Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/763 E. 2022/1774 K. 15.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/763
KARAR NO: 2022/1774
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/01/2020
NUMARASI: 2019/150 Esas 2020/55 Karar
DAVA: Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
Davanın reddine ilişkin kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili, … Hiz.A.Ş. isimli firmada müvekkilinin 17/50, …’ın ise 33/50 oranında hissedar olduklarını, davalı şirketin kuruluş amacı olarak da belirlenmiş olduğu üzere, yaptığı işin özel uzmanlık gerektiren radyoaktif maddelerle çalışan nükleer tıp görüntüleme laboratuvarı olması ve Sağlık Bakanlığından almış olduğu ruhsatname gereğince, ortaklarının sadece nükleer tıp uzmanı hekim olabildiğini, ancak şirket karar defterinde yönetim kurulu kararı ile şirkette nükleer tıp uzmanı olmayan bir çok kişiye yapılan hisse devirlerinin kabul edildiğini, ancak bu devirlerin şirketin ticaret siciline bildirilmediğini,haricen yönetim kurulu kararları ile kabul edilen hisse devirlerinin geçersiz olduğu ve yapılmış olan bu hisse devirlerinin iptal edilmesi istemiyle keşide ettikleri Bakırköy … Noterliğinin 29.01.2019 tarihli ihtarnamesinin tebliğine rağmen bu hisse devirleri iptal edilmediği gibi, ihtarnamenin tebliğinden sonra alelacele 08.02.2019 tarihinde şirket genel kurulunun yapıldığını, şirketin kuruluşunda müvekkili … ve … hisseye sahip olup, arada yapılan ve yönetim kurulu kararı ile kabul edilen şirket hisse devirlerinin tamamının geçersiz olduğunu belirterek, hisse devirlerinin geçersizliği nedeniyle bu konuda alınan yönetim kurulu kararlarının iptali ile müvekkilinin halen şirkette … hisseye sahip olduğunun tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; müvekkilinin ortaklarının tamamının nükleer tıp uzmanı olması yönünde yasal bir zorunluluk bulunmadığını, konuya ilişkin Ayakta Teşhis ve Tedavi Yapılan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmelikte, şirket ortağının tabip olmaması halinde bir yaptırım öngörülmediğini, 3153 sayılı kanunda ise bu tür işlerde sadece ihtisas sahibi doktorların çalıştırılacağının, ayrıca yetkili olmayan kişilerce açılmış işletmelerin valilik emriyle kapatılacağının düzenlendiğini, müvekkili şirketin ortaklık yapısı içerisinde her zaman nükleer tıp uzmanı bulunduğunu, bu nedenle davacının müvekkili firmanın tüm ortaklarının nükleer tıp uzmanı olması gerektiği ve bu nedenle alınan yönetim kurulu kararlarının geçersiz olduğu yönündeki iddiasının hukuki dayanağının bulunmadığını, davacının iddiasının doğruluğu kabul edilse dahi bu durumun ancak idari yaptırım uygulanması sonucunu doğuracağını, yönetim kurulu kararlarının geçersizliğine neden olamayacağını, Sağlık Bakanlığı tarafından düzenli olarak denetlenen müvekkiline herhangi bir uyarı da yapılmadığını, anonim şirket statüsüne sahip müvekkili firmanın hisse devirlerinin ticaret sicil gazetesinde yayınlanma zorunluluğunun bulunmadığını,davacının en son 25.12.2018 tarihli hisse devirle ortaklıktan ayrıldığını, bu nedenle hisselerini usulüne uygun ve kendi rızası ile devreden davacının müvekkili firmaya gönderdiği ihtarnamenin de hukuki dayanağının bulunmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI:Mahkemece, davalı şirketin kuruluşunda davacının 17/50, …’ın ise 33/50 hisse sahibi olduğu, davalı firma özel uzmanlık gerektiren radyoaktif maddelerler çalışan nükleer tıp merkezi olduğundan, ortaklarının sadece nükleer tıp uzmanı kişilerden oluşması gerekirken, şirkette nükleer tıp uzmanı olmayan bir çok kişiye hisse devirlerinin yapıldığından bahisle yönetim kurulunca alınan kararlarının geçersiz olması sebeplerine dayanılarak yönetim kurulu kararlarının iptali ile, davacının halen davalı şirkette 17/50 hisse sahibi olduğunun tespiti her ne kadar davacı vekili tarafından talep edilmiş ise de, davacının bizzat imzası bulunan hisse devir sözleşmeleri ile davalı şirketteki hisselerini 3. kişilere sattığı, davacı tarafından imzaların inkar edilmediği, davalı şirketin anonim şirket olup pay devri işleminin geçerli olabilmesi için tescil ve Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edilmesinin zorunlu olmadığı, davacının şirket ortaklarının nükleer tıp uzmanı olan kişilerden olması