Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/656 E. 2023/266 K. 23.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/656
KARAR NO: 2023/266
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/04/2018
NUMARASI: 2014/1006 Esas – 2018/440 Karar
DAVA: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Davanın kabulüne ilişkin kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkili ile davalı şirket arasında akdedilmiş 19/10/2012 tarihli pay devir sözleşmesiyle müvekkiline ait … Tic.Ltd. Şti. (… Ltd. Şti.) hisselerinin 99.000-TL’ye satışının yapıldığını, hisselerin devredilmiş olmasına rağmen sözleşmeye göre 31/12/2013 tarihinde elektronik havale yoluyla ödenmesi gereken satış bedelinin ödenmediğini ileri sürerek, 99.000-TL’nin ödenmesi gereken tarihten itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; hisse bedelinin 30.000-Euro’luk kısmının 27/11/2012 tarihinde müvekkili şirketin Alman hissedarı … tarafından “… Tic. A.Ş.’nin …Tic. Ltd. Şti. Hisse satın alma bedeli” açıklamasıyla davacının hesabına gönderildiğini, söz konusu miktarın paranın ödenmesi gereken tarih olan 31/12/2013 itibarıyla TCMB döviz kuru karşılığının 88.200-TL olduğunu, davacının bu ödemeden hiç bahsetmemesinin iyiniyetli olmadığını; hisse devrine konu … Ltd. Şti.’nin kayıtlarının saklandığı ve mizanlarında oynamalar yapıldığının anlaşıldığını; devir sözleşmesindeki taahhütlerin gerçeği yansıtmadığının ve şirketin borç batağında olduğunun anlaşıldığını, sözleşmeye göre davacının anılan şirketten 235.030-TL alacaklı olduğu ve bu miktarın müvekkiline temlik edilmesinin taahhüt edilmesine rağmen kayıtlara göre davacının o miktarda bir alacağının olmadığının tespit edildiğini, kabul anlamına gelmemek üzere davacı lehine bir alacak tespit edilirse müvekkilinin cari alacaklarının takas/mahsup edilmesini istediklerini ve davacı tarafından hisse devrine konu şirketin banka hesaplarından sürekli para çekildiğini ancak hali hazırda müvekkilinin … Ltd. Şti. kayıtlarına ulaşma imkanı olmadığından tam miktarı belirleyemediklerini, bu miktarın mahsup edilmesi gerektiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece; taraflar arasındaki sözleşmeye göre 99.000-TL hisse bedelinin 31/12/2013’te davacıya ödenmesi gerektiği, 26/11/2012’de davalı tarafından davacının hesabına “…” açıklaması ile 29.970-Euro’nun havale edildiği, 27/11/2012’de söz konu miktarın “sehven yapılmış ödemenin iadesi” açıklamasıyla davalıya iade edildiği, davalı tarafından yapılan ve hisse devrine ilişkin başkaca bir ödemenin tespit edilemediği, ödemenin ispatına yarayacak başkaca bir delil sunulmadığı, davalının mahsup talebi açısından muaccel bir alacağının bulunmadığı, sözleşmeye aykırılık ve şirket borçlarına ilişkin talebin ayrı bir yargılama konusu olduğu gerekçesiyle, davanın kabulü ile 99.000-TL’nin dava tarihi olan 09/01/2014’ten itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili; mahkemece sadece davacının hesabına gönderilen ve müvekkilinin hesabına geri gönderilen 29.970-Euro’nun dikkate alındığını, geri gönderilen paradan hemen sonra davacının hesabına gönderilen 30.000-Euro’nun dikkate alınmadığını, söz konusu miktarın müvekkili şirketin ana hissedarı … tarafından “satın alma bedeli” açıklamasıyla ödendiğini ve buna ilişkin dekontun da dosyada mevcut olduğunu; 30.000-Euro banka havalesine ilişkin olarak davacının, davalı şirket ortaklarından dava dışı …’a verilmiş borcun ödemesi