Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/759 E. 2020/783 K. 08.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/759
KARAR NO: 2020/783
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 12. ASLİYE TİC. MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/03/2020
NUMARASI: 2020/376 Esas-2020/181 Karar
DAVA: ŞİRKET FESHİ (Yöneticilerin Azline İlişkin)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 08/09/2020
Davanın dava şartı(arabuluculuğa başvuru) yokluğu nedeniyle usulden reddine dair hükmün karşı davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
ASIL DAVA: Davacı vekili ; tarafların eşit olarak ortak oldukları … ltd.şti ni kurduklarını ,davalının yönetim yetkisini layıkıyla yerine getirmediğini ,müvekkilinin şirket ile ilgilenmesini istemediğini ,şirketin kuruluşundan bu yana davacıya hiçbir ödeme yapılmadığını ,TTK nun 630/2.maddesi uyarınca haklı sebeblere dayanarak her ortağın yöneticilerin yönetim yetkisinin kaldırılmasını isteyebileceğinden davalı şirket müdürünün yönetim yetkisinin kaldırılmasını ve doğacak organ boşluğunun önlenmesi için müvekkilinin yönetim kayyımı atanmasını talep etmiştir.
DAVAYA CEVAP VE KARŞI DAVA:Davalı vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde; davalı şirket ortağının şirketle ilgilenmediğini, müvekkilinin şirket müdürü olarak tek başına çabaladığını,T.T.K.’nın 613. maddesinde düzenlendiği üzere şirket ortağının bağlılık yükümünün mevcut olduğunu ve rekabet yasağına uygun davranması gerektiğini,bu konudaki cezai tüm şikayet ve dava haklarını, şirketi bilerek ve isteyerek zarara uğratma amaçlı fiilen kendisinin yönettiğini, ancak resmi kayıtlarda oğlu …’ın ortağı olduğu … ile … kötüniyetli icra takibi ile şirketin batırılmaya çalıştığını, söz konusu ortaklığın fiilen sona erdiğini ve sicildeki resmi adresten taşındığını, şirketin bedel değerlemesi yapılarak müvekkilin hissesinin talep doğrultusunda davalıya bırakılacağını, aksi kanaatte olunması halinde fiilen sona eren ortaklığın hukuken de gerekli feshi işlemlerin yapılmasını ve şirketin tasfiyesinin gerçekleştirilmesini, limited şirket ortağının bağlılık yükümlülüğünü ihlal etmesi durumunda ortaya çıkan zararın tazmininin talep edilmesinin yanında cezai şart ile ortağın haklı nedenle ortaklıktan çıkarılması ya da ortaklığın haklı nedenle feshine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davacı yanın arabuluculuğa başvurmadan doğrudan dava açıldığı, Türk Ticaret Kanunu’na eklenen 5/A maddesi ve 7155 Sayılı Kanunu’nun 23. maddesi ile 6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’na eklenen 18/A-2 maddesi uyarınca arabulucuya başvurulmadan dava açılmış olması karşısında,davanın Türk Ticaret Kanunu’nun 5/A, 6325 sayılı Kanunun 18/A-2, Hukuk Mahkemeleri Kanunu’nun 114/2 ve 115/2 maddeleri uyarınca dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine karar verilmesi gerektiğinin düzenlendiği gerekçesiyle davanın dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı-karşı davacı vekili; davalı ile aralarına aynı konu üzerinden derdest bir dava devam ederken, farklı bir olaymış gibi arabulucuya gitmenin olayın çözümü bakımından hiçbir fayda sağlamayacağını, mevcut karşı dava ile derdest davanın taleplerinin ve dava konusunun aynı olduğunu, bu sebeple davacı için aranmayan arabulucu şartının kendileri için aranmasının uygun olmadığını, HMK.’nın 30. maddesi olan usul ekonomisi ilkesi gereği; hakimin yargılamanın makul süre içinde ve düzenli bir biçimde yürütülmesini ve gereksiz gider yapılmamasını sağlamakla yükümlü olduğunun belirtildiğini,ayrıca karşı davada talep edilen hususun para alacağı değil şirketin feshi konusu olduğunu belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Elde ki dava,karşı davalı tarafından İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/174 esas sayılı dosyasında görülmekte olan şirket müdürünün azlı davasına karşı dava olarak açılmış olup ,asıl davadan 19/02/2020 tarihli ara kararı ile tefrik edilerek ayrı bir esasa kaydının yapıldığı ve 2020/376 esasının aldığı ve arabulucuya başvuru şartı yerine getirilmeden karşı dava açılması nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiştir. Karşı davacı vekili; “karşı davalı-davacı ortağın özen yükümlülüğünü yerine getirmediğinden söz ederek “ortaklığın fiilen sona erdiği, şirketin değer tesbiti yapılarak talep doğrultusunda davalı hisselerinin karşı davalı (davacıya) bırakabileceğini, mahkeme aksi kanaat de olursa fiilen sona eren ortaklığın gerekli fesih işlemlerinin yapılmasını, şirketin tasfiyesini gerçekleştirilmesini talep ve dava eder” denildikten sonra ortağın bağlılık yükümlülüğün ihlal edilmesi durumunda cezai şart ile ortağın haklı nedenle ortaklıktan çıkarılması ya da ortağın haklı nedenle feshinin gerektiğini beyan etmiştir. Karşı dava 44,40-TL maktu harç yatırılarak açılmış ,dilekçede bağlılık yükümünün ihlali nedeniyle cezai şarttan sözedilmiş ise de, HMK 107(1) gereği bir dava değeri belirtilmediği ,ayrıca kısmi veya tam dava olarak kabul edilebilecek bir miktarın tahsili istemi de bulunmadığı anlaşılmaktadır. Karşı dava dilekçesinde farklı vakıalara dayanılarak birbirinden farklı talepler bulunulmasına rağmen,mahkemece karşı davacıdan HMK 119(ğ) gereği açıklama talep edilmemiş; uyuşmazlık ve karşı dava konusu tesbit edilmeden 20.02.2020 tarihli ara kararı ile arabuluculuk tutanağının ibrazı istenilmiştir.Davalı- karşı davacı vekili bu ara kararı üzerine mahkemeye sunduğu 05.03.2020 tarihli dilekçe ile karşı davada; müvekkilinin (karşı davacı) hisselerini davacıya (karşı davalı) devredebileceklerini, aksi halde şirketin feshini istediklerini beyan etmiş, istinaf dilekçesinde de; taleplerinin bir para alacağına yönelik olmayıp şirketin feshini talep ettiklerini beyan etmiştir. Buna göre, karşı davacı vekili taleplerinin şirketin feshi davasına ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.Şirketin feshi davalarının konusu para alacağı veya tazminata ilişkin değildir.Bu meyanda arabulucuya başvuru da dava şartı değildir.İstinafa konu hükmün “diğer dava şartlarına aykırılık” teşkil ettiği gözetilerek verilen kararın kaldırılmasına, karşı davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE; İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10/03/2020 Tarih, 2020/376 Esas-2020/181 Karar sayılı hükmünün HMK.’nın 353(1)a-4 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE” Karşı davacı tarafından yatırılan 54,40- TL peşin istinaf karar harcının iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK.’nın 353(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi. 08/09/2020