Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/659 E. 2023/206 K. 09.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/659
KARAR NO: 2023/206
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/11/2019
NUMARASI: 2015/325 Esas – 2019/1276 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Vekalet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 09/02/2023
Davanın kısmen kabulüne ilişkin kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkilinin kendi müşterilerine göndermek üzere davalıdan 13.03.2014tarihli fatura ile solenoid valfi ve valf bobini satın aldığını, satılan valflerde ruby conta yerine teflon conta kullanıldığını, ancak müşterilerinden valfin gaz geçişini sağlamadığı ve gaz kaçırdığı yönünde şikayetler geldiğini, bunun üzerine davalı ile irtibata geçilerek 19 ürünün iade edildiğini, ürünleri inceleyen davalı firmanın da 16.07.2014 tarihli analiz raporuyla bazı ürünlerin hatalı olduğunu tespit ettiğini, bu konuda davalı firma ile 22.07.2014 tarihinde toplantı yapıldığını, ayıplı olduğu gerekçesiyle bazı müşterilerinin müvekkilinden satın aldıkları valfleri iade ettiklerini, diğer müşterilerden gelen şikayetler üzerine de müvekkilinin diğer valfleri de topladığını, ürünler için 25.07.2014 tarihli iade faturası düzenlenerek davalıya teslim edildiğini, sonrasında 30.09.2014 tarihli ihtarname ile iade faturası bedelinin ödenmesinin talep edildiğini, ödeme yapılmaması üzerine de davalı aleyhine İstanbul Anadolu … İcra Dairesinin … esas sayılı dosyasında takip başlatıldığını, davalının itirazı nedeniyle takibin durduğunu belirterek, davalının itirazının iptali ile davalı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; satışı yapılan ürünlerin testleri yapılmış sorunsuz ürünler olduğunu, davacının 25.07.2014 tarihli iade faturasının 01.08.2014 tarihli ihtarname ile davacıya iade edildiğini, kargo ile gönderilen iade ürünlerin davacı tarafça teslim alınmadığını, müvekkilinin üretip sattığı solenoid valf ve bobinlerde üretim hatası bulunmadığını, davacının süresinde ayıp ihbarında bulunmadığını, ayrıca bir üründe sorun çıkması nedeniyle satın alınan tüm ürünlerin iadesinin mümkün olmadığını, davacının 30.09.2014 tarihli ihtarnamesinin ayıp ihbarı olarak kabul edilmesi halinde ise ihbarın süresinde olmadığını, davacının ayıba tekeffülden doğan haklarını kaybettiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece; davalının 13.03.2014 tarihli faturasındaki ürünlere ilişkin olarak davacı tarafça 49.427,05-TL tutar üzerinden iade faturası düzenlendiği, davacı tarafından müşterilerince iade edilen 19 solenoid valfin davalıya gönderilerek kontrol ettirildiği, davalı tarafından düzenlenen 01.04.2014 tarihli raporda, 19 solenoid valften 10 tanesinin hiç kullanılmadığı, 9 tanesinin kullanılmış ve 3 tanesinin ayıplı olduğunun tespit edildiği, ayıplı 3 selenoid vana söküldüğünde içinde üretimden kalma metal çapaklar olduğunun tespit edildiği, davacının müşterisinin 9 tane solenoid vanayı soğutuculara montaj ettiği, 3 tanesinde problem çıkınca 9 vanayı da sökerek hiç açılmamış 10 tane vanayı da ekleyerek davacıya iade ettiği, davalı tarafından yapılan kontrol ile 9 solenoid vanadan 3 tanesinin içinde metal çapaklar olması nedeniyle üretimden kaynaklı ayıplı olduğunun tespit edildiği, ürünlerin 13.03.2014 tarihli faturaya istinaden davacıya teslim edildiği, davacının ise 25.07.2014 tarihli iade faturası ile ürünlerin bir kısmını iade ettiği, uyuşmazlık konusu ürünler sisteme takılmak suretiyle denenmeden ya da her biri ayrı ayrı test edilmeksizin ayıplı olup olmadığının belirlenemediği, bu nedenle ayıp ihbarının süresinde olduğu, ayıplı olanların yanında, kullanılmamış ve ayıplı olup olmadığı belli olmayan ürünlerin de davacı tarafça davalıya iade edilmesinin yerinde olduğu, zira söz konusu ürünlerin davacı tarafça bir başkasına satılması ve yine ayıplı çıkması halinde ortaya bir zarar çıkması durumunda davacının meydana gelen bu zarardan sorumluluğunun söz konusu olabileceği, bu halde belli oranda ayıplı çıkan ve diğer bir kısmının da ayıplı çıkması muhtemel olan ürünlerin davacı tarafça üretici olan davalıya iade edilmesinin uygun bulunduğu, davalının davacıdan olan bakiye cari hesap alacağı takip konusu fatura tutarından mahsup edilmek suretiyle, davacının davalıdan takip tarihi itibariyle 47.091,42-TL alacaklı olduğu, 05.10.2014 olan temerrüt tarihine göre takip öncesi işlemiş faiz tutarının 378,99-TL olduğu, ancak taleple bağlı