Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/691 E. 2023/208 K. 09.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/691
KARAR NO: 2023/208
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/01/2020
DAVA: İtirazın İptali (Taşınır Kira Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 09/02/2023
Davanın kısmen kabulüne ilişkin kararın davalılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili, Beyoğlu … Noterliği’nin 20/04/2010 tarih ve … yevmiye sayılı düzenleme şeklindeki finansal kiralama sözleşmesi ile… A.Ş ile … San. ve Tic.Ltd. Şti. arasında … ve … plakalı bir adet çekici ile bir adet Treyler (Dorse) nin finansal kiralama yoluyla satın alınmak üzere sözleşme akdedildiğini, davalı … Ltd. Şti. sözleşme ile belge üzerinde mal sahibi olmuş ise de müvekkilinin müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla sözleşmeyi imzaladığını, bu sözleşmeye istinaden müvekkiline ait Giresun Espiye İlçesinde, Merkez kaleboynu mevkiinde kain … ada .. parsel nolu … m2 mesahalı taşınmazın 19/03/2010 tarih ve … yevmiye sayılı resmi senet ile finansal kiralama şirketine ipotek verildiğini, bu araçların tüm resmi işlemleri davalının ortak olduğu Giresun Seyahat ünvanındaki şirket üzerine yapıldığını, ancak söz konusu araçların kullanımı ve borcu bittiğinde mülkiyetinin davacıya ait olduğunu ve sair hususlarda bir de taraflar sözleşme akdedildiğini, takriben 2 yılı aşkın bir süre aracı uluslararası nakliye işlerinde kullandığını, 27/08/2012 tarihinde bir yurtdışı seferinden Türkiye’ye döndüğünde, davalının araçları … Nakliyat Ltd. Şti.’ne ait Basakşehir’deki yük deposundan alarak Giresun’a götürdüğünü, ancak müvekkilinin rızası dışında davalılar tarafından alıkonularak kendileri tarafından yurtdışına çalışmaya götürüldüğünü, aracın en son … adındaki kişiye hileli bir şekilde satıldığını, davalıların bu işlemleri nedeniyle müvekkilinin mağdur edildiğini, davacının bütün çalışması ve birikimlerinin davalılar tarafından yağmalandığını ve heba olduğunu, sonrasında müvekkilinin aracın teslimi konusunda 29/01/2014 tarih ve … yevmiye sayısı ile Bakırköy … Noterliği kanalıyla davalılara ihtarname keşide etmiş ise de, aracın bugüne kadar teslim edilmediğini ve üçüncü kişilere devir ve temlik edildiğini, aracı devir alanın … adındaki bir kişi olduğunu ve araçların … ve … plaka sayısını aldığını harici araştırmalar sonucunda öğrenildiğini, Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün …. esas sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığını, davalı-borçlu şirketin dosya borcuna itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek itirazın iptaline, takibin devamına davalı şirketin %20 icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalılar vekili, müvekkillerinden …’ın da, davacı gibi dava konusu sözleşmede kefil olduğunu, bu nedenle kendisine husumet yöneltilemeyeceğini, davacının sadece davalı şirketten kefil olarak ödemek zorunda kaldığı bedeli talep edebileceğini, davacının 27/08/2012 tarihinde yurtdışı seferinden döndüğünde aracı Giresun’a götürdüğünü beyan ettiğini ve bunca süre hukuki yollara başvurmadığını,kira borcunun bitimi itibariyle dava açtığını, davacının iddia ettiği üzere birikimlerinin yağmalanmadığını, davacının bu tutumunun hazıra konma çabası olduğunu, ayrıca davada zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin dolduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece, taraflarca inkar edilmeyen 27/06/2010 tarihli araç sözleşmesi taahhütnamesinin 2.maddesinde araçların 49 aylık kira ödemesi bittiğinde mülkiyetinin Giresun Seyahat tarafından davacı …’a veya …’ın tayin ettiği kişi veya şirketlere devredileceği, bu sözleşmeye uyulmazsa araçlar için …’a 77.000- euro ödemeyi kabul ve taahhüt ettiklerinin