Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/713 E. 2021/1546 K. 21.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2020/713
KARAR NO : 2021/1546
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/02/2020
NUMARASI: 2018/1171 Esas – 2020/175 Karar
DAVA: Tanıma Ve Tenfiz
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 21/10/2021
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA:Davacı vekili; tarafların 19 Eylül 2014 – 12 Şubat 2015 tarihleri arasında, iş makinelerinin satımı için 8 adet sözleşme akdetmiş olduklarını ve sözleşmeden doğan uyuşmazlıkların tahkim yolu ile çözüleceği hususunda anlaştıklarını, müvekkilinin sözleşmelerden kaynaklanan edimini yerine getirmesine rağmen davalının üzerine düşen edimi ifa etmediğini, davalının, borcunun büyük bir bölümünü vadesinde ödemediğini, bunun üzerine müvekkili şirketin sözleşmede öngörülen tahkim yolu sürecini başlattığını, 17 Nisan 2017’de Kore Tahkim Merkezi’ne KCAB/IA 17113-0011 dosya numaralı başvuruyu yaptıklarını, tahkim yargılaması neticesi sonucunda 17 Mayıs 2018’de Kore Tahkim Merkezi’nin verdiği kesin karar ile davalının müvekkiline toplam 4.632.472,54-USD’yi 23.03.2018 tarihinden itibaren işleyecek yıllık %18 faiz ile birlikte ve yine tahkim masrafları için ise 117,700,000-KRW’yi ödemesine karar verildiğini belirterek işbu Ticari Tahkim Kurulu’nun (KCAB) 17 Mayıs 2018 tarih, 17113-0011 sayılı kararın tenfızine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; davacı ile davalının bağlı olduğu iki devletin 1965 tarihli “Hukukî ve Ticarî Konularda Adlî ve Gayriadlî Belgelerin Yabancı Memleketlerde Tebliğine Dair Sözleşme”ye taraf olduğunu, sözleşme ile temel tebligat yöntemi olarak merkezi makamlar vasıtasıyla tebligatın kabul edildiğini, bunun yanında tali tebligat usullerinin de kabul edildiğini, bunlardan birinin, diplomatik temsilci aracılığıyla tebligat, ikincisi ise doğrudan posta yoluyla tebligat olduğunu, hem tahkimin sürecine giriş için öngörülen merasimin başlatılması, hem tahkim yargılaması sırasında, hem de tahkim kararının müvekkiline tebliği aşamasında müvekkiline yapılan tebligatlarda merkezi makam yada diplomatik temsilci yolunun kullanılmadığını, doğrudan tebligat usulünün kullanılması karşısında müvekkiline savunma hakkı verilerek usulüne uygun yapılmış bir tahkim yargılamasının ve tenfiz edilecek kesinleşmiş bir tahkim kararının varlığından söz edilemeyeceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, tenfizi talep olunan yabancı tahkim ilamının kamu düzenine aykırı bir yönünün bulunmadığı, yargılama sırasında tenfizi talep olunan kararın verildiği ülkenin usul hükümlerinin uygulanmasının doğal olduğu, yargılama safhasında adil yargılama hakkının ihlal edilmediği, usulüne uygun kesinleştiği, 5718 Sayılı Kanunu’nun 54. maddesinde belirtilen tüm tenfiz şartlarının bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, Kore Tahkim Kurulu’nun 17/05/2018 tarihli KCAB/IA No.17113-0011 numaralı kararının tenfizine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili istinaf dilekçesinde; müvekkilinin hakem seçiminden, tahkim yargılamasından haberdar edilmediğini, delillerini sunma imkanından mahrum edildiğini, bu sebeple adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini, bu hususlar araştırılmadan verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, tenfiz kararının verilebilmesi için bu hakem kararının muhatabına usulüne uygun bir şekilde tebliğinin gerektiğini, bu kararın ihlal edildiğini, dolayısıyla tenfize konu olabilecek kesinleşmiş bir mahkeme kararının olmadığını, doğrudan posta yapılmasını öngören Sözleşmenin 10. Maddesine ülkemizin çekince koyduğunu, tebligatın doğrudan posya yoluyla yapılmasının doğrudan tefiz engeli oluşturduğunu,müvekkilinin savunma hakkının kısıtlandığını, ayrıca maktu harca ve vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken