Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/850 E. 2020/705 K. 01.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/850
KARAR NO: 2020/705
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/01/2020
NUMARASI: 2018/377 Esas-2020/26 Karar
DAVA: Tazminat (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 01/09/2020
Davanın kısmen kabulüne yönelik hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkilinin davalı bankanın müşterisi olduğunu, 30.10.2017 tarihinde saat 18:00 sıralarında telefonun kapandığını , … tarafından sim kartın kopyalandığının bildirildiğini ,davacının derhal … nolu hattan … müşteri hizmetlerine durumu bildirdiğini,ertesi gün banka şubesine gidip gişeden hesabını kontrol ettiğini, müvekkilinin hesabında bulunan 36.327- TL paranın ve ardından kredi kartı avansından 14.000- TL paranın yani toplam 50.327-TL paranın müvekkilinin tanımadığı … adlı şahsın hesabına havale edildiğini” öğrendiğini, hesabında bulunan 36.327- TL para ile kredi kartı avansından aktarılan 14.000- TL paranın aynı anda başka hesaba havale edilmesinin açıkça şüpheli işlem olup oluşan zarardan davalı bankanın sorumlu olduğunu ,toplamda 50.457,40 TL’nin faiziyle birlikte müvekkiline iadesine, 5.000,- TL manevi tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; SİM kart kopyalama işlemine ilişkin hususlarda müvekkili bankanın hiçbir ilgisinin bulunmadığını, banka nezdinde gerekli özen yükümlülükleri yerine getirildiğini, havale işlemlerinin davacının işlemlerini gerçekleştirmekte kullandığı telefona gönderilen şifrenin kullanılması suretiyle gerçekleştirildiğini, bankaca konulan simkart blokesinin 31.10.2017 tarih saat 09:52’de yine müşteri tarafından kaldırıldığını,davanın öncelikle husumet bakımından reddine, aksi takdirde yapılacak incelemeler neticesinde kusuru olmayan banka hakkında ki davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, ihtilaflı işlemlerin gerçekleşmesi için şart olan tek kullanımlık şifrelerin, davacının elinden çıkarak dolandırıcılara gitmediği, SİM kart değişikliği nedeniyle 3. kişiler tarafından ele geçirilmiş olması olduğu, davalı bankanın da kendisine telefon operatöründen gelmiş olan bilgi akışına istinaden koymuş olduğu davacının alacak talebinin 50.050-TL üzerinden yerinde olduğu,hesabından başka bir hesaba para aktarılmasının TBK’nun 56. ve 58. Maddeleri kapsamında manevi zarar kapsamında kabul edilemeyeceği gerekçesiyle, davacının davasının kısmen kabulü ile 50.000- TL maddi tazminatın ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazla talebin ve manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: 1-Davalı vekili; bankanın olayda hiçbir kusuru yokken tek sorumlunun müvekkili bankaymış gibi dosyada kısmen kabul kararı verilmesinin kabul edilemez olduğunu, açık deniz internet şubesinin tüm güvenlik programları ve sistemlerine sahip olduğunu, güvenlik yazılımının eksiksiz olan bu sistemde müvekkili bankanın üzerine düşen tüm sorumluluğu yerine getirdiğini,simkart blokesine ilişkin bildirimin ardından yine güvenlik soruları geçilmek suretiyle Simkart blokesinin 31/10/2017 tarihi sabah 09:52’de yine müşteri tarafından kaldırıldığını belirterek,kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. 2-Davacı vekili; Davalı bankanın ağır kusuruyla kendisine emanet edilen parayı koruyamadığını ,hesabında bulunan paranın çekildiği gibi ayrıca kullanılan kredi nedeniyle davacının borçlandığını ,bankanın kusuruna rağmen bu alacağını tahsile çalıştığını ,müvekkilinin kişilik haklarının saldırıya uğradığını ,manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu ,hükmün redde ilişkin kısmının kaldırılarak manevi tazminat bakımından da davanın kabulune karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: HMK’nun 115/1.maddesi uyarınca dava şartlarının bulunup bulunmadığı davanın her aşamasında resen araştırılır. HMK’nun 114/1-c maddesi uyarınca mahkemenin görevli olması dava şartı olarak düzenlenmiştir. TTK’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın TTK veya diğer kanunlarda asliye ticaret mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme bulunması gerekir. Dava tarihinde yürürlükte olan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 3/k bendinde, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi “tüketici”, 3/ı bendinde ise mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem “tüketici işlemi” olarak tanımlanmıştır. Aynı kanunun 73/1. maddesinde tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirtilmiş, 83/2. maddesinde ise taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceğine değinilmiştir. Somut olayda uyuşmazlığın davacının adına açılan şahsi hesaptan doğduğu gözetildiğinde mevduat sözleşmesinin de bir tüketici işlemi olduğu tartışmadan uzaktır. Davacının şahsi hesabını mesleki işler için kullanabileceği varsayımı ile mahkemenin görevi belirlenemeyeceğinden, taraflar arasındaki uyuşmazlığı çözmeye tüketici mahkemesi görevli bulunmaktadır. Göreve ilişkin kurallar kamu düzenine ilişkin olduğundan taraf vekillerince istinaf sebebi olarak ileri sürülmese de mahkemenin görevli olup olmadığı re’sen incelenmiş, esasa ilişkin hükümü veren mahkeme görevli olmadığı halde hükmü verdiğinden hükmün kaldırılarak dosyanın görevli bulunan tüketici mahkemesine gönderilmesine ,bu aşamada taraf vekillerinin esasa ilişkin istinaf nedenlerinin incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/377 Esas-2020/26 Karar sayılı ve 28/01/2020 tarihli hükmünün HMK.’nun 353(1)a-3 maddesi gereği KALDIRILMASINA; Taraf vekillerinin esasa ilişkin istinaf sebeblerinin incelenmesine yer olmadığına, “Davanın HMK 114/1-c) bendinde düzenlenen mahkemenin görevli olması ile ilgili dava şartı yokluğu nedeniyle aynı yasanın 115/2 fıkrası gereğince usulden reddine, ” HMK. 20.maddesi gereğince Dairemiz gerekçeli kararının tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde taraflardan birinin başvurusu halinde dosyanın görevli bulunan İstanbul Nöbetçi Tüketici Mahkemesi’ne gönderilmesine,2 haftalık kesin süre içinde gönderilmesi talep edilmediği takdirde, davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtarına. HMK.’nun 331/2 maddesi uyarınca harç,vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,yasal sürede başvuru olmaması nedeniyle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi halinde yargı giderlerinin davanın açıldığı mahkemece dava dosyası üzerinden karara bağlanmasına, Davalı tarafından yatırılan 853,88- TL ,davacı tarafça yatırılan 54,40-TL peşin istinaf karar harcının talep halinde yatıran tarafa iadesine, Kararın ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğ işlemleri tamamlanmak üzere dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 353(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi. 01/09/2020