Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/728 E. 2022/1772 K. 15.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/728
KARAR NO: 2022/1772
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/12/2019
NUMARASI: 2018/217 Esas – 2019/1267 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Komisyonculuk Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 15/12/2022
Davanın reddine ilişkin verilen kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; davalı şirket ile müvekkili şirket arasında 19/09/2014 tarihli aracılık sözleşmesi imzalandığını, sözleşme uyarınca yükümlenen edimlerin tamamının müvekkili firma tarafından yerine getirildiğini, müteahhit ile kooperatif arasında düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi ve arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığını, aracılık sözleşmesinin 5. maddesinde aracılık hizmeti karşılığı olarak müteahhit tarafından aracıya 500.000-TL ödeneceğinin hükme bağlanmış olmasına rağmen, davalının bu yükümlülüğünü yerine getirmediğini, müvekkili tarafından alacağının ödenmesi istemiyle davalıya Kartal … Noterliğinin 17/05/2017 tarihli ihtarnamesinin keşide edilmesine rağmen ödeme yapılmayınca davalı aleyhine İstanbul Anadolu … İcra Dairesinin … esas sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığını, davalının takibe haksız olarak itiraz ettiğini belirterek, davalının takibe yönelik itirazının iptali ile davalı aleyhine %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; müvekkili şirketin, inşaat projesi geliştirmek amacıyla İstanbul İli, Kartal İlçesi, … Mahallesinde kain, … ada, …, …, … ve … parsel, … ada, … parsel, … ada, … parsel, … ada, … parsel sayılı taşınmaz malikleri ile arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi imzalanması konusunda, davalı şirket ile 19.09.2014 tarihli aracılık sözleşmesi akdettiğini ve aracılık hizmet bedelinin 500.000-TL olarak belirlediğini, taraflar arasında yapılan görüşme neticesinde, davacı tarafından nakdi ödeme yerine aracılık işine konu projeden bağımsız bölüm devri ile aracılık bedelinin ödenmesinin önerildiğini ve bu öneri üzerine müvekkili şirket ile davacı arasında aracılık hizmet bedeline ilişkin nakdi ödeme yapılması yerine 19.09.2014 tarihinde aracılık sözleşmesi ile gayrimenkul devri yöntemiyle ödeme yapılması konusunda mutabakat sağlandığını, sözleşmelerin ödeme şekli dışında birebir aynı olduğunu, ikinci sözleşmenin imzası akabinde, her ne kadar davacı hizmet bedeline hak kazanmadıysa da, müvekkili şirketin, davacının toplamda 315 m² alacağından ileride mahsup etmek üzere 1 adet 115 m² bağımsız bölümün satış yetkisini kendisine vererek satabileceğini beyan ettiğini, bunun üzerine davacının aracılığıyla yapılan bağımsız bölüm satışından alınan satış bedelinin davacıya avans mahiyetinde ödendiğini, davacı tarafından sözleşmedeki hizmet esaslarının hiçbirinin yerine getirilmediğini, davacı tarafından sözleşme müzakereleri sırasında hatalı bilgiler verildiğini ve müvekkili şirketin bu hatalı bilgiler sonucunda telafisi imkansız zararlara maruz kaldığını, davacı şirket tarafından sözleşme müzakereleri sırasında projede arsa maliklerinin hiçbir şekilde hukuki sorunu bulunmadığı, proje alanında yer alan belediyeden satın alınacak yolların metrekare fiyatının 2.000-TL’ye belediyeden alınabileceği beyan edilmesine rağmen, Nisan 2015 tarihinden itibaren arsa malikleriyle sözleşmelerin imzalanmaya başladığını, yıkım işlerinin Nisan 2016 sonu itibariyle tamamlandığını, bu işlemlerin yapıldığı esnada, davacının müvekkili şirketten gizlediği husus olan Milli Emlak Müdürlüğü ile ilgili olan işlemlerin 22 ay sürdüğünü, projenin gerçekleşebilmesi için tüm arsa maliklerinin sözleşmeyi imzalaması gerektiğini, yaşanan süreçte arsa maliklerinin sözleşmeye aykırı olarak arsa sahibi temsilcilerini azlederek işin devamını getirilemez hale getirdiklerini, ikinci sözleşme uyarınca hizmet bedeline hak kazanılması için proje alanında yer alan 350’ye yakın arsa maliki ile arsa payı karşılığı inşat sözleşmesinin imzalanması gerektiğini, ancak arsa maliklerinin tamamı ile henüz arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin imzalanmadığını, davacının bu hususu ispatlaması gerektiğini, sözleşmeyi imzalayan bir çok arsa malikinin sözleşmeyi haksız olarak feshettiğini, davacının yürürlükte olmayan birinci sözleşmeye istinaden talepte bulunmasının mümkün olmadığını, zira sözleşme