Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/837 E. 2020/753 K. 03.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/837
KARAR NO: 2020/753
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/02/2020
NUMARASI: 2019/265 Esas- 2020/59 Karar
DAVA: Şirketin İhyası
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 03/09/2020
Davanın kabulüne yönelik hükmün davalı tasfiye memuru … vekilince istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; İstanbul Anadolu 23. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2016/115 esas sayılı dosyası ile müvekkili İle … Ltd. Şti. arasında vekâlet ücreti alacağı davası görülmekte iken davalı şirketin 10.11.2016 tarihli tasfiye kararını 09.12.2016 tarihinde Türk Ticaret Sicil Gazetesinde ilan ettirdiğini, bunu takiben tasfiye işlemlerini tamamlayarak, 04.12.2017 tarihi tasfiye sonu kararını 15.12.2017 tarihinde ilan ettirdiğini, anılan davanın 30.04.2015 tarihinde açıldığı, “Davacı vekiline ihya davası açmak üzere yetki ve süre verilmesine” şeklinde karar verildiğinden bu davanın açıldığını, ek tasfiye sadece tasfiyenin kapanmış olmasına rağmen halen alınması zorunlu ek tedbirlere gereksinim duyulması halinde söz konusu olabildiğini, tüzel kişiliğin sona erdiğinin hukuk açısından kabul edilebilmesi için tasfiye işleminin eksiksiz tamamlanması gerektiğini, … Limited Şirketi’nin tüzel kişiliğinin imar ve ihyasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalılara usulüne uygun olarak davetiye tebliğ edildiği, ancak davaya cevap dilekçesi sunulmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; tasfiyenin tamamlanmadığı, davalı şirket aleyhine açılmış alacak davası bulunduğu, İstanbul Anadolu 23. Asliye Mahkemesinin 2016/115 Esas sayılı dosyasındaki davanın taraf teşkili sağlanarak görülebilmesi için davaya konu terkin edilen şirketin ihyasının zorunlu bulunduğu gerekçesiyle; davanın kabulü ile şirketin ihyasına, ihyanın yalnız görülen dava konusu ile sınırlı tutulmasına, ek tasfiye işlemlerini yerine getirmesi için ihyasına karar verilen şirketin son yetkili temsilci ve tasfiye memuru olan …’in tasfiye memuru olarak atanmasına ve tasfiye memurunun yargılama gideri ile vekalet ücretinden sorumlu tutulmasına karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı tasfiye memuru ; davacının bu davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığını, davacının tasfiye olmuş … firmasından herhangi bir hak ve alacağı bulunmadığı halde ihya davasına konu ettiği İstanbul Anadolu 23. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2016/115 Esas sayılı davasını kötüniyetle ikame ettiğini, davacının ihya davası açmakta hukuki yararı bulunmadığı halde usule ve hukuka aykırı şekilde ihya talebinin kabulü yönünde verilen kararın ortadan kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, Ticaret sicilinden terkin edilen … Limited Şti.’nin İstanbul Anadolu 23. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2016/115 Esas sayılı dosyasında davacı tarafından açılan alacak davasının görülerek sonuçlandırılması amacıyla sınırlı olarak ihyası istemine ilişkindir. TTK’nun 547. maddesinde “Tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa, son tasfiye memurlarının, yönetim kurulu üyelerinin, pay sahibi veya alacaklıların, şirket merkezinin bulunduğu yerde ki asliye ticaret mahkemesinden bu ek işlemler tamamlanıncaya kadar şirketin yeniden tescilini isteyebilecekleri, mahkemenin istemin yerinde olduğuna kanaat getirirse ek tasfiye için yeniden tesciline ve bu işlemleri yapmaları için tasfiye memuru atayacağı düzenlenmiştir. Şirketlerin tüzel kişiliği ticaret sicilinden terkin ile sona ermektedir. Şirketin tasfiye işlemlerinin eksiksiz ve tam olarak yapılması halinde tüzel kişiliğin sona ermesinden söz edilecektir. Tüzel kişiliğin son bulması sonucunu doğuran fesih ve tasfiye işleminin hatalı veya eksik olması halinde gerçek anlamda tasfiyenin sonlandığından söz etmek mümkün değildir.Dosya arasına celbedilen ticaret sicil kaydının incelenmesinde şirketin tasfiyesinin sona erdiği 11/12/2017 tarihinde tescil edildiğinden sicil kaydının terkin edildiği, Tasfiye Halinde şirket hakkında devam eden davanın 30/04/2015 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır. Tüm dosya kapsamından; TTK’nın 547. maddesi gereğince tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu,davalı şirketin davacıya bir borcu olup olmadığı açılmış bulunan derdest dava da incelenecek olup, bu davanın konusunu teşkil etmemektedir. Şirket hakkında açılan dava devam etmekte iken tasfiyenin sonlandırılması yerinde olmayıp ,şirketin tüzel kişiliğinin ihyasına ve tasfiye memuru atanmasına karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiş, davalı tasfiye memurunun istinaf nedenleri yerinde olmadığından istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Dairemizce; Yargıtay 11. HD’nin yerleşik uygulaması gereği tüzel kişiliğin ihyası davalarında istinaf incelemesi neticesinde temyiz yolu açık olarak hüküm verilmekte iken; Yargıtay HGKnun 2017/11-2924 esas 2018/1935 karar sayılı ve 13.12.2018 tarihli ilamı ile şirket davalarında yargılama usulünün düzenlendiği TTK 1521. maddesin de açılacak davalarda basit yargılama usulünün uygulanacağı, HMK nun 382. maddesinde bir işin çekişmesiz yargı işi olup olmadığının tesbiti için belirtilen ölçütlerden “ilgililer arasında ki uyuşmazlık olmayan haller” ve “ilgililerin ileri sürülebileceği herhangi bir hakkının bulunmadığı haller” şeklinde belirtilen ölçütler dikkate alındığında, ek tasfiyenin çekişmesiz yargı işi olduğu” nun tesbit edilmesi ve bu tesbitlerin benimsenmesi nedeniyle, daha evvel ki uygulamadan dönülerek çekişmesiz yargı işlerinde temyiz yolu açık bulunmadığından kesin olarak karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı tasfiye memuru … vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Peşin harcın karar harcına mahsubuna başkaca harç alınmasına yer olmadığına, İstinaf yoluna başvuran tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-ç maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi. 03/09/2020