Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/655 E. 2020/585 K. 17.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/655
KARAR NO: 2020/585
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/09/2018
NUMARASI: 2015/1172 Esas 2018/803 Karar
DAVA: Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 17/06/2020
Görevsizliğe ilişkin hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkil ile davalı şirket arasında … sözleşme numarası ile 05/05/2014 tarihinde akdolunan Kaldıraçlı Alım Satım İşlemleri Çerçeve Sözleşmesi aracı kılınarak müvekkilin sözleşmeye hukuka ve hakkaniyete aykırı biçimde yönlendirilmesi sonucu oluşan doğrudan ve dolaylı maddi zararın tespiti ile bu zararın doğumu tarihinden itibaren hesaplanacak avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini, davanın niteliği dikkate alınarak öncelikle, müvekkil ile davalı arasında akdolunan 05/05/2014 tarihli Kaldıraçlı Alım Satım İşlemleri Çerçeve Sözleşmesi aracı kılınarak müvekkilin iradesi dışında işlem yapmaya zorlanmasını, ikna edilmesi ile davalı tarafından sözleşmeye, hukuka ve hakkaniyete aykırı biçimde yönlendirilmesi ile oluşan maddi zararın tespitini, şimdilik 40.000,-TL ile sınırlı olmak ve yargılama sırasında bilirkişi incelemesi ile tespit olunacak maddi zararın doğumu 09/01/2015 tarihinden itibaren hesaplanacak avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile müvekkile ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; usule ilişkin itirazın kabul edilerek, koşullarını sağlamadığı halde kısmi dava ve zaman aşımı müesseselerini işlemez hale getirecek şekilde açılan işbu belirsiz alacak davasının, hukuki menfaat yokluğu nedeniyle, Yargıtay kararında da belirtildiği gibi ek süre verilmesine gerek olmadan reddini, usule ilişkin red talebinin yerinde görülmemesi halinde davacının dilekçesinde yer alan iddiaların doğru olmaması hususu göz önünde bulundurularak dayanaktan yoksun olan bu davanın reddini, bütün dava giderlerinin yasal faizi ile birlikte karşı taraftan alınarak tarafına iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, taraflar arasındaki ilişkinin, tüketici işlemi kapsamında kaldığı ve bu ilişkiden kaynaklanan uyuşmazlıklarda Tüketici Mahkemelerinin görevli olduğu, yine Yargıtay 11. Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın 2016/90 Esas ve 2016/6987 Karar sayılı ilamının da bu yönde olduğu gerekçesiyle açılan davanın HMK’nın 115/2. maddesi uyarınca aynı kanunun 114/l-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle Mahkemenin görevsizliği nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili istinaf dilekçesinde; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun kaldıraçlı alım satım işlemleri konusundaki uyuşmazlıklarda Asliye Ticaret Mahkemelerinin görevli olacaklarına ilişkin karar aldığını, ihtilafın bir aracı kurum ile müşterisi arasında imzalanmış bir sözleşmeden kaynaklandığını, ancak; müşterinin tüketim saiki ile değil, yatırım saiki ile hareket ettiğini, davacının tüketici değil yatırımcı konumunda olup, kazanç elde etme saiki ile hareket ettiğini, Yargıtay Genel Kurulu kararında görev konusunda sözleşmenin taraflarının pozisyonları ele alınarak değerlendirilmesi gerektiğini, davalı şirketin finansal kurum olduğunu, TTK 4.maddesinin 1.bendi uyarınca mutlak ticari dava olduğunu, bu nedenlerle kararın kaldırılarak dosyanın esastan görülmek üzere mahkemesine gönderilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, Kaldıraçlı Alım Satım İşlemleri Aracılık Çerçeve Sözleşmelerinden kaynaklanan zararın tazmini istemine ilişkindir. HMK’nun 115/1.maddesi uyarınca dava şartlarının bulunup bulunmadığı davanın her aşamasında resen araştırılır. HMK’nun 114/1-c maddesi uyarınca mahkemenin görevli olması dava şartı olarak düzenlenmiştir. 6102 Sayılı TTK’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın TTK veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin bakacağı yönünde düzenleme bulunması gerekir. 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkıııdaki Kanununu 3/1-k Maddesinde Tüketici ” Ticari veya mesleki olmayan amaçlı hareket eden gerçek veya tüzel kişi” olarak 3/1- ı-bendinde ise Tüketici işlemi “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem” olarak tanımlanmıştır. Yasa koyucu, bu hükümle, tüketicinin taraf olduğu bankacılık sözleşmelerini tüketici işlemi olarak kabul etmiştir. Aynı Kanun’un 73/1 madde ve fıkrasında da; tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalara bakma görevinin tüketici mahkemelerine ait olduğu, 83. maddesinde ise, taraflardan birinin tüketici olduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği belirtilmiştir. … (…) kanunda açıkça yazılmasa da bankacılık sözleşmesi benzeri bir sözleşme niteliğinde olup Yargıtay uygulamasında da bankacılık sözleşmesi kapsamında değerlendirilmektedir.(Yargıtay 11 HD nin 2017/692 E.-1393 K. ,2017/6 E.-4020 K. sayılı emsal kararları da bu yoldadır.) Davalının yatırımcı, davacının tüketici konumunda olması nedeniyle, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin tüketici işlemi olduğunun ve bu davaya bakmakla görevli mahkemenin Tüketici Mahkemesi olduğunun kabulü gerekmiştir. Bu durumda mahkemece davada Tüketici Mahkemesi görevli olduğu gerekçesiyle davanın görev dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamıştır. Açıklanan nedenlerle davalı vekilinini istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Peşin harcın karar harcına mahsup edilmesine başkaca harç alınmasına yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 353(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.17/06/2020