Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/817 E. 2022/1613 K. 17.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/817
KARAR NO: 2022/1613
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/12/2019
NUMARASI: 2018/1046 Esas – 2019/1098 Karar
DAVA: İtirazın İptali
Davanın reddine ilişkin kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili, davalı ….Ltd. Şti ile davacı banka arasında imzalanan genel kredi sözleşmesine istinaden davalı şirkete kredi kullandırıldığını, düzenli olarak ödemelerin yapılmaması nedeniyle hesabın Üsküdar … Noterliğinin 29/08/2018 tarih … yevmiye numaralı ihtarname ile katedildiğini ancak yine ödemelerin yapılmaması üzerine borçlular hakkında İstanbul … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosya ile icra takibi başlatıldığını, borca ve ferilerine itiraz edilmesi nedeniyle takibin durduğunu, icra takibi başlatıldıktan sonra bir takım kısmi ödemelerin yapıldığını, bu ödemelerin TBK 100. Maddesine göre faiz ve giderlere mahsup edildiğini, takiple dava arasında 07/11/2018 tarihinde iki adet çek sorumluluk bedeli olan 3.200- TL’nin daha ödendiğini, toplam nakit alacağın 949.687-TL’ye ulaştığını, gayrinakit alacaklarının ise 52.800-TL olduğunu belirterek icra dosyasına yapılan itirazın iptaline ve icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalılar vekili, hesap kat ihtarına süresi içinde itiraz edildiğini bu nedenle kat ihtarının kesinleşmediğini, kefalet sözleşmesinin şekil şartlarına uymadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece,borçlu tarafından takiple dava tarihi arasında 344.010-TL’lik kısmi ödeme yapıldığı, yapılan ödemelerin TBK 100. maddesine göre öncelikle işlemiş faiz, BSMV ve masraflardan düşülmesi gerektiği belirtilerek raporun 13. sayfasında bilirkişinin bu yöntemle hesap yaptığı ve dava tarihi itibariyle 861.529,69-TL (bu miktarın 854.799,69-TL’si asıl alacak 6.410-TL’si işlemiş fai 320-TL’si ise BSMV) davacının alacağının kaldığı,bilirkişi raporuna göre, takip ile dava tarihi arasında ödenen 344.010-TL yönünden davacının dava açmakta hukuki yararı bulunmadığından bu kısım yönünden açılan davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine, takip ile dava tarihi arasında ödenen miktarın öncelikle faiz ve masraflardan kalan miktar var ise asıl alacaktan düşülmesi yöntemine göre hesaplanarak kalan miktarı yönünden itiraz iptaline, dava tarihinden sonra ödenen miktarların infazda nazara alınmasına, 33 adet çek yaprak sorumluluk bedeli 52.800-TL’nin depo edilmesine, takip ile dava aralığında ödenen çek yaprağı sorumluluk bedelinin ise tahsili şeklinde takibin devamına karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, takip tarihi ile dava tarihi arasında yapılan ödemelerin TBK 100.madde gereğince borca mahsup edildiğini bu mahsuptan sonra dava açıldığını,her ne kadar dava dilekçesinde ödemelerin miktar ve tarihleri yazılmadıysa da ödemelerin olduğunun bildirildiğini, buna bağlı olarak davalılar kendini vekil ile temsil ettirdiklerinden 2.725-TL’nin davacıdan alınarak davalılara verilmesine ve 734,60-TL olan yargılama giderinin davanın red ve kabul oranına göre 700-TL olarak davalılardan alınarak davacıya verilmesine karar verildiğini, bunun hukuka aykırı olduğunu belirterek hukuki yarar olmadığından usulden reddine dair verilen kararının ve buna bağlı olarak verilen vekalet ücreti ve yargılama giderinin kaldırılarak davanın kabulune karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Açılan dava, genel kredi sözleşmesinden kaynaklı alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. “Henüz alacaklı tarafından itirazın iptali davasının açılmadığı bir evrede borçlunun itiraza konu borcu kısmen veya tamamen ödemesi mümkündür ve bunu engelleyen herhangi bir yasa hükmü yoktur. Borçlu itirazın iptali davası açılmamış iken, itirazına konu borcu tamamen öderse, alacaklının itirazın iptali davası açmasına gerek kalmayacak ve böyle bir davayı açmakta hukuki yararı bulunmayacaktır. Zira, itirazın iptali davası açılmasında amaç, itiraz nedeniyle kanun gereğince kendiliğinden durmuş olan takibin devamını sağlamaktır. Takibin devamı yoluyla elde edilecek olan sonuç (alacağın tahsili), borçlunun tüm borcu ödemesiyle zaten gerçekleşmiş olacağına göre gerçekleşmiş olan bu sonucu sağlamak üzere bir dava açılmasında hukuki yarar bulunmayacaktır. Bunun gibi, takibe konu borcun kısmen ödendiği durumlarda da ödenmeyen borç tutarına yönelik itirazın iptali davasında, itirazdan sonra ödenmiş olan miktar bakımından itirazın iptalinin istenilmesinde hukuki yararın mevcut olmayacağı kuşkusuzdur.” (Yargıtay HGK nun 03/05/2017 gün 2017/11-80 E., 2017/889 K.; 18.04.2007 günlü ilamı) İcra