındığını, zira müdürlerin atanmaları ve görevden alınmalarının yönetim kurulunun görev ve yetkisi kapsamında bulunduğunu, davacının toplantıya davet edildiğini, çağrının ne şekilde yapılacağına dair bir düzenleme bulunmadığını, davacının toplantıya telefonla ve ayrıca sözlü olarak davet edildiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; 6102 sayılı TTK’nın 391. maddesinde; eşit işlem ilkesine aykırı olan, anonim şirketin temel yapısına uymayan veya sermayenin korunması ilkesini gözetmeyen, pay sahiplerinin, özellikle vazgeçilmez nitelikteki haklarını ihlal eden veya bunların kullanılmalarını kısıtlayan ya da güçleştiren, diğer organların devredilemez yetkilerine giren ve bu yetkilerin devrine ilişkin kararların batıl olduğu yönünde düzenleme yer aldığı, davacı adına kayıtlı hisselerin dava dışı … İmalat San. Tic. A.Ş.’ye devir olunarak pay defterine 08/05/2018 tarihinde tescil edildiği, anılan devir işlemine ilişkin olarak pay defterinin kayıt-devirlere ilişkin notlar bölümüne, “18/09/2015 tarihli hisse rehin sözleşmesinin ek 04/04/2016 tarihli 1 no.lu protokolün yerine getirilmesi, 14/05/2018 tarihli 2018/2 yönetim kurulu kararına istinaden hisse devri” açıklamasının yazılı olduğu görülmekle, davacının davalı şirkette şirket ortaklığının sona erdiği gerekçesiyle, asıl ve birleşen davanın aktif husumet ehliyeti yokluğu nedeni ile reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: İstinaf yoluna başvuran davacı vekili; mahkemece davanın aktif husumet ehliyeti yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş olsa da, dava tarihinde müvekkili şirkette hissedar olup müvekkilinin hisselerinin elinden usulsüz olarak alındığını, dava dışı … ile imzalanan borç tasfiye sözleşmesi ve ortaklar anlaşması kapsamında müvekkilinin davalı şirketteki %52 hissesinin bedelsiz olarak devredildiğini, sonraki dönemde müvekkilinin … lehine rehinli %48 hissesinin de usulsüz olarak elinden alındığını, dava tarihinde müvekkili davalı şirkette %48 oranında hissedar ve yönetim kurulu üyesi olduğunu, müvekkilinin yönetim kurulu başkanlığının 15/09/2017 tarihli 2017/12 ve 2017/13 sayılı yönetim kurulu kararlarıyla usulsüz olarak sonlandırıldığını, dava konusu kararların batıl olduğunun bilirkişi raporu ile de ortaya çıktığını, davalı tarafça müvekkilinin yetkilerini elinden almak amacıyla ve müvekkilinden habersiz olarak yapılan toplantılarda alınan kararların batıl olduğunu, davanın konusunun müvekkilinin hak ve menfaatlerini doğrudan etkilediğini, bu nedenle davanın aktif husumet ehliyeti yokluğu nedeniyle reddedilmesinin hak arama hürriyetinin ihlali niteliğinde olduğunu, müvekkilinin hisselerinin haksız olarak elinden alınmasına dayanak işlemlere karşı müvekkili tarafından açılmış olan davaların sonucu beklenmeksizin davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, bu kapsamda müvekkilinin %52 hissesinin devrinin iptali istemiyle İstanbul 14. ATM’nin 2017/1148 Esas sayılı dosyasında dava açıldığını, yine müvekkilinin %48 hissesinin rehin sözleşmesi gereği usulsüz devrine ilişkin işlemler aleyhine İstanbul 12. ATM’nin 2018/443 ve İstanbul 8. ATM’nin 2018/507 Esas sayılı dosyalarında dava açtıklarını, bu davaların sonucu işbu dava ile doğrudan ilgili olduğundan, davaların bekletici mesele yapılması gerektiğini belirterek, kararın kaldırılarak davanın kabulüne, aksi halde belirtilen dosyaların bekletici mesele yapılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, davalı şirketin 15/09/2017 tarihli 2017/11 ve 2017/12 sayılı yönetim kurulu kararlarının iptali; birleşen dava ise davalı şirketin 04/10/2017 tarihli 2017/13 sayılı yönetim kurulu kararının batıl olduğunun tespiti veya iptali istemine ilişkindir. 