Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/669 E. 2023/57 K. 12.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/669
KARAR NO: 2023/57
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/12/2019
DAVA: Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
Davanın kabulüne ilişkin kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili, davalı şirketin 21.11.2018 tarihinde yapılan olağanüstü genel kurul toplantısının yönetim kurulu üyelerinin seçimi ile ilgili 4 no.lu maddesinin görüşülmesi kapsamında, şirketin %15’ne sahip pay sahipleri tarafından önerilen yönetim kurulu adayının yönetim kuruluna seçilmesi gerekirken önerdikleri adayın yönetim kuruluna seçilmediğini ve azınlık pay sahiplerinin yönetim kurulunda temsil edilmediğini, tüm yönetim kurulu üyelerinin, çoğunluk pay sahibi ortak tarafından belirlendiğini, bu durumun azınlık pay sahiplerinin haklarının tamamen ortadan kaldırdığını ileri sürerek 21.11.2018 tarihli … Olağanüstü Genel Kurul toplantısında alınan 4 nolu kararın İptaline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, iptali istenen gündem maddesinin, davacı tarafın talebi üzerine gündeme eklendiğini, ilgili madde için olağanüstü genel kurulda alınan kararın, ana sözleşmeye aykırılık teşkil etmediğini, davacının şirkette azınlık konumunda bulunmadığını belirterek azınlık ortaklar’ın bir değil birden fazla aday göstermesi gerektiği yani “adaylar” göstermesi gerektiğinin madde hükmünde açıkça yer aldığını, haklı nedenin varlığı durumunda gösterilen adayın seçilmemesine olanak tanındığını, gösterilen adayın müvekkil şirkete karşı ikame edilen davalarda vekillik görevini üstlenmesi dolayısı ile şirketle arasında menfaat çatışması bulunduğu, şirketin işleyişi ve konusu hakkında herhangi bir bilgi veya tecrübeye sahip olmayışı gibi haklı nedenlerin varlığı sebebiyle de azınlık ortaklarca aday olarak gösterilen …’ün seçilmediğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece, davalı şirketin iptali talep edilen kararın yönetim kurulu üyelerinin seçimine ilişkin olup, genel kurulun uhdesinde bulunan bu yetki ve kullanışı bakımından kanuna aykırılık bulunmadığı, esas sözleşmenin 12. maddesinde % 15 paya sahip azlığa yönetim kuruluna aday önerme hakkı tanındığının anlaşıldığı, TTK. nun 360. maddesinde esas sözleşmede öngörülmek şartı ile, belirli pay gruplarına özellik ve nitelikleriyle belirli bir grup oluşturan pay sahiplerine ve azlığa yönetim kurulunda temsil edilme hakkı tanınmasına olanak sağlandığı, yönetim kurulu üyelerinin seçimine ilişkin kararın TTK, ‘nun 360. madde hükmüne istinaden esas sözleşmenin 12. maddesinde öngörülen aday önerme hakkı ihlal edilmiş olacağı, azlık tarafından önerilen adayın yönetim kuruluna seçilmemesine dair olağanüstü toplantı tutanağının 4.3. Maddesinde belirtilen nedenlerin haklı sebep teşkil etmeyeceği, azlık haklarının ihlali niteliğinde esas sözleşmeye aykırılık oluşturduğundan alınan 4 nolu kararın iptaline karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili,bilirkişi raporunun alınan 4 numaralı kararda yer verilen gerekçelerin ve dolayısıyla haklı nedenleri doğruladığını, mahkeme tarafından, bilirkişi raporunda yer alan tespitlere neden katılınmadığı açıkça ve somut biçimde ortaya konulmadığı,kararın hangi sebeplerle haklı sebep