imzasından sonra ikinci sözleşmeye istinaden davacıya avans mahiyetinde olmak üzere bir bağımsız bölümü satması hususunda yetki verilerek satılan bağımsız bölümün bedelinin davacıya ödendiğini, davacı her ne kadar ikinci sözleşme uyarınca henüz hizmet bedelini hak etmemişse de, kendisinin yoğun ısrarı neticesinde kendisine 315 m² doğmamış alacak hakkından 115 m² bağımsız bölüm satış yetkisi verildiğini, davacıya nakdi avans değil, metrekare devir hakkının avans olarak verildiğini, davacı ile akdedilen ilk sözleşmenin geçerliliği durumunda dahi davacıya yapılan 350.000-TL tutarındaki nakdi ödemenin alacaktan mahsup edilmesi gerektiğini, ayrıca alacak tutarına ilişkin fatura düzenlenmeden müvekkili şirketten bir talepte bulunulmasının mümkün olmadığını, ilk sözleşmenin geçerli kabul edilmesi halinde fahiş ücretin TBK’nın 525. maddesi hakimin takdiri ile indirilmesi gerektiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; taraflar arasında imzalanan aracılık sözleşmesinin 5. maddesinde, aracılık hizmeti bedelinin 500.000-TL nakit olarak kararlaştırıldığı, diğer aracılık sözleşmesinin de bütün hükümlerinin aynı olduğu, ancak 5. maddesinde; aracılık hizmet karşılığı olarak net (süpürülebilir alan) daire metrajı en az 105 m2 olan 3 adet iskanlı daireyi müteahhidin aracıya ödeyeceğini kabul ve taahhüt ettiği, 6. maddede; taşınmaz ile yapılacak ödemenin binada kat irtifakı kurulması sırasında veya kat irtifakı kurulmasını müteakiben 15 gün içinde aracı adına tapuda devir ve tescil ettirileceğinin kararlaştırıldığı, somut uyuşmazlıkta taraflar arasında 19.09.2014 tarihinde aracılık sözleşmesi başlıklı 2 ayrı sözleşme imzalandığı, her iki sözleşmenin hükümleri arasında birbirine atıf olmadığı gibi diğer bir sözleşmenin iptal edildiğine dair bir hükmün de bulunmadığı, sözleşmelerin, sözleşme bedeline ilişkin madde dışındaki kapsamına ve altındaki imzalara tarafların itirazının bulunmadığı, her iki sözleşmenin bütün hükümlerinin 5. ve 6. maddesi dışında aynı olduğu, ancak sözleşmelerden birinin 5. maddesinde sözleşme bedelinin 500.000-TL olarak yazıldığı ki davacının bu sözleşmeye dayandığı, diğerinin 5. maddesinde ise hizmet karşılığının daire metrajı en az 105 m2 olan 3 adet iskanlı daire olarak belirlendiği, davacı tarafın gerek kendi iddiasına konu ettiği, gerekse davalı tarafın bedel dışında tüm hükümleri aynı olan sözleşmede yükümlendiği işin dışında yani sözleşme kapsamı dışında başka bir aracılık hizmeti verdiği yönünde bir iddiasının bulunmadığı, davacı tarafın, sözleşmeye konu edilen ve yerine getirdiği edim karşılığında hem nakdi hem ayni bedelin birlikte kararlaştırıldığını iddia ettiği, kooperatif ile davalı arasında kat karşılığı inşaat sözleşmesi imzalanmak sureti ile davacının edimini yerine getirdiği, alınan bilirkişi raporunda, verilecek olan hizmet karşılığında sözleşmelerden ikisinin de aynı zamanda geçerli olması hususunun, günün ekonomik koşulları ve serbest piyasa rayiçlerine göre fahiş olacağının ve kısmi ifa edildiği anlaşılan sözleşme gereği bir bağımsız bölümün 399.000-TL bedel ile satılarak 350.000-TL’sinin davacıya ödendiğinin, bu nedenle kısmi ifa edilen ikinci sözleşmenin geçerli olduğunun belirtildiği, tarafların düzenlediği aracılık sözleşmesi-2 kapsamında ve davalı tarafça kısmi olarak yerine getirilen sözleşme uyarınca, ancak ayni olarak belirlenen daire teslimine ilişkin bedelin talep edilebileceği, davacının 500.000-TL nakit bedel talebinde bulunamayacağı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: İstinaf yoluna başvuran davacı vekili; HMK’nın 266. maddesine aykırı olarak hukuki uyuşmazlık konularında bilirkişi incelemesi yaptırıldığını, davalı tarafça ikinci sözleşme ile ilk sözleşmeden dönüldüğü ileri sürülmesine rağmen bu hususta bir delil sunulmadığını, sözleşmeler aynı tarihli olup birbirinden önce veya sonra imzalandığını gösteren bir detay bulunmadığını, bilirkişilerce hiç bir delile dayanmaksızın edimlerin fahiş olacağı gerekçesiyle iki sözleşmenin aynı anda geçerli olamayacağı yönündeki değerlendirmesinin hatalı olduğunu, sözleşmeleri imzalayan davalı tacir olup piyasa fiyatına göre fahiş bir sözleşmeyi imzalayacağının kabulünün hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, nitekim davalının müvekkilinin şirket müdürü ile nakit ödeme ve iki daire devri suretiyle ödeme şeklinde başka bir sözleşme de akdettiğini, aynı iş için hem ayni hem de nakdi bedel