6102 sayılı TTK’nın 460/5 maddesinde; yönetim kurulu kararları aleyhine pay sahipleri veya yönetim kurulu üyelerince 445. maddede yazılı sebeplerin varlığı halinde kararın ilanı tarihinden itibaren bir ay içinde iptal davası açılabileceği hüküm altına alınmıştır. Maddede atıf yapılan 445. maddeye göre ise, kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan kararlar aleyhine iptal davası açabileceği belirtilmiştir.TTK’nın 391. maddesinde; yönetim kurulu kararının batıl olduğunun tespitinin mahkemeden istenebileceği belirtilerek, kararların butlanına yol açacak hukuka aykırılıklar; eşit işlem ilkesine aykırı olan, şirketin temel yapısına uymayan, sermayenin korunması ilkesini gözetmeyen, pay sahiplerinin haklarını ihlal eden ya da bunların kullanılmasını güçleştiren veya kısıtlayan, diğer organların devredilmez yetkilerine giren konularda ya da bunların devrine ilişkin kararlar olarak örnekleme yoluyla belirlenmiştir. Somut olayda dava tarihi itibariyle davalı şirkette %48 oranında hissedar ve yönetim kurulu başkanı olan davacının bu hisselerinin, yargılama sırasında rehnin paraya çevrilmesi yoluyla … Makine .. A.Ş. tarafından devralındığı, söz konusu devir işleminin şirketin 14/05/2018 tarihli yönetim kurulu kararıyla pay defterine kaydına karar verildiği ve 08/08/2018 tarihinde pay defterine kaydedilerek davacının şirkette ortaklık sıfatının kalmadığı anlaşılmaktadır. İptal istemi bakımından ise kararın iptalini talep eden ortağın bu sıfatının dava süresince devam etmesi gerekir. Uygulamada husumet olarak tanımlanan bu yetkinin, tüm dava sürecinde davacı üzerinde bulunması gerekmektedir. Dava açan kişinin ortaklık sıfatı sona erecek olursa, artık davayı takip ve sonuçlandırmakta hukuki menfaati de kalmaz. Bu kapsamda somut olayda davacının şirketteki %52 payının devredilmesine ilişkin işlemin iptali ve hisselerin iadesi istemiyle İstanbul 14. ATM’nin 2017/1148 esas sayılı dosyasında dava açıldığı, yine %48 hissenin rehin sözleşmesi gereği usulsüz devrine ilişkin işlemlerin iptali istemiyle de İstanbul 12. ATM’nin 2018/443 esas sayılı dosyasında dava açıldığı, her iki davanın da derdest olduğu UYAP sisteminden yapılan incelemeden anlaşılmaktadır. Bu durum karşısında, davalı şirketin eski ortağı olan davacıya ait tüm payın mülkiyeti ihtilaflı olup, söz konusu hisselerin mülkiyetinin davacıya ait olup olmadığı İstanbul 14. ATM’nin 2017/1148 esas sayılı ve İstanbul 12. ATM’nin 2018/443 esas sayılı dosyasında açılmış bulunan davalarda verilecek kararlar ile tespit edilecektir. Bu dosyalarda verilip kesinleşecek kararlar sonucunda, söz konusu hisselerin mülkiyetinin davacıya ait olup olmadığı, buna bağlı olarak da davacının davalı şirkette ortak sıfatının bulunup bulunmadığı ve dolayısıyla işbu dava bakımından aktif husumet ehliyetinin mevcut olup olmadığı tespit edilecektir. Bu nedenle mahkemece İstanbul 14. ATM’nin 2017/1148 esas sayılı ve İstanbul 12. ATM’nin 2018/443 esas sayılı dosyasında açılmış bulunan dava dosyalarının bekletici mesele yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme sonucunda davanın aktif husumet ehliyeti yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi hatalıdır. Açıklanan nedenlerle, asıl ve birleşen davada davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)a-4 maddesi uyarınca kabulü ile hükmün kaldırılarak, davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Asıl ve birleşen davada davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/927 Esas – 2018/1252 Karar sayılı 13/12/2018 tarihli kararının, HMK’nın 353(1)a-4 maddesi gereği KALDIRILMASINA; “Davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE” İstinaf yoluna başvuran asıl ve birleşen davada davacı tarafından yatırılan 98,80-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nın 353(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 25/05/2023