kararlaştırıldığı, davaya konu takibe dayanak taahhütname de imza itirazında bulunulmadığı, dava konusu araçların celbedilen trafik tescil kayıtlarına göre davacıya devredilmediği, davacı tarafından ödemelerin yapılacağı taahhütnamenin 5.maddesinde kararlaştırılmış ise de, yine bu madde de ödemenin davalı şirket tarafından yapılmasının araçlar üzerinde davalı şirketi hak sahibi yapmayacağının kararlaştırıldığı dikkate alındığında, 27/06/2010 tarihli taahhütnamede kararlaştırılan 77.000-euro yönünden davalıların sorumluluğunun bulunduğu, … her ne kadar husumet itirazında bulunmuş ise de, taahhütnamede şirket ve şahsı adına imzası bulunmakta olup, husumet itirazı kabul edilmeyerek davanın takip tarihi itibariyle hesaplanan 77.000-euronun TL karşılığı olan 215.777,10-TL asıl alacak yönünden ve davalıların 29/01/2014 tarihli ihtarnamenin 03/02/2014 tarihinde tebliğ edilmesiyle birlikte 12/02/2014 tarihinde temerrüde düştükleri ve temerrüt tarihi itibariyle hesaplanan işlemiş faiz alacağının 18.308,08 -TL olduğu anlaşılmakla 18.308,08 -TL işlemiş faiz alacağı olmak üzere toplam 234.085,18 TL yönünden davalıların itirazlarının iptali ile takibin bu miktar yönünden devamına, fazla istemin reddine, takibe konu alacak taahhütnameyle kararlaştırılmış, belirlenebilir bir alacak olduğundan hükmedilen alacağın %20’si üzerinden hesaplanan icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Davalılar vekili, İcra dosyasına itirazın 17/12/2014 tarihinde yapılmış olup davanın 1 yıllık hak düşürücü sürenin son günü açıldığını, davacı yanca harca esas değer olarak 80.000-TL gösterildiğini ve bu miktar üzerinden harç yatırıldığını, dolayısıyla davanın takibe olan itirazın 80.000-TL üzerinden itirazın iptali olarak görülmesi gerektiğini, sonradan hak düşürücü süre geçtikten sonra harç ikmali mümkün olmadığını, ayrıca icra inkar tazminatına da hükmedilmesi ayrı bir istinaf sebebi olduğunu, taraflar arasında yapılan 27/06/2010 tarihli Araç Satış Sözleşmesi incelendiğinde sözleşmenin … ve … San.Tic. Ltd. Şti’ ni temsilen … tarafından akdedildiği, sözleşme altında …’ın kefil sıfatıyla bir imzası olmadığını, … açısından davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, mahkemece leasing sözleşmesi ve araç sözleşmesine dayalı olarak karar verildiğini, başkaca hiçbir delile dayanılmadığını, kira bedellerinin kimin tarafından ödendiği hususu göz ardı edildiğini, davacı tarafın defterlerinin incelenmediğini belirterek kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE : Açılan dava, sözleşmeye dayalı cezai şart bedelinin tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Davalılar vekilince, davanın hak düşürücü sürenin son günü açıldığını fakat harcın bu süre içerisinde tamamlanmadığı ileri sürülmüş ise de açılan itirazın iptali kısmi dava olarak açılmadığı harca esas değerin eksik gösterildiği, icra takibindeki miktara göre eksik gösterilen dava değerine göre alınan harç miktarının mahkemece tamamlanmasına karar verilerek bu kapsamda davanın kısmi dava olarak kabul edilemeyeecği, HMK 120/2 maddesi uyarınca 1 yıllık süreden sonra tamamlattırıldığı anlaşılmakla davalılar vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Somut olayda “Araç Sözleşmesi Taahhütname” başlıklı sözleşmede “…’ın kredi sicilinin yeterli gelmemesi nedeni ile araçlar için finansal kiralama sözleşmesi yapamadığı, bu kira sözleşmesinin … San ve Tic Ltd Şti adına yapılması hususunda anlaştıkları, 20.04.2010 tarihinde finansal kiralama sözleşmesinin yapılarak araçların …’a teslim edildiği, taahhütnamenin 2.maddesinde araçların 49 aylık kira ödemesi bittiğinde mülkiyetinin Giresun Seyahat tarafından …’a veya …’ın tayin ettiği kişi veya şirketlere devredileceği, finansal kira ödemelerinden …’ın sorumlu olacağı, araçların