istenmesinin mümkün olduğunu, 500.000-TL tutarlı sözleşmenin diğer sözleşme ile ortadan kaldırıldığına delalet edecek hiç bir delilden söz etmeksizin ilk sözleşme yok hükmünde kabul edilerek davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu belirterek, kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, simsarlık sözleşmesinden kaynaklanan ücret alacağının tahsili amacıyla başlatılan takibe yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir. Somut olayda; taraflar arasında, davalı ile dava dışı … Yapı Kooperatifi ve arsa malikleri arasında arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi imzalanmasına aracılık hizmeti verilmesine ilişkin 19.09.2014 tarihli (işin bedeli ile ödeme şekline dair 5 ve 6. maddeleri dışındaki maddeleri aynı olan) iki ayrı sözleşme imzalandığı, sözleşmelerin birisinde işin bedelinin 500.000-TL olarak, diğer sözleşmede ise en az 105 metrekare alanlı üç adet iskanlı daire olarak kararlaştırıldığı ,davacı tarafından her iki sözleşmenin aynı zamanda ve her iki sözleşmedeki bedel karşılığı olduğunu ileri sürdüğü anlaşılmaktadır. Sözleşmelerin 2. maddesinde; işbu sözleşmenin müteahhit ile kooperatif arasında arsa payı inşaat sözleşmesinin yapılması ile geçerli hale geleceği, 4.5 maddesinde; müteahhidin işin bedelini ödemesinin tek şartının, arsadaki arsa maliklerinin tümü ile arsa payı/kat karşılığı inşaat sözleşmesi imzalaması olduğu, bu şart gerçekleşmediği takdirde aracının bedel talep etmeyeceğini kabul ve taahhüt ettiği, iş bu sözleşmenin imzalanmasını müteakiben müteahhit ve kooperatif arasındaki haklı nedenlerle fesih hariç olmak üzere, fesih edilmesi durumunda işbu sözleşmenin de hükümsüz kalacağı, ancak müteahhidin haklı nedenlerle fesih halleri hariç olmak üzere, bu sözleşmenin 4.1 maddesinde belirtilen sebeplerle sözleşmeyi feshetmesi halinde fesih tarihine kadar aracıya yapılan ödemeyi aracının iade etmeyeceği, 6. maddesinde; nakit edimli sözleşmede ödemenin müteahhit ve kooperatif arasındaki sözleşmenin kooperatif bünyesindeki arsa maliklerinin tamamı ile imzalanmasını müteakip 15 iş günü içerisinde yapılacağı, ayni edim içeren sözleşmede ise kat irtifakı kurulması sırasında veya kurulmasını müteakiben 15 gün içinde tapu devrinin gerçekleştirileceği hüküm altına alınmıştır. Davacının istemi ve davalının kabulü ile davacıya 115 metrekare alanlı bir bağımsız bölümün satış yetkisi verilerek satışı sağlanmış olup, satış bedelinin 350.000-TL’lik kısmının davacıya ödendiği tarafların kabulündedir. Her iki sözleşme de aynı tarihli olup, her iki sözleşmenin hükümleri arasında birbirine atıf olmadığı gibi, diğer bir sözleşmenin geçersiz kılındığına dair bir hüküm de bulunmamaktadır.Ancak ,sözleşmeler arasında hizmet bedeli dışında bir farklılık olmadığı görüldüğü ve yapılacak bir iş için iki ayrı sözleşme imzasının bir izahı olmadığına göre sözleşmenin birinin bedeli değiştirmek amacıyla düzenlendiğinin kabulü gerekir. Davacının iddia ettiği gibi iki ayrı sözleşme imzalanması gerekmemektedir. Ticari hayatta yapılan işin karşılığının para olarak ödenmesi mutad ve olağan bir durumdur. Buna rağmen iş karşılığının ayni olarak ödenmesinin kararlaştırılması, daha fazla değerde hizmet bedeli kararlaştırılması ,bu sözleşmenin taraflarca hayata geçirilmiş olması ,ayni bedel içeren sözleşmenin sonradan düzenlendiği yönünde önemli bir göstergedir. Somut olayda;Davacı tarafından sözleşme konusu iş dışında başka bir hizmet verildiği de iddia edilmediğine göre, sözleşmedeki hizmet bedelinin değiştirildiğinin kabulü gerekmektedir.Nitekim davalı tarafından davacıya bir dairenin satış yetkisi verilerek, satış sonucu elde edilen bedelin 350.000-TL’lik kısmı davacıya ödenmiştir. Bu suretle ayni edim içeren sözleşmede yer alan edimin kısmen yerine getirilmiş olduğu da dikkate alındığında, tarafların ortak iradeleriyle 500.000-TL nakit hizmet bedelinin üç adet daire devrini öngören sözleşmenin imzalandığı sonucuna varılmaktadır.Bu durumda davacının 500.000-TL nakit ödeme içeren sözleşmeye dayalı olarak davacıdan alacak talep etmesi mümkün değildir. Bu nedenle mahkemece davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 80,70-TL istinaf karar harcından davacı tarafından peşin yatırılan 54,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30-TL harcın davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,Davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 15/12/2022