Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/778 E. 2022/1784 K. 15.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/778
KARAR NO: 2022/1784
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/02/2020
NUMARASI: 2018/856 Esas 2020/89 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet SözleşmesiKaynaklı)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 15/12/2022
Davanın kabulüne ilişkin verilen kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; taraflar arasındaki ticari ilişkide müvekkili davacı tarafından davalıya gönderilen mal ve hizmetlerin karşılığı olarak müvekkilinin davalıdan 213.714,49-TL alacaklı olduğunu, işbu tutar ödenmediği için davalı ile irtibata geçilerek borcun ödenmesini istediğini, borçlu yine bir ödemede bulunmayınca hakkında İstanbul … İcra Dairesinin … esas sayılı icra dosyasında takip başlatıldığını, davalının takibe itiraz ettiğini, faturalardaki malların davalıya teslim edilmiş olduğunu, takibe konu faturaların vadeleri dolmuş olup, icra takibinde vadesi gelmemiş alacakların baki tutulduğunu, müvekkili şirket kayıtlarına göre davalının takip tarihi itibariyle vadesi dolan faturalardan kaynaklı 213.714,49-TL borçlu olduğunun tespit edildiğini belirterek, davalının takibe yönelik itirazının iptali ile davalı aleyhine asıl alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; davacının müvekkili nezdinde muaccel hale gelen ve ödenmeyen alacağının bulunmadığını, ispat yükünün davacıda olduğunu, ödeme emri içeriğinde ve ekinde takip dayanağı faturalar sunulmamış olup müvekkiline de tebliğ edilmediğini, malların müvekkiline teslim edildiğini davacının kanıtlaması gerektiğini, alacak likit olmadığından icra inkar tazminatı isteyemeyeceğini belirterek, davanın reddi ile davacı aleyhine %20’den az olmayacak oranda kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, 30.10.2019 tarihli ek bilirkişi raporunda, hem davacı hem de davalı tarafın ticari defterlerinin fatura ve ödemeler boyutunda birbirini teyit ettiği, düzenlenen faturalar ve yapılan ödemeler yönünden taraflar arasında bir çekişmenin mevcut olmadığı, davacının davalıdan takip tarihi olan 31.07.2018 itibariyle 312.263,77-TL, 2018 yılı sonu itibariyle ise 313.842,89-TL cari hesap bakiye alacaklı olduğu, ancak davacı taraf takip tarihi olan 31.07.2018 tarihli icra takip talebinde muaccel hale gelen 213.714,49-TL talep ettiğinden, talebe bağlılık ilkesi gereği davacının davalıdan 213.714,49-TL alacaklı olduğu, Yargıtay 19. HD’nin 10.12.2018 tarih, 2017/511 esas ve 2018/643 karar sayılı emsal ilamında da kabul edildiği üzere, somut olayda davalı tarafından faturaların ticari defterlerine kaydedilmesinin faturada belirtilen malın/hizmetin alındığına karine teşkil edeceği, faturalara konu malın/hizmetin alınmadığını ispat yükünün bu durumda davalıya ait olacağı, davalının bu hususu ancak yazılı delillerle ispat edebileceği, ancak davalı tarafından faturalara konu malın/hizmetin alınmadığının yazılı delillerde ispat edilemediği, alacağın da likit olduğu gerekçesiyle, davanın kabulü ile davalının itirazının iptaline, davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili; mahkemece sadece ticari defterler üzerinden değerlendirme yapılan bilirkişi raporunun hükme esas alınarak rapora karşı itirazları dikkate alınmadan, davacı tarafça teslim edildiği iddia edilen ürünlerin ayıplı veya eksiksiz teslim edilip edilmediğine ilişkin rapor alınmadan eksik ve hatalı karar verildiğini, davacının iddia ettiği faturaları ve sevk irsaliyelerini dahi sunmadığını, sevk irsaliyelerinin celbi ile teslim alanın imzası yönünden müvekkilinin beyanının alınması gerektiğini, mal teslimi kabul edilse dahi malların ayıpsız