kalınması gerektiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile davalının itirazının 47.091,42-TL asıl alacak, 354,90-TL işlemiş faiz ve 132,80-TL ihtarname masrafı olmak üzere toplam 47.578,32-TL üzerinden kısmen iptaline, davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Davalı vekili; ürünlerdeki ayıba ilişkin incelemenin yerinde yapılması gerekirken dosya üzerinde inceleme yapıldığını, ürünlerin ayıplı olup olmadığının ürünün ancak bilirkişi tarafından incelenmesi ile tespit edilebileceğini, davacının ayıplı olduğunu iddia ettiği ve müvekkili tarafından iade alınan 3 ürün için dahi süresinde ayıp ihbarı yapılmadığını, bu nedenle davacının ayıba tekeffülden kaynaklanan haklarını kaybettiğini, davacıya 13.03.2014 tarihinde satışı yapılan solenoid valf bobinlerinden 19 tanesi için davacının satıştan 4 ay sonra 25.07.2014 tarihli iade faturasını gönderdiğini, iade faturasına müvekkili tarafından süresinde itiraz edildiğini, bu nedenle ayıp ihbarının süresinde olmadığını, davacı tarafından gönderilen ihtarnamenin de ayıp ihbarı niteliğinde olmadığını, davacıya satışı yapılan ürünlerin ayıplı olmadığını, müvekkili şirket tarafından düzenlenen 16.07.2014 tarihli analiz raporunda ürünlerin ayıplı olmadığının tespit edildiğini, satışa konu 2.053 üründen yalnız 19 adedinin müvekkiline gönderildiğini, bunlardan 3 tanesinde ayıp tespit edilerek iade alındığını, 3 ürünün ayıplı olmasının 19 ürünün tümünün ayıplı olduğu sonucunu doğurmayacağını, ürünlerden 10 adedinin ise hiç kullanılmadığını, bu nedenle 16 üründe ayıptan bahsedilemeyeceğini, davacının süresinde ayıp ihbarında bulunmaksızın ürünlerin tamamını iade etmek istediğini, davacının iade ettiği ürünlerin müvekkili tarafından davacıya geri gönderildiğini, ancak davacının teslim almaması nedeniyle zorunlu olarak ürünlerin zilyetliğinin müvekkilinde olduğunu, ayıp iddiasının ürünlerin yerinde incelenmesi ile tespiti mümkün iken mahkemece tek taraflı davacı tanıklarının beyanlarına dayalı olarak karar verilmesinin hatalı olduğunu, oysa bilirkişi raporunda ayıbın ürünlerin test edilmesi ile anlaşılabileceğinin belirtildiğini, defalarca ürünler üzerinde inceleme yapılmasını talep etmelerine rağmen mahkemece inceleme yaptırılmadığını, müvekkili tarafından düzenlenen raporda belirtilen, ürün içinden çıkan paslanmaz ve bakır parçalarının üretimden kaynaklanmadığını, bu parçaların ürüne ait hammadde olmadığını, raporda bahsedilen partiküllerin kullanıcının boru hatlarında filtre kullanmamasından kaynaklandığını, üründe bulunduğu iddia edilen çapaklanmanın üretimden kaynaklanmadığını, davacının valfi monte ettiği boru içinde kalması veya valfi kendi borularındaki kaynatım aşamasında oluştuğunu belirterek, kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava, davalı tarafından davacıya satışı yapılan solenoid valf ve bobinlerin ayıplı olduğu iddiasına dayalı olarak, sözleşmeden dönme sonucunda ayıplı malların bedelinin tahsili istemiyle başlatılan takibe yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir. 6102 sayılı TTK’nun 23/1-c maddesi gereğince; malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı 2 gün içerisinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra 8 gün içerisinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa haklarını korumak için durumu satıcıya ihbarla yükümlüdür. Diğer durumlarda 6098 sayılı TBK’nın 223/2. maddesi uygulanır. TBK’nın 223. maddesine göre ise; alıcı, devraldığı satılanın durumunu işlerin olağan akışına göre imkân bulunur bulunmaz gözden geçirmek ve satılanda satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp görürse, bunu uygun bir süre içinde ona bildirmek zorundadır. Alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması hâlinde, bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmelidir, bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır. TBK’nın 227. maddesinde ise satılanın ayıplı olması halinde alıcının seçimlik hakları; “satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme, satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinde indirim isteme, aşırı bir masrafı gerektirmediği takdirde masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme, imkan varsa satılanın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesini isteme” olarak belirlenmiştir. Somut olayda; davalı tarafından davacıya 13.03.2014 tarih ve 53.978,63-TL tutarlı fatura konusu solenoid valf ve bobinlerin satışının yapılarak teslim