çalıştırılmasına Giresun Seyahat tarafından karışılmayacağı, araçlara ihtiyaç olursa Giresun Seyahat’in aylık 3000- USD kira bedeli ödeyeceği, bu sözleşmeye davalılar tarafından uyulmazsa araçlar için …’a 77.000-euro ödemeyi taahhüt ettikleri” düzenlenmiştir. Davacı tarafından, araçların başka bir ile götürülmesi ve rızası dışında kullanılması nedeniyle Bakırköy … Noterliği’nin 29/01/2014 tarih ve … yevmiye no’lu ihtarnamesi ile araçların derhal teslimi ve kira borçlarının ödenmesini ihtar ettiği, ihtara uyulmadığı takdirde 77.000-euro’nun tahsili için yasal yollara başvurulacağı ihtaren davalılara tebliğ edildiği anlaşılmaktadır. Finansal kiralama sözleşmesine konu kira borçları ödenmediğinden … Kiralama A.Ş. tarafından Beyoğlu … Noterliğinin 29.07.2011 tarih ve … yevmiye no’lu ihtarnamesi keşide edilerek 14.03.2012 tarihinde malın iadesi davası açılmıştır. … A.Ş. tarafından, finansal kiralama sözleşmesinde asıl borçlu sıfatına sahip … San.Tic. Ltd. Şti. ve müteselsil kefillere karşı İstanbul …İcra Dairesinin … esas sayılı icra takip dosyası ile senede dayalı kira alacaklarının tahsili için 15.03.2012 tarihinde kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip başlatılmıştır. Her ne kadar davacı vekili sunduğu dilekçelerinde kira borçlarının 27.06.2010 ile 28.07.2012 tarihleri arasında … tarafından ödendiğini beyan etmekte ise de malın iadesi davasında ibraz edilen finansal kiralamaya ilişkin evrakların incelenmesinde kira borçlarının tam ve zamanında ödenmediği, dolayısıyla 27.6.2010 tarihli taahhütname hükümlerinin davacı … tarafından ihlal edildiği, TBK 97.madde gereği karşılıklı borç doğuran sözleşmelerde sözleşmenin ifasını talep eden tarafın önce kendi edimini ifa etmiş olması gerektiği, somut olayda davacının sözleşmeye göre kendi edimini ifa etmediği, kira borçlarını ödediğini beyan ettiği dönemde … şirketi tarafından davalı şirkete yapılan ödemenin de 29.7.2012 tarihinde yapıldığı anlaşılmaktadır. Finansal kiralama sözleşmesinin 49 ay taksitle yapıldığı, 28.7.2012 tarihinden sonra finansal kiralama borçlarının tamamının davalı şirket tarafından yapıldığı hususunda ihtilaf bulunmamaktadır. Davacı; taşınmazını bu borç için ipotek ettiğini ileri sürmekte ise de; davacının asli edim borcu gerçekte kendi adına yapılan finansal kiralama bedellerini ödemektir. Finansal kiralama borcu bittiğine göre ipotek bedelsiz kalmış olup, kiralayan tarafından ipoteğe de başvurulmadığı anlaşılmakla davacının taşınmazını ipotek vermesi davalı şirket yararına maddi bir külfete katlanmak olarak kabul edilemez. Davalı şirketin ise, kira bedeli ödeme borcu bittiğinde mülkiyeti devir borcu bulunmaktadır. Davacı kira bedellerini ödeyecek, inançlı işlem gereği finansal kiralama borcu bittiğinde mülkiyeti devir alacak davalı şirket taahhüt ettiği üzere mülkiyeti davacıya veya göstereceği kişiye devir edecektir. Davacının ödemelerini yaptığını iddia ettiği dönemde (..28.7.2012 )ödeme yapılmadığından davacı adına borçlanan davalı şirket icra takibine ve finansal kiralama konu araçların iadesi davasına muhatap olmuş, bu tarihten sonra davalı şirket tarafından finansal kiralama borçları düzenli olarak ödendiği anılan icra takibinin ve malın iadesi davasının takipsiz bırakıldığı anlaşılmaktadır. 28.7.2012 tarihinden sonra ise davacının ödeme yaptığına ilişkin bir iddiası bulunmamaktadır. Davacı tarafından ödeme yapılması, ancak davalı tarafından araçların mülkiyetinin devir edilmemesi halinde davalı şirketin kararlaştırılan cezai şartı ödemekle yükümlü tutulacağında şüphe bulunmamaktadır. 