olduğu iddiası konusunda davacının bu borç ilişkisini ispat etmesi gerekmesine rağmen mahkemece bu hususun dikkate alınmadığını, söz konusu havaledeki açıklamanın ödemenin hukuki sebebini ispat ettiğini; şirketin gerçek mali durumunun yansıtılmadığını, aktifin pasiften fazla gösterildiğini, müvekkilinin kandırıldığını, bunların hisse devrinin sağlanması için yapıldığını; yine davacının anılan şirketin hesaplarından para çektiğini, haksız olarak çekilen bu tutarların belirlenerek mahsup edilmesi gerektiğini ancak mahkemenin bu hususu hiç dikkate almadığını belirterek,kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE: Dava, limited şirket hisse devir bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Davacı vekili,taraflar arasındaki sözleşme uyarınca müvekkilinin şirket hisselerini davalıya devrettiğini, davalının hisse devir borcunu ödemediğini, davalı tarafından müvekkiline 26/11/2012’de gönderilen 29.970-Euro’luk havalenin, ödemenin sehven yapıldığından bahisle 27/12/2012’de müvekkili tarafından davalıya iade edildiğini, 28/11/2012’de müvekkiline gönderilen 30.000-Euro’nun davalı şirket ortaklarından dava dışı …’ın müvekkiline olan borcu için gönderildiğini yani davaya konu alacakla bir ilgisinin olmadığını belirterek, 99.000-TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.Davalı vekili, aşamalardaki beyanlarında 28/11/2012’de davalı şirketin hissedarı … tarafından “hisse satın alma bedeli” açıklamasıyla gönderdiği 30.000-Euronun davaya konu alacağa ilişkin olduğunu, hisse satın alma sürecinde yanıltıldığından ve davacının hisse devrine konu şirketin hesaplarından usulsüz bir şekilde para çekmesi sebebiyle ilgili miktarların takas-mahsubuna karar verilmesi gerektiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, hisse devrine ilişkin bedelin ödenmediği gerekçesiyle, davanın kabulü ile 99.000-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Somut olayda, dava dışı … Ltd. Şti.’nin davacıya ait olan %99 pay için 99.000-TL satış bedelinin 31/12/2013 tarihinde elektronik havale yoluyla davalı tarafından davacıya ödeneceği hususundaki sözleşme hükmü ve payın davalıya devredildiği yönünde çekişme olmayıp, uyuşmazlık söz konusu ücretin davacıya ödenip ödenmediği noktasındadır. Dosyada mevcut belgelere göre, 26/11/2012 tarihinde davalı şirket tarafından davacının … Bankası hesabına “…” açıklamasıyla 29.970-Euro havale edildiği; bir gün sonra 27/11/2012 tarihinde davacının …Bankası hesabından, davalı şirket hesabına “Sehven yapılmış ödemenin iadesidir” açıklamasıyla 29.970-Euro’nun geri havale edildiği ve … Bankası müşteri dekontuna göre yine bir gün sonra 28/11/2012 tarihinde … tarafından …’den 30.000-Euro’nun davacının …Bankası hesabına gönderildiği anlaşılmaktadır.Söz konu son para transferine konu …Bankası müşteri dekontuna göre, havale sebebine ilişkin bir kayıt veya açıklama bulunmamaktadır. Ancak davalı vekilinin cevap dilekçesinin ekinde sunduğu Almanca ve Türkçe ifadelerin bulunduğu ödeme dekontu olduğu belirtilen belgede, adresiyle birlikte davacı … isminin ve …Bankası’ndaki hesap numarasının, “… SATIN ALMA BEDELI” açıklamasının, 30.000 EUR miktarının yazılı olduğu ve belge tarihinin 27/11/2012 olduğu görülmüştür. Davacı taraf, işbu 30.000-Euro’luk ödemenin, davalı şirket ortaklarından dava dışı …’un müvekkiline olan borcu için gönderildiğini yani davaya konu alacakla bir ilgisinin olmadığını belirtmiştir. Buna karşın, davalı taraf