Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/78 E. 2022/606 K. 21.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/78
KARAR NO: 2022/606
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/09/2019
NUMARASI: 2017/455 Esas – 2019/767 Karar
DAVA: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 21/04/2022
Davanın kabulüne ilişkin kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkili şirket tarafından … nolu nakliyat alt sigorta poliçesi ile sigortalanan … Ltd. Şti’ne ait Hidrolik Abkant Press Tezgahı emtiasının Türkiye’den Fransa’ya nakliyesinin işlemini davalının taşıyıcı olarak üstlendiğini, emtianın nakliyeci firma davalının sorumluluğunda … araca parsiyel yüklenerek Fransa’ya sevk edildiğini, emtianın araçtan tahliyesi sırasında hasar tespit edilerek CMR belgesi üzerine “çizilmiş ve hasar görmüş olarak teslim alınmıştır” şeklinde hasar notunun düşüldüğünü, ayrıca dava dışı sigortalı tarafından davalıya ihtarname ile hasar bildiriminde bulunulduğunu, eksperler tarafından incelemelerin yapıldığını, taşıyıcının hasarın meydana gelmesinde ağır kusurunun bulunduğunu, tazminat miktarının bu şekilde tespit edildiğini, fatura ve yapılan tespitler gereğince 17.233,94-TL sigortalı zararının, müvekkili şirket tarafından tazmin edildiğini, TTK ve poliçe hükümleri ile ödeme dekontu gereğince halefiyet ve temlik esasına göre sigortalısının haklarını devralan müvekkilinin TTK ilgili hükümleri gereğince davalıya rücu hakkının doğduğunu, buna ilişkin davalı hakkında 06/05/2016 tarihinde İstanbul … İcra Dairesi’nin … esas sayılı dosyasıyla icra takibinin başlatıldığını, davalı tarafından icra takibine 20/05/2016 tarihinde borca itiraz edildiğini belirterek davacı müvekkilinin davalıdan olan 17.233,94-TL alacağına ilişkin icra takibine yapılan itirazın iptali ile ticari faizinin birlikte tahsiline, alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; davacının dava dışı sigortalısı … Ltd. Şti ile davalı müvekkili arasında taşıma sözleşmesinin imzalandığını, sözleşme uyarınca … tarafından Fransa’da mukim …’ya gönderilen emtianın taşınması için davalı müvekkilinin dava dışı … A.Ş ile anlaştığını, … A.Ş.’nin alt taşıcıyı olarak … ile anlaşıldığını, … İsimli firmanın ise fiili taşıyıcı olarak … Ltd. Şti’yi görevlendirdiğini, dava konusu emtianın 30/09/2015 tarihinde Fransa’da mukim alıcısına teslim edildiğini, davacı tarafın işbu emtianın taşıma sırasında hasara uğradığı ve bu hasara istinaden sigortalısına tazminat ödediği iddiasıyla 06/05/2016 tarihinde İstanbul … İcra Dairesi’nin … esas sayılı dosyası ile icra takibini başlattığını, davacı tarafın işbu davada aktif husumet ehliyetine haiz olmadığını, CMR’de öngörülen 1 yıllık zamanaşımının dolduğundan davanın zamanaşımına uğradığını, söz konusu uyuşmazlığın davacının sigortalısının emtiaları ambalajlamadaki kusuru sebebiyle meydana geldiğini, dava konusu zarardan davalı müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını, davacının talebinin fahiş olduğunu, derdest davada müvekkili aleyhine hüküm kurulması halinde alt taşıyıcılara rücu edileceğinden davanın …, … ile fiili taşıyıcı … Ltd. Şti’ye ihbarını talep ettiklerini, davacının aktif dava ehliyetinin bulunmadığını, zamanaşımı süresinin dolduğunu belirterek davanın usul ve esas yönünden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davacı tarafından, dava dışı … Ltd. Şti’ye ait Hidrolik Abkant Press Tezgahı emtiasının Türkiye-Fransa arasında taşınmasına ilişkin, 17/09/2015 tanzim tarihli 16/09/2015 yükleme tarihli Nakliyat Emtia Abonman Alt