nispi harca ve vekalet ücretine hükmedilmesinin yerinde olmadığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava, yabancı tahkim kararının tenfizi istemine ilişkindir.5718 sayılı Yasa’nın 48. maddesinde “Türk mahkemesinde dava açan, davaya katılan veya icra takibinde bulunan yabancı gerçek ve tüzel kişiler, yargılama ve takip giderleriyle karşı tarafın zarar ve ziyanını karşılamak üzere mahkemenin belirleyeceği teminatı göstermek zorundadır. Mahkeme, dava açanı, davaya katılanı veya icra takibi yapanı karşılıklılık esasına göre teminattan muaf tutar.” şeklinde bir düzenlemeye yer verilmiştir. Bu maddede öngörülen teminat karşı tarafın zarar ve ziyanı yanında devletin yargılama ve takip giderlerini de kapsadığından kamu düzenine ilişkindir. HMK’nın 114/1-ğ bendi uyarınca teminat aynı zamanda dava şartları arasında gösterilmiş olup mahkemece yargılamanın her aşamasında resen dikkate alınması gerekli hususlardandır. 5718 Sayılı Yasa hükmünden de anlaşılacağı üzere yabancı uyruklu davacı, davaya katılan veya icra takibinde bulunanların mahkemece teminattan muaf tutulabilmesi için devletler arası ikili veya çok taraflı anlaşmanın ya da yabancı uyruklu davacının, davaya katılanın veya icra takibinde bulunanın ülkesinde Türk vatandaşı gerçek ve tüzel kişiler yönünden benzer imtiyaz ve kolaylıkların sağlanıyor olması gereklidir. Davacı, ülkesinde Türk vatandaşları tarafından dava açıldığı veya takipte bulunduğu zaman teminat yatırmadığını ispatladığında karşılıklılığı ispatlamış sayılır. Bu durumda mahkeme yabancı uyruklu davacıyı teminattan muaf tutmak durumundadır.Somut olayda, Kore Cumhuriyeti’ne tabi davacı şirket tarafından hakem kararının tenfizi istemiyle dava açılmış, davalı vekilince davacının yabancı uyruklu olması gerekçe gösterilerek teminat yatırması gerektiği ileri sürülmüştür. Mahkemece 10/12/2018 tarihli ara kararla teminattan muafiyete ilişkin Kore Cumhuriyeti Devleti ile Ülkemiz arasında uluslararası anlaşma bulunduğu gerekçesiyle davacıdan teminat alınması yerinde görülmemiş ise de, dosya kapsamında bunun hangi uluslararası anlaşma olduğu ile ilgili ve davacının teminattan muafiyetini ispatlar netlikte bir belge veya bilgiye rastlanılmamıştır. Öte yandan uygulamada Güney Kore Cumhuriyeti ile Ülkemiz arasında hukuk davalarında teminattan muafiyete ilişkin ikili veya çok taraflı muafiyet sözleşmesi bulunmadığına dair Adalet Bakanlığı Dış İlişkiler ve Avrupa Birliği Genel Müdürlüğü’nün cevabi nitelikteki yazılarına mahkeme kararlarında rastlanmaktadır (Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/12/2020 tarihli 2018/481 E. 2020/735 K.).Bu durum karşısında mahkemece davacının tabiiyetinde bulunduğu Kore Cumhuriyeti ile Türkiye arasında karşılıklılık, çok taraflı veya ikili anlaşmalarla yahut fiili mütekabiliyet esasına göre bir muafiyet bulunup bulunmadığı re’sen araştırılıp davacının teminattan muafiyetinin olmadığı tespit edildiğinde karşı tarafın zarar ve ziyanını ve yargılama giderlerini karşılayacak yeterli miktarda teminat takdir edilip davacı vekiline bu miktarı bloke etmesi için uygun bir süre verilerek sonucu uyarınca işlem yapılması gerekirken, bu prosedüre uyulmadan işin esasına girilmesi doğru görülmemiştir (Aynı yönde Yarg. 11. HD. 09/05/2016 tarih, 2015/10689 E. 2016/5186 K.).Bu itibarla davalı vekilinin istinaf başvurusu haklı görüldğünden davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile kararın HMK’nın 353(1)a-6. maddesi uyarınca kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE; Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13/02/2020 Tarih 2018/1171 Esas 2020/175 Karar sayılı hükmün HMK.’nın 353(1)a-6 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE”Davalı tarafından yatırılan 412.168,57-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 353(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 21/10/2021