Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/855 E. 2022/1659 K. 24.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/855
KARAR NO: 2022/1659
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/12/2019
NUMARASI: 2018/515 Esas 2019/1041 Karar
DAVA: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 24/11/2022
Davanın kabulüne ilişkin verilen kararın davalı ve katılma yoluyla davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili, davalı tarafından müvekkili aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü … esas sayılı dosyası ile kambiyo senedine özgü icra takibi yapıldığını, ancak davacının takip alacaklısı davalı şirkete belirtilen icra takibi ve takibe dayanak senetten dolayı herhangi bir borcunun bulunmadığını, Davacı …’nin İstanbul’da kendi aracı ile servis taşımacılığı yaptığını, davalı taşımacı şirket adına da uzun yıllar okul servis taşımacılığı faaliyetini yürüttüğünü, davalı şirket tarafından sözleşme kurulurken davacıya tarih ve miktar kısmı boş senetler ileride doğabilecek borçlara teminat olması gerekçesiyle imzalatıldığını, davacının, davalı şirket nezdinde hiçbir borcu olmadan Haziran 2016 tarihinde sözleşmesini karşılıklı mutabakatla sonlandırdığını, ancak davalı tarafından davacıya imzalatılan senedin iade edilmediğini, davacının, davalı şirket ile sözleşmesinin bitmesinden yıllar sonra hiçbir borcu olmamasına rağmen davalı şirket tarafından takibe konu senet doldurularak icra takibi başlatıldığını, davacının davalıya İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ve bu dosyaya dayanak teşkil eden senet nedeniyle borçlu olmadığının tespitine, takibin ve senedin iptaline, %20 oranında kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili tarafından cevap dilekçesi ibraz edilmemiş,aşamalarda davacının çalıştığı süre içerisinde davalıya ödemesi gereken ücretleri eksik ödediği, davalıya borçlu kaldığı, borcuna karşılık da dava/ takip konusu bonoyu düzenleyip verdiğini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davacının kendine ait aracıyla davalıya servis hizmeti verdiği, bu hizmetler kapsamında davacı tarafından davalı adına 16/01/2014 tarihinden 19/10/2016 tarihine kadar faturalar düzenlenerek alacağın tahsil edildiği, kambiyo senedi illetten mücerret olup, dava/ takip konusu senet üzerinde bedelinin nakden yazılı bulunmakla ispat yükünün aksini iddia eden davacı taraftaysa da, davalı vekili tarafından Uyap üzerinden sunulan 06/05/2019 tarihli e-imzalı beyan dilekçesi ile davacının çalıştığı süre içerisinde davalıya ödemesi gereken ücretleri eksik ödediği, davalıya borçlu kaldığı, borcuna karşılık da takip konusu bonoyu düzenleyip verdiği ve sözleşmenin davalı yanca noktalandığı bildirilmekle nakden kayıtlı bononun veriliş nedeni talil edilmiş ve ispat külfeti yer değiştirerek davalıya geçtiğini, davalının bu yöndeki savunmasını ispat kapsamında herhangi bir delil ibrazında bulunmadığı gibi belirlenen günde defterlerini ibraz etmediği, ispat külfetinin davacıda olduğunu ve ticari defterlerle senedin aksinin ispatının mümkün olmadığını beyan etmekle yetinerek alacak hakkına dair ispat külfetini yerine getiremediğini, senedin keşide ve vade tarihlerini de kapsar şekilde 2016 Haziran ayına kadar aradaki hizmet ilişkisinin sürdüğü,davalı yan yemin deliline de dayanmadığından alacak hakkı mevcut dosya durumu itibariyle ispatlanamadığı,davacının dava/ takip konusu senet nedeniyle davalıya borçlu olmadığını ispatladığından davanın kabulüne,senet nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığının tesbitine ,davacının kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:1-Davalı vekili, davacı tarafça bononun teminat bonosu olduğunu ya da bono bedelinin ödendiğini ispatlayamadığını,davacının iddiası ispatlanmamasına rağmen mahkemece, ispat yükünün davalıda olduğu ve ispatlanmadığı gerekçesiyle davanın kabülüne karar verdiğini, senede karşılık senetle ispatın bulunmaması nedeniyle davanın reddi gerektiğini, senet ile ispat edilen bir alacağı ilişkin itirazın defter kayıtlarına bakılmaksızın senetle yapılması gerektiğini aksi takdirde yapılan borçsuzluk iddiasının kabul edilmesinin mümkün olmadığını belirterek kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. 