Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/86 E. 2022/605 K. 21.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/86
KARAR NO : 2022/605
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/11/2019
NUMARASI: 2018/491 Esas – 2019/1105 Karar
DAVA: Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 21/04/2022
Davanın kabulüne ilişkin kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA :Davacı vekili; müvekkili şirketin davalı bankanın Mega Center şubesinde 751762 no’lu hesabı bulunduğunu, 23.08.2013 tarihinde şirketin hesabından dava dışı…isimli şahsın hesabına 10.090-TL EFT yapıldığını, dava dışı … isimli şahısla müvekkil şirket arasında hiçbir ticari ilişki bulunmadığını, esasen müvekkil şirket yetkilisinin bu isimde bir kimseyi de tanımadığını, davalı bankanın yapılmaması gereken bir ödemeyi TTK md 18’e aykırı bir şekilde yaptığını ve müvekkil şirketi zarara uğrattığını, bu sebeple haksız ödemenin yapıldığı günden itibaren ödenen miktar ve faizinden davalı bankanın sorumlu olduğunu belirterek 10.090-TL tazminatın, 23.08.2013 tarihinden itibaren avans faizi işletilerek davalıdan alınıp müvekkil şirkete ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :Davalı vekili; davaya konu EFT işleminin bizzat davacı şirket yetkilisi tarafından internet şubesi üzerinden yapıldığını, ekli dekonttan da görüleceği üzere davacı şirketin müvekkil bankanın Mega Center (Bayrampaşa) şubesi nezdindeki… IBAN numaralı hesabından, …İsimli kişiye ait olan…bank A,Ş. Nezdindeki hesaba 10.090-TL EFT yapıldığı, açıklama kısmında “…. Matbaacılık Topkapı” ve işlem yeri olarak “internet” yazılı olduğunu, müvekkili ile davacı arasında akdedilen Bankacılık Hizmet Sözleşmesinin Elektronik Bankacılık Hizmetleriyle ilgili bölümde “müşterinin tüm elektronik bankacılık hizmetlerini imzası olmadan yapabileceğini, kendisine ait müşteri numarası, şifre, parola, gizli kelime ve/veya token gibi güvenlik öğeleri kullanarak verilen talimatların, yazılı talimat sayılacağını, banka tarafından verilen kartları ve şifreyi kullanarak kendisine tanınan hak ve limitler dahilinde gerçekleştirebileceği bütün işlemlerin sistem gereği imzası karşılığı olmadan yapılacağını ve bu işlemlerin ancak banka nezdindeki kayıtlarla ispat edileceğini ve delillerin HMK. 193. maddesi icabı kesin delil olduğunu kabul eder” şeklinde düzenleme yer aldığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:Mahkemece, dava konusu olayın meydana gelmesinde davacının, bu kişi veya üçüncü kişiler ile işbirliği içerisinde kusurlu davrandığının ispatlanmadığı, davalı banka tarafından hesapta bulunan paranın güvenliğinin tam olarak sağlanamadığı, kötü niyetli kişilerin işlemlerine karşı müşteri ve hesabının korunamadığı, davalı bankanın, bu kişilerin eylem ve işlemlerine karşı koyacak etkili mekanizmayı, güvenlik önlemlerini geliştirmediği, bu önlemleri kullanmayı müşterileri için zorunlu hale getirmediği, bu nedenle davalı bankanın çekilen paradan sorumlu olduğu, bu itibarla somut olayda davacıya atfedilecek her hangi bir kusurun ispat edilemediği gerekçesiyle davanın kabulüne, 10.090-TL’nin 23/08/2013 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili; davacının kusur durumunun dikkate alınmadığını, davacı tarafından daha öncede müvekkili banka tarafından parolamatik cihazı ile verilen şifre ile sisteme giriş yapıldığını, savcılık dosyasında davacının, şüpheli şahıslarla iş birliği yapıp yapmadığının araştırılmadığını, bu cihazın verdiği şifre kullanılmadan sisteme giriş yapılamadığını, davacının daha önce yaptığı ve itiraz etmediği işlemlerin de aynı parolamatik cihazı ile yapıldığını,davacı şirket yetkilisinin şikayet dilekçesinden parolamatik cihazının şirket çalışanlarına verildiğinin anlaşıldığını, Eft.nin tamamlanabilmesi için gizli kelime bilgisinin gerektiğini, bilirkişi raporunda müvekkili bankanın sistemlerinde güvenlik açığı olmadığının tespit edilmesine rağmen mahkemece müvekkilinin sorumlu tutulmasının anlaşılamadığını, bilirkişi raporuna itirazların dikkate alınmadığını, gerek davacıya parolamatik cihazının verilmiş olması gerekse EFTnin tamamlanması için gizli kelimenin girilmesi gerektiği hususları dikkate alındığında davanın reddi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE:Dava, davacının banka hesabında bulunan paranın, mobil bankacılık yoluyla rızası dışında EFT yoluyla üçüncü kişinin hesabına havale edilmesi nedeniyle oluşan zararın tazmini istemine ilişkindir.
