Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/842 E. 2020/803 K. 10.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/842
KARAR NO : 2020/803
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/10/2019
NUMARASI : 2017/1004 Esas – 2019/969 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 10/09/2020
Davanın reddine ilişkin hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili, … A.Ş. ile müvekkili …A.Ş. (Eski Ünvanı … A.Ş.) arasında akdedilen, kredi alacağı temlik sözleşmesi uyarınca alacak haklarının müvekkili tarafından temlik alındığını, temlik eden … A.Ş. ile davalı borçlu arasında genel kredi sözleşmesi akdedildiğini,borcun süresi içerisinde ödenmemesi sonucu hesabın kat eedildiğini, , davalı aleyhine İst. …. İcra Dairesinin … (İlk esası …E.) sayılı dosyasıyla takip başlatıldığını, davalı borçlu vekilinin süresi içinde itirazı nedeniyle takibin durduğunu, borçlu-davalı şahsın,akrabaları ile birlikte müteselsil kefil olarak yer aldığını,600.000-TL gibi yüksek bir borç meblağı bulunduğunu, davalı tarafın haberdar olmamasının akla ve mantığa sığmadığını, alacaklı bankanın sistemi ve tüm takip hesap hareketlerinde de ortaya çıkacağı üzere, davalı borçlunun itirazının haksız ve kötü niyetli olduğunu, açıklanan nedenlerle;itirazın iptali ile (yetkiye, takibe, borca ve ferilerine ilişkin külliyen) takibin devamına, davacı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, davacının temlik edeni … A.Ş. ile müvekkilinin kredi ilişkisi bulunmadığını, müvekkiline hesap kat ihtarnamesi gönderilmediğini, İst. ….. İcra Dairesinin … esas sayılı takipte tebligat yapılmadığını,müvekkilinin … bir çalışan olduğunu,takibin babası veya babasının eski bir şirketi ile ilgili bir kredi den kaynaklandığını öğrendiğini ve itiraz ettiğini, müvekkili tarafından imzalanmış bir kredi sözleşmesi olmadığını,2009 yılından itibaren 9 yıl boyunca bu şekilde bekletildiğini, 2017 yılında maaşının ihtiyati haciz kararına istinaden haczedildiğini,kredi sözleşmesinde çıplak gözle bakıldığında dahi davalının imzasının bulunmadığının görüleceğini davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davacı temlik eden tarafından davalı aleyhine genel kredi sözleşmesine dayalı takip yaptığı, bilahare alacağını davacı temlik alana devir edildiğini ve davalı tarafın süresinde yaptığı itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasında, davalının savunması uyarınca, davacıya borçlu olup olmadığının tespiti için genel kredi sözleşmesinin aslı ve imza incelemesi gerektiği ancak, sözleşme aslının dosyaya sunulmadığı, davacı tarafın verilen kesin süreye uymaması nedeni ile ve alacağı devreden … tarafından tüm belgelerin de davacıya teslim edildiğine ilişkin gönderilen yazı cevabı da dikkate alınarak davacının iddiasını ispatlamamış olduğuna, davalının genel kredi sözleşmesinde imzası olmadığı savunmasına bu nedenle itibar edilerek, davacının davasının reddine;şartları oluşmadığından kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:Davacı vekili; taraflarınca sunulan genel kredi sözleşmesinin fotokopisi üzerinden imza incelemesi yapılamayacağı, aslının sunulamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, sözleşmenin aslının dosyaya ibrazı için müvekkil şirket nezdinde araştırma yapıldığı ancak ilgili sözleşme aslı bulunamamış, sözleşme aslının dosyaya sunulamamış olması taraflarınca ileri sürülen iddiaların ispat edilemediği anlamına gelmediği, dosya bilirkişiye tevdii edilseydi, hesap ekstrelerine bakılarak taraflar arasında kredi ilişkisinin tespit edileceğini ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava; İ.İ.K.’nun 67. maddesi gereğince itirazın iptali davasıdır. Davalı cevap dilekçesinde sözleşmede imzası bulunmadığını savunmuştur.07/05/2018 tarihli ön inceleme duruşma zaptında; imza incelemesine esas olmak üzere genel kredi sözleşmesi aslını sunmak üzere davacı vekiline 2 haftalık kesin süre verilmiştir. Sonraki 22/10/2018 tarihli celsede;kesin sürenin sonuçları hatırlatılmadığından verilen kesin sürenin usulüne uygun olmadığı , sözleşmenin temlik eden bankada bulunduğu dikkate alınarak ilgili bankadan sözleşme aslının celbi için müzekkere yazılmasına karar verilmiştir. İlgili banka şubesi tarafından sözleşme aslının bankada bulunmadığının bildirilmesi üzerine 21/10/2019 tarihli oturumda sözleşme aslının verilen sürelere rağmen sunulamadığı ,davalının sözleşmede imzası bulunmadığına yönelik savunmasına itibar edilerek davanın reddine karar verilmiş ,hükümden sonra davacı vekili tarafından 06.02.2020 tarihinde sözleşme aslı ve kat ihtarı dosyaya sunulmuştur.Ancak dava tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK’nun 219. maddesi “taraflar, kendilerinin veya karşı tarafın delil olarak dayandıkları ve ellerinde bulunan tüm belgeleri mahkemeye ibraz etmek zorundadırlar” hükmünü, 220. maddesi ise “ibrazı istenen belgenin, ileri sürülen hususun ispatı için zorunlu ve bu isteğin kanuna uygun olduğuna mahkemece kanaat getirildiği ve karşı taraf da bu belgenin elinde olduğunu ikrar ettiği veya ileri sürülen talep üzerine sükut ettiği yahut belgenin var olduğu resmî bir kayıtla anlaşıldığı veya başka bir belgede ikrar olunduğu takdirde, mahkeme bu belgenin ibrazı için kesin bir süre verir. Belgeyi ibraz etmesine karar verilen taraf, kendisine verilen sürede belgeyi ibraz etmez ve aynı sürede, delilleriyle birlikte ibraz etmemesi hakkında kabul edilebilir bir mazeret göstermez ya da belgenin elinde bulunduğunu inkâr eder ve teklif edilen yemini kabul veya icra etmezse, mahkeme, duruma göre belgenin içeriği konusunda diğer tarafın beyanını kabul edebilir” hükmünü düzenlemiştir. İlk derece mahkemesince;davacıya verilen kesin sürenin usulune uygun olmadığı tesbit ile kesin süre verilmesine ilişkin ara kararından rücu edildikten sonra ,banka şubesine yazılan müzekkere cevabından sonuç alınamaması üzerine yasada öngörülen kesin süreyi vermeden davalı savunmasının doğruluğunu kabul ederek davanın reddine karar verilmesi hukuka uygun değildir.Hükümden sonra talep olunan genel kredi sözleşmesi aslının dosyaya sunulması karşısında ,davalının imza inkarına yönelik savunmasının yöntemince incelenmesi için hükmün kaldırılması gerekmektedir.Hüküm gösterilen delillerin toplanmaması ve değerlendirilmemesi kapsamında kaldığından kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/1004 Esas – 2019/969 Karar sayılı 21/10/2019 tarihli kararının, HMK.’nun 353(1)a-6 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE” Davacı tarafça yatırılan 54,40-TL peşin istinaf karar harcının isteği halinde iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 353(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi. 10/09/2020