Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/755 E. 2022/1450 K. 17.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/755
KARAR NO: 2022/1450
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/02/2020
NUMARASI: 2014/143 Esas – 2020/43 Karar
DAVA : Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 17/10/2022
Davanın kabulüne ilişkin kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili, müvekkilinin ilkokul mezunu olduğunu, mahalledeki … isimli bir arkadaşının müvekkilini ikna ederek oto ve oto yedek parça alım satımı üzerine … – … adıyla işyeri açtığını, tüm işleri … isimli arkadaşının yürüttüğünü ancak bu şahsın bir süre sonra bu adres ve unvanı kullanarak bir çok kişiyi dolandırdığının anlaşıldığını, bu kişinin müvekkili adına 28/02/2007 tanzim 30/08/2007 vade tarihli 15.000-TL’lik sahte senet tanzim ettiğini, bu senet ile ilgili olarak müvekkili hakkında İstanbul … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası ile takibe geçildiğini, müvekkilinin işyerini 20/02/2007 tarihinde kapattığını, takibe dayanak olan söz konusu senetteki imzanın müvekkiline ait olmadığını ileri sürerek bu senet sebebiyle borçlu bulunmadığının tespitine, takibin iptaline ve %20’den az olmamak üzere inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, davacı borçlu …’in kurduğu …-… şirketinin, davacının imzasıyla 28.02.2014 tanzim tarihli bonoyla borç altına girdiğini, işbu bono bedelinin tahsil edilememesi üzerine davacı borçlu … ve dava dışı … aleyhine ihtiyati haciz kararı alındığını, akabinde İstanbul … İcra Dairesinin … Esas (yeni no: … E.) sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, alacağın tahsili amacıyla İstanbul … İcra Dairesinin … Esas sayılı takip dosyası üzerinden icra işlemlerine devam edildiğini, takip dayanağı borcun kanun ve hukuka uygun olarak doğduğunu beyan ederek davanın reddine, davacı borçlu aleyhine tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davacı borçlu davaya konu kambiyo senedindeki imzanın kendisine ait olmadığından bahisle borçlanma iradesinin bulunmadığını ileri sürdüğünden ispat yükünün davalı alacaklıya ait olduğu; davalının,davacının dava konusu bonodaki imzanın davacıya ait olduğunu ispat etmesi gerektiği, imza incelemesi sonucu borçlusu … – …, alacaklısı … Ltd. Şti. olan, 28/02/2007 düzenleme 30/08/2007 ödeme tarihli 15.000-TL tutarlı senetteki imzanın davacı …’in eli ürünü olmadığının tespit edildiğini, davalı alacaklının dava konusu bonodaki imzanın davacıya ait olduğunu ispatlayamadığı gerekçesiyle davacının davasının kabulü ile İstanbul … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasında takibe konu 15.000-TL bedelli bono nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili; bilirkişi raporunun eksik inceleme sonucu oluştuğunu, mahkemece bilirkişi raporuna göre hüküm kurulduğunu, davacının dosyaya sunması gereken evrakların sunulmadan bilirkişi raporu düzenlendiğini, dosyanın Adli Tıp Kurumu tarafından detaylı incelenmesi gerektiğini, 13/11/2019 tarihli yazılı ve 03/02/2020 tarihli duruşmadaki sözlü beyanlarının dikkate alınmadığını, tek uzmandan alınan bilirkişi raporunun doğru olmadığını, bu nedenlerle istinaf talebinin kabulüne mahkeme kararının ortadan kaldırılmasına davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, dava konusu icra takibine konu edilen bonodaki keşideci imzasının sahte olduğu iddiası ile açılan menfi tespit davasıdır. Senede karşı mutlak defiler senede hamil olan herkese karşı ileri sürülebilir. Senedin hükümsüzlüğünü gerektiren defiler senet ve eklentilerinden anlaşılsın anlaşılmasın bütün ya da bir kısım sorunları bakımından hükümsüz sayılmasını gerektiren defilerdir…. Kanunda öngörülüp açık bir hükümle düzenlenen bu durumların dışında gerek doktrinde ve gerekse de uygulamada “imzanın sahte olması”, “senet metninde sahtekarlık (tahrifat) yapılmış olması”, “borçlunun borçlanma ehliyetinin bulunmaması”, “senette zorunlu şekil koşullarının bulunmaması”, “imza sahibinin temsil yetkisinin bulunmaması”, “senedin zamanaşımına uğramış bulunması” vb. defiler senedin hükümsüzlüğüne yönelik olup her hamile (iyiniyetli olsa dahi) karşı ileri sürülebilen mutlak def’i olarak kabul edilmektedir. (Yargıtay HGK 2013/1746 esas ,2015/896 karar sayılı 4.3.2015 tarihli ilamı ) İmza inkarına dayalı menfi tesbit davasında imzanın borçluya ait olduğunu ispat yükü, takibe başlayarak imzanın borçluya ait olduğunu iddia eden alacaklıya aittir.Mahkemece yöntemince yapılan grafolojik inceleme ile bonodaki davacıya atfedilen imzanın davacının eli ürünü olmadığı tespit edilmiştir.Davalı alacaklı vekili bilirkişi raporunun yetersiz olduğunu ileri sürse de mahkemece senedin keşide tarihinden evvel ki tarihleri taşıyan yeterli sayıda imza aslı toplanarak grafolog bilirkişi aracılığıyla inceleme yaptırılmış ,bilirkişi raporunda davacının daha evvel başka bir nedenle attığı toplanan imzalar ile davacının mukayese için huzurda alınan imzalar karşılaştırılmış olup hüküm için yeterlidir. Sahteliği nedeniyle geçersiz bir imza sahibini bağlamaz. Takibe konu bonodaki keşideci imzasının davacıya ait olmadığı belirlendiğine göre davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur.Açıklanan nedenlerle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 1.024,65-TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 256,20-TL harcın mahsubu ile bakiye 768,45-TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, Davacı tarafından yapılan 48-TL istinaf yargı giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davalı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 17/10/2022