Sigorta Poliçesinin düzenlendiği, taşınan emtianın hasara uğraması nedeniyle davacının sigortalısına, poliçe kapsamında ve alınan ekspertiz raporu uyarınca 16,457,51-TL hasar bedelini ödediği ve TTK’nun 1472. maddesi uyarınca sigortalısının haklarına halef olduğu, taşımayı gerçekleştirdiği için davalıdan hasar bedelini talep ettiği, davalının meydana gelen zararda kusurunun bulunduğu, her ne kadar davalı tarafça taşımanın kendisi tarafından gerçekleştirilmediğinden bahisle husumet itirazında bulunulmuş ise de navlun faturasının davalı tarafından düzenlenmesi nedeniyle davalının husumet itirazının yerinde olmadığı, TTK’nın 855/3 maddesi uyarınca davacı tarafından sigortalısına yaptığı ödeme tarihinden itibaren bir yıllık süre içerisinde icra takibinin başlatıldığı, bu nedenle zamanaşımı itirazının da yersiz olduğu, söz konusu taşımanın kara taşımacılığı olması sebebiyle uygulanması gereken CMR hükümleri uyarınca bilirkişi raporunda tespit edildiği üzere, emtianın istiflenmesi ve sabitlenmesi yükümlülüğünün davacının sigortalısına ait olduğu ve istifleme sabitleme işleminin yeterli özen gösterilerek yapılmadığı, kapı panellerinin, taşındığı dorsenin bağlama ünitesindeki hareketlilik ve istiflemedeki özensizlik nedeniyle hasar gördüğü, hasar bedelinin CMR hükümlerine uygun şekilde belirlendiği, davacının işlemiş faiz talebinin yerinde olmadığı gerekçesiyle faiz talebinin reddine, ödenen bedel üzerinden davalının kusuru oranında hesaplanan 16.457,51-TL asıl alacak için itirazın iptaline, takibin devamına, alacak likit olduğundan davalının hüküm altına alınan alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatı ödemesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili; Davanın zamanaşımı süresi geçtikten sonra açıldığını, davacının icra takibini 06/05/2016 tarihinde başlattığını, davanın ise 1 yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra 16/05/2017 tarihinde açıldığını, bu nedenle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, ayrıca CMR m.27 uyarınca en fazla % 5 oranında faiz talep edilebileceğini, taşımanın FOB teslim olduğunu, emtianın taşıyıcıya geçmesiyle birlikte hasar ve yararın alıcıya geçtiğini, bu durumda zarar ve zarara ilişkin her türlü talep hakkının dava dışı alıcı firmaya ait olduğunu ve davanın aktif husumet bulunmaması nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, davacının sigortalısına ödemesinin hatır ödemesi niteliğinde olduğunu, hasarın hatalı istif ve yanlış yükleme nedeniyle meydana geldiğinden müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, taraflar arasındaki sözleşmede müvekkilinin açıkça yüklemeden sorumlu olmayacağının düzenlendiğini, alacağın likit olmaması nedeniyle icra inkar tazminatına da hükmedilemeyeceğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, davacı sigorta şirketine nakliyat sigorta poliçesi ile sigortalı emtianın davalının sorumluluğunda taşınması sırasında oluştuğu iddia edilen emtiadaki hasar nedeni ile davacının sigortalıya ödediği hasar bedelinin TTK m.1472 maddesi gereği davalıdan rücuen tahsili amacıyla yapılan icra takibine itirazın iptaline ilişkindir. Davacı sigorta şirketi tarafından sigortalısı gönderen şirkete ödenen 16.457,51-TL hasar bedeli ile 776,43-TL işlemiş faiz bedeli talep edilmekte, davalı tarafından ise FOB teslim şekli nedeniyle davacının aktif dava ehliyetinin bulunmadığı, davanın zamanaşımı süresi içerisinde açılmadığı, hasarın meydana gelmesinde kendilerinin kusurunun bulunmadığı belirtilerek davanın reddi savunulmuştur. Somut olayda; davacının