Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/761 E. 2022/1555 K. 03.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/761
KARAR NO: 2022/1555
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/02/2020
NUMARASI: 2016/51 Esas 2020/115 Karar
DAVA: Tazminat (Maddi-Manevi Tazminat)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 03/11/2022
Maddi tazminat talebinin kabulüne, manevi tazminat talebinin reddine ilişkin kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili, müvekkilinin, 25/03/2015 tarihinden beri, Muğla’nın Fethiye ilçesinde Antalya Bölge Müdürlüğü’ne bağlı … no.lu Anadolu Sigorta acentesi olarak çalıştığını, 12/06/2015 Cuma saat 21.10’da e-posta adresine gönderilen noterde düzenlenmiş fesih bildirimi ile acenteliğin teminat yetersizliği gerekçe gösterilerek acentelik sözleşmesindeki 23. Md gereği fesih edildiğini öğrendiğini, fesih beyanı bildiriminin, hukuka, kanuna, usule ve sözleşmeye aykırı olduğunu, acentelik sözleşmesinin 29. Maddesine göre “taraflardan her biri 3 ay evvel noter aracılığı ile veya iadeli taahhütlü bir mektup ile feshi ihbar etmek kaydıyla sözleşmeyi her zaman feshedebilir” Davalı şirketin ise bu hükme de açıkça aykırı olarak süre vermeden derhal fesih bildiriminde bulunduğunu, müvekkilinin davalının portföyünü artırdığını, müvekkilinin bu süreç içerisinde 1.060,787-TL üretim yaptığını ancak davalının sözleşmeye aykırı fesih beyanından dolayı müvekkilini maddi ve manevi zarara uğrattığını, davalı şirketin,acentelerle ilgili tüm kanun maddelerine aykırı davrandığını, müvekkilinin davalı şirkete kazandırdığı tüm müşterilere bir mektup göndererek davacının ticari itibarını zedelediğini ve portföyünü ele geçirmeye çalıştığını belirterek davalının temerrüde düştüğü tarihten itibaren şimdilik 1.000- TL maddi ve 10.000- TL manevi tazminatın yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili 08/04/2019 tarihli ıslah dilekçesi ile, bilirkişi tarafından hesaplanan 48.221,44- TL maddi tazminatın ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, davacı ile müvekkili şirket arasında 22.05.2012 tarihinde Acentelik Sözleşmesi imzalandığını, bir an için müvekkili şirketçe sözleşmesinin ihbar süresine uyulmadan fesih edildiği düşünülse bile, müvekkili şirketçe acentelik sözleşmesinin haklı sebeple fesih edildiğini, sözleşmede taraflara bir takım edimler yüklendiğini, 11/04/2014 tarihli ihtarname ile davacıya çalışma ilkelerine ve sözleşmeye aykırı işlem yaptığının ihtar edildiğini, 10/06/2015 tarihli ihtarname ile sigorta primlerinin ödenmemesi nedeniyle acentelik teminatının nakde çevrildiği ve fakat aradan geçen zamana karşın acentelik teminatının gösterilmediği hususunun ihtar edildiği ve acentelik sözleşmesinin haklı nedeniyle fesih edildiğini,feshin acentelik sözleşmesinin 23. Maddesine dayanılarak haklı nedenle yapıldığını, müvekkili şirket tarafından yapılan ihtarlara rağmen, teminatın makul süre içerisinde beklenen düzeye çıkarılmaması nedeni ile acentelik sözleşmesinin müvekkili şirket tarafından haklı nedenle feshedildiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davalı şirketin fesih iradesini teminat yetersizliğine dayandırdığı, ancak dosyaya sunulan Acentelik Sözleşmesi’ nin herhangi bir maddesinde, davalı acentaya teminat yükümlülüğü getirilmediği, gerek taraflar arasındaki sözleşmede teminat yükümlülüğü olmaması, gerekse davalının 29/06/2015 günlü e-postasında teminat açığının olmadığının bildirilmiş olması karşısında, davalı tarafından teminat yetersizliği gerekçesi ile yapılan feshin haksız fesih olduğu, davalı Sigorta şirketinin haklı bir sebeb olmadan ve fesih önel sürelerine uymadan fesih yoluna gitmesi halini TTK122.1-c maddesi kapsamında olduğu, taraflar arasındaki “Acentelik Sözleşmesi” nin devam ettiği 22.05.2012-12.06.2015 tarihleri arasındaki 37 ay boyunca toplam komisyon geliri 148.652-TL TL olup