ise bu ödemenin müvekkili şirketin ana hissedarı olan … tarafından 99.000 TL’lik hisse devir bedelinin 30.000-Euro’luk kısmı olarak gönderildiğini iddia etmiştir. Ayrıca 30.000-Euro’ya ilişkin olarak davacının dava dışı şirket ortağı …’un borcuna yönelik ödeme olduğu iddiasının da davacı tarafından ispat edilmesi gerektiğini ileri sürmüştür. Dosyada mevcut, davalı şirkete ait ticaret sicil kayıtlarının incelenmesinde, dava tarihini kapsayan 13/04/2012 tarihli davalı şirket genel kurulu hazirun cetveline göre …’ın 200/20.000, … in 5.000/20.000, (Almanya adresli ve 30.000-Euro’yu havale ile gönderen) ….’nin 14.200/20.000, …’ın 200/20.000, …’ın 200/20.000 ve …’ın 200/20.000 hisselerinin bulunduğu; hazirun cetvelinde …’nin imza hanesinin hissedar … tarafından imzalandığı; aynı toplantıda üç yıl süreyle hissedar …’ın yönetim kurulu başkanı, hissedar …’un yönetim kurulu başkan yardımcısı ve hissedar …’in de yönetim kurulu üyesi olarak seçildiği; … ve …in münferit imzaları ile şirketi temsil yetkisini haiz oldukları görülmüştür. Hisse devrine konu dava dışı şirketin 27/11/2012 tarihli ortaklar kurulu toplantısında, toplantıya davacı …,… ve davalı … A.Ş.’yi temsilen …’ın katıldığı, hissedar davacı …’ın 99.000-TL bedelli hissesini 19/10/2012 tarihli sözleşme ile, hissedar …’ın 1.000-TL bedelli hissesini 16/11/2012 tarihli sözleşme ile davalı … A.Ş.’ye devrederek ortaklıktan ayrıldığı, davalı … A.Ş.’nin 100.000-TL hissesinin bulunduğu,davacı …’ın şirket müdürlüğünün sona erdiği, şirket müdürlüğüne yirmi yıl süre ile … A.Ş.’nin atandığı karar altına alınmıştır. Yargıtay HGK nun 2017/13-2137 Esas, 2018/1860 Karar sayılı ve 06/12/2018 tarihli kararında da belirtildiği üzere, havale hukuksal niteliği itibariyle bir ödeme vasıtası olup havalenin, mevcut bir borcun ödenmesi amacıyla yapıldığı yolunda yasal karine mevcuttur. Bu yasal karinenin tersini yani havalenin borcun ödenmesinden başka bir amaçla yapıldığını ileri süren taraf bu iddiasını kanıtlamakla yükümlüdür. Ayrıca, Yargıtay 13. HD’nin 2015/27484 Esas, 2018/2268 Karar sayılı ve 21/02/2018 tarihli kararında da değinildiği üzere, TBKnun (TBK) 102. maddesinde kanunen geçerli bir açıklama yapılmadığı veya makbuzda bir açıklık bulunmadığı durumda, ödemenin muaccel borç için yapılmış sayılacağı kabul edilmiştir. Yukarıda somut olaya ilişkin açıklamalar ve içtihatlar kapsamında, davalının davacıya 99.000-TL hisse satış bedelini ödemesi kararlaştırılmış, buna göre davalı tarafından 26/11/2012 29.970-Euro davacı hesabına havale edilmiş ve para bir gün sonra davacı tarafından davalıya geri havale edilmiştir. Yine bir gün sonrasında bu sefer, davalı şirketle aynı adı taşıyan ve davalı şirketin Almanya’da mukim 14.200/20.000 hisse ile ana hissedarı olan ….’nin (….=…=anonim şirket) davacı tarafından dosyaya sunulmuş … Bankası dekontuna göre bir açıklama içermeyen 30.000-Euro’yu davacıya havale ettiği görülmüştür. Davalı vekilinin bu hususta cevap dilekçesinin ekinde sunduğu belgedeki bilgilerin, anılan havale dekontundaki bilgilerle uyumlu olduğu görünmektedir. Havale göndericisi …’nin davalı şirketin ana hissedarı olması, yine …’nin davalı şirket nezdindeki temsilcisi (hazirun cetvelindeki imzası) …’ın, aynı zamanda davalı şirketin de yetkili temsilcisi olduğu gözetildiğinde artık bu havalenin davalı için mevcut bir borcun ödenmesi amacıyla yapıldığının kabulü gerekir. Bunun aksini davacı iddia ettiğinden ve davalı