edildiği, davalıdan alınan bu ürünlerin davacı tarafça kendi alıcılarına satışının yapıldığı, ancak davacının alıcıları tarafından 04.07.2014, 21.07.2014, 15.08.2014, 28.08.2014, 03.09.2014 ve 23.10.2014 tarihli yazı veya iade faturaları ile ayıp iddiasıyla ürünlerin davacıya iade edildiği, bu iadeler üzerine davacı tarafından ayıplı olduğu iddia edilen 19 adet ürünün 25.07.2014 tarihli iade faturası ekinde davalıya iade edilerek teslim edildiği, davalı tarafından davacının 25.07.2014 tarihli iade faturasının ticari defterlerine kaydedilmediği, ürünler teslim alındıktan sonra ise 01.08.2014 tarihli ihtarname ile yasal süresinde davacının 25.07.2014 tarihli iade faturasının iade edildiği, davalının söz konusu ihtarnamesinin davacıya 05.08.2014 tarihinde tebliğ edildiği, davacı tarafından keşide edilen 30.09.2014 tarihli ihtarname ile ayıplı ürünlerin bedelinin ödenmesinin talep edildiği, ödeme yapılmaması üzerine de iade faturası bedelinin tahsili istemiyle dayanak icra takibinin başlatıldığı, davacının ürünleri iade etmesi üzerine davalı tarafından düzenlenen 16.07.2014 tarihli ürün analiz raporunda; iade edilen 19 üründen 10 tanesinin hiç kullanılmadığının, 3 ürünün çalışma basıncı altında kaçırdığının, 16 üründe ise görsel veya fonksiyonel bir uygunsuzluk tespit edilmediğinin belirtildiği anlaşılmaktadır. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, solenoid valflerin ayıplı olduğunun, kullanımdan sonra veya test yapılarak tespit edilebileceği belirtilmiştir. Bu haliyle dava konusu ürünlerdeki ayıp, kullanımla ortaya çıkan ve basit bir gözden geçirmeyle tespit edilemeyecek olan gizli ayıp niteliğinde olup, ayıp ihbar süreleri bakımından TTK’nın 23. maddesi hükmü değil, TBK’nın 223. maddesi hükmünün uygulanması gerekmektedir. Bu kapsamda somut olayda; davacıya kendi alıcıları tarafından 04.07.2014 tarihinden itibaren değişik tarihlerde ürünlerin ayıplı olduğu bildirilmiş olup, davalı tarafından dava konusu 19 adet ürün hakkında 16.07.2014 tarihinde analiz raporu düzenlendiği, analiz raporunda da müşteri şikayet tarihi 09.07.2014 tarihi olarak belirtildiğine göre, davacı tarafça ayıp iddiasına dayalı olarak süresinde ayıp ihbarının yapıldığının kabulü gerekmekte olup, davalı vekilinin ayıp ihbarının bulunmadığı ve süresinde olmadığı yönünde ileri sürülen istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Davacı tarafça ayıplı olduğu iddiasıyla iade edilen ürünlerin 19 adet olduğu, 3 ürünün ayıplı olduğunun davalının düzenlediği analiz raporuyla da kabul edildiği sabittir. Davacı tarafından ayıplı olduğu iddia edilen 19 adet ürün 25.07.2014 tarihli iade faturası ekinde davalıya iade edilerek teslim edilmiş olup, davalı tarafça davacının 25.07.2014 tarihli iade faturasına yasal süresinde itiraz edilmiştir. Ayıplı ürünlerin de davacıya gönderildiği ancak davacı tarafça teslim alınmadığı ileri sürülmüşse de, davalı tarafça bu hususta bir delil ibraz edilmemiştir. Bu nedenle dava konusu 19 adet ürünün davalıya iade edildiğinin kabulü gerekmektedir. Ayrıca ürünlerdeki ayıbın bakılarak anlaşılmasının mümkün olmadığı, ancak kullanılarak veya test edilerek tespit edilebileceği bilirkişi raporuyla sabittir. Bu nedenle aynı zamanda satılan ve bir kısmının ayıplı olduğu belirlenen ürünlerin kalan kısmının da ayıplı çıkması kuvvetli ihtimaldir.Öte yandan satılan ürünlerin niteliği gözönüne alındığında kullanılmayan diğer ürünlerdeki ayıp ihtimali bulunması dahi davacıya sözleşmeden dönme hakkı vereceği ,büyük oranda müşteriler tarafından iade edilen ürünlerin kalanının kullanıcılara satmaya davacının zorlanamayacağı ,zarar ihtimalinde davacının sorumluluğunu gerektireceği, davalı satıcının ise ; iade edilen ürünler ayıpsız ise davalı ürünlerine güveniyorsa her zaman kontrolünü sağlayarak satma imkanı bulunduğu gözetildiğinde kullanılmayan ürünlerin de davacı tarafça üretici olan davalıya iade edilmesi yerinde bulunmuştur. Bu nedenle mahkemece ayıp nedeniyle dava konusu tüm ürünlerin bedeline hükmedilmesi isabetsizlik görülmemiş, davalı vekilinin ileri sürdüğü istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle; istinaf nedeni yerinde görülmeyen davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,Peşin harcın karar harcına mahsubuna, başkaca harç alınmasına yer olmadığına,Davacı tarafından yapılan 18,80-TL posta masrafının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davalı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 09/02/2023