gerektiği yönündeki iddiasının hukuki dayanağının bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili; davalı şirketin yaptığı işin özel uzmanlık gerektiren radyoaktif maddelerle çalışan nükleer tıp görüntüleme laboratuvarı olması nedeniyle Sağlık Bakanlığı’ndan alınmış olan ruhsatname gereğince ortaklarının sadece nükleer tıp uzmanı hekim olabileceğini, bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere nükleer tıp uzmanı olmayan üçüncü kişiler şirket ortağı olmuş olup, bu pay devirlerinin iptalinin gerektiğini, bu yönden mahkeme hiçbir inceleme yapılmadığını, davalı şirketin ticari belge ve defterlerine delil olarak dayandıklarını, ancak kesin süreye rağmen davalının ticari defterlerini sunmadığını, bu nedenle iddialarının ispat edilmiş sayılması gerektiğini belirterek, kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, hisse devrinin pay defterine kaydedilmesine ilişkin yönetim kurulu kararlarının iptali ile davacının davalı şirkette 17/50 oranında pay sahibi olduğunun tespiti istemine ilişkindir. 6102 sayılı TTK’nın 460/5 maddesinde; yönetim kurulu kararları aleyhine pay sahipleri veya yönetim kurulu üyelerince 445. maddede yazılı sebeplerin varlığı halinde kararın ilanı tarihinden itibaren bir ay içinde iptal davası açılabileceği hüküm altına alınmıştır. Maddede atıf yapılan 445. maddeye göre ise, kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan kararlar aleyhine iptal davası açabileceği belirtilmiştir. Somut olayda; davalı şirketin sermayesinin 50.000-TL olup 1.000-TL değerli 50 paya ayrıldığı, davacının şirkete pay devri suretiyle 17 pay sahibi olarak ortak olduğu, muhtelif pay devirleri sonrasında davacının en son 24.05.2018 tarihinde 15 pay ve 25.12.2018 tarihinde 2 payını …’a pay devri sözleşmeleriyle devrederek ortaklıktan ayrıldığı, tüm pay devirlerine ilişkin olarak davalı şirket yönetim kurulunca pay devir tarihleri itibariyle pay devrinin kabulü ile şirket pay defterine işlenmesine yönelik kararların alındığı, sonraki dönemde yapılan pay devirleri sonucunda halihazırda şirketin tüm paylarının …’e ait olduğu anlaşılmaktadır. Davacı tarafça; davalı şirketin nükleer tıp görüntüleme laboratuvarı olması nedeniyle Sağlık Bakanlığı’ndan alınmış olan ruhsatname gereğince ortaklarının sadece nükleer tıp uzmanı hekim olabileceği, pay devri yapılan kişilerin nükleer tıp uzmanı olmaması nedeniyle pay devirlerinin geçersiz olduğu ileri sürülerek, pay devrinin pay defterine işlenmesine yönelik yönetim kurulu kararlarının iptali ile şirkette halen 17 pay sahibi ortak olduğunun tespiti talep edilmiştir.Tüm pay devirleri hakkında, pay defterine kaydedilmesine yönelik yönetim kurulu kararları alınmıştır. Davacı tarafından, pay devirlerinin geçersiz olduğu ileri sürüldüğünden, halen şirkette pay sahibi olduğunun tespiti talebini de içeren işbu davada verilecek karar, davacının paylarını devralan ortak … ile muhtelif pay devirleri sonucunda halen şirketin tüm paylarını elinde bulunduran …’in haklarını doğrudan etkileyecek niteliktedir. Ancak dava bu ortaklara yöneltilmeden açılmış olup, dava dışı eski ortak … ile şirketin mevcut ortağı …’in davada taraf olarak yer alması gereklidir. Bu kişilerin yokluğunda davaya konu uyuşmazlığın esasına girilerek sonuçlandırılması mümkün değildir. Bu durumda mahkemece davacının hisselerini devrettiği … ile mevcut pay sahibi … hakkında ayrı bir dava açması için davacıya süre verilmesi, davacı tarafından dava açılması halinde de bu dava ile birleştirilerek davanın birlikte görülmesi suretiyle bir karar verilmesi gerekirken, sadece davalı şirket hakkında açılan davada taraf teşkili sağlanmadan yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir. Açıklanan nedenlerle; uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile hükmün HMK’nın 353(1)a-4, 6 maddesi uyarınca kaldırılarak, diğer hususlar incelenmeksizin davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne; Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 22/01/2020 Tarih 2019/150 Esas – 2020/55 Karar sayılı hükmünün HMK.’nın 353(1)a-4-6 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine” Davacı tarafından yatırılan 54,40-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 353(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.15/12/2022