Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/872 E. 2020/1412 K. 30.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/872
KARAR NO : 2020/1412
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/06/2020 (Ara Karar)
NUMARASI : 2016/1140 Esas
TALEP: İhtiyati Tedbirin Kaldırılması
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 30/12/2020
İhtiyati tedbir kararının kaldırılması isteminin reddine ilişkin ara kararın davalılar vekilince istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü.
TALEP: Davacılar vekili; davalı şirketlerin yöneticileri tarafından müvekkillerinin azlık haklarının devamlı olarak ihlal edildiğini,bilgi alma ve inceleme haklarının engellendiğini, şirketlerin sürekli olarak zarar ettiklerini, şirketlerin kötü yönetilmesi nedeni ile feshine karar verilmesi gerektiğini, müvekkillerinin haklarının korunması amacıyla şirketlerin feshine karar verilmesinde haklı nedenler olduğunu ve TTK.nun 531 ve 636/III maddesine istinaden şirketlerin haklı sebeplerle feshine, fesih aşamasına kadar şirketlerin idaresinin kayyum vasıtası ile yapılmasına,malvarlığı üzerine ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
ARA KARAR : Mahkemece 30/11/2016 tarihli ara karar ile; ihtiyati tedbir talebinin kabulü ile davacılar vekilinin talebinin teminatsız olarak kabulü, davalılara ait taşınmazların üçüncü kişilere devrinin yasaklanması ve sınırlı ayni haklarla takyidinin, şerh ve beyanlar konulmasının engellenmesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmiştir.
İTİRAZ : Davalılar vekili, bilirkişilerce çoğunluk raporunun 17.12.2019 tarihinde, ayrık raporun ise 15.01.2020 tarihinde dosyaya sunulduğunu,ayrılma akçelerinin hesaplandığı davacı tarafından süresinde itiraz edilmeyen çoğunluk bilirkişi raporu hükme esas alınacak mahiyete geldiğini,davacıların çıkma paylarının hesaplanmış olmasının HMK 396’ya göre değişen bir durum olduğunu, bu nedenle, öncelikle tüm taşınmazlar üzerinden tedbirin kaldırılması gerektiğini,şirketlerin ortaya çıkan değeri ile açıkça ispat edildiğini, ihtiyati tedbir kararının verilmesine temel olan ve hakkında idari soruşturma bulunan rapor sadece hukuki uyuşmazlıkları dikkate aldığını, bu sebeple, davacıların taleplerinin haklı olmadığını kesin olarak ortaya çıkmasından tüm taşınmazlar üzerinden tedbirin kaldırılması gerektiğini,aksi halde ise, bir kısım taşınmazlar üzerinden tedbirin kaldırılmasını talep etmiştir.
ARA KARAR :Mahkemece, davalı şirketlerin mal varlıklarının 3.şahıslara devrin önlenmesi yönünde verilen ihtiyati tedbir kararının, davanın yasal dayanağı TTK’nın 531 vd maddelerinde öngörülen tasfiye işlemlerinin, alacaklıların ve hisse sahiplerinin korunması amacıyla yapılacak işlemlerin gerçekleştirilebilmesi, şirketin envanterinde kayıtlı mal varlıklarının dava sürecinde korunmasını zorunlu kıldığından davalılar vekillerinin ihtiyati tedbir kararının tamamen veya kısmen kaldırılması taleplerinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalılar vekili, mahkemece şirketlerin %25’ne sahip olanlar açısından çıkma paylarının hesaplanmasına karar verildiğini, mahkemenin tahkikat aşaması ile maddi vaka ve hukuki sebebin değiştiğini, işbu davada fesih ve tasfiyeye yönelik davacıların korunan bir hukuki yararı kalmadığını, ihtiyati tedbir kararının müvekkili Kutmangil isimli şirketin faaliyetini doğrudan doğruya engellediğini, şirketin borcuna karşılık taşınmazların piyasa değeri ile satılamaması sebebi ile şirketin açıkça ciddi bir şekilde zarar ettiğini, ihtiyati tedbir kararının amacını aştığını, taşınmazlar ve mali değere sahip araç gereçlerin icra vasıtası ile satıldığında ciddi zarara uğrayacaklarını, bu nedenlerle ihtiyati tedbirin tamamen kaldırılmasını, mahkeme aksi kanaatte olması halinde davacıların çıkma payları ile sınırlı olmak üzere bilirkişi raporu ile değeri belli olan bir kısım taşınmazlar üzerinden ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: İlk Derece Mahkemesince verilen 30/11/2016 tarihli ihtiyati tedbir talebinin kabulüne ilişkin ara karara itiraz üzerine 14/03/2017 tarihli itirazın reddine ilişkin karar verildiği, ara kararın istinaf edildiği, Dairemizin 27/04/2017 tarihli kararıyla davalılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği; davalılar vekilinin ihtiyati tedbir kararının kaldırılması talebini yinelemesi üzerine mahkemece 12/10/2018 tarihli ara karar ile talebin reddine karar verildiği, Dairemizce yapılan istinaf incelemesinde kanun yolu açık olmadığı gerekçesiyle HMK 341/1, 346/1 gereği usulden reddine karar verildiği anlaşılmıştır. Davalılar vekili davacıların çıkma paylarının hesaplanmış olmasının HMK 396’ya göre değişen bir durum olduğunu,tüm taşınmazlar veya aksi halde bir kısım taşınmazlar üzerinden tedbirin kaldırılmasını talep etmiştir.HMK 341/1.maddesi uyarınca, ilk derece mahkemelerinin nihai kararları ile ihtiyati tedbir talebinin reddine ve bu taleplerin kabulü halinde ihtiyati tedbire itiraz üzerine verilen kararlarına karşı istinaf yoluna başvurulabilir.HMK 396. maddesi “Durum ve koşulların değiştiği sabit olursa, talep üzerine ihtiyati tedbirin değiştirilmesine veya kaldırılmasına teminat aranmaksızın karar verilebilir. İtiraza ilişkin 394 üncü maddenin üçüncü ve dördüncü fıkrası, kıyas yoluyla uygulanır.” şeklindedir.HMK 396/2 maddesi, aynı yasanın 394.maddenin üçüncü ve dördüncü fıkralarına atıf yapmış, kanun yolunu düzenleyen beşinci fıkraya atıf yapmamıştır. Bu nedenle durum ve koşulların değişmesi nedeniyle tedbirin kaldırılması taleplerine ilişkin olarak verilen ara karara karşı kanun yolu açık değildir. Yorumla kanun yolu ihdas edilmesi de mümkün değildir.Bu sebeple, davalılar vekilinin istinaf başvurusunun usulden reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK 341/1, 346/1 maddesi uyarınca uusulden reddine,Davalı tarafça yatırılan 54,40-TL peşin istinaf karar harcının kendilerine iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-f maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 30/12/2020