yıllık ortalamasının 148.152-TL / 37 Ay x l2= 48.221,44 -TL olduğu, davalı şirketin 11.08.2015 günü temerrüde düştüğü gerekçesiyle davacının maddi tazminat talebinin kabulü ile; 48.221,44 TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, davacının fesih nedeniyle ticari itibarinin zedelendiğine yönelik dosyada delil olmadığından manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Davalı vekili, davacı tarafın müvekkil şirkete teminat gösterme yükümlülüğü olduğunu, acentelik sözleşmesinin haklı sebeple feshedildiği aşikar olup bilirkişi raporunun hükme esas teşkil etmesine itiraz ettiklerini, davacının faaliyetleri sebepleri ile müvekkil şirketin önemli menfaat elde etmediği bilirkişi raporu ile tespit edilmesine rağmen portföy tazminatına hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, buna ek olarak davacı taraf prim bedellerini müvekkil şirket hesabına yatırmadığından teminatları bozdurulmuş olup hakkaniyet gereği kötüniyetli davacının portföy tazminatı talep hakkı bulunmadığını, TTKu’nun 122. maddesinde yer alan şartlar kümülatif olup bir şartın eksikliği dahi davanın reddedilmesi için yeterli olduğunu, davacının müvekkil şirtkete önemli manfaat sağlamadığı ve mahrum kalacağı komisyon bedelini ispat edemediğini, davacı acentelik sözleşmesinin fesh edildiği 2015 yılından bu yana diğer sigorta şirketleri ile çalıştığını herhangi birisinden sigortalı yapma hususu davacının inisiyatifinde olduğundan davacının zarara uğradığının kabulü imkan dahilinde olmadığını belirterek kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Açılan dava, acentelik sözleşmesinin haksız fesih edilmesi nedeniyle doğan portföy tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkindir. TTK 122.maddede denkleştirme tazminatı düzenlenmiş olup; Sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra müvekkil, acentenin bulduğu yeni müşteriler sayesinde, sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra da önemli menfaatler elde ediyorsa, acente, sözleşme ilişkisinin sona ermesinin sonucu olarak, onun tarafından işletmeye kazandırılmış müşterilerle yapılmış veya kısa bir süre içinde yapılacak olan işler dolayısıyla sözleşme ilişkisi devam etmiş olsaydı elde edeceği ücret isteme hakkını kaybediyorsa ve somut olayın özellik ve şartları değerlendirildiğinde, ödenmesi hakkaniyete uygun düşüyorsa acente müvekkilden uygun bir tazminat isteyebilir. 5684 sayılı Sigortacılık Kanununu 23/16.maddede ise ” Sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra sigorta şirketi sigorta acentesinin portföyü sayesinde önemli menfaatler elde ediyor ve hakkaniyet gerektiriyorsa, sigorta acentesi, sigorta şirketinden tazminat talep edebilir. Ancak, sigorta acentesinin haklı bir nedene dayanmaksızın sözleşmeyi feshetmesi ya da kendi kusuruyla sözleşmenin feshine neden olması halinde tazminat hakkı düşer.” şeklinde düzenleme mevcut olup özel kanun-genel kanun ilişkisi dikkate alındığında, Sigortacılık Kanunu’ndaki acenteye ilişkin hükümler sigorta acenteleri hakkında öncelikle uygulanacaktır. TTK m. 122 maddesi uyarınca acentenin denkleştirme tazminatı talep edilebilmesi için aranan koşullar; sözleşmenin sona ermesi, yeni müşteriler sayesinde, sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra da “önemli menfaatler” elde edilmesi, acentenin ücret kaybına uğraması, denkleştirme ödenmesinin hakkaniyete uygun olmasıdır. Ancak Sigortacılık Kanunu’nda acentenin ücret kaybına uğraması koşulu yer almamaktadır. Sigortacılık Kanunu’nda denleştirme için aranan kıstaslar, müvekkilinin menfaati ve hakkaniyetttir. Denkleştirme talebi için kanunun aradığı şartlar kümülatiftir. Bu bağlamda, öncelikle yeni müşteri çevresinin yaratıldığını, var olan müşterilerle ilişkinin geliştirilip genişletildiğini ve bu müşteriler sebebiyle müvekkilinin önemli menfaatler elde ettiğini ispat yükü acente üzerindedir. Buna mukabil müvekkil, denkleştirme talebinin hakkaniyete uygun olmadığını veya bedelin indirilmesi gerektiğini ispat yükü altındadır (Aslan Kaya, Acentelik, 2013 Baskı, sayfa 102 vd., 227 vd.) (Yargıtay 11 HD 2016/2170 E.