takibinden sonra, itirazın iptali davasının açıldığı tarihten önce TBK 100. maddesine göre, yapılan kısmi ödemenin öncelikle ferilerden mahsup edileceği göz önünde bulundurulmalıdır. Ayrıca, itirazın iptali yönünde bir karar verilmediği sürece icra müdürlüğünce icra dosyası üzerinde işlem yapılamayacağından,işleyecek faiz ve icra giderleri hakkında mahkemece bir karar verilmesi gereklidir. Davacı bankanın İstanbul …İcra Dairesinin … E. sayılı dosyası İle 24.09.2018 tarihinde başlattığı ilamsız takipte; rötatif kredi için1.069.454,87 TL asıl alacak,44.687,80 TL rötatif kredi işlemiş fazi, KMH için 25.488,27 TL asıl alacak, 380,10 TL KMH işlemiş faizi, 6.400-TL tazmin edilen çek sorumluluk bedeli, 284,05 TL sorumluluk bedeli işlemiş faizi, 2.267,60 TL BSMV olmak üzere 1.148.962,69 TL toplam nakdi alacaktan 3.315,91 TL mahsup edilen faiz miktarı ve 06.09.2018 tarihli 31.716- TL ve 03.09.2018 tarihli 34.200-TL ödemeleri mahsup ederek 1.089.132,14 TL talep ettiği, hesaplamada yapılan maddi hata düzeltildiğinde 1.079.730,78TL talep etmekte olduğu, 39 tane çek sorumluluk bedeli olarak 62.400 TL gayrinakdi kredi alacağı talep ettiği, itirazın iptali davasının ise takipten sonra kısmi ödemeler bulunduğu bildirerek , bu ödemelerin TBK 100. Maddesine göre faiz ve giderlere mahsup edildiğini, takiple dava arasında 07/11/2018 tarihinde iki adet çek sorumluluk bedeli olan 3.200- TL’nin daha nakde dönüşerek ödendiğini, toplam nakit alacağın 949.687-TL’ gayrinakit alacağın ise 52.800-TL olduğunu belirterek dava açtığı davasını sınırlandırdığı görülmektedir. Banka kayıtları üzerinde yapılan inceleme sonucunda dava tarihi öncesinde 344.010- TL tahsilat yapıldığı belirlenmiştir.Davacı banka TBK 100.maddeye göre mahsup yapıldıktan sonra kalan nakit alacağın 949.687-TL olduğunu belirterek dava değerini 1.002.487-TL göstererek eldeki davayı açmıştır. Mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesinde TBK 100.maddesine göre mahsup işlemine geçmeden takip tarihi itibari ile talep edilebilecek toplam alacağın 1.089.581,86-hesaplandığı fakat takip talebindeki maddi hata nedeniyle doğru toplam üzerinden davacı tarafça 1.083.046,69 TL nakit alacak talep edilmesi nedeni ile taleple bağlı kalınarak mahsup işleminin icra takibindeki tap tutarı üzerinden yapıldığı, takip tarihi ile dava tarihi arasındaki toplamda 344.010-TL olan ödemelerin öncelikle işlemiş faizden düşülerek neticede dava tarihi itibari ile 861.529,69- TL nakit alacak kaldığı hesaplanmıştır. Tahsil harcı Devlete alacaklı tarafından ödenen bir bedel olduğundan borcun ferileri arasında sayılmaz. Ayrıca borcun tamamı ödenmediği hallerde, davalının icra vekalet ücretinin tamamından sorumlu tutulması gerekmektedir.(Yargıtay 12 HD nin 2013/2131 esas ,2013/10220 karar sayılı 19.3.2013 tarihli emsal ilamı aynı yöndedir.) Bilirkişi tarafından yapılan mahsup işleminde TBK 100.maddesine göre tüm icra masrafları, vekalet ücreti gibi asıl alacağın ferilerinin dikkate alınarak hesaplama yapılması gerekirken, sadece ödeme tarihlerine kadar işleyen faizlerin dikkate alındığı anlaşılmaktadır. Öte yandan ilk derece mahkemesi’nce hüküm fıkrasının ilk bendinde 344.010- TL’ ödemenin tamamı bakımından dava hukuki yarar yokluğu nedeni ile usulden reddedilip ikinci bentte mahsup yapılarak hesaplanan borç tutarından(davanın red edildiği) aynı miktar kısmi ödemenin mahsup edilerek ,fazla istem bakımından reddine karar verilmesi çelişkili olmuştur. Açıklanan nedenlerle ;hükmün birinci bendinde 344.010-TL bakımından davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddi ibaresi ,daha sonra yapılan mahsup işlemi ile çelişki teşkil ettiğinden hüküm fıkrasından çıkartılması gerekmektedir. Davacı vekili TBK 100,maddesi gereği mahsup yapılarak davanın açıldığı ileri sürüldüğünden ,mahsup hesabının doğru yapılması için yeni bir bilirkişi incelemesi veya önceki bilirkişiden ek rapor alınarak kısmi ödemeler nedeniyle yapılacak mahsupdan sonra kazanılmış haklar da dikkate alınarak kalan alacağa hükmedilmesi ,fazla istem belirlenirse hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmesi gerekmektedir.Hükme tesir edecek derecede delillerin değerlendirilmediği sonucuna varılmakla ,davacı vekilinin istinaf nedeni yerinde görüldüğünden kararın kaldırılmasına ,eksiklikler tamamlanmak üzere dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19/12/2019 Tarih 2018/1046 Esas – 2019/1098 Karar sayılı hükmün HMK.’nın 353(1)a-6 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,” Davacı tarafından yatırılan 54,40-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile HMK’nun 353(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere karar verildi. 17/11/2022