Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/741 E. 2023/280 K. 23.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/741
KARAR NO: 2023/280
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/01/2020
NUMARASI: 2017/1151 Esas – 2020/37 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 23/02/2023
Davanın reddine ilişkin verilen kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili, davacı şirketin alacağının tahsili amacıyla İstanbul … İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyası ile borçlu … hakkında cari hesaba dayanan ilamsız icra yoluyla takip başlatıldığını, borçlunun borçlu olmadığını iddia ederek itiraz ettiğini ve takibin durduğunu, davacı şirket ile borçlu … arasında mal alım satımı yapıldığını, cari hesapta kalan bakiye bedel olan 264.000-TL’nin davacıya ödenmemesi üzerine icra takibine başlandığını, karşı yanın itiraz dilekçesinde hiçbir belge sunmadan böyle bir borcu olmadığını beyan ettiğini, borçlu tarafından takibe itiraz edilmesinin davacının alacağını almasının borçlu tarafça engellenmesi amaçlı olduğunu, kötü niyetli olarak takibe itiraz ederek takibin durmasına yol açan müvekkilin alacağını almasını engelleyen davalının %20 den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına mahkum edilmesi gerektiğini, borçlunun icra takibine vaki haksız ve kötü niyetli itirazının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, icra takibine yapılan itirazda davalının davacı şirkete herhangi bir borcu bulunmadığını, davacı tarafın icra takibine dayanak bilgi veya belge sunmadığını, davalının geçmiş dönemde davacı şirketten almış olduğu ürünlerin bedelini banka havalesi veya elden makbuz karşılığı ödediğini, bu hususun banka dekontları ve ıslak imzalı tahsilat makbuzları ile sabit olduğunu, karşı tarafın dava konusu yaptığı alacağın hangi döneme ve hangi faturalara ilişkin olduğunu bildirmemesi nedeniyle o fatura veya faturalar muhtevası ürünlerin teslim alınıp alınmadığına ilişkin beyanda bulunamayacaklarını, yine de tespit edebildikleri kadarı ile bir kısım tahsilat makbuzu ve banka dekontu sunduklarını, davacı tarafın gerek icra takibinde gerekse de açtığı iş bu davada alacak dayanağı belgeleri sunmadığını, bu nedenle müvekkilinin itiraz etme ihtimaline dayandığını, açıklanan nedenlerle haksız ve mesnetsiz davanın reddi ile davacının kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece, davacı hangi faturalara ve mal teslimine ilişkin cari hesap alacağının bulunduğunu ispatlayamadığı, bununla birlikte davalı taraf davacıya yaptığı ödemelerin makbuzlarını sunduğunu, davacı taraf her ne kadar ödeme makbuzlarındaki imzaların şirket yetkilisine ait olmadığını iddia ederek imza itirazında bulunmuş ise de; sunulan makbuzlar üzerinde şirket kaşesinin bulunması ve imzaların tümünün aynı kişi tarafından atıldığının açıkça anlaşılır olması, para tahsilatının şirket yetkilisi tarafından değil, herhangi bir çalışan tarafından yapılma ihtimalinin çok daha yüksek olması, imza itirazının bu nedenle pratikte bir yararının olmaması, kaşe ile ilgili bir beyanda ise hiç bulunulmaması nedenleriyle makbuzlardaki imzalara yapılan itirazın dikkate alınmadığını, kaldı ki davacı taraf davalıya mal teslim ettiğini de kanıtlayamadığını, davacı şirketin davalı şirketten alacağının mevcut olmadığı tespit edildiğini, davacı alacağını ve davasını ispatlayamadığından davanın reddine, davacının icra takibi yapmakta kötüniyeti ispatlanamadığından davalı tarafın kötüniyet tazminatı talebinin de reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, hakimin davayı aydınlatma ödevine aykırı şekilde, iddialar dikkate alınmadan, ön yargı ile peşin hüküm verildiğini, davalı yanın sunduğu ödeme makbuzlarına karşılık, makbuzlarda yer alan imzaların müvekkile ait olmadığı, makbuzlarda yer alan imzalar üzerinde imza incelemesi yapılması gerektiği belirtildiğini, mahkemece hiçbir somut ve makul gerekçe olmadan bu itirazın reddedildiğini, sahtelik iddiası hiçbir şekilde dinlenmeksizin, imzaları inkar edilen senetlerin delil niteliğinde kabul edilerek hükme esas alınması, usule ve hukuka aykırı sonuç doğmasına yol açtığını, davalının 2014, 2015, 2016, 2017 defterlerinin TTK m. 85 ve HMK m.222 gereğince davalı lehine delil niteliğini haiz olabileceği kanaati oluşmuşsa da, müvekkilin cari hesap alacağını oluşturan faturaların büyük çoğunluğu 2011, 2012 ve 2013 senelerine ait olup davalının ticari defterlerinin delil niteliğine sahip olmadığı, makbuzların tamamında belirtilen ödeme miktarları incelendiğinde, banka ve finans kurumları aracılığıyla ödeme yükümlülüğünü ortadan kaldıracak şekilde düşük meblağlar seçilerek düzenlendiği, makbuzların güvenilir olmadığını gösterdiğini, müvekkil şirket bünyesinde çok sayıda