- 2017/2780 K. Sayılı ve 10.05.2017 tarihli ilamı) 10.02.2015 tarihli Acentelik sözleşmesi 23. Maddesi “Şirket, gerek acentenin iş hacmi gerek şirkete olan borçlarının seviyesini göz önüne alarak acenteden gerekli gördüğü tutarda ve şekilde teminat alma ve teminatını yeterli bulmadığı acentenin, ekran kullanımını dahil olmak üzere, yetkilerini kısıtlama hakkına sahiptir. Talep edilen teminatın belirlenen makul süre içinde sağlanamaması acentelik sözleşmesinin feshi için haklı sebep teşkil eder. ” şeklinde düzenlenmiştir.Davalı sigorta şirketinin acente tarafından teminatın tamamlanmaması nedeniyle feshettiği, Beykoz …Noterliğinin 10.06.2015 tarihli … yevmiye no’lu fesih ihtarnamesi e-mail yoluyla 12.06.2015 tarihinde davacı Acenteye gönderilmiştir.Fesih bildiriminden önce teminatın tamamlanması için davalıya bildirim yapılmadığı ve makul süre de verilmediği anlaşılmakla feshin haklı olmadığının kabulü gerekmektedir.Ayrıca buna ek olarak davalı şirketle yapılan mail yazışmalarında teminat mektubunun nakde çevrilerek suspan borçlarının ödendiği, 29.06.2015 tarihli mail’e göre hesapta 12.000 -TL ‘nin mevcut olup 3.000 TL’nin suspandan devredildiği bildirilmiştir.Öte yandan Acente’nin denkleştirme tazminat hakkı mevcut olmakla birlikte yukarıda açıklandığı üzere tazminatın talep edilebilmesi için Kanunun aradığı koşullar kümülatif olup birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir. Oysa somut davada bilirkişi heyeti kök ve ek raporlarında davacı tarafından müşteri ve poliçe bilgisi verilmediği, TTK 122/1-a ve b koşullarının oluşmadığını belirtmiş olmalarına rağmen TTK 122/1-c maddesine göre sadece hakkaniyet gerektirdiğinden tazminat hesaplaması yaptıkları anlaşılmaktadır. Oysa Yargıtay 11 HD’nin 2016/12570 E.-2018/6010 K. Sayılı ilamında da belirtildiği üzere 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 23/16. maddesi uyarınca sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra sigorta şirketi sigorta acentesinin portföyü sayesinde önemli menfaatler elde ediyor ve hakkaniyet gerektiriyorsa, sigorta acentesi, sigorta şirketinden tazminat talep edebilecektir.İlk Derece Mahkemesi’nce Bilirkişi raporu hükme esas alınarak TTK122/1-c maddesi gereği hakkaniyet gerektirdiğinden denkleştirme tazminatına hükmedilmiş olması hatalı olup somut dava içerisinde davalı şirketin sözleşmenin sona ermesinden sonra önemli menfaatler elde ettiği hususunun ispatlanamadığı, koşulları oluşmayan denkleştirme tazminatı davasının reddine karar verilmesi gerekirken kabul edilmiş olması nedeniyle kararın HMK.’nun 353(1)b-2 gereği kaldırılarak aşağıdaki şekilde yeniden hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/51 Esas – 2020/115 Karar sayılı 05/02/2020 tarihli kararının, HMK.’nun 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; “Davacının maddi (portföy) ve manevi tazminat talebinin REDDİNE,” İlk Derece yargılamasına ilişkin olarak; “Alınması gereken 80,70-TL karar ve ilam harcının mahkeme veznesine yatırılan peşin ve ıslah harcı olmak üzere toplam 1.187,66-TL harçtan mahsubu ile fazla olan 1.106,96‬-TL harcın talep halinde davacıya iadesine, Davacı tarafından yapılan yargı giderinin üzerinde bırakılmasına, Davalı lehine maddi tazminat yönünden 9.200-TL, manevi tazminat yönünden 3.400-TL vekalet ücreti olmak üzere toplam 12.600-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, Talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine” Davalı tarafından yatırılan 823,50-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde davalıya iadesine, Davalı tarafından yapılan 5,50-TL istinaf yargı giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.03/11/2022