teşkil etmediğine ilişkin herhangi bir gerekçe, inceleme, değerlendirme, tespitte bulunulmadığını, davacının dava tarihinde %15’lik hisse oranına tek başına sahip olmadığını, TTK’nun 360nci maddesi ile azınlığa tanınan hakkın, “azınlığa tanınan bir hak” olup, davacının tek başına azınlık konumunda bulunmadığından, tek başına bu %15’lik barajı aşamayan davacının dava ehliyetinin de bulunmadığını, şirketi zarara sokma riski mevcut olması, şirketin işleyişi ve konusu hakkında herhangi bir bilgi veya tecrübeye sahip olmayışı gibi haklı nedenlerin varlığı sebebiyle de azınlık ortaklarca aday olarak gösterilen kişinin seçilmediğini, davanın reddi yönünde karar tesis edilmesine esas ve dayanak teşkil edecek olan bilirkişi raporuna karşın, yerel mahkeme tarafından herhangi bir gerekçe gösterilmeden davanın kabulüne karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Açılan dava, TTK 445 vd maddeleri uyarınca genel kurul kararının iptali istemine ilişkindir. Belirli grupların yönetim kurulunda temsil edilmesi başlıklı TTK 360.maddesinde “(1) Esas sözleşmede öngörülmek şartı ile, belirli pay gruplarına, özellik ve nitelikleriyle belirli bir grup oluşturan pay sahiplerine ve azlığa yönetim kurulunda temsil edilme hakkı tanınabilir. Bu amaçla, yönetim kurulu üyelerinin, belirli bir grup oluşturan pay sahipleri, belirli pay grupları ve azlık arasından seçileceği esas sözleşmede öngörülebileceği gibi, esas sözleşmede yönetim kurulu üyeliği için aday önerme hakkı da tanınabilir. Genel kurul tarafından yönetim kurulu üyeliğine önerilen adayın veya hakkın tanındığı gruba ve azlığa mensup adayın haklı bir sebep bulunmadığı takdirde üye seçilmesi zorunludur. Bu şekilde tanınacak temsil edilme hakkı, halka açık anonim şirketlerde yönetim kurulu üye sayısının yarısını aşamaz. Bağımsız yönetim kurulu üyelerine ilişkin düzenlemeler saklıdır. (2) Bu maddeye göre yönetim kurulunda temsil edilme hakkı tanınan paylar imtiyazlı sayılır.” hükmünü ihtiva etmekte olup tanınan imtiyaz hakkı belirli bir pay grubuna veya azlığa bir bütün halinde verilmiş olup temsil edilme hakkı esas sözleşmede belirlenmiş olmak üzere ya yönetim kurulu adaylığı için aday gösterme yada doğrudan belirli bir grup pay sahibi veya azlık arasından seçilme şeklinde olabileceği, TTK 408/2-a maddesi uyarınca yönetim kurulu üye seçimi genel kurulun görev ve yetkisinde olmakla birlikte haklı bir sebep bulunmadığı sürece önerilen adayın seçilmesinin zorunlu olduğu, haklı sebebin bulunması halinde ise genel kurulun her zaman adayı reddetme yetkisi mevcuttur. Davacının; genel kurul toplantısına katılarak alınan kararlara muhalif kaldığı, bu nedenle dava açma hakkının bulunduğu, TTK 446.maddesine göre pay oranına bakılmaksızın her pay sahibine tanınan bir hak olduğundan davalı vekilinin davacının %15 paya sahip olmadığı ve dava açmaya yetkili bulunmadığına yönelik istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Şirket Ortaklık sözleşmesinin Yönetim Kurulu üye sayısı ve dağılımını gösteren 4.2.1 maddesinde “Taraflar, her bir Şirket’in Yönetim Kurulu’nun 4 üyeden oluşacağı, üyelerin 3’ünün …, 1’inin ise Azınlık Ortaklar tarafından gösterilen adaylar arasından Genel Kurul tarafından seçileceği hususunda mutabıkdır. Şirket sermayesini temsil eden Pay’ların en az %15’ine sahip olan