ve eksiksiz olup olmadığının irdelenmesi gerektiğini, faturaların müvekkilinin ticari defterlerine işlenmesinin, malların ayıpsız olarak teslim edildiğini ortaya koymadığını,alacak likit olmadığından icra inkar tazminatına hükmedilmesinin de hukuka aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılarak davanın reddi ile davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava,açık(cari)hesap alacağından kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan takibe yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir. Kural olarak; fatura konusu mal veya hizmetin teslimini ispat külfeti davacı satıcıya ait olup, yasal delillerle desteklenmediği sürece fatura ve davacı defter kayıtları tek başına alacağın varlığını kanıtlamaz. Dolayısıyla davacı, fatura konusu mal veya hizmetin davalıya teslim edildiğini kanıtlamak zorundadır. Eldeki davada davalı, faturalar konusu malların teslim edilmediğini ileri sürmektedir. Bu durumda cari hesap dayanağı faturalarda yazılı malların davalıya teslim edildiğini ispat yükü davacıya aittir. Davacı bu iddiasını, uyuşmazlığın miktarına göre yazılı delillerle kanıtlamalıdır.Mahkemece hükme esas alınan kök ve ek bilirkişi raporunda; davacının ticari defterlerinde takip tarihi itibariyle 312.263,77-TL alacağının bulunduğu, davalı tarafın ticari defterlerinde de davacı tarafa takip tarihi olan 31.07.2018 itibariyle 312.263,76 TL borçlu olduğu, tarafların ticari defterlerinin fatura ve ödemeler boyutunda birbirlerini teyit ettiği, düzenlenen faturalar ve yapılan ödemeler yönünden taraflar arasında bir çekişmenin mevcut olmadığı, davacının davalıdan takip tarihi itibariyle 312.263,77-TL cari hesap alacağının bulunduğu tespit edilmiştir. Davacı vekili dava dilekçesinde, vadesi gelmemiş faturalar hariç tutularak alacağın 213.714,49-TL kısmı takip ve dava konusu edildiğini beyan etmiştir. Davalı taraf, davacının faturalarını itiraz etmeksizin benimseyerek kendi ticari defterlerine kaydetmiş olup, tarafların ticari defter kayıtları alacak-borç bakımından birbirini doğrulamaktadır. Bu tespit doğrultusunda, cari hesap dayanağı faturalar konusu mal ve hizmetlerin davalıya teslim edildiğinin kabulü gerekmektedir.Davalı vekili cevap ve istinaf başvuru dilekçesinde ;davacının eksik ve kusursuz olarak hizmet verdiğini veya mal teslim ettiğini ispatlaması gerektiğini ileri sürmüş ise de ; mal veya hizmetin ayıplı veya eksik verildiğini ispat yükü davalı üzerindedir.Davalı ticari defter kayıtlarına aldığı fatura muhteviyatı malların ayıplı olduğunu veya ayıp ihbarında bulunduğunu kanıtlayacak hiç bir delil sunmamıştır. Bu nedenle davalı vekilinin, irsaliyelerdeki teslim alanın imzası yönünden müvekkilinin beyanının alınması, ayrıca malların ayıpsız ve eksiksiz olup olmadığının tespiti bakımından inceleme yapılması yönünde ileri sürdüğü istinaf nedeni yerinde görülmemiştir.Açıklanan nedenlerle ; davacının her iki taraf ticari defterleri ile kanıtlanan muaccel alacağı için başlattığı icra takibinde haklı olduğu,davalının itirazının iptali ile likit alacağa haksız itiraz nedeniyle davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilmesinde isabetsizlik olmadığından davalı vekilinin istinaf nedenleri yerinde görülmemiş istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle:Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,Alınması gereken 14.598,84-TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 3.649,71-TL harcın mahsubu ile bakiye 10.949,13‬-TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,Davacı tarafından yapılan 35,50-TL istinaf yargı giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davalı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi.15/12/2022