sigortalısı tarafından emtianın Fransa’da mukim alıcısına teslim edilmesi için davalı şirket ile taşıma sözleşmesi düzenlendiği, eşyaların 22/09/2015 tarihinde taşımaya verildiği, 30/09/2015 tarihinde alıcıya teslim edildiği, teslim sırasında taşıma senedi üzerine hasar notu düşüldüğü, dava dışı sigortalı tarafından 01/10/2015 tarihinde hasarın tazmini için davalıya noter ihtarı gönderildiği, 11/12/2015 tarihinde dava dışı sigortalıya davacı tarafından 16.457,51-TL ödendiği, 06/05/2016 tarihinde ise icra takibinin başlatıldığı anlaşılmaktadır. Dava dışı sigortalı gönderen ile alıcı arasında teslim şekli FOB olarak kararlaştırılmıştır. Bu teslim şeklinde malın taşıyıcıya tesliminden itibaren risk ve masraflar ve dolayısıyla hasar riski alıcıya geçer. Bu durumda satış konusu mallar üzerinde satıcının artık bir menfaati kalmayacağından, taşıma sırasında oluşacak hasarlardan dolayı satıcının talep hakkının bulunmadığının kabulü ilke olarak doğrudur. Ancak, somut olayda gönderen ile alıcı arasında ödemenin mal mukabili yapılacağı düzenlenmiştir. Bu tür bir satışta, satıcının eşya üzerindeki menfaati teslime kadar devam edeceğinden taşıma sırasında hasar meydana gelmesi halinde de sorumlulara müracaat hakkı bulunmaktadır. Bu nedenle davacı sigorta şirketinin bu davayı açmak için aktif dava ehliyeti bulunmadığına dair iddialar yerinde görülmemiştir. Diğer taraftan davalı şirket akdi taşıyan sıfatına sahip olduğundan davada pasif husumet ehliyeti bulunmaktadır. Bu itibarla davalı vekilinin aksi yöndeki istinaf nedenleri yerinde değildir. CMR’nin 32/1-2.maddesinde “1. Bu Sözleşme gereğince yapılan taşımalardan doğacak davaların bir yıl içinde açılması gerekir. Ancak, bilerek kötü hareket veya mahkeme tarafından bilerek kötü hareket olarak kabul edilen kusurlarda, bu süre üç yıldır ve şu tarihlerde başlar: a) Teslimde kısmi kayıp, hasar veya gecikmelerde, teslim tarihinden itibaren, b) Tam kayıplarda, kararlaştırılan zaman limiti bitiminden 30 gün sonra kararlaştırılmış zaman limiti yoksa, yükün taşıyıcı tarafından teslim alınmasından sonraki 60 ıncı günde, c) Bütün diğer durumlarda, taşıma mukavelesinin akdedildiği tarihten sonraki üç aylık dönemin sonunda. Limit döneminin işlemeye başladığı gün bu döneme dahil edilmeyecektir. 2. Yazılı bir istem, taşımacı bunu yazılı bildiri ile geri çevirip, ona ilişkin belgeleri de iade edinceye kadar zaman limitini erteler. Talebin bir kısmı kabul edildiği takdirde zaman süresi anlaşmazlık konusu olan istek için tekrar devam etmeye başlar. Istemin alındığını, cevap verildiğini ve belgelerin gönderildiğini kanıtlamak, bu durumlara güvenen tarafa aittir. Aynı gayeyle yapılan başka istemler için zaman süresi ertelenemez.” denilmek suretiyle bu sözleşmeye dayalı olarak açılacak davalar ile ilgili zamanaşımı düzenlenmiştir. CMR Konvansiyonunun 32/2. maddesi 1. cümlesi uyarınca, zarar gören tarafından yapılacak yazılı istemin zamanaşımı süresini ertelemesi için, hadiseyi genel olarak ortaya koyması, taşımacının talepten sorumluluk sebebi ile tazminat miktarı hakkında değerlendirmede bulunabilmesine imkan verecek bilgiyi içermesi yeterli olup tazminat miktarının tam olarak belirtilmesi gerekmez. Ancak, duran zamanaşımı süresinin tekrar işlemeye başlayabilmesi için taşıyıcının cevabında talebin açıkça reddedilmesi, talep sahibine hakkını davada ileri sürmek dışında başka bir seçenek bırakılmaması gerekir. Somut olayda davalının özen yükümlüğünü ihlalden doğan hareketinin bilerek kötü hareket olarak kabulü mümkün olmadığından 1 yıllık zamanaşımı süresi