2-İstinaf yoluna katılma yolu ile başvuran davacı vekili;davalı tarafça dava konusu takibin kötü niyetle yapıldığı aşikar olup davacı lehine %20 den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, İİK 72.madde uyarınca kıymetli evraktan kaynaklanan menfi tespit davasıdır.Menfi tespit davası, İcra ve İflâs Kanunu’nun72.maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında ya da icra takibinden sonra borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Bu dava maddi hukuk ve usul hukuku bakımından genel hükümlere dayalıdır ve normal bir hukuk davası olarak açılır.Menfi tespit davasında ispat yükü, kural olarak davalı alacaklıya düşer. Davacı (borçlu), davalının (alacaklının) varlığını iddia ettiği hukukî ilişkiyi sadece inkâr etmekle yetinmekte ise, başka bir deyişle bu hukukî ilişkinin (borcun) hiç doğmadığını ileri sürmekte ise ispat yükü davalıya düşer. Çünkü hukukî ilişkinin (borcun) varlığını iddia eden davalı olduğu için, ispat yükü davalı alacaklıya düşer. (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) m. 190; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK) m.6). Fakat, menfi tespit davasını açan davacı (borçlu), davalının (alacaklı) varlığını iddia ettiği hukukî ilişkinin hiç doğmadığını iddia etmeyip, bilakis bu ilişkinin doğduğunu bildirerek başka bir nedenle hukukî ilişkinin geçersiz olduğunu veya son bulduğunu ileri sürmekte ise bu iddiayı ispat yükü TMK’nın 6. maddesi gereğince davacıya düşer. Bunun gibi, davacı (borçlu), davalının (alacaklının) iddia ettiği alacağın ödeme, ibra ve takas gibi bir nedenle son bulduğunu ileri sürerse, bu iddiayı ispat yükü de davacı borçluya düşer (Kuru-El Kitabı, s.370 ilâ 372). Bono; ödeme vaadi niteliğinde bir kambiyo senedi olup, bağımsız borç ikrarını içerir, bonoda kural olarak ispat yükü senedin bedelsiz olduğunu iddia eden tarafa aittir. Ancak, bir defa bir mal alışverişine dayandığı “malen” kaydıyla ya da bir alacak borç ilişkisine dayandığı “nakten” kaydı ile senede yazılmışsa, artık buna uyulmak gerekir. Bu kayıtların aksinin savunulması senedin ta’lili (nedene, illete bağlanması) anlamına gelir ki, böyle bir durumda ispat yükü yer değiştirir. Senedi ta’lil eden, savını kanıtlamak yükümlülüğü altına girer. Senette borcun nedeni “mal” ya da “nakit” olarak belirtilmişse, tarafların yazılı borç sebebine dayanmaya hakkı olacağından, ispat yükü bunun aksini ileri süren tarafa ait olacaktır. Eğer yanlardan biri senet metninde yazılı kaydın doğru olmadığını söylüyorsa, lehine olan senet karinesi çürümüş sayılacak, bunun sonucu olarak da iddiası paralelinde ispat yükünü de üstlenecektir. Buna senedin ta’lili denmektedir. Bu anlamda ta’lil senet metninde açıklanan düzenleme (ihdas) nedenine aykırı beyanda bulunma anlamına gelmektedir.Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; eldeki dava bonoya dayalı menfi tespit istemine ilişkin olup, davacının kendine ait aracıyla davalıya servis hizmeti verdiği, bu hizmetler kapsamında davacı yanca davalı adına faturalar düzenlendiği, 2016 yılı itibariyle bu hizmet ilişkisinin sonlandırıldığı taraflar arasında ihtilafsızdır. Davacı taraf icra takibine konu 05.01.2015 tanzim ve 30.06.2015 vade tarihli 15.000- TL bedelli nakden kaydı bulunan bonoyu davalı tarafa teminat olarak verdiğini, davalı taraf ise davacının çalıştığı süre içerisinde davalıya ödemesi gereken ücretleri eksik ödediği, davalıya borçlu kaldığı, borcuna karşılık da dava/ takip konusu bonoyu düzenleyip verdiğini iddia etmekte olup her ne kadar borçlu olmadığını ve senedin teminat senedi olduğunu iddia eden davacı taraf bunu ispat ile mükellef ise de davalı taraf hukuki ilişkiyi kabul ile birlikte ödemelerin eksikliği nedenine dayanarak senedi ta’lil ettiğinden ispat yükü yer değiştirmiş olup davalı yanın eksik ödemelerin varlığı ve miktarını ispatlaması gerekmektedir. Davalı taraf bunu ispat yönünde herhangi somut bir delil sunmadığı gibi ticari defterlerini de ibraz etmekten kaçınmıştır.16/01/2014 tarihinden 19/10/2016 tarihine kadar davacının aylık faturalar düzenlenerek davalıya gönderildiği, davacının düzenlediği tüm faturaların davalı tarafça ödenerek ticari ilişkinin sonlandırıldığı anlaşılmakla,davacı tarafça eksik ödeme nedeniyle alacaklı bulunduğunu davalının ispatlaması gerektiği,davalı icra takibinde haksız ise de takibin kötüniyetle yapıldığı ispatlanamadığından kötüniyet tazminatı isteminin de reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır.Açıklanan nedenlerle İstinaf yoluna başvuran davalı vekilin,katılma yoluyla istinafa başvuran davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde olmadığından yapılan başvuruların esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin ve katılma yoluyla davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,Alınması gereken 80,70-TL istinaf karar harcından davacı tarafından peşin yatırılan 54,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30-TL harcın davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,Alınması gereken 1.282,15-TL istinaf karar harcından davalı tarafından peşin yatırılan 320,60-TL harcın mahsubu ile bakiye 961,55‬-TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, Davacı ve davalı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 24/11/2022