Pay Sahibi veya Sahipleri’nin ilgili Şirket’in Yönetim Kurulu’na 1 (bir) üye, geri kalan %20’sine sahip olan Pay Sahibi veya Sahipleri’nin 1 (bir) üye, geri kalan %30’una sahip olan Pay Sahibi veya Sahipleri’nin 1 (bir) üye ve geri kalan %35’ine sahip olan Pay Sahibi veya Sahipleri’nin 1 (bir) üye atama hakkı olacaktır. Bu şekilde aday gösterilen üyeyi Genel Kurul, Yönetim Kurulu’na seçmek zorundadır.” hükmünü ihtiva ettiği görülmektedir. Olağanüstü genel kurul tutanağının 4.bendinde aday gösterilen kişi davalı şirketçe üç nedenle reddedilmiştir. Bunlardan ilki azınlık ortaklarca birden fazla aday gösterilmesi gerektiği halde bir üyenin aday gösterilmesi, ikincisi haklı sebep, üçüncüsü ise ortaklardan …’ün YK seçimi mutabakat metnini kabul etmemesi ve hem şirket hem de ortaklar aleyhine davalar ikame edilmesinin şirket menfaatlerine aykırı olup haklı sebebin varlığının kanıtı olduğu belirtilmiştir. İlk red nedeni yönünden esas sözleşmenin 4.2.1 maddesine dikkat edildiğinde her ne kadar davalı vekili “adaylar” ibaresi bulunması nedeni ile azınlık ortaklarca birden fazla ortak gösterilmesi gerektiğini iddia etmekte ise de madde metninin içinden tek bir kelimeyi alıp yorumlamak hatalı olup cümlenin tamamı göz önüne alındığında; yönetim kurulunun 4 üyeden oluşacağı, üyelerin 3’ünün …, 1’inin ise azınlık ortaklar tarafından gösterilen adaylar arasından genel kurul tarafımndan seçileceği hususunda mutabıklardır” şeklinde ifade edildiği ve Yönetim Kurulu’nu oluşturacak 4 üyenin kimler tarafından aday gösterileceği açıklanarak 3’ünün …, 1’inin ise Azınlık Ortaklar tarafından gösterilen adaylar arasından seçileceği belirlenmiş olduğuna göre sadece azınlık ortaklar değil hakim ortak da aday göstereceğinden adaylar ifadesinin kullanıldığının anlaşıldığı, red sebebinin yerinde olmadığı görülmektedir. İkinci red nedeni ise; sadece TTK 360.madde hükmüne yer verilerek haklı sebep ifadesinin kullanıldığı fakat açıklanmadığı, üçüncü red sebebinde ise aday gösterilen kişi … olmasına rağmen ortak …’ün YK seçimi mutabakat metnini kabul etmemesi ve hem şirket hem de ortaklar aleyhine davalar ikame edilmesinin şirket menfaatlerine aykırı olup haklı sebebin varlığının kanıtı olduğu iddia edilmiştir. …’ün şahsına yönelik iddialardan dolayı aday gösterilen …’ün sorumlu tutulamayacağı, sadece vekillik görevinin üstlenilmesinin haklı neden oluşturmayacağı, hak arayışında bulunma hak ve yetkisinin dürüstlük kuralına aykırı olarak şirket menfaati ile çeliştiğinin söylenemeyeceği, ilaveten gösterilen adayın üye seçilmesi halinde dahi TTK 364.maddesi uyarınca genel kurulun haklı sebebin varlığı halinde gündemde olmasa bile her zaman YK üyesini azledebileceği, her üç red sebebinin de haklı ve yerinde olmaması nedeni ile davanın kabulüne ilişkin kararda isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin istinaf sebepleri yerinde olmadığından istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 179,90-TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 54,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 125,5‬0-TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, Davalı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, davacı tarafından yapılan 30-TL istinaf yargı giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi.12/01/2023