çalışan bulunmakta iken ve imzaların tamamının aynı kişi tarafından atıldığı açıkça ortada iken, para tahsilatının her defasında aynı şirket çalışanı tarafından yapılmış olması hiçbir şekilde makul ve somut kabul edilemeyeceğini belirterek kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Açılan dava, açık hesap ilişkisine dayalı alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.Taraflar arasında ticari mal alım satımına yönelik ticari ilişkinin mevcut olduğu, arada yazılı bir cari hesap sözleşmesi olmaksızın açık hesap ilişkisi içerisinde bulundukları, davaya konu icra takibinde 20.10.2017 tarih itibari ile asıl alacağın tahsilinin talep edilmiştir.Davalı tarafça sunulan cevap dilekçesinde ticari ilişki kabul edilmekle birlikte davacıdan satın alınan ürünlerin bedelinin banka havalesi veya elden makbuz ile ödendiği,davacı tarafın alacağı ispata yönelik belge ibraz etmediği alacağın hangi döneme ait olduğu anlaşılamamakla birlikte temin edebildikleri tahsilat makbuzu ve banka dekontlarının ibraz edildiği beyan edilmiştir.Davacı tarafa 07.02.2018 tarihinde tebliğ edilen davalının cevap dilekçesi ekinde bulunan tahsilat makbuzları ile banka dekontlarının ise davacı tarafa tebliğ edilmediği anlaşılmaktadır.Bilirkişi raporunda makbuzların incelenmesi üzerine davacı vekili bu evrakların kendisine tebliğini talep etmiştir.Davacı vekili tahsilat makbuzlarında ki imzaya itiraz etmiş ise de ,tahsilat makbuzlarının aynı kişi tarafından düzenlenmesi ,bir çalışanın imzalamasının muhtemel olduğu gerekçesiyle yöntemince imza incelemesi yaptırılmaksızın imzaların davacı çalışanına ait olduğu kabul edilerek davanın reddine karar verilmiştir.Eldeki uyuşmazlıkda çözümü gereken hususlar davalının borcunu ödeyip ödemediği, tahsilat makbuzlarının delil olarak hükme esas alınıp alınamayacağı ve imza inkarının usule uygun olarak incelenmesi gerekip gerekmediğidir.Davalı taraf ticari ilişkiyi kabul etmiş fakat borcu ödemesi nedeni ile borcu bulunmadığını savunmuştur.Bu kapsamda ödemeye ilişkin belgeler cevap dilekçesi ile birlikte süresi içinde dosyaya ibraz edilmiş fakat tahsilat makbuzları davacı vekiline tebliğe çıkarılmadığı için bilirkişi incelemesi safahatından sonra yapılmış olup makbuzlarda şirket kaşesi bulunması, imzaların tümünün aynı kişi tarafından atıldığının açıkça anlaşılması ve imzanın şirket yetkilisi değil herhangi bir çalışan tarafından atılmış olabileceği gerekçesi ile sonuca etkili olmadığı belirtilerek imza incelemesi yaptırılmamış ise de sunulan ödeme belgelerinin hükme esas alınabilmesi için imza inkarına ilişkin itirazın öncelikli mesele olarak çözüme kavuşturulması gerekmektedir. Şirket kaşesinin bulunması ve kaşeye itirazın olmaması ortaya bir karine çıkarmakta ise de imzanın şirket yetkilisine ait olmadığı yönünde itiraz mevcut olduğu, bir ticari işletmenin bazı işlemlerini yürütebilmek için ticari vekil atayabileceği, imza incelemesi teknik bilgiyi gerektirdiğinden inkar olunan imzaların davacı şirketi bağladığının kabulü için imza incelemesi yaptırılması gerekmektedir. İmza incelemesi hakimin hukuki bilgi ile çözüme varabileceği bir husus değildir. İlk derece mahkemesince yapılacak iş; taraf vekillerine süre verilerek davacı vekiline para tahsilinde yetkili olabilecek kişilerin bildirilmesi ,davalı vekiline makbuzu düzenleyenlerin kimliği sorularak beyanda bulunmaları istenilmelidir.İnkar edilen imzaların aidiyeti konusunda bir grafolog bilirkişi aracılığıyla yöntemince imza incelemesi yapılması için ara karar verilerek imzaların aidiyeti belirlenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken ,imza incelemesi yapılmadan davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.Bilirkişi raporuna ekli olarak ibraz edilen fatura asıllarındaki imzalar ile tahsilat makbuzlarındaki imzaların çıplak gözle yapılan incelemesinde benzer imzalar olduğu anlaşılmakla faturalardaki imzalar ile tahsilat makbuzundaki imzaların aynı el ürünü olup olmadığı da incelenmelidir. Yöntemince imza incelemesi yapılmadan makbuzlardaki imzaların davacı şirketi bağladığı sonucuna varılması ve davanın reddine karar verilmesi isabetli görülmemiştir.Açıklanan nedenlerle; uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)a-6 maddesi uyarınca kabulü ile hükmün kaldırılarak, davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne; İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 22/01/2020 Tarih 2017/1151 Esas – 2020/37 Karar sayılı hükmün HMK.’nın 353(1)a-6 gereği KALDIRILMASINA;”Davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE” Davacı tarafından yatırılan 54,40-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile HMK’nun 353(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere karar verildi. 23/02/2023