Bankalar, kendilerine yatırılan paraları mudilere istendiğinde veya belli bir vadede ayni veya misli olarak iade etmekle yükümlüdür. Bu tanımlamaya göre mevduat, ödünç ile usulsüz tevdi sözleşmelerinin niteliklerini taşıyan kendine özgü bir sözleşmedir. TBK’nın 386. (818 sayılı BK 306) maddesi uyarınca, ödünç alan akdin sonunda ödünç verilen parayı eğer kararlaştırılmışsa faizi ile iadeye mecburdur. TBK’nın 570. maddesi uyarınca usulsuz tevdide paranın nefi ve hasarı mutlak şekilde saklayana geçtiği için saklayan bu parayı kendi yararına kullanabilir. Bu açıdan değerlendirildiğinde, usulsüz işlemle çekilen paralar aslında doğrudan doğruya bankanın zararı niteliğinde olup, mevduat sahibinin bankaya karşı alacağı aynen devam etmektedir. Usulsüz işlemlerin gerçekleşmesinde, ispatlandığı takdirde mevduat sahibinin kusurundan söz edilebilir ve banka bu kusur oranı üzerinden hesap sahibinin alacağından mahsup talebinde bulunabilir. Hesap sahibinin zararın meydana gelmesinde kusurunun bulunduğunu ispat yükü davalı bankadadır.İnternet ve mobil bankacılık sistemini kurup hizmete sunan banka, mudinin kastı, kötüniyeti ve suç sayılır eylemini kanıtlayamadığı sürece kendisine emanet edilen paradan (ve diğer yatırım araçlarından) güven kuruluşu vasfı nedeniyle sorumludur. Bu sorumluluk, olağan sebep sorumluluğu mahiyetinde olmakla, banka gerekli özeni göstermiş olsa bile zararın gerçekleşeceğini ispat etmesi halinde, sorumluluktan kurtulabilir. Davacının zararın meydana gelmesinde kusurunun bulunduğunu ispat yükü davalı bankadadır (Yargıtay 11. HD 10/01/2018 tarihli 2016/8635 esas – 2018/179 karar sayılı ilamı). İnternet bankacılığını müşterilerine özendiren bankaların, kendilerine emanet edilen mevduatı koruma özel yükümlülüğü gereğince; internet bankacılığı işlemlerinde işlem yapanın gerçek müşteri olup olmadığını belirleme yönünde, gelişen dolandırıcılık yöntemlerine karşı, bunları önleyici gerekli altyapıyı sağlayarak güvenli önlemlerini almak zorundadır (Yargıtay 11. HD 09/09/2019 tarih ve 2018/3563 esas 2019/5115 karar sayılı ilamı). İnternet bankacılığı ile yapılan işlemlerde şubeden yapılan işlemlerde olduğu gibi mevduat, bankanın kontrol ve sorumluluğundadır.Somut olayda davacıya ait para davalı bankaya karşı gerçekleştirilen usulsüz işlem ile hesaptan çekilerek başka hesaba havale edilmiş olup, bu durum davalı bankanın aldığı mevduatı iade yükümlülüğünden kurtaramayacağı TBK’nun 386, 570 maddeleri gereğidir. İspat yükü kendisinde olan davalı banka, davacıya vermiş olduğu şifre ve parolaların davacının kusuruyla üçüncü şahıslarca ele geçirildiğini dosya kapsamıyla ispatlayamamış, hesaptan para çıkışı yapılmadan önce müşteriyi bu konuda bir iletişim aracı ile bilgilendirmemesi ve müşterinin onayının alınmaması gibi sebepler dikkate alındığında davalı bankanın kusurlu olduğu anlaşıldığından mahkemece davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle mahkemece davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından istinaf nedenleri yerinde görülmeyen davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle:
Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
Alınması gereken 689,24-TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 147,31-TL harcın mahsubu ile bakiye 541,93‬-TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Davalı tarafından sarf edilen istinaf yargı giderlerinin üzerinde bırakılmasına, davacı tarafından yapılan 34,90-TL istinaf yargı giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 21/04/2022