geçerlidir. Davacı tarafından icra takibi 1 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde başlatılmıştır. Buna karşılık zamanaşımı icra takibinin yapılması ile 06/05/2016 tarihinde kesilerek 1 yıllık zamanaşımı süresi yeniden işlemeye başlamış, dava ise 16/05/2017 tarihinde açılmıştır. Davalın icra takibine itiraz dilekçesinin davacıya tebliğ edilmemiş olması hak düşürücü süreyi başlatmaz ise de zamanaşımı süresinin işlemesini engellemez. Bu nedenle zamanaşımını kesen en son nedenden dolayı 1 yıllık sürenin geçmesi ile zamanaşımı gerçekleşmiş olur. Ne var ki, dava dışı sigortalı tarafından davalıya 01/10/2015 tarihinde Beyoğlu … Noterliğinin 01/10/2015 tarihli … yevmiye nolu ihtarnamesi ile CMR 32/2 anlamında yazılı başvuruda bulunulmuş, bu şekilde zamanaşımı süresinin işlemesi durmuştur. Davalı tarafından bu istemin geri çevrildiğine, dava dışı sigortalının isteminin ret edildiğine ve ret iradesinin karşı tarafa tebliğine dair bir belge sunulmadığından duran zamanaşımı süresi yeniden işlemeye başlamamamıştır. Bu durumda dava, zamanaşımı süresi içerisinde açıldığından davalı vekilinin aksi yöndeki istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. CMR’nin 17. maddesine göre; taşımacı, yükü teslim aldığı andan teslim edinceye kadar, bunların kısmen veya tamamen kaybından ve doğacak hasardan sorumludur. Eğer kayıp, hasar veya gecikme istek sahibinin hatası veya ihmalinden, taşımacının hatasından değil de, istek sahibinin verdiği talimattan yüke has bir kusurdan yahutta taşımacının önlemesine olanak bulunmayan durumlardan ileri geliyorsa, taşımacı sorumlu tutulamaz. Taşımacı taşımayı yapmak için kullandığı kusurlu taşıttan, bu taşıtı kiraladığı kişinin veya vekilinin yahutta çalışanlarının hata veya ihmallerinden dolayı sorumludur. Somut olayda, davalı tarafından taşınması üstlenilen emtianın 30/09/2015 tarihinde alıcıya hasarlı olarak teslim edildiği tespit edilmiş olup, hasarın emtianın taşımaya uygun bir şekilde yerleştirilmemesinden kaynaklandığı ve hasar bedelinin kadri marufunda olduğu anlaşılmaktadır. Eşyanın hasarlı olarak teslim alındığına dair davalı tarafça konulan ihtirazi kayıt da bulunmadığından hasardan davalının sorumlu olduğunu kabul etmek gerekir. Yine davalı tarafça yüklemenin karşı tarafa ait olduğu ileri sürülmekte ise de, bahse konu emtia parsiyel olarak taşınmış olup, davalı tarafından taşına başka emtialar da bulunmaktadır. Davalı taşıyıcı aynı römorkta yer alan başka emtiaların düzgün bir şekilde istifinden sorumludur. Taşımanın gerçekleştiği römork davalının sorumluluğunda kapatılmıştır. Römork içinde bulunan emtiaların gelişi güzel olarak dağıldığı teslim sırasında çekilen fotoğraflarla tespit edilmiştir. Bu bakımdan emtiaların istifi-muhafazası konusunda yeterli titizliğin gösterilmediği anlaşıldığından hasar bedelinden davalının sorumlu tutulmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Diğer yandan, davalı tarafça CMR m.27 uyarınca uygulanacak faiz oranının % 5’i geçemeyeceği ileri sürülmüş ise de davacının talebi Türk Lirası olduğundan mahkemece avans faize hükmedilmesi doğru olmuştur. Açıklanan nedenlerle, mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 1.124,21-TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 325,45-TL harcın mahsubu ile bakiye 798,76-TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına, Davalı tarafından sarf edilen istinaf yargı giderinin üzerinde bırakılmasına, davacı tarafından yapılan 16,50-TL istinaf yargı giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 21/04/2022