2012 yılında yapılan icra takibinden sonra davalı şirket tarafından araçların davacının elinden alındığı, akabinde finansal kiralama borçlarının davalı tarafından ödenerek malın iadesi davasının takipsiz bırakıldığı, bu dönemde davacının davalıya yönelik hiçbir talebi olmadığı, 2012 yılından sonra finansal kiralama borçları ödenip bitirilinceye kadar davacının sessiz kaldığı bu durumda tarafların yaptıkları protokolü zımnen sona erdirdikleri anlaşılmaktadır. Buna göre davacı ödediğini iddia ettiği kira bedellerini ancak sebebsiz zenginleşme kurallarına göre davalıdan isteme hakkı bulunmaktadır. Sözleşmede davacının yurtdışında bulunduğu dönemlerde davalı şirketin kira bedellerini ödemesinin davalı şirkete araç üzerinde bir bir talep hakkı vermeyeceği kararlaştırılmış ise de dört yıllık kira sözleşmesinin en az iki yıllık döneminde hiç bir ödeme iddiası olmayan, ilk iki yıllık dönemde ise temerüdün gerçekleştiği kiralayanın malı geri alma hakkı doğduğu bu meyanda ödenen kira bedellerini de geri isteme hakkı olmadığı düşünüldüğünde taahhütnamenin davacı tarafından ihlali sabit olduğundan davacının davalıdan cezai şart talep hakkı bulunmamaktadır. Davalının yaptığı ödemelerin arızi ödeme olarak kabulü mümkün değildir. Buna göre davanın reddi yerine kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir. TBK 14.madde uyarınca yazılı olan sözleşmelerde borç altına girenlerin imzalarının bulunması zorunlu olup 27/06/2010 tarihli “Araç Sözleşmesi Taahhütname” başlıklı sözleşme Davacı … ile davalılardan … arasında akdedilmiş, …’ın kendini temsilen, davalı …’nin ise şirket kaşesi üzerine şirket yetkilisi …’nın temsilen imzalarına havi olduğu fakat cezai şart kısmında “şirketim ve şahsım adına” ibaresi mevcut ise de imzalar bölümünde …’nın kendi adına ayrıca imzasının bulunmadığı, davalının kendini şahsen alacaklı veya borçlu duruma sokacak imzaya havi olmayan sözleşme yönünden şahsen sorumluluğu bulunmadığı, “şirketim ve şahsım adına” ibaresinin bunun için yeterli olmadığı, Davalı … vekilinin husumete yönelik itiraz ve istinaf sebebi yerindedir. Yine İİK 67 maddesi, “Davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir” hükmüne haizdir. Alacaklının anılan tazminata mahkum edilebilmesi, açıkça takibin kötü niyetle yapılmasına bağlıdır.Somut olayda ise davacı takipte haksız olsa da kötü niyetli olduğu kanıtlanamadığından, davalının kötü niyet tazminatı isteminin reddine karar verilmesi gerekmektedir. Açıklanan nedenlerle; istinaf yoluna başvuran davalılar vekilinin istinaf sebepleri yerinde olduğundan istinaf başvurusunun kabulüne, belirtilen hata yeniden yargılama gerektirmediğinden, ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/(1)b-2 maddesi uyarınca kaldırılarak “Yerinde olmayan davanın reddine, koşulları olmadığından davalının kötüniyet tazminat isteminin reddine” karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne; Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/01/2020 tarih 2015/1142 Esas 2020/32 Karar sayılı kararın HMK.’nın 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; “Yerinde olmayan davanın REDDİNE, Koşulları olmadığından davalının kötüniyet tazminat isteminin reddine” İlk derece yargılamasına ilişkin olarak ; “Alınması gereken 179,90-TL harcın, davacı tarafından yatırılan 4.652,29‬-TL peşin harçtan mahsubu ile fazla olan ‬4.472,39‬-TL harcın talep halinde davacıya iadesine, Davacının yaptığı yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, Davalı tarafın 81,90-TL yargı giderinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,Davalılar vekili için takdir olunan 41.139,06-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara ödenmesine, Kullanılmayan gider avansının talep halinde yatıran tarafa iadesine” Davalılar tarafından yatırılan 3.995,50-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendilerine iadesine, Davalılar tarafından yapılan 86,50-TL istinaf yargı giderinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.09/02/2023