tarafından da kabul edilmeyen o iddianın yani 30.000-Euro’luk ödemenin davalı şirketin dava dışı 200/20.000 hissedarı …’ın kendisine olan borcu için ödendiği iddiasını, davacının ispat etmesi gerekmektedir. Davacı taraf da bu hususta hiç bir delil dosyaya sunmamıştır. Kaldı ki, 30.000-Euro’luk dekontta bu hususta bir açıklama olmadığı gibi dava dışı … ile havale göndericisi … arasında onun şahsi borcunu ödemesini gerektirecek nasıl bir ilişki bulunduğuna dair hiç bir bilgi dosyada bulunmamaktadır. Bu sonuca göre, mahkemece 30.000-Euro’nun davacı hesabına havale tarihi olan 28/12/2012 tarihindeki TCMB Euro efektif satış kuru olan 2,3183 TL üzerinden hesap edilen 30.000-Euro X 2.3183-TL= 69.549-TL’nin hisse satış bedeli olan 99.000-TL’den mahsubu ile kalan 29.451-TL miktar için davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerekirken, mahkemece 30.000-Euro’luk ödeme hiç dikkate alınmadan davanın 99.000-TL üzerinden kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır. Davalı vekilinin bu husustaki istinaf sebebi yerindedir.Davalı vekilinin, müvekkilinin pay devir sözleşmesi kapsamında yanıltıldığına yönelik iddiaları işbu davanın konusu olmaması ve dava dışı hisse devrine konu şirketin hesaplarından davacı tarafından usulsüz para çekimi yapıldığı iddiası sebebiyle davacının olası alacaklarından mahsubu hususunda, davalı tarafça somutlaştırılan bir vakıa ileri sürülmediğinden bu hususa yönelik istinaf nedeni yerinde bulunmamıştır: Açıklanan nedenlerle; davanın 29.451-TL alacak yönünden kısmen kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru değil ise de, yapılan hata/eksiklik yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile kararın kaldırılarak yeniden hüküm verilerek davanın kısmen kabulüne ,fazla istemin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 03/04/2018 tarih 2014/1006 Esas – 2018/440 Karar sayılı kararın HMK m.353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın kısmen kabulü ile 29.451-TL’nin dava tarihi olan 09/01/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazla istemin reddine” İlk derece yargılamasına ilişkin olarak ; “Alınması gereken 2.011,79-TL nispi karar ve ilam harcından davacı tarafından yatırılan 1.690,70-TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 321,09-TL’nin davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, Davacı tarafından yatırılan toplam 1.715,9‬0-TL peşin harçların davalıdan alınarak davacıya verilmesine,Davacı tarafından yapılan 1.150-TL bilirkişi ücreti, 211,80-TL posta ve 72-TL tebliğ gideri olmak üzere toplam 1.433,8‬0-TL yargı giderinin davanın kabulü oranında hesaplanan 427-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalanın davacı üzerinde bırakılmasına, Davalı tarafından yapılan 35,20-TL posta masrafının davanın reddi oranında hesaplanan 25-TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, kalanın üzerinde bırakılmasına, Davacı lehine taktir olunan 9.200-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Davanın reddolunan kısmı üzerinden davalı lehine taktir olunan 11.127,84-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, ” Davalı tarafça yatırılan 1.708-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde iadesine,Davacı tarafça yapılan 48-TL istinaf yargı giderinin davanın kabulü